Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1801 E. 2023/1701 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1801 Esas
KARAR NO: 2023/1701 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1176 Esas – 2019/793 Karar
TARİH: 03/07/2019
DAVA: Alacak (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Dairemiz’in 15/09/2021 tarih ve 2019/1892 Esas -2021/1162 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02/05/2023 tarih ve 2021/8219 Esas – 2023/2567 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dava dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin mevzuatın izin verdiği mercilerden izin almak koşulu ile av silahı ve malzemelerin ticaretini yaptığını, dava dışı … isimli firmanın müvekkilinden sipariş ettiği 100 adet … marka yarı otomatik av tüfeğini 45.000USD bedelle satışının kararlaştırıldığını, buna göre satışa konu tüfeklerin Almanya’ya ihraç edilip varma yerinde bedelinin alıcı tarafından ödeneceğini, müvekkilinin gümrük ve ihracat işlemleri için av tüfeklerini kolileyip serbest depo işleten davalının çalışanı …’a belge karşılığı 23/12/2014 tarihinde teslim ettiğini ancak ürünlerin Almaya yerine Sudan’a gönderildiğinin belirlendiğini, 28/02/2014 tarihli ihtarla 3 iş günü içerisinde ürünlerin veya bedeli olan 45.000,00USD’nin iadesinin talep edildiğini, 24 gün sonra verilen cevabi ihtarla taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı ürünlerin … plakalı araca teslim edilerek iade edildiğinin bildirildiğini, bu durumda ürünlerin teslim alındığı kabul edilmesine rağmen iade edildiğinin kanıtlanmadığını, TBK’nın 561. Maddesi gereğince saklayanın kendisine bırakılan taşınırı iade ile yükümlü olduğunu ileri sürerek 45.000,00USD’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin olayla doğrudan bağlantısının olmadığını, müşteriden tahsil edilemeyen bedelin müvekkilinden tahsil edilmeye çalışıldığını, dava konusu olayda birden fazla kişi bulunmasına rağmen müvekkilinin bu kişiler ile bağlantısının bulunmadığını, emtiayı satanın davacı, alanın … olduğunu, ihraç edenin dava dışı … Dış Tic İhracat, satışının aracısının ise … olduğunu, 23/12/2013 tarihli faturaya dayalı olarak alacak talep edilmesine rağmen malın satılmış olması nedeniyle davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacının emtia karşılığı 6.000,00USD tahsil ettiğine ilişkin makbuz bulunduğunu müvekkili ile davacı arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davacının serbest depoya mal teslimine ilişkin talep ve beyanı bulunmadığını, emtianın depoya .. Ltd. Şti. tarafından teslim edilmek istendiğini, ancak teslim edilmeye çalışılan emtianın silah niteliğinde olması nedeniyle gönderen firmanın temin ettiği … plakalı araca emtianın iade edildiğini, bu nedenle müvekkilinin saklama yükümlülüğü altına girmediğini, müvekkilinin davacı ile dava dışı … Ltd. Şti. ve … arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığını, faturaya konu emtianın … Ltd. Şti. tarafından ihraç edilerek davacıya 6.000,00USD ödendiğine ilişkin … tarafından savcılığa verilen beyan bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/07/2019 tarih 2015/1176 Esas – 2019/793 Karar sayılı kararında; “davacı tarafından, davalıya teslim edildiği ileri sürülen emtianın kaybolması nedeniyle ürün bedelinin tahsili talep edilmiştir. Davacı taraf, ihracatçı olarak yurt dışındaki şirkete satmış olduğu emtiayı davalıya teslim ettiğini ileri sürmektedir. Davalı ise teslim edilen ürünlerin silah niteliğinde olması nedeniyle teslim alınmadığını ve ürünlerin getirenlere iade edilerek kabul edilmediğini beyan etmektedir. Öncelikle taraflar arasında doğrudan kurulmuş bir saklama sözleşme ilişkisi kurulmadığı gibi faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve bu emtianın davacı tarafından davalıya teslim edildiğini usulüne uygun şekilde kanıtlanmadığı göz önüne alındığında davalı yanın beyanına itibar edilmiş ve ürünlerin silah cinsinden olması nedeniyle antrepoya getiren …’a teslim edildiği bu kişi tarafından da ürünlerin yurt dışına satıldığı anlaşılmıştır. İncelenen savcılık dosyasında da benzer beyanlar bulunmaktadır. Bu durumda taraflar arasında doğrudan ticari ilişki kurulmamamış ve emtianın davacı tarafça kabul edilmeyerek teslim edene iade edilmesi nedeniyle davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmakla sabit görülmeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davacının sabit görülmeyen davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının dosya içeriğine aykırı olduğunu, Müvekkilinin dava dışı, “Neumünster/Almanya” adresi olan “…” isimli firmanın 100 adet … marka yarı otomatik tek namlulu yivsiz av tüfeğini alma teklifini 45.000 ABD doları bedel karşılığında kabul ettiğini ve tarafların anlaştığını, tüfeklerin Almanya’ya ihracat yapılıp Alman gümrük sahasına vardığında dava dışı firmanın av tüfeklerini inceleyip parasını müvekkilinin faturada belirtilen hesabına yatıracağını, Müvekkilinin, Almanya’ya ihraç edilmek üzere gümrük ve ihracat işlemleri için av tüfeklerini kolileyip serbest depo işleten davalı şirketin deposunda görevli olan …’a imzalı belge karşılığı 23/12/2013 tarihinde teslim edildiğini, Yerel mahkeme tarafından teslim alınan ürünlerin dava dışı …’a teslim edildiği ve bu kişinin ürünleri yurtdışına sattığı gerekçesini herhangi bir bilgi veya belgeye dayandırdırmadığını, aksine dosya içeriğindeki belgeler ve beyandan davalının ürünleri dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şti.’ne teslim ettiklerini ve bu şirketin de ürünleri Sudan ülkesine gönderdiğini belirttiğini, Bilirkişi raporunda “dava konusu ürünlere ilişkin düzenlenen faturanın davalı tarafından ürünleri kaybedilmesi nedeni ile ihracat işlemlerinin gerçekleştirilememesi nedeni ile proforma niteliğinde kaldığından kayıtlara alınmadığını ve ihracatı gerçekleşmeyen ürünlere ilişkin faturanın ticari defter kaydının bulunmamasının muhasebel açıdan olağan olduğu” tespiti karşısında mahkemenin teknik hususa ilişkin tespiti kabul etmemesine ilişkin gerekçe sunmadan aksine gerekçe ile hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin bilirkişi raporlarına neden itibar edilmediğini açıklanmadığını, Davalının ürünleri teslim aldığını ve dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şti’ne teslim ettiklerini kabul ve ikrarı ile iade etme ispat yükümlülüğünü üzerine aldığını ancak müvekkile iade ettiğini usulüne uygun olarak ispatlayamadığını, Davalının ürünleri dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şt’ne iade etmesine ilişkin müvekkilinin doğrudan veya dolaylı bir beyan veya talimatı olmadığını ve buna ilişkin müvekkilinden sadır olmuş hiçbir talimat ve belgenin dosyada bulunmadığını buna rağmen yani davalı tarafından iddiasının ispatına ilişkin delil bulunmamasına rağmen ilk derece mahkemesinin yanlış değerlendirme ile usul ve yasaya aykırı hükmü oluşturduğunu ve müvekkilini daha da mağdur edip dürüst ve basiretli davranmayan kötü niyetli davalıyı ödüllendirdiğini, İleri sürerek, istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, aksi takdirde dosyanın müvekkili lehine bozularak yerel mahkemeye gönderilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 15/09/2021 tarih ve 2019/1892 Esas – 2021/1162 Karar sayılı ilk kararında; “Dava, saklama sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin yurt dışında bulunan … ile 100 adet … marka yarı otomatik av tüfeğinin satışı konusunda anlaştığını, mal bedelinin alıcı tarafından Almanya’da gümrükten teslim alındıktan sonra müvekkili hesabına havale yapılacağını, satıma konu tüfeklerin kolilenerek ihracat işlemlerinin yapılması için davalının işlettiği depoya teslim edildiğini, ancak söz konusu av tüfeklerinin Almanya yerine Sudan’a gönderildiğini öğrendiklerini, davaya konu malların kendilerine teslimi veya bedelinin ödenmesinin davalıya ihtar edildiğini, davalının olumsuz yanıt verdiğini belirterek mal bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece taraflar arasında saklama sözleşmesinin kurulduğunun ispatlanamadığı, davaya konu malların silah olması nedeniyle, davalı tarafından kabul edilmeyerek depoya getirene iade edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya içinde bulunan belgelerden, davacı faturası ve savcılık soruşturma dosyasından, davaya konu tüfeklerin davacı tarafça fatura karşılığında Almanya’da bulunan dava dışı …’ye satıldığı, davacının düzenlediği faturada satışın FOB olduğu anlaşılmaktadır. Faturaya göre davacı söz konusu malları fatura karşılığında gümrük işlemlerinin yapılması ve ihraç edilmek üzere alıcıya veya onun görevlendirdiği kişiye teslim etmiş, bu kişide malların gümrük ve ihraç işlemlerinin tamamlanması için geçecek sürede muhafazası için davalıya ait depoya teslim etmiştir. Davacının düzenlediği fatura altında malların depoya konulmak üzere teslim alındığına dair SGK kayıtları ile davalı çalışanı olduğu tespit edilen …’ın imzası vardır. Davacı mal bedelini tahsil edemediği için satışın gerçekleşmediğini (tüfeklerin Almanya yerine Sudan’a ihraç edildiğini) belirterek mal bedelinin tahsilini talep etmiştir. Ancak faturada satış şekli FOB oluğundan satıcı gönderme yerine malı teslim etmekle mal üzerindeki mülkiyetini alıcıya devretmiştir. Davaya konu mallar davalı deposuna teslim edildikten sonra mal üzerindeki mülkiyet ve tasarruf hakları alıcıya geçmiştir. Davacı, davalı ile kendisi arasında saklama sözleşmesi kurulduğunu ispatlayamamıştır. Satıcı olan davacı ile davalı saklayan arasında doğrudan bir saklama sözleşmesi bulunmadığından, davalıdan malları veya bedelini talep etme hakkı alıcı olan dava dışı …’ye aittir. Bu nedenle esas itibarıyla taraflar arasında saklama sözleşmesinin kurulduğunun ispatlanamadığına dair mahkeme gerekçesi yerinde olduğundan davacının istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde kamu düzeni yönünden usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile, Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02/05/2023 tarih ve 2021/8219 Esas – 2023/2567 Karar sayılı kararında; “1.6100 sayılı Kanun’un “Duruşma Yapmadan Verilecek Kararlar” başlığını taşıyan 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendiyle, Bölge Adliye Mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması halinde başvurunun esastan reddine karar verileceği düzenleme altına alınmış, aynı Yasa hükmünün ikinci alt bendinde ise, Bölge adliye mahkemesince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiştir. 2. Anılan Yasa hükümlerinden açıkça anlaşıldığı üzere, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilebilmesi ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde söz konusu olabilecek olup İlk Derece Mahkemesi kararını eksik ya da hatalı bulan veyahut davanın esası hakkında farklı gerekçelerle bir karar verilmesi gerektiğine hükmeden Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırıp, esas hakkında yeniden hüküm kurması gerekmektedir. Aksi hal 6100 sayılı Kanun ile benimsenen istinaf sistemine aykırılık oluşturacağı gibi, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeleri arasında ve Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesi ve hükmü arasında çelişki oluşmasına da sebebiyet verebilecektir. 3. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince, yazılı şekilde taraflar arasında saklama sözleşmesi kurulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı yanca yapılan istinaf başvurusunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince ise davacı tarafından düzenlenen faturada satım şeklinin “FOB” olarak belirtildiği, bu satım şeklinde, satıcının, malı gönderme yerine teslim etmesiyle birlikte malın mülkiyeti ile hasar ve yararı alıcıya geçtiği, somut olayda, davacı malı gönderme yerine teslim ettiğinden hasarı talep yetkisinin alıcı firmada olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşıldığı üzere Bölge Adliye Mahkemesince, davanın esası hakkında İlk Derece Mahkemesinden tamamen farklı bir gerekçe ortaya konulmuş ve neticeten davanın ortaya konulan bu yeni gerekçe sebebiyle haksız olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu hale göre, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp davanın esası hakkında ortaya konulan bu yeni gerekçe kapsamında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken yazılı şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının resen bozulması gerekmiştir. ” gerekçesi ile, Dairemiz kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiş olup, Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, saklama sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin yurt dışında bulunan … ile 100 adet … marka yarı otomatik av tüfeğinin satışı konusunda anlaştığını, mal bedelinin alıcı tarafından Almanya’da gümrükten teslim alındıktan sonra müvekkili hesabına havale yapılacağını, satıma konu tüfeklerin kolilenerek ihracat işlemlerinin yapılması için davalının işlettiği depoya teslim edildiğini, ancak söz konusu av tüfeklerinin Almanya yerine Sudan’a gönderildiğini öğrendiklerini, davaya konu malların kendilerine teslimi veya bedelinin ödenmesinin davalıya ihtar edildiğini, davalının olumsuz yanıt verdiğini belirterek mal bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece taraflar arasında saklama sözleşmesinin kurulduğunun ispatlanamadığı, davaya konu malların silah olması nedeniyle, davalı tarafından kabul edilmeyerek depoya getirene iade edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya içinde bulunan belgelerden, davacı faturası ve savcılık soruşturma dosyasından, davaya konu tüfeklerin davacı tarafça fatura karşılığında Almanya’da bulunan dava dışı …’ye satıldığı, davacının düzenlediği faturada satışın FOB olduğu anlaşılmaktadır. Faturaya göre davacı söz konusu malları fatura karşılığında gümrük işlemlerinin yapılması ve ihraç edilmek üzere alıcıya veya onun görevlendirdiği kişiye teslim etmiş, bu kişide malların gümrük ve ihraç işlemlerinin tamamlanması için geçecek sürede muhafazası için davalıya ait depoya teslim etmiştir. Davacının düzenlediği fatura altında malların depoya konulmak üzere teslim alındığına dair SGK kayıtları ile davalı çalışanı olduğu tespit edilen …’ın imzası vardır. Davacı mal bedelini tahsil edemediği için satışın gerçekleşmediğini (tüfeklerin Almanya yerine Sudan’a ihraç edildiğini) belirterek mal bedelinin tahsilini talep etmiştir. Ancak faturada satış şekli FOB oluğundan satıcı gönderme yerine malı teslim etmekle mal üzerindeki mülkiyetini alıcıya devretmiştir. Davaya konu mallar davalı deposuna teslim edildikten sonra mal üzerindeki mülkiyet ve tasarruf hakları alıcıya geçmiştir. Davacı, davalı ile kendisi arasında saklama sözleşmesi kurulduğunu ispatlayamamıştır. Satıcı olan davacı ile davalı saklayan arasında doğrudan bir saklama sözleşmesi bulunmadığından, davalıdan malları veya bedelini talep etme hakkı alıcı olan dava dışı …’ye aittir. Mahkemece bu gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusu usulen yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle yukarıda belirtilen gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
G.D:Gerekçesi ayrıntılı kararda gösterileceği üzere; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2019 tarih ve 2015/1176 Esas – 2019/793 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gerekli 269,85TL maktu karar harcının, dava açılırken davacı tarafından mahkeme veznesine peşin olarak yatırılan 2.233,23 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.963,38.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında sarf edilen 85,00.TL yargılama gideri ile 450,00.TL bilirkişi ücreti toplamı 535,00TL’ nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 20.923,20 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,6- Kullanılmayan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, karar harcının talep halinde iadesine, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 134,2 TL tebligat/ posta gideri olmak üzere; toplam 255,5 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. kısım 2. bölüm 17/b maddesine göre davacı lehine takdir olunan 10.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 10-Kullanılmayan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Dairemiz kaldırma kararının ve Yargıtay bozma kararının mahiyetine göre davacı tarafından icranın geri bırakılması kararı alınması sırasında yatırılan teminatın İİK’nın 36/5 maddesi uyarınca davacıya iade edilmemesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dair olarak hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/11/2023