Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1776 E. 2023/1533 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1776 Esas
KARAR NO: 2023/1533 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2023/773 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 10/08/2023
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 10/08/2023 tarih 2023/773 Esas sayılı ara kararında;”….İhtiyati tedbire ilişkin yasal düzenleme, dava konusu, dava dilekçesindeki talep, dosyadaki deliller birlikte değerlendirildiğinde, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden ve yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, istinaf talebine konu olan karar iki gerekçeye dayandırıldığını, bu gerekçelerden ilki, “HMK’nın 389. maddesi geregince taraflar arasında çekismeli olan sey veya yargılama konusunu olusturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da olusturacaktır. Kanun, “uyusmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıstır (m. 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diger geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dısında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diger özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmisse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.” şeklinde ifade edildiğini, bu gerekçenin hukuka aykırı odlduğunu, ihtiyatî tedbir ile ihtiyatî haczi birbirinden ayırt ederken somut olaydaki vakıaları dikkate almadığını, ihtiyatî haciz, bir para alacaklısının alacağı için talep edebileceği bir geçici hukukî koruma önlemi olduğunu, bir para alacağının borçlusu tarafından gündeme getirilecek geçici hukuki koruma önlemleri ihtiyati tedbire konu olduğunu, somut olayda ise, müvekkilinin sözde bir miktar para borcunun borçlusu görünümünde olduğu için ancak ihtiyatî tedbire başvurabileceğini, bu sebeple kararın ilk kısmının hatalı olduğunu, Kararın ikinci gerekçesi ise “alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden ve yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığından” şeklinde ifade edildiğini, ihtiyati tedbir kurumunun ve yaklaşık ispat ölçütünün yanlış uygulandığının gösterildiğini, bir geçici koruma önlemi olan ihtiyati tedbir zaten yargılama yapılmadan ve fakat yargılama gerektiren uyuşmazlıklarda verileceğini, … tarafından dosyaya sunulan ve istinaf dilekçesi ekinde bulunan hisse değerlendirme raporuna göre, uyuşmazlık konusu hisseler, piyasa değerlerinin yüzde yüzü daha yüksek bir fiyata satıldığını, Gabine ilişkin müzayaka haline ilişkin diğer şartların varlığı da dosyadaki iddialar çerçevesinde yapılan savcılık başvurularından anlaşıldığını, Yaklaşık ispat ölçütünde hakim talepte bulunanın en ufak bir kazanma şansı olduğunu gördüğü durumlarda tedbire hükmetmek zorunda olduğunu, bu kapsamda, bir vakıanın doğru olma ihtimalinin doğru olmaması ihtimalinden bir nebze bile ağır olduğu her durumda başka bir değerlendirme yapmadan ihtiyati tedbire karar verilmesi gerektiğini, (Atalay, Pekcanıtez Usûl, s. 1720). Somut olayda, bağımsız ve son derece itibarlı …’den alınan rapor hisselerin yüzde yüz daha yüksek fiyata satıldığınının gösterildiğini, taraflar arasında haksız rekabet, haksız fiil ve cezai kovuşturmaya konu olan başka yargılamaların mevcut olduğunu, ihtiyati tedbire hükmetmek gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, Taraflar arasında akdedilen 22.08.2022 tarihli hisse devri sözleşmesinin davalı yan bakımından aşırı yararlanma teşkil eden aşırı fahiş satış bedelinin Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca, edimler arası dengesizliğin giderilmesi amacıyla uyarlanması istemi ile açılan davada satış bedelinin ödenmesi amacıyla devredilmiş senetlerin 20.000.000 Amerikan Dolarına (USD) denk gelen adedinin takibe konulmasının önlenmesi için ihtiyati tedbir karar verilmesi ve bu miktarda senedin devrinin önüne geçmek amacıyla yed-i emine bırakılması istemine ilişkindir.Mahkemece, Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Somut olayda davacı tarafça, taraflar arasında akdedilen 22.08.2022 tarihli hisse devri sözleşmesine göre …, … A.Ş.’de sahibi olduğu yüzde elli payı, … ile …’e (yüzde yirmi beş miktarlarında eşit olarak) devredeceği, bunun karşılığında toplam altmış milyon (60.000.000) Amerikan Doları – yani bugünkü kurla yaklaşık bir milyar altı yüz yirmi milyon (1.620.000.000) TL- satış bedeli kararlaştırıldığını, kararlaştırılan satış bedelinin fahiş olup, şirketin piyasa yahut defter bedeli ile hiçbir ilgisi olmayan, fahiş bedeli ödemek üzere, davalı tarafa ciro edilmiş toplam 37 adet senedi davalıya devrettiklerini, Şirketin yüzde elli hissesinin aslında 22.08.2022 tarihi itibariyle piyasa değerinin ancak 30.000.000 USD olduğu, aradaki 30.000.000 USD’lik miktarın kesinlikle fahiş bir fark olduğu, özel olarak temin ettikleri uzman raporuyla sabit olduğunu, Bu raporun 25’nci sayfasındaki özetten anlaşılacağı üzere, bu şirketin ancak tamamının 60.000.000 USD civarında değeri olabileceğinin tespit edildiğini, oysa ki somut olayda yüzde elli hissesinin 60.000.000 USD’ye davacılara satılmasının söz konusu olduğunu, zira sözleşmenin kurulduğu sırada sözleşme bedelinin, gerçek değere nazaran yüzde yüz pahalı olduğunu, bu bedel farkının yaklaşık 30 milyon USD olduğu, bu aradaki farkın, birçok büyük şirketin kıymetinden çok daha büyük bir meblağ ve birçok büyük şirketi bile ödeme güçlüğüne düşürecek büyüklükte bir parasal değer olduğu, dolayısıyla bu orantısızlığın TBK m. 28 uyarınca giderilmesi gerektiği belirtilerek bu amaçla satış bedelinin düşürülerek hisselerin 22.08.2022 tarihindeki piyasa değeri olarak belirlenmesini talep etmişlerdir.6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrası; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Yine 6100 Sayılı HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.Somut olayda, davacıların dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların ara karar tarihi itibariyle yaklaşık düzeyde ispat olunamadığı, bu hususların iddia ve savunma doğrultusunda toplanacak deliller ve yapılan yargılama neticesinde ortaya çıkacaktır. Dava dosyasına ibraz edilen belgeler yaklaşık olarak ispata yeterli değildir.Davalı tarafın, mallarını kaçırmaya, gizlemeye çalıştığını gösterir delil de sunulmamıştır. Bu hali ile, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, değişen durum ve şartlara göre de her zaman yeniden talepte bulunulabilecek olup buna göre, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre talebin reddine ilişkin verilen karar dosya kapsamına göre yerinde olup davacıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.