Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1768 E. 2023/1925 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1768
KARAR NO: 2023/1925
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/897 Esas – 2023/450 Karar
TARİHİ: 10/05/2023
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin … Sendikası ve T.C Sosyal Güvenlik Kurumu’nu hasım göstererek Ankara 37. İş Mahkemesi nezdinde 2020/94 Esas sayılı dosya ile hizmet tespit davası açtığını, açılan bu dava kapsamında 12.10.2022 tarihli duruşmada müvekkilinin … Limited Şirketi’nde dava dönemi sigorta bildiriminin yapıldığı, hizmetlerinin halen geçerliliğini koruduğunun anlaşıldığını ancak … Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicilinden resen terkin edildiğini beyanla …’nün sicilinde kayıtlı … Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 6102 Sayılı TTK m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün re’sen terkin işlemi, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, davacının bu yönde bir talebinin bulunmaması da gözetilerek müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 10/05/2023 tarih ve 2022/897 Esas – 2023/450 Karar sayılı kararında; “Dava; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereğince Ticaret Sicil Memurluğu’nca gayri faal olması sebebiyle re’sen terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 25/11/2022 günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin son tescilini 09/10/2015 tarihinde yaptırdığı, 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca 09/10/2015 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir. Ankara 37. İş Mahkemesinin 2020/94 Esas sayılı dosyasının 16/05/2022 tarihli duruşmasında, davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacının iş bu davada davacı olduğu, ihyası istenen şirketin dahili davalı olduğu, davanın konusunun hizmet tespitine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. İlgili dosya UYAP sisteminden celp edilerek incelenmiştir. 6102 Sayılı TTK’nın 26/06/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile değişik geçici 7. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde kanunda yazılı halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.Aynı maddenin 15. Fıkrasında ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilmiş, Aynı maddenin 2. Fıkrasında Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.Yapılan incelemede ihyası istenen şirketin 18.02.2015 tarihinde TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. İhyası istenen şirket hakkında derdest dava bulunmakta olup Ankara 37.İş Mahkemesinin 2020/94 Esasında kayıtlıdır. Yapılan yargılamaya göre, ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirket hakkında ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak bildirimle yapılan ilana rağmen Ticaret Sicil Müdürlüğünce başvurusu bulunmadığından tebligat ve ilan prosedüründen sonra tasfiye edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Derdest olan davanın sonucuna göre şirketin borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. … İhyası istenen şirket 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden tasfiye edilmeksizin terkin edildiğinden şirkete tasfiye memuru atanmasına da gerek bulunmamaktadır…Keza davalının cevap dilekçesinde de belirttiği üzere derdest bir dava yokken yapılan terkin işlemi söz konusu olduğundan ve davacı yanca terkin işleminin usulsüzlüğüne dair başkaca bir iddia ileri sürülmediğinden yasal hasım konumundaki davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın kabulüne, davalı … Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması sebebiyle davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu şirketin ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilmesi hususunda takdir Mahkemeye ait olmakla birlikte dava konusu şirkete tasfiye memuru atanması gerektiğini, Yerel mahkemece, müvekkili Müdürlük yasal hasım kabul edilerek aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, nitekim bu hususun, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.03.2022 tarihli, E. 2022/1741 K. 2022/2360 sayılı ve 14.10.2020 tarihli, E. 2020/2299 K. 2020/4113 sayılı ilâmları ile de sabit olduğunu; Dava konusu şirketin, “sınırlı olmak üzere ihyasına” karar verilmesine rağmen tasfiye memuru atanmamasının mevzuata aykırı olduğunu ve yalnız bu sebeple istinaf kanun yoluna müracaat ettiklerini, Mahkemece dava konusu şirketin ticaret sicil kaydının terkinine ilişkin işlemin iptal edilmesine karar verilmeksizin diğer bir ifadeyle, ticari faaliyetlerine devam edebilecek şekilde olmaksızın sınırlı olarak ek tasfiyesine karar verildiğini ancak terkin sebebi gerekçe gösterilerek tasfiye memuru atanmadığını, TTK m. 547/2 gereğince, sınırlı olarak ihyasına karar verilen şirketlerin ek tasfiyesine karar verilmesi durumunda tasfiye memuru atanmasının Kanun’un bir gereği olduğu gibi zorunluluk arz ettiğini, belirli bir işin görülmesi, bir dava veya icra takibi kapsamında ihyasına (ek tasfiyesine) karar verilen şirketle ilgili işlemlerin yürütülebilmesi için tasfiye memuru atanmasının şart olduğunu, dava konusu şirkete tasfiye memuru atanmaması durumunda Yerel mahkemece verilen kararla ilgili olarak MERSİS’te işlem yapılmasının da mümkün olmadığını, ilgili maddenin gerekçesinde de ifade edildiği üzere, ek tasfiyenin/sınırlı ihyanın sona ermesinden sonra kapanış bildirimi vb. işlemlerin yapılmasının da mümkün olmayacağını; TTK geçici 7. madde kapsamında ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin, neredeyse tamamının gayrifaal olması karşısında da, ek tasfiyenin akabinde bu kapsamdaki şirketlerin ve huzurdaki davaya konu şirketin ticaret sicilinden tekrar terkin ettirilmesinin TTK geçici 7. maddenin düzenlenme amacına (yalnızca resmi kayıtlarda var olan kabuk şirketlerin hukuken de ortadan kaldırılması) uygun olacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.09.2021 tarihli kararıyla, huzurdaki dava konusu şirketle ilgili olarak benzer bir uyuşmazlıkta; “re’sen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafların çözümü ve sonlandırılması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında, terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak verilecek olan ihya kararı[nın], niteliği itibariyle ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ihya kararıyla birlikte ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için tasfiye memuru atanması[nın] zorunlu” olduğuna karar verdiğini; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli, E. 2017/11-3184 K. 2021/1107 sayılı ilâmının; “…geçici 7. madde kapsamında ticaret sicil müdürlüğünce münfesih sayılarak re’sen terkin edilen bir şirketin aynı maddenin 15. fıkrası kapsamında ihyasına yönelik olarak açılan davada, gerçekleştirilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde verilecek ihya kararı, niteliği gereği terkin işleminin iptaline ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye kapsamına girmeyeceğinden, ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanması gerekmez. Ancak geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun şekilde gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafların çözümü ve sonlandırılması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında, terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak verilecek olan ihya kararı, niteliği itibariyle ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ihya kararıyla birlikte ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için tasfiye memuru atanması zorunludur. Geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirketlere anılan madde hükümlerinin uygulanmayacağına dair düzenleme uyarınca derdest davaya rağmen geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi hukuka aykırı olarak nitelendirilir. Ancak dosyanın incelenmesinde; dava konusu şirketin 31.07.2013 tarihinde geçici 7. madde uyarınca terkin edildiği, aynı şirket hakkında ise terkin tarihinden sonra 21.03.2014 tarihinde dava açıldığı nazara alındığında; ilgili ticaret sicil müdürlüğünce geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen terkin işleminin hukuka aykırı olduğu söylenemez. Dolayısıyla dava konusu şirket hakkında taraf teşkilinin sağlanarak anılan davadaki yargılamaya devam edilmesi için açılan işbu davada verilecek olan ihya kararı, TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye kapsamına girdiğinden mahkemece, aynı maddenin 2. fıkrası gereği ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verilmelidir.” şeklinde olduğunu; Doktrinde de, …’in … (…) …, 2015, s. … isimli eserinde konuya ilişkin olarak; Mahkemece ek tasfiye kararı verilirse, gerçekleştirilecek ek tasfiye işlemleri için atanacak ek tasfiye memurunun mahkemece seçilmesine ilişkin bir kuralın TTK Geçici 7. maddede yer almadığını belirttikten sonra bu hâlde mahkemenin, TTK 547’de olduğu gibi sadece ek tasfiyeye karar vermekle yetinilmemesini, aynı zamanda ek tasfiye memurlarını da seçmesi gerektiğini ifade ettiğini, yazara göre, kanunun amacının TTK Geçici 7. maddenin kapsamına giren ortaklıkların bir an önce ticaret sicilinden silinmesi olduğundan bahisle ihtilaf çıkarıcı çözümlerden uzak durmak ve mahkemece ek tasfiye memurlarının seçilmesi gerektiği yönündeki TTK 547’deki çözümün burada da benimsenmesinin yerinde olacağını beyanla Yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda dava konusu şirkete tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicil kaydı re’sen terkin olunan şirketin, hakkında derdest dava dosyası bulunduğundan bahisle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı … Sicil Müdürlüğü vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamından ihyası talep edilen … Limited Şirketi’nin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 09.10.2015 tarihinde davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından “adresinin tespit edilememesi” sebebiyle sicilden re’sen terkin edildiği, davacı tarafından Ankara 37. İş Mahkemesi’nin 2020/127 Esas sayılı dosyası ile 07.04.2020 tarihinde, … Sendikası Başkanlığı’na karşı açılan hizmet tespiti davasında, ihyası istenen şirketin davaya dahil edildiği ve davacıya ihya davası açmak üzere süre verildiği, davanın derdest olduğu, Mahkemece davacının, derdest davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi ve yargılamanın yürütülmesini temin bakımından ihya talep etmekte hukuki yararının mevcut olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebebi, ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanması gerektiğine ilişkindir. Dairemizin önceki tarihli kararlarında; “TTK’nın geçici 7/1. maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.” denilmek suretiyle madde kapsamına giren şirketlerle ilgili yapılacak tasfiye işlemlerinde başka bir yasal düzenlemenin kıyasen uygulanamayacağı kabul edilmiş olduğundan, sicilden re’sen terkin edilen şirketler hakkında verilen ihya kararı ile birlikte tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığı, öte yandan TTK’nın geçici 7/15. maddesi uyarınca sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesi nedeniyle re’sen terkin edilen şirketlerin bundan müstesna olduğu” gerekçesi ile TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca ihyasına karar verilen şirketler için genel bir şekilde, bir ayrıma gidilmeksizin (sayılan istisna dışında) tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığı kabul edilmiş ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/10-956 Esas, 2022/1538 Karar sayılı ve 17.11.2022 tarihli ilamı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin içtihatları nazara alınarak, uygulamada birliğin sağlanması açısından görüş değişikliğine gidilmiştir. Bu doğrultuda; TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında ticaret sicil müdürlüğünce münfesih sayılarak re’sen terkin edilen bir şirketin aynı maddenin 15. fıkrası kapsamında ihyasına yönelik olarak açılan davada, gerçekleştirilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırılığının tespiti halinde verilecek ihya kararı, niteliği gereği terkin işleminin iptaline ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye kapsamına girmeyeceğinden, ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Hakkında açılmış ve derdest bir dava var iken ticaret sicil müdürlüğü tarafından re’sen terkin işlemi uygulanan şirketlerle ilgili verilen ihya kararları bu kapsamdadır. Ancak geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun şekilde gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukuki ihtilafların çözümü ve sonlandırılması, yani terkin işleminden sonra açılmış bir takip/davada taraf teşkilinin sağlanması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında, terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak ihya kararı verileceği ve niteliği itibariyle bu karar ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan, TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ihya kararıyla birlikte ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği kabul edilmiştir. Somut olayda; davacı tarafından dava dilekçesi ile davalı … Sicil Müdürlüğü’nce yapılan terkin işleminin hukuka aykırı olduğu iddia edilmemiş ve Mahkemece de yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık tespit edilmemiş olup, ihya kararı terkin tarihinden sonra açılmış bir davada taraf teşkilinin sağlanması amacıyla, bu dava dosyası ile sınırlı olarak verildiğinden ve verilen karar TTK’nın 547. maddesi kapsamında ek tasfiye niteliğinde olduğundan ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanması gerekmektedir. Bu sebeplerle davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Dairemizce esas hakkında yeniden aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2023 tarih ve 2022/897 Esas – 2023/450 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak sureti ile; DAVANIN KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı bulunup 09.10.2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince re’sen sicilden terkin edilen … LİMİTED ŞİRKETİ’nin 6102 Sayılı TTK 547 maddesi gereğince Ankara 37. İş mahkemesinin 2020/94 esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,2-Şirketin son yetkilisi (…) T.C. Kimlik numaralı … tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, 3-Karar kesinleştiğinde ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesine, ilan masraflarının davacı tarafından karşılanmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Dava tarihinde alınması gerekli 80,70 TL başvuru harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davalı … Sicil Müdürlüğü davada yasal hasım olmakla ve davalının dava açılmasına sebebiyet vermediği tespit edilmekle, davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davalı … Sicil Müdürlüğü davada yasal hasım olup dava açılmasına sebebiyet vermediğinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 8-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Davalı … sicil müdürlüğü harçtan muaf olduğundan, istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 10-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 108,00 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.