Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1767 E. 2023/1943 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1767
KARAR NO: 2023/1943
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2023
DOSYA NUMARASI: 2021/855 Esas – 2023/556 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin Gaziantep’te kumaş fabrikası olup kumaş imalatı yapmakta olduğunu, davalı konfeksiyoncusuna sürekli satış sözleşmesi ile belli aralıklarla toptan kumaş satmış olduğunu, müvekkil şirketin bir yılı aşkın bir süre zarfında borçlu şahıs şirketine mal vermeye devam ettiğini ve ödemelerini mallara ilişkin faturalarını kestikten sonra çoğunlukla banka hesabı aracılığı ile ödemelerini aldığını, bu şekilde borçlu şahıs firmasının müvekkilin güvenini kazanmış olduğunu, aslında aralarındaki sürekli salış sözleşmesine göre müvekkil şirket mallara ilişkin fatura kestikten ve malları teslim ettikten sonra borçlu şahıs firmasının teslim edilen malların bedelini ödemesi gerekirken, borçlu davalı müvekkil firmanın yetkilileri ile olan samimiyeti vasıtasıyla bu aralar zor süreçte olduğunu kendisini bir müddet ödemeler için idare etmesini ve kendisine mal verilmesini talep ettiğini, müvekkil şirket yetkililerinin aralarındaki samimiyet ve duygusuna istinaden davalıya icra takibine konu ekteki fatura değeri kadar mal verdiğini, müvekkil şirketin davaya konu faturalardaki tüm malları eklerindeki sevk irsaliyelerinden de anlaşılacağı üzere eksiksiz olarak davalıya teslim etmiş olduğunu, malların bedelini defaatle talep etmesine rağmen davalının ilk etaplarda durumunun sıkışık olduğunu ödeyeceğini beyan ettiğini, ancak ödeme yapmadığını, müvekkil şirket yetkilisi …’in defalarca İstanbul’a gelmesine rağmen davalının sürekli çeşitli bahanelerle müvekkil şirket yetkililerini oyaladığını ve borcunu ödemediğini, Açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; 65.649,43 USD’lik ( takip başlangıcındaki TL değer itibari ile 543.577,28 TL ) alacakları ve tüm fer’ileri ( faiz, vekalet ücreti ve masraflar ) için borçlunun takibe yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, İcra takibinin haksız yere durmasına neden olan borçlu hakkında alacağın % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, İcra takibi açılırken yatırmış oldukları 3.064,00 TL peşin harcın dava harcından (nispi harçtan) mahsup edilmesini, Yargılama, harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının itirazın iptali talebini içeen davasının ve icra-inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takinin konusu olan meblağın % 20’ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/07/2023 tarih ve 2021/855 Esas – 2023/556 Karar sayılı kararı ile; ” Davacı tarafça dava dilekçesinde yazılı nedenlere dayalı olarak açılan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sırasında 30/03/2023 tarihli duruşma gün ve saatinden davacı tarafın haberdar olmasına karşın, davacı tarafça duruşmaya gelinmediği gibi mazeret de bildirmemesi ve davalı tarafça da davanın takip edilmemesi üzerine mahkememizce HMK 150.maddesi gereğince davanın yenilenceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği; işlemden kaldırma tarihinden itibaren 3 ay içinde taraflarca davanın yenilenmediği anlaşıldığından, HMK’nın 150/5.maddesi gereğince aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-HMK 150. maddesi uyarınca davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/855 Esas- 2023/556 K. sayılı kararının usul ve esasa aykırı olup belirtilecek sebeplerle bozulmasını talep ettiklerini, İstinafa konu edilen işbu kararın dayanağı olan 30/03/2023 tarihli duruşmaya ekte sunulan tedavi evraklarından da anlaşılacağı üzere hastaneye kaldırılması sebebiyle katılamadığını, 30/03/2023 tarihinde yapılan celsede sadece davalı vekilinin duruşmaya katıldığını, dosyayı takip etmeyeceklerini beyan ettiğini ve mahkemece aynı celsede HMK 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, ancak dosyanın işlemden kaldırıldığına ilişkin karar verilen duruşma zaptının işbu istinaf dilekçesinin yazıldığı tarih itibariyle henüz kendilerine tebliğ edilmediğini, Dosya incelendiğinde yargılamanın önceki iki duruşmasına katıldıklarının görüleceğini, sağlık sorunları sebebiyle dosyanın üçüncü duruşmasına katılamadıklarını (Ek:E-Nabız sorgu sonuçları) ve bu duruşmada dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğin, anılan karar kendilerine tebliğ edilmediğinden dosyaya yenileme talebi gönderemediklerini, bu durumun hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini ve müvekkilinin hak kaybına sebebiyet vermekte olduğunu, bu nedenle Yargıtay kararları doğrultusunda kararın bozulmasını gerektirmekte olduğunu, YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2017/9643 K. 2020/5686 T. 1.10.2020 tarihli ilamında: ” Mahkemece asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekilinin üç celse üst üste mazeret dilekçesi sunduğu bu sebeple mazeret dilekçesinin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle mazeret dilekçesinin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunduğu ve asıl dava yönünden dosyanın HMK’nin 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılması karar verildiği ancak işlemden kaldırma kararını içeren duruşma zaptının asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekiline tebliğ edilmediği ve nihai hükmün gerekçesinde, 02.02.2016 tarihinde takip edilmediğinden işlemden kaldırılmasına karar verilen asıl davanın 3 aylık yasal süresinde yenilenmediği belirtilerek, hükümde HMK’nin 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 36. maddesiyle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma ilkesinin en önemli unsurunu oluşturan hukuki dinlenilme hakkına dair yapılan açıklamalar çerçevesinde mahkemece davanın 22. celsesinde asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekilinin mazeret dilekçesini reddederek ve karşı taraf vekilinin asıl davayı takip etmeyeceklerine yönelik beyanı üzerine asıl dava hakkında verdiği işlemden kaldırma kararının asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısı vekiline tebliğine karar vermesi ve kararın tebliği ile vekilin işlemden kaldırma kararından haberdar olmasının sağlanması gerekirken, işlemden kaldırma kararının duruşmada tefhimi ile yetinilmesi ve sonrasında ninai hükümde davanın takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve 3 aylık yasal sürede dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle HMK’nin 150. maddesi uyarınca asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru bulunmamış ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.”
YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ T. 12.10.2017 1484/6750 esas sayılı ilamında: ”Davaya konu somut olayda; davacılar vekili 27.09.2016 tarihli dilekçeyle istifa etmiş, davacılar vekilinin istifası ve duruşma günü davacılara tebliğe çıkartılmış ise de dosya kapsamında bulunan Ticaret Sicil Nüdürlüğünün yazı cevabına göre şirketin ilk adresine tebliğe çıkartılmıştır. Adı geçen yazı cevabında 04.09.2006 yılında adres değişikliğine gidildiği belirtilmiştir. Yine temyiz dilekçesine ek ticaret sicil kayıt örneklerinde yer alan adresler istifa dilekçesinin ve duruşma günün tebliğ edildiği adreslerden farklı adreslerdir. Hal böyle olunca 10.11.2016 tarihli duruşmada tarafların duruşmaya katılmadığı gerekçesi ile dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ise de tebligat tarafların son adresine yapılmadığından işlemden kaldırma kararı Tebligat Kanunu 10. maddesinde havi ”Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. O hâlde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde davacılara iadesine, 12.10.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.” Yukarıda sayılan Yargıtay kararına göre daha önce yapılan tebligat gerekli yere yapılamamasına rağmen hükmün bozulmasına karar verildiğini, somut olayda ise ne duruşma tutanağı ne de gerekçeli kararın tebliğ edilmediğini, sanki kendilerine tebligat yapılmış gibi 3 aylık sürenin hesaplanarak dosyanın işlemden kaldırılmasının en başta anayasal haklarının ihlaline sebebiyet vermekte olduğunu ve müvekkilin mağduriyetine sebep olduğunu, Yukarıda anlatılan sebeplerin, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın usul ve esasa aykırı olduğu açıkça ortaya koymakta olup kararın bozdurularak dosyanın yeniden ilk derece mahkemesine gönderilmesini gerektirmekte olduğunu, aksi kanaat hasıl olduğu takdirde ise ve işin esasına girilmesi gerektiği düşünülür ise dava dilekçeleri ve dosya kapsamında bulunan tüm deliller incelendiğinde işin esasında da haklı olduklarının ortaya çıkacağını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, İlk derece mahkemesince işlemden kaldırılmasına karar verilen davanın 29/12/2021 tarihinde açılmış olup yaklaşık iki yıldır devam etmekte olduğunu, istinaf inceleme süresinin dosyanın mahkemesine geri gönderilmesi ihtimali halinde yargılamanın daha da uzayacağını, müvekkilin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmiş olacağını, bu sebeple dosyanın ivedi bir şekilde incelenerek karara bağlanmasını talep ettiklerini, Yukarıda açıklanan nedenlerle; – İcranın geri bırakılması taleplerinin kabulü ile İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/855 Esas- 2023/556 Karar sayılı ve 07/07/2023 tarihli kararının icrasının geriye bırakılmasına (İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … Esas sayılı icra takibinin geri bırakılmasına), – İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/855 Esas- 2023/556 Karar sayılı kararın istinaf sonucu bozulması yönünden karar verilmesini, şayet istinaf dairesince karar verilecek ise davanın kabulüne, – Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yan üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; dava ve takip dayanağı faturalara konu malların davalıya satılıp teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece taraflarca dosyanın takip edilmemesi sebebiyle işlemden kaldırılmasına karar verilmesi üzerine yasal süre içerisinde dosyanın yenilenmemesi sebebi ile açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 150. maddesinde; “1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. (2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. (3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır. (4)Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır. (5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. (6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır. (7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın 331/3 maddesine göre; davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir. Somut uyuşmazlıkta; davacı vekilinin ve davalı vekilinin 17/11/2022 tarihli duruşmada hazır olduğu ve bu duruşmada yeni duruşma gün ve saatinin 30/03/2023 günü saat 13:35’e bırakıldığı, 30/03/2023 tarihli duruşmaya davacı vekillerinin geçerli bir mazeret bildirmeden katılmadığı ve davalı vekilinin dosyayı takip etmeyeceğini beyan ettiği, bunun üzerine Mahkemece dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve akabinde işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 aylık yasal süre içerisinde dosyanın yenilenmemesi üzerine 07/07/2023 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde duruşmaya katılmama mazereti olarak sağlık sorunları sebebiyle hastaneye kaldırıldığı gerekçe olarak gösterilmiş ve istinaf dilekçesi ekinde e-nabız çıktısı sunulmuştur. İstinaf dilekçesi ekinde sunulan e-nabız çıktısı incelendiğinde hastanede yapılan işlemlerin tarihlerinin 29/03/2023 tarihi olup, duruşma tarihi olan 30/03/2023 tarihine ilişkin bir kayıt içermediği görülmüştür. Kaldı ki davacı vekili tarafından hastaneye kaldırılması mazeret olarak gösterilmek suretiyle duruşmaya katılmadığı ileri sürülmüş, ancak mazeretinin ortadan kalktığı tarihinden itibaren bu durum Mahkemeye bildirilmek suretiyle yasal süresi içerisinde eski hale getirme talebinde bulunulmadığı gibi, işlemden kaldırılma tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içerisinde de dosya yenilenmemiştir. Davacı vekili tarafından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilen duruşma tutanağının kendisine tebliğ edilmediği ileri sürülmüş ise de yukarıda anılan yasa maddesi ile Mahkemelere bu yönde bir yükümlülük yüklenmemiştir. Aksine anılan yasa maddesi taraflara dosyayı takip etme yükümlülüğü yüklemiş ve takip edilmemesi halinde sonuçları belirtilmiştir. Bunun yanında davacı tarafından verilen vekaletnamede istinafa gelen ve sağlık mazereti sebebiyle duruşmaya katılmadığını bildiren Av. … dışında iki tane daha davacı vekili bulunmasına rağmen bu vekillerce de dosya takip edilmemiş ve duruşmaya geçerli bir mazeret bildirilmemiştir. Bu sebeple Mahkemece taraflarca dosyanın takip edilmemesi sebebiyle işlemden kaldırılmasına ve üç aylık yasal süre içerisinde dosyanın yenilenmemesi sebebi ile açılmamış sayılmasına ve HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca ve davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerine de katılması sebebiyle yargılama giderleri, vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırılmış olduğundan başkaca harç tahsiline yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde kararın kesinleşmesine müteakiben talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.