Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/175 E. 2023/837 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/175 Esas
KARAR NO: 2023/837 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/483 Esas – 2022/967 Karar
TARİHİ: 17/10/2022
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirket ile davalı arasında gıda ürünlerinin alım-satımı hususunda anlaşma sağlandığını, anlaşmaya göre müvekkilin edimi gıda ürünlerinin temimini sağlamak olduğunu, bunlara karşılık 09.12.2021 tarihinde 575,87 Euro, 25.11.2021 tarihinde 633,87 Euro,11.11.2021 tarihinde 625,74 Euro, 28.10.2021 tarihinde 562,61 Euro, 15.10.2021 tarihinde 516,17 Euro, 30.09.2021 tarihinde 568,17 Euro, 09.09.2021 tarihinde 787,54-Euro, değerindeki gıda malzemelerinin davalıya gönderildiğini, bunlara karşılık fatura düzenlendiğini, müvekkilin üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, buna karşılık, müvekkilin, davalıdan toplam 4.111,62 EURO tutarındaki fatura alacağının tahsili amacıyla Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takip başlatıldığını, takibe, davalı tarafından 18.03.2022 tarihli itiraz edildiğini, itirazın haksız ve hukuksuz olduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilin davacıya borcu olmadığını, tarafların Almanya’da yaşadığını, aralarındaki sözleşmenin Almanya’da kurulduğunu, sözleşmede belirtilen edim ve ifalar Almanya’da gerçekleştiğini, davanın Türkiye’de dinlenme imkanı bulunmadığını belirterek. Davanın HMK 114-1/a maddesi gereği Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması nedeni ile davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/10/2022 tarih 2022/483 Esas – 2022/967 Karar sayılı kararında; “01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Mevcut olayımızda, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu, davalının tacir sıfatının bulunmadığı, iş bu davaya bakmaya görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu kanaatine varılarak görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğinden HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliğine, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, -HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevsizlik nedeniyle davanın usulden REDDİNE, – Görevli mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, HMK. 20 madde gereği süresi içerisinde kararın kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde ve taraflardan birinin kararı veren mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde mahkemece davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtarına,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin gıda sektöründe hizmet vermekte olup davalı ile aralarında ticari bir ilişkinin bulunduğunu; müvekkili şirket ile davalı arasında gıda ürünlerinin alımı satımı hususunda anlaşma sağlanmış olup söz konusu anlaşmaya göre müvekkilinin edimi gıda ürünlerinin teminini sağlamak, davalının ediminin ise dava dilekçelerinin ekinde sunmuş oldukları faturalarda ayrıntılı şekilde belirtilmiş olan bedelleri müvekkile ödemek olduğunu ancak davalı tarafın üstüne düşen edimi yerine getirmediğini; dolayısıyla bahse konu borç için taraflarınca icra takibinin başlatıldığını ve davalı tarafın borca itiraz ettiğini; davalı tarafça yapılan haksız itiraz neticesinde taraflarınca açılan işbu itirazın iptali davasının yerel mahkemece usulden reddedildiğini; yerel mahkeme tarafından verilmiş usulden red kararının hukuka aykırı olduğundan kaldırılmasının gerektiğini, Yerel mahkemece dosyada yeterli inceleme yapılmadan hatalı hüküm kurulduğunu; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/483 E., 2022/967 K. sayılı ve 17.10.2022 tarihli ilamında ” Mevcut olayımızda taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu, davalının tacir sıfatının bulunmadığı, iş bu davaya bakmaya görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu kanaatine varılarak görev kuralllarının kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğinden HMK’nun 114-1-c ve 115/2 maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliğine, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine ..” şeklinde karar verildiğini; yerel mahkemece verilen kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu; işbu davaya konu uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanmadığını; dolayısıyla görülen davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Müvekkili ile davalı arasında ticari bir alım-satım ilişkisinin söz konusu olduğunu; müvekkilinin, 09.12.20221 tarihinde 575,87 Euro, 25.11.2021 tarihinde 633,87 Euro, 11.11.2021 tarihinde 625,74 Euro, 28.10.2021 tarihinde 562,61 Euro, 15.10.2021 tarihinde 516,17 Euro, 30.09.2021 tarihinde 568,17 Euro, 09.09.2021 tarihinde 787,52 Euro değerindeki gıda malzemesini davalıya gönderdiğini ve dava dilekçelerinin ekinde sunmuş oldukları faturaları düzenlediklerini; müvekkili şirketin edim yükümlülüğünü yerine getirdiğini fakat davalı tarafın ürün bedellerini ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini; dava dilekçelerinin ekinde müvekkili şirketçe düzenlenmiş faturaları sunduklarını; müvekkili şirketle davalı taraf arasındaki ticari ilişkiyi kanıtlamak amacıyla taraflarınca dava dilekçesinin ekleri içerinde davalı tarafın müvekkili şirketten döner tezgahı kiralandığını gösterir kira sözleşmesinin de bulunduğunu fakat işbu davalarına konu uyuşmazlığın döner tezgahının kiralanmasından kaynaklanmadığını; yerel mahkeme kararında taraflar arasında kira sözleşmesinin bulunduğunu gerekçe göstererek davaya bakmakla görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik nedeniyle davayı usulden reddettiğini ancak dosya detaylı incelendiğinde müvekkilinin kiralamış olduğu üründen kaynaklanan alacağı değil satmış olduğu ürünlerden kaynaklanan alacaklarını talep ettiklerinin açık olduğunu; yerel mahkemenin yeterli inceleme yapmadan taraflar arasındaki uyuşmazlığın temellendirmesini kira sözleşmesine dayandırdığını; mahkemenin usulden red kararının bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, Uyuşmazlığın kira sözleşmesine dayandığını kabul etmemekle birlikte kira sözleşmesine dayandığı varsayıdığında dahi bu kira sözleşmesinin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olacağını; tarafların ticari işletmesini ilgilendiren bu kira sözleşmesinin her halükarda ticari davaya sebebiyet vereceğinden işbu davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesinin gerekeceğini; Yargıtay içtihatlarının da her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıkların Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde olduğunu, Uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğundan işbu davanın ticari dava niteliğinde olduğunu, Yerel mahkemece verilmiş görevsizlik kararında davalı tarafın tacir olmaması sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemelerinin işbu davaya bakmakla görevli olmadığının belirtildiğini; dava dilekçelerinin eki olan 16.02.2022 tarihli belge incelendiğinde davalı tarafın müvekkili şirketten malları satın aldıktan hemen sonra 31.12.2021 tarihinde ticaret sicil kaydını kapattığının görüleceğini; davalı tarafın uyuşmazlığa sebep işlemleri gerçekleştirdiğinde tacir sıfatına sahip olduğunu; ayrıca görülen davaya konu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması sebebiyle davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu; Türk Ticaret Kanunu’muzda da bu hususun açıkça belirtildiğini; 6102 Sayılı Ticaret Kanun’un 4. maddesinde ”Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri …. ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.” şeklinde belirtildiğini; davalı tarafın müvekkili şirketten aldığı ürünleri ”…” isimli işletmesinde işleyerek satmakta olduğunu; müvekkili şirket ile davalı taraf arasındaki uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olduğunu; Türk Ticaret Kanun’nun 4. maddesinde her iki tarafın ticari işiyle ilgili hususlarda tarafların tacir olmasına bakılmaksızın ticari dava olduğunun belirtildiğini; davalı tarafın her ne kadar tacir sıfatını kaybetmiş olsa da işbu davalarının ticari dava olduğundan görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu; Yargıtay içtihatlarının da her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren uyuşmazlıkların Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde olduğunu; dolayısıyla yerel mahkemece verilmiş olan görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu, Görülen davaya benzer itirazın iptaline ilişkin davada; Asliye Ticaret Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve ticari dava niteliğinde olmadığı gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurulduğunu; Asliye Hukuk Mahkemesince ise, tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulduğunu; karara itiraz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/13330 E., 2015 / 12607K. Ve 15.12.2015 tarihli kararında “… işin her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” ifadeleriyle Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiğini, Diğer bir Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/5272 E., 2016/5222 K. ve 05.04.2016 tarihli kararında “…Göreve ilişkin açıklanan maddeler birlikte değerlendirildiğinde; her iki tarafının da ticari işletmesiyle ilgili olarak açılan iş bu davaya bakma görevi, Asliye Ticaret Mahkemesine aittir.” ifadelerine yer verildiğini, İleri sürerek, yukarıda izah edilen ve mahkemece resen ele alınacak sebeplerle; istinaf başvurularının kabulü ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/483 E., 2022/967 K. sayılı 17.10.2022 tarihli hukuka aykırı kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ticari satış ilişkisine dayalı tanzim edildiği iddia olunan fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. Uyap sisteminden incelenen takip dosyası kapsamından; davacının davalı aleyhine 4.711,62-Euro fatura alacağının tahsili amacıyla ilamsız takip başlattığı, takip dayanağı olarak “09.12.2021 tarihli irsaliye ve faturalar” açıklamasının bulunduğu, takip talebinin sistemde mevcut olmadığı, yalnızca ödeme emrinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından icra dosyasının fiziki olarak celbedilmediği, yahut takip talebi ve eklerinin taranarak UYAP sistemine eklenmesi hususunda icra müdürlüğüne yazı yazılmadığı tespit edilmiştir. UYAP sistemi üzerinde takip talebi ve ekleri bulunmadığından, takip dayanağının denetiminin yapılması mümkün değildir. Dava dilekçesinde takip dayanağı olarak dayanılan faturaların yeminli tercümeleri incelendiğinde, toplam 4.269,97-Euro tutarındaki yedi adet faturanın tamamının dondurulmuş tavuk/hindi etinden mamul kebap ürününe ilişkin satış faturaları oldukları anlaşılmıştır. Dosyaya ayrıca taraflar arasında yapıldığı iddia olunan, “elektrikli döner kesme tertibatı” nın kiralanmasına ilişkin bir taşınır kira sözleşmesi de sunulmuş ise de; davacının takibini kira alacağına değil satış faturalarına dayandırdığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğunu ileri sürmemiş, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını savunmuştur.Mahkemece icra dosyası fiziken celbedilerek takip dayanağı ile dava dilekçesine ekli faturaların aynı olup olmadığı tespit edilmeksizin; dava dilekçesine ekli taşınır kira sözleşmesi esas alınarak 17/10/2022 tarihli celsede görevsizlik kararı verilmiş ise de; davacı vekili bu celse sunduğu beyanında takip konusu alacağın dava dilekçesine ekli sondurulmuş kepap ürünü muhtevalı satış faturalarından doğduğunu açıkladığından, takip ve dava konusu alacağın kira alacağı olduğu, bu nedenle sulh hukuk mahkemesinin yönündeki mahkeme kabulü isabetsiz olmuştur. Uyuşmazlığın dayanağı ilişkininin satış ilişkisi olması, satış sözleşmesinin TTK’nun 4/1 maddesinde sayılan ve bir davanın mutlak ticari dava sayılmasını gerektiren işlemlerden olmaması karşısında mahkemece, görevli mahkemenin tespiti için her iki tarafın tacir olup olmadığının araştırılması, sonucuna göre davanın nispi ticari dava sayılıp sayılmayacağı, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi, asliye ticaret mahkemesi mi olduğunun belirlenmesi zorunludur. Dosya arasına alınan Balıkesir Ticaret sicil müdürlüğü ve vergi dairesi kayıtlarından davalının tacir kaydı bulunmadığı görülmüş ise de; dava dilekçesinde ve takip dayanağı satış faturalarında davalının adresinin Verdohl/Almanya olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Davacı şirketin adresi de Almanya’dadır. 5718 Sayılı MÖHUK’un 1/1 maddesi uyarınca, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, bu kanunda yer alan kanunlar ihtilafı kurallarına göre belirlenecektir. MÖHUK’un 24/4 fıkrası uyarınca; yabancılık unsuru taşıyan sözleşmelerden soğan uyuşmazlıklarda; tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukuk uygulanır. Bu hukuk, karakteristik edim borçlusunun, sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni hukuku, ticarî veya meslekî faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunan işyeri hukuku olarak kabul edilir. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşme bu hukuka tabi olur. Aynı Kanunun, 32/1 maddesi uyarınca; sözleşmeden doğan ilişkinin veya bir hükmünün varlığı ve maddî geçerliliği, sözleşmenin geçerli olması hâlinde hangi hukuk uygulanacaksa o hukuka tâbidir. Somut olayda; davacı ve davalının adreslerinin Almanya’da olması, satış sözleşmesinde satılanın teslimi edimini ifa borcunun Almanya’da yerine getirilmiş olması karşısında, davalı gerçek kişinin Alman hukukuna göre tacir olup olmadığının araştırılması, buna göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi yerinde olmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun usulen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, kaldırma kararı doğrultusunda dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2022 tarih ve 2022/483 Esas – 2022/967 Karar Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 ve HMK 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.