Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1738
KARAR NO: 2023/1923
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/351 Esas – 2022/502 Karar
TARİHİ: 29/06/2022
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin … San ve Tic. Ltd. Şti.’ni hasım göstererek İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi’nin 2017/1599 Esas sayılı dosyasında kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacakları için dava açtığını, davanın halen derdest olduğunu, yargılama sırasında İTO’dan gelen yazı neticesinde ilgili şirketin tasfiyesinin 14/12/2020 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiğini öğrendiklerini, ilgili kurumdan gelen yazı neticesinde İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi’nin davada taraf teşkili sağlanabilmesi için işbu davayı açmak konusunda kendilerine süre verdiğini beyanla … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin ihyasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 29/06/2022 tarih ve 2022/351 Esas – 2022/502 Karar sayılı kararında; “Dava; hukuki niteliği itibarıyla İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden tasfiyesi sonlandırılarak sicilden terkin edilen “Tasfiye Halinde … Limited Şirteti”’nin İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesinin 2017/1599 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olmak kaydı ile TTK’nun 547 ve devamı maddeleri uyarınca ihyası istemine ilişkindir. Davanın önce İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda 2022/63 Esas – 29 karar sayılı 31.01.2022 tarihli yetkisizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmüştür. TTK 547 ‘nci maddesinde; ” (1) – Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) – Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. ” hükmü düzenlenmiştir. Yasada düzenlenen ek tasfiye geçici bir önlemdir. Ek tasfiye ile yeni bir hukuki durum meydana getirilmemektedir. Tasfiye de yapılması gereken bazı işlemler bakımından ek tasfiyeye gereksinme duyulabilir. Bunlar sınırsız sayıda olup, madde gerekçesinde örnek kabilinden belirtilmiştir. Söz gelimi; bazı aktifler dağıtım dışı kalmışsa, mal varlığının dağıtımı esnasından ilgili yasal hükümlere uyulmamışsa, organlara sorumluluk davası açılacaksa, tasfiye sırasında kendisi tarafından açılan yada kendisi aleyhine açılan, dava, takip sonuçlanmadan terkin edilmişse ek tasfiye gereklidir. ” hükmü düzenlenmiştir. Yöntemine uygun duruşma açılmış tarafların delilleri toplanmıştır. Tarafların aktif ve pasif ehliyetleri denetlenerek uyuşmazlık noktaları resen belirlenerek sonuca gidilmiştir. İhyası istenilen şirketin celp olunan ticaret sicil dosyalarının incelenmesinde; ihyası istenilen Tasfiye Halinde …Limited Şirketi ‘nin 05.11.2019 tarihinde tasfiye sürecine girdiği, tasfiye memuru olarak davalı olarak … ‘in atandığı, şirketin son tescilini 14.12.2020 tarihinde yaptırdığı ve aynı tarihte tasfiyenin sonlandırıldığından bahisle sicilden kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. İş bu davaya dayanak yapılan İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesinin 2017/1599 Esas sayılı dava dosyasının uyap üzerinden yapılan incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından ihyası istenilen şirket ile birlikte üçüncü kişi aleyhine işçilik haklarından kaynaklı alacık dava açıldığı, yargılamanın devam ettiği, mahkemece davalı Tasfiye Halinde … Limited Şirketinin ihyası için davacı tarafa süre verildiği, davanın 22/12/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Toplanan tüm bu delillerin incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken 14/12/2020 tarihinde şirketin tasfiyesinin sona erdiğinden bahisle sicilden terkin edilen ” Tasfiye Halinde … Limited Şirketi” nin İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesinin 2017/1599 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olarak ek tasfiye için TTK 547. maddesi uyarınca işlemler sonuçlanıncaya kadar Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden tesciline, şirketin ek tasfiyesi için Ticaret Sicil’ine tesciline, bu işlemleri yapması için son tasfiye memuru … ’nin tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı … sicil müdürlüğü yasal hasım olup, şirketin sicilden terkin tarihi nazara alındığında şirket aleyhine açılan ve devam eden dava dosyasının açılış tarihinin 22.12.2017 tarihi itibariyle tasfiye memuru tarafından usulsüz olarak terkin edildiği dolayısıyla iş bu davanın açılmasına davalı tasfiye memurunun sebebiyet verdiği anlaşıldığından yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı tasfiye memuru sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili istinaf dilekçesi ile; davacının dilekçesindeki beyan ve iddialarla işbu davayı açtığını, dava açısından düşünüldüğünde, işbu dava bakımından mevzuatta zamanaşımı ve hak düşürücü süreler bulunmakta olup, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü sürelerin geçtiğini, TTK geçici madde 7’nin; “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” şeklinde olduğunu; Davacının işbu davaya konu ettiği işçilik alacağı talepli davası henüz sonuçlanmadığından bahisle davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekmekteyken kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde; “Davacı müvekkil … San.ve Tic.Ltd Şti’ni hasım göstererek İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi 2017/1599 E. Sayılı dosyasında kıdem tazminatı ve diğerişçilik alacakları için dava açmış olup dava derdesttir. Yargılama sırasında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı neticesinde ilgili şirketin tasfiyesinin14.12.2020 tarihinde tescil edilerek sicil kaydı terkin edilmiştir. İlgili kurumdan gelen yazı neticesinde İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi davada taraf teşkili sağlanabilmesi için iş bu davayı açmak hususunda tarafımıza süre vermiştir.” şeklinde beyanda bulunarak henüz sonuçlanmış bir dava için şirketin ihyası talepli dava açtığını belirttiğini;İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi’nin 2017/1599 E. sayılı dosyasında bir karar verilmediğini ve ilgili karar kesinleşmemişken davacının davayı kesin suretle kazanacağını düşünüp şirketin ihyasına ilişkin dava açmasının her türlü objektiflikten ve hukukilikten uzak olduğunu, bu davanın davacı lehine sonuçlanacağına dair herhangi bir veri yokken ticaret sicilinden terkin edilmiş … San.ve Tic. Ltd. Şti.’nin hukuki temelden yoksun bir şekilde sorumluluğuna gidilmesinin ve ihyasını isteminin hukuka aykırı olduğunu;6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesine göre tüzel kişiliğin ihyası davasını ancak belli kişilerin açabildiğini, davacının İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi’nin 2017/1599 Esas sayılı dosyası sonuçlanmadığından bahisle şirketten herhangi bir alacağının da bulunmadığını, alacaklı sıfatı olmayan davacının işbu davayı açması sonucu mahkeme tarafından davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu;Henüz sonuçlanmamış bir dava nedeniyle şirketin ihyasını talep eden davacının davasında hem hukuki yararı, hem de alacaklı sıfatı olmadığından bahisle davayı açma yetkisi bulunmadığından ve her iki durum da dava şartı olduğundan mahkemece davanın reddine ilişkin karar verilmesi gerekirken kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu;Tasfiyenin usulüne uygun yapıldığından bahisle şirketin ihyasının mümkün olmadıını, tasfiye memuru müvekkili tarafından şirket tasfiyesi usulüne uygun yapıldığından şirketin ihyasına ilişkin davanın reddi gerektiğini, Yargıtay HGK kararından da anlaşılacağı üzere usulüne uygun yapılmış tasfiye işleminin ardından şirketin ihyası talebinin kabul edilmeyeceğini, (Yargıtay HGK 27.01.1999 Gün ve 1999/10-1-1 sayılı kararı);Tasfiye memurlarının ek tasfiye amacıyla ihya davalarında hasım gösterilmesi zorunluluğu olmadığını, ancak kendilerine sorumluluk isnat ediliyorsa o takdirde hasım gösterilmeleri gerektiğini, hasım gösterildiklerinde ise Mahkemece, tasfiye memurlarının tasfiye işlemlerini gerçekleştirmede bir kusurlarının bulunup bulunmadığına bakılarak yargılama giderlerinden sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiğini, ihya davaları, tasfiye memurlarının veya ticaret sicil memurlarının kabulüne bağlı olmayıp, ihya koşullarının bulunup bulunmadığının Mahkemece re’sen gözetilmesi, şayet ihya koşulları oluşmamışsa veya hukuki yarar gibi dava şartlarının bulunmadığı anlaşılırsa davayı reddetmesi gerektiğini, söz gelimi, tasfiyesi eksi bakiye ile kapatılan bir şirketin, aktifinin varlığı iddia edilmeksizin ihyasının istenilmesinin hukuki yarardan yoksun sayılması gerektiğini, somut olayda, davadan 14 yıl önce tasfiyesi tamamlanan ve terkin işlemleri gerçekleşen şirketin ihyası davasında, davacı tarafça davalı tasfiye memuruna tasfiye işlemleriyle ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluk isnat edilmediği gibi, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerince de tasfiye memuruna bu yönde kusur izafe edilmeksizin davalı tasfiye memurunun yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının HMK’daki temel ilkelerle ve hakkaniyetle bağdaşmadığını, davacı tarafın ihya isteminde haklı olmasının, davalının tasfiye ve terkinde haksız ve hukuka aykırı işlem yaptığı anlamına gelmeyeceğini, tam tersine, müvekkilinin, tasfiye ve terkinde kusurunun bulunmadığını savunmuş olup, mahkemece de davalıya bir kusur izafe edilmediğine göre, davalı davadaki savunmasında haklı çıkmış ve yargılama gideri ile vekalet ücreti talep etmeye hak kazandığını, müvekkili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkil …’in tasfiyeyi usule ve esasa uygun tamamladığından bahisle kusur ve sorumluluğu bulunmadığı halde gerekçeli kararda aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.06.2022 tarih ve 2022/351 Esas – 2022/502 Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasına, davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri nedeniyle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde “tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiye düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin sicil kaydı 14.12.2020 tarihinde tasfiye neticesinde davalı … Sicil Müdürlüğü’nce terkin edilmiştir. İhyasına karar verilen şirket aleyhine, davacı tarafça İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi’nin 2017/1599 Esas sayılı dosyası ile açılmış ve derdest işçilik alacağı davasının bulunduğu anlaşılmıştır. TTK’nın 547. maddesi uyarınca açılacak olan ihya davalarında herhangi bir hak düşürücü süre/zamanaşımı süresi düzenlenmemiştir. Bu nedenle davalı tasfiye memurunun davanın, TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Şirket hakkında davacı tarafından açılmış ve derdest alacak davası olması nedeniyle, şirketin tasfiyesinin tamamlanmadığı, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi ve tasfiye işlemleri eksik bırakıldığından ek tasfiye işlemleri yönünden tasfiye memurunun görevinin devamına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle Mahkemece davacının, şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesi’nin 2017/1599 Esas sayılı dosyasında ihyası istenen şirket vekili tarafından cevap dilekçesi sunulmuş olup, şirketin davadan haberdar olduğu, buna rağmen tasfiye işlemlerinin tamamlandığı anlaşıldığından davalı tasfiye memurunun davanın açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması da usul ve yasaya uygundur. Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusu haksızdır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı Tasfiye Memuru … istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95TL harcın istinaf kanun yoluna başvuran davalı tasfiye memuru …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde kararın kesinleşmesine müteakiben avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.