Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1727 E. 2023/1940 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1727
KARAR NO: 2023/1940
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2023
DOSYA NUMARASI: 2019/557 Esas – 2023/521 Karar
DAVA:ALACAK (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/61 D. İş – 2018/75 K sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz kararına dayanarak, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasında borçlular … San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhinde ihtiyati haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, borçlulardan … San. Tic. Ltd Şti.’ nin davalı … Bankasındaki hak ve alacaklarının haczi amacıyla 18/01/2018 tarihinde icra müdürlüğü kararına istinaden İİK 78. madde gereği haciz müzekkeresi gönderildiğini, davalının müzekkereye cevap vermediğini, bunun üzerine ikinci haciz müzekkeresi/ ihbarname gönderildiğini, ilk gönderilen müzekkereye cevaben davalının 18/01/2018 tarihinde borçlu … San Tic. Ltd. Şti.’ nin davalı bankada mevduatının bulunmadığı gerekçesi ile haciz işleminin uygulanmadığını, 1. haciz müzekkeresine cevap vermeme gerekçelerinin cevap pulunun eklenmemiş olmasını sebep gösterdiklerini, ilk gönderilen haciz müzekkeresinden doğacak hak ve alacaklarını kapsadığını belirterek bankaya ihtarname çekerek borçluların banka nezdindeki hesaplarına bloke konulmasını talep edildiğini, bu ihtarnameye cevap verilmemesi nedeniyle bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, daha sonra 31/01/2018 tarihinde borçlu şirketin davalı bankadaki hesabına 56.480 USD’nin geldiğini, ihtarnamenin davalı bankaya gönderildiği tarihte ilgili borçlunun hesabında paranın bulunduğunun açıkça görüldüğünü belirterek, “birinci haciz ihbarnamesine ve haciz müzekkeresi tebliği gereğine aykırı davranan davalı bankaya yönelik alacak talebi” olduğunu belirterek, davanın kabulü ile 65.000,00 TL’ nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı bankadan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra ve İflas Kanunu’ nun 89. maddesinin 4. fıkrasına göre söz konusu davada yetkili mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp İcra Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde dava konusu işlemlerin hatalı olarak sıralandığını, davacı vekili tarafından bankalarına adi postayla gönderilen ve ekinde cevap pulu da içermeyen haciz yazısına istinaden İİK.na, Tebligat Kanununa ve ilgili yönetmeliklere uygun haciz işlemi sayılamayacağından, ayrıca haciz ihbarnamesi olmadığı için banka şubesine gönderilmesi gerekirken banka genel müdürlüğüne gönderildiğinden durum tutanak altına alınarak işlem yapılmadığını, cevap pulu eklenerek yine adi postayla gönderilen ve ilk haciz yazısından bahsederek bilgi isteyen ikinci yazıya ise “ilk haciz tarihi itibariyle yedinde haczedilebilecek meblağ bulunmadığı” şerhiyle itiraz edildiğini, daha sonra kendilerine dosyadan İİK. 89. maddeye göre 27.02.2018 tarihli birinci haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğini, 02.03.2018′ de tebliğ alınan 89/1 ihbarnamesine de 07.03.2018 tarihli yazıyla süresi içinde itiraz edilerek “nezdinde borçluya ait hak-alacak bulunmadığının” bildirildiği; takip dayanağı bono borçlularınca İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/109 E sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasının işbu dava konusu talep yönünden bekletici mesele yapılması gerektiğini, Bankacılık Kanununun 73. maddesi, İİK’nun 21.,59., 78., 89. maddeleri, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliği hükümleri uyarınca davacının davasının reddedilmesi gerektiğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/06/2023 tarih ve 2019/557 Esas – 2023/521 Karar sayılı kararı ile; ” Uyuşmazlık; İİK.nin 89.maddesine dayanılarak açılan alacak davasıdır. İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/109 E. 2020/225 K.sayılı dosyasının incelenmesinde, dava dışı borçlu şirket … Ticaret Limited Şirketi tarafından, davalı (davamızın davacısı) … aleyhine, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu 10/05/2017 keşide, 10/06/2017 vade tarihli, keşidecisi … olan, lehtarı … olan, 65.000 TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davaya konu senedin iptaline karar verilmesi talebiyle dava açtığı, mahkemenin 29/01/2018 tarihinde davanın kabulüne karar verdiği, hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Davacı taraf, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/61 D. İş – 2018/75 K. sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz kararına dayanarak, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden dava dışı borçlular … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine ihtiyati haciz yoluyla icra takibi başlatmıştır. İcra takibi sırasında borçlulardan … San. Tic. Ltd Şti.’nin davalı bankadaki hak ve alacaklarının haczi amacıyla 18/01/2018 tarihinde icra müdürlüğü kararına istinaden İİK.nun 78. madde gereği haciz müzekkeresi gönderildiği iddia edilmiş ise de İİK.nun 78.maddesinin davaya konu 3.Kişi Haciz ihbarnamesi ile bir ilgisi yoktur. Davacı vekili İİK.nun 89.maddesi gereğince, dava dışı borçlunun, davalı bankadaki hak ve alacaklarını borca mahsuben ödenmesini istemekte, bunun için de genel mahkemelerde alacak davasına konu etmektedir.İcra dosyasındaki 18/01/2018 tarihli yazının da İİK.nun 89/1.maddesinde açıklanan üçüncü kişi 1. Haciz İhbarnamesi ile bir ilgisi yoktur. Aynı şekilde bu tür durumlarda gönderilmesi gereken Örnek No:20 gönderilmemiştir. Yazıda, basılı evrakta belirtilen 7 günlük sürenin dahi verilmediği görülmektedir. Yine 08/02/2018 tarihli yazıda da, içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla önceki 18.01.2018 tarihli yazıya atıf yapıldığı, İİK.nun 89/3.maddesinde açıklanan üçüncü kişi 2. Haciz İhbarnamesi amacıyla gönderildiği, ancak bu tür durumlarda gönderilmesi gereken Örnek No:21 gönderilmediği anlaşılmaktadır. Yazıda yine İİK.nun 89/3.maddesinde belirtilen 7 günlük sürenin dahi verilmediği görülmektedir. Yine 27/02/2018 tarihinde tekrar İİK.nun 89/1.maddesine uygun olarak yeniden üçüncü kişi 1.Haciz ihbarnamesi düzenlendiği anlaşılmaktadır.Davalı bankanın 26/02/2018 tarih ve 07/03/2018 tarihlerinde müzekkerelere cevap verdiği, birinci yazının âdi postayla geldiği, tebliğ tarihi itibariyle borçlunun bir alacağının bulunmadığı, ikinci yazılarına ilişkin olarak ise, ileride doğup doğmayacağı bilinmeyen alacak ve sair hakların bu kapsamda olmaması gerektiği belirtilerek mazeret bildirmiştir.UYAP kayıtlarında davalı adına 1.Haciz İhbarnamesi adı altında 01/03/2018 tarihli tebligat alındısı görülmektedir. Bu tarihten önceki yazıların alma haberli tebligat çıkartıldığına iliştin hiçbir belge bulunmamaktadır. Bu yazıların ne zaman ulaştığı belli değildir.Taraflar arasında hiç bir ticari ilişki yoktur. Aralarında bankacılık sözleşmesi de bulunmamaktadır. Tek ortak noktaları dava dışı senet borçlularıdır. İİK.nun “Alacaklar Ve Üçüncü Şahıs Elinde Haczedilen Mallar Hakkında” başlıklı 89. Maddesi gereğince; Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir. Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur. Davalıya gönderilen ve yukarıda belirtilen 18/01/2018 ve 08.02.2018 tarihli yazılar da üçüncü kişi haciz ihbarnamesi niteliğinde değildir. Gönderilen yazılarda itiraz süresi dahi yazılmamıştır. Aynı yasanın 3. fıkrasında da; Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir. Görüldüğü üzere 2.Haciz İhbarnamesi ile dava açma hakkı üçüncü kişiye tanınmıştır ve bu dava türü “Menfi Tespit Davası”dır. Alacaklıya tanınan bir dava yoktur. Alacaklıya tanınan dava hakkı İİK.nun 89/4.maddesinde işaret edilmiş olup, bu maddeye göre; Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahküm edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder. Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir. Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.Buna göre; davalı üçüncü kişi konumundaki bankaya İİK.nun 89/1-3. maddelerine uygun olarak, usulüne uygun bir şekilde gönderilmiş ihbarnameler bulunmamaktadır. Kaldı ki, dava hakkı 2.ihbarnameyi alan 3.kişiye aittir ve Menfi Tespit davası açabilir. İtiraz eder ancak Menfi Tespit davası açmaz ise o zaman davacı alacaklının 89/4.maddesi gereğince İcra Hukuk Mahkemesine dava açmak zorundadır. Üçüncü kişi itiraz etmez, dava da açmaz ise o zaman yedindeki borç kesinleşir ve normal prosüdür yürümeye devam eder. O halde davacının mahkememizde dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu nedenle talebin reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; ” Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince dava açmakta hukuki yarar bulunmadığından USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Açmış oldukları davanın reddine karar verildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, Davacı müvekkil ile … firması arasında yapılan icra takibi nedeniyle davalı bankaya ilgili icra dosyasından İİK 78. maddesine göre 18.01.2018 tarihinde haciz evrakı gönderilmiş olduğunu, ancak davalı bankanın yapılan tebligata rağmen herhangi bir şekilde icra dosyasına bir cevap vermediğini, davalı bankanın ileri bir tarihte verdiği cevap dilekçesinde ilk gönderilen evrakta cevap pulu olmaması nedeniyle cevap vermediğini belirttiğini, Sonradan icra müdürlüğünden ikinci haciz talebi gönderilmesini talep etmelerine rağmen icra müdürlüğünün ikinci tebligatı İİK 89/1 haciz ihbarnamesi şeklinde düzenleyerek davalıya göndermiş olduğunu, oysa icra dosyasında ilk gönderilen yazı ile İİK 78 maddesine göre haciz müzekkeresi gönderilmiş olduğunu, davalı bankanın kendisine haciz müzekkeresi gönderilmiş olmasına rağmen tebliğ tarihinden sonra borçluya ait hesaba gelen ödemelere bloke koymadığını, borçluya ödeme yaptığını, halbuki haciz ihbarnamesinin kendisine ulaştığı andan itibaren hacizlerin bloke altına alınması gerekmekte olduğunu, ancak davalı bankanın kendisine yapılan resmi tebligata rağmen hesaplara bloke koymayı ihmal ettiğini ve hesaba gelen paraları borçluya ödeyerek müvekkilin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, Davalı bankanın ihmali neticesinde oluşan bu zarar nedeniyle işbu dava açılmış olmasına rağmen mahkemece dava açılmasında hukuki yararlarının bulunmaması nedeni ile hatalı bir karar verildiğini, Davalı bankanın hesaplara bloke koymaması nedeni ile hesaplardaki paranın borçlu tarafından çekildiğini ve sonraki yapmış olduğu tüm işlemlere rağmen dosyadaki alacağı tahsil edemediğini, davacı müvekkil bankaya ikinci haciz müzekkeresinin gönderilmesini talep etmelerine rağmen icra müdürlüğünce İİK 89 maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmiş olduğunu, İİK 78 e göre hesaba bloke koyulmuş olsaydı hesaba sonradan gelen paralara da bloke konulması gerektiğinden davalı sonra gelen ödemeleri borçluya ödeyemeyeceğinden müvekkilin zarara uğramayacak olduğunu, Mahkemenin borçlu ile davacı arasında İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın neticelenmesi için bekletici mesele yapılmasına karar verdiğini, ancak bekletici mesele yapılması kararından dönülerek mahkemece davanın reddine yönelik nihai karar verilmiş olduğunu, mahkemece bekletici mesele yapılması kararının devam ettirilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle verilen kararın bozulması gerektiğini beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstinaf itirazlarının kabulü ile yerel mahkemece verilen kararın bozulmasına karar verilmesini İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nde görülen davanın kesinleşmesi ile beraber davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının dava dışı borçlulardan bonoya dayalı olarak alacaklı olduğu iddiası ile aldığı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2018 tarih, 2018/61 değişik iş esas ve 2018/75 değişik iş karar sayılı ihtiyati haciz kararının icraya konulması üzerine borçluların davalı banka nezdindeki hesaplarına ihtiyati haciz kararının işlenmesi ve bloke konulmasına ilişkin icra dairesinin müzekkeresinin ve davacının gönderdiği ihtarnamenin gereğinin yerine getirilmemesi sebebiyle alacağın tahsil edilemediği iddiası ile söz konusu alacağın davalı bankadan tahsiline karar verilmesi talebine ilişkindir. Mahkeece davanın hukuki yarar dava şartı eksikliği sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta; davacı alacaklı tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2018 tarih, 2018/61 değişik iş esas ve 2018/75 değişik iş karar sayılı dosyasında 15/05/2017 keşide düzenleme tarihli 10/06/2017 vade tarihli 65.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak bono borçluları … Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine ihtiyati haciz kararı alınmış, ihtiyati haciz kararı İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasında icra takibine konulmuştur. Davacı alacaklının talebi üzerine icra takip dosyasında davalı bankanın Güneşli Şubesine ve Genel Müdürlüğü’ne ihtiyati haciz kararının işlenmesi ve hesaplara bloke konulması için 18/01/2018 tarihinde müzekkere yazılmış, müzekkereye cevap verilmemesi üzerine müzekkere akıbetinin sorulması için 08/02/2018 tarihinde tekrar müzekkere yazılmıştır. Davalı banka tarafından iş bu müzekkereye verilen 26/02/2018 tarihli cevapta ilk müzekkerenin tebliğ tarihinde borçluların banka nezdinde hak ve alacaklarının ve hesapta meblağın bulunmadığı gerekçesi ile ihtiyati haciz kararının işlenmediği ve posta pulu olmaması sebebiyle cevap verilmediği belirtilmiştir. Davacı tarafından söz konusu ihtiyati haciz yazılarının gereğinin davalı tarafından yerine getirilmemesi ve icra dairesinin haciz kararına aykırı işlem yaptığı gerekçesi ile alacağını borçludan tahsil edemediği ve zarara uğradığını, bu sebeple alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde özellikle İİK’nın 89. maddesine göre dava açılmadığını belirtmiş ise de hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı vekilinin ihtiyati haciz kararının uygulanması ve borçlunun üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ve taşınır malına haciz konulmasını talep etmesi üzerine icra müdürünün usulüne uygun olarak üçüncü kişilere İİK’nın 89. Maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi göndermesi gerekmektedir. Ancak icra müdürü tarafından davalı bankaya gönderilen 18/01/2018 tarihli müzekkere ve cevap verilmemesi üzerine müzekkere akıbetinin sorulması için gönderilen 08/02/2018 tarihli müzekkere İİK’nın 89. maddesine göre usulüne uygun olarak düzenlenmiş haciz ihbarnamelerinden değildir. Bu hususlar dikkate alındığında Mahkemece davanın İİK.nin 89.maddesine dayanılarak açılan alacak davası olarak nitelendirilmesi ve bu nitelendirmeye göre Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler ile davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç tahsiline yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.