Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1702 E. 2023/1655 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1702 Esas
KARAR NO: 2023/1655 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/465 Esas – 2023/339 Karar
TARİHİ: 03/05/2023
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
AFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, davalı ile arasındaki taşıma sözleşmesine istinaden farklı tarihlerde taşımalar gerçekleştirdiğini, bu taşımalara istinaden faturaların düzenlendiğini, davalının müvekkili tarafından düzenlenen faturalardan kaynaklı cari hesap bakiye borcu olan 6.588,75 EUR tutarı ödemediğini davalı, borcunu ödemediğinden toplam 6.588,75 EUR tutarındaki alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin taşıma borcunu hukuka uygun şekilde ifa ettiğini, düzenlediği faturaları davalıya gönderdiği; işbu faturalara herhangi bir şekilde itiraz edilmediğini, ancak davalının borçlu olduğu halde müvekkili adına hiçbir dayanağı bulunmayan 08/11/2019 tarihli, … nolu ve 5.538,75 EUR bedelli “gecikme ve yurt dışı personel maliyeti” açıklamalı fatura ile 08/11/2019 tarihli, … nolu ve 1.050,00 EUR bedelli “araç gecikme bedeli” açıklamalı faturayı düzenlediğini, söz konusu faturaların, müvekkilinin düzenlemiş olduğu 22/11/2019 tarihli, … nolu ve 22/11/2019 tarihli, … nolu iade faturalarıyla davalıya iade edildiğini, davalının söz konusu faturalara benzer şekilde aynı miktarlı faturaları iki kez daha davacıya gönderdiğini, bu faturaların Eskişehir … Noterliğinin 10/01/2020 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi ve Eskişehir …. Noterliğinin 13/01/2020 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya iade edildiği, “Gecikme ve yurt dışı personel maliyeti” ve “araç gecikme bedeli” şeklinde açıklamalar bulunan taşımalarla ilgili bir gecikme olmadığını, bir gecikme olsa dahi bu gecikmeyle ilgili somut gecikmeyi ve somut zararları ortaya koyan CMR Konvansiyonu m. 30/3 gereğince süresinde yapılmış bir bildirimin bulunmadığını, gecikme olduğu bir an için kabul edilse dahi gecikme sebebiyle ancak gerçekten uğranılan somut zararların talep edilebileceğini, bu sebeple davalı tarafında düzenlenen ilgili faturaların hukuka aykırı olduğunu, davalının hukuka aykırı faturalar düzenleyerek müvekkile olan borcunu ödememek için kötü niyetli hareket ettiğini, işbu dava konusu icra takibinin başlatılmasından sonra da taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini, davalının borca itirazından başka faize itirazının da haksız olduğunu, somut olayda 6.588,75 EUR tutarında yabancı para alacağının bulunduğunu, yabancı para alacaklarına işletilmesi gereken faizin 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre belirleneceği; buna göre, yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğini, bu nedenle dava konusu edilen alacağa işletilmesi gereken faizin yukarıdaki husus dikkate alındığında EUR para biriminde ödenen en yüksek faiz oranının olması gerektiği öne sürülerek itirazın iptaline ve 9620’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın müvekkili ile aralarında imzalamış oldukları taşıma sözleşmesi uyarınca davalı tarafından kendilerine teslim edilen malları yine davalı tarafından belirlenen tarihte ilgili adrese teslim görevini yüklendiğini, bu bağlamda davacının sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklı olarak davalının, başka bir sözleşmesel ilişki içerisinde bulunduğu … San. Tic. Ltd. Şti.’ye ilgili emtiaların zamanında teslim edilmesini sağlayamadığını, ortaya çıkan zararın davalıya rücu edilmek suretiyle navlun bedelinden düşüldüğünü, bu doğrultuda davalının 5.538,74 EUR bedelli iade faturasını kabul etmek durumunda kaldığını, davalının alacağının tamamına kavuşamadığını, alacağına vadesinden sonraki bir tarihte kavuştuğunu, ticari ilişki içerisinde bulunduğu diğer firma ile ilişkilerinin zedelendiğini, kendi kusuru nedeniyle gecikme yaşayan ve sayılan tüm zararlara sebebiyet veren davacının işbu davasının kabul edilemeyeceğini, davacının salt olarak kötü niyetli bir şekilde haksız kazanç elde etmeyi hedeflediğini, davacının kendisine verilen taşıma görevini gereği gibi yerine getirmediği; çeşitli bahaneler sunarak sorumluluğundan kurtulmaya çaba gösterdiğini, davacının limanda grev olduğundan bahisle limanın kapandığını dolayısıyla teslimatta gecikme yaşanabileceğini belirttiği, grevin sonlanmasının akabinde yoğunluk olduğunu dolayısıyla bir kere daha gecikme yaşanabileceğini iddia etmiş olduğu ve sonrasında ise davalının sayısız defa kendilerine ulaşma çabasına rağmen basit ve tek düze cevaplar vererek davalıyı ticari ilişki içerisinde bulunduğu diğer kişilere karşı oldukça zor duruma düşürdüğünü, Ticari itibarının zedelenmesiyle birlikte davacı kaynaklı gecikme sebebiyle uğranılan zarardan dolayı davalının sorumlu tutulduğunu, emtiaların limandan çıkışı, evrak teslimi ve planlanan adrese varış tarihi üzerinde halihazırda uzlaşılmış olduğunu, davacının bu konuda gerçekleştirmiş olduğu aksamalara davalı tarafin, iyi niyetinin bir göstergesi olarak ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin korunabilmesi adına bir müddet tolerans göstermiş olduğunu, davacının beyanlarında samimi olmadığının anlaşıldığını, bu nedenle, bu tutumdan vazgeçilerek ilgili işlemlerin gerçekleştirilebilmesi adına gerekli yazışmaların yapıldığını, davacının, yükümlülüklerine uymaya davet edildiğini, davalının tüm bu çabalarına rağmen davacının pasif kalması ve davalıyı bilgilendirmemesi dolayısıyla bir sonuç elde edilemediğini, emtianın geciktiğine ilişkin davacı nezdinde çalışan yetkili kişilerle defalarca kere yazışma gerçekleştiği ve telefonla konuşulduğunu, dolayısıyla davacının kendisine herhangi bir bildirim yapılmadığı yönündeki iddialarının kabul edilmesinin kesinlikle mümkün olmadığını, nitekim bu durum kabul edilse dahi davacı çalışanlarının da açıkça kabul etmiş olduğu gecikmenin sebebiyet verdiği zararların tamamen davalı üzerine bırakılmasının hakkaniyetli olmayacağını, CMR Konvansiyonu m. 23/5- m.17/5 uyarınca somut olayda mevcut olduğu üzere davacının da sorumluluğunun söz konusu olacağı; davalı tarafça düzenlenmiş olan faturaların ödenmesi gereği davacının da belirtmiş olduğu üzere tarafların ticari defterlerinin incelenmesiyle de açıklığa kavuşturulabileceği; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı; davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmasa da oldukça uzun vakit alan, masraflı ve tarafların ticari ilişkilerinin zedelenmesine yol açabilecek olan hukuki sürecin önüne geçebilmek adına davacı ile uzlaşmayı denemişse de herhangi bir sonuç alamadığı; davalının davacıya, işbu dava konusu tutarın yarısına yakın bir miktarı teklif ettiği; ancak davacı tarafından kabul görmeyen bu teklif üzerine tarafların hukuki sürece başvurma zorunluluğunun hasıl olduğu öne sürülerek davanın reddine ve meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 03/05/2023 tarih 2021/465 Esas – 2023/339 Karar sayılı kararında;”Eldeki dava, taşıma sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 31/05/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre; tarafların usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğunu, dava konusu icra takibinin dayanağı hesap ilişkisinin 2019 yılı açılış bakiyesi ile 2019 ve 2020 yıllarındaki faturalar ve ödemelerden oluştuğunu, dava tutarı olan 6.588,75 EUR toplamını meydana getiren iki adet fatura dışında tüm kayıtların birbiriyle örtüştüğünü, CMR Belgesi üzerinde gecikmeye ilişkin bir şerh bulunmadığından davacı taşıyıcının kusurunun bulunmadığı, tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını, mahkememiz takdirinde olmakla müterafik kusurun uygun görülmesi ve tarafımızdan öngörülen %20 tali kusur oranının aynen kabulü, ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası ile tazmin edilmek istenilen bedelinin (6.588,75 EUR %20 si kadarı olan ) 1.317,75 EUR olabileceğini , uygulanacak faiz oranının %5 olabileceğini mütalaa etmiştir. 22/02/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre; taraflar arasında taşıma sözleşmesinin kurulduğu ve sözleşmenin CMR esaslarına tabi olduğunu, davacının taşıdığı yüklerin gecikme ile tesliminin gerçekleştiğinı, E-posta yazışmalarından anlaşıldığına göre, bu durumun ihbar edildiğini, geç teslimde kısmen Trieste Limanındaki grev ve grevin yol açtığı yoğunluğun etkili olmakla birlikte, gecikmede salt limandaki grevin etkili olmadığı, grev ve sonrasındaki yoğunluk bakımından 4 günlük gecikmeden davacının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, gecikmenin zarara yol açtığı ve taşıyıcının sorumluluğunun söz konusu olduğu hallerde de taşıyıcının ücrete hak kazanacağını, gecikmenin gönderen ve/veya alıcıyı zarara uğratması halinde (gecikme sebebiyle yapılan masraflar, gecikme sebebiyle fazladan ödenmek zorunda kalınan işçi ve ardiye ücretleri gibi) bu tutarların talep edilebileceğini, davalının gecikme sebebiyle dava dışı …’in kendisine gecikme sebebiyle uğradığı zararı fatura ettiğini beyan ettiğini, ancak dava dışı … hangi esasa dayanarak bu tutarda fatura düzenlendiğinin, gecikme bakımından hangi sürenin dikkate alındığının ve davalının faturayı dava dışı … ödeyip ödemediğinin anlaşılamadığını, dava tutarı olan 6.588,75 EUR toplamını meydana getiren iki adet fatura dışında davacı ve davalının tüm kayıtları birbiriyle örtüştüğünü, davacının icra takip talebindeki cari hesapta belirtilen yapılan taşımalardan kalan alacağından kaynaklanan 6.588,75 EUR asıl alacak ve 54,03 EUR işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.642,78 EUR talebi ödemesinin yerinde olduğunu mütalaa etmiştir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının taşımadan kalan cari alacağının tahsili için davalı aleyhine icra takibi yaptığı, takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, davalının ise davacının geç teslim yaptığını savunduğu, taraflar arasında CMR esaslarına tabi taşıma sözleşmesinin olduğu, davaya konu taşımada emtianın davacı tarafça gecikmeli olarak teslim edildiği, bilirkişi heyetinden alınan 22.02.2023 tarihli rapor ile grev ve sonrasındaki yoğunluk nedeniyle 4 günlük gecikme için davacının sorumlu tutulmaması gerektiğinin tespit edildiği, öngörülen bu sürede de teslimin gerçekleşmemesi nedeniyle davacının geç teslim nedeniyle sorumlu olduğu, CMR’nin 17.maddesi uyarınca taşıyıcının, eşyanın geç teslim edilmesi nedeniyle uğranılan zararları tazmin etmekle yükümlü olduğu, davalı tarafça, dava dışı … Ltd.Şti tarafından kendisine zararın fatura edildiği belirtilse de zararın geç teslimden kaynaklandığının, nasıl belirlendiğinin ve ödendiğinin davalı tarafça ispat edilememesi nedeniyle davalının bu itirazının dikkate alınmadığı, gecikmenin zarara yol açtığı ve taşıyıcının sorumluluğunun söz konusu olduğu hallerde de davacı taşıyıcının ücrete hak kazanacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 6.588,75 EURO asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca 1 yıl vadeli EURO hesabına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte devamına, Kabul edilen alacağın takip tarihindeki TL karşılığı 60.855,67 TL’nin %20’si oranında 12.171,13 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından ” süre tutum ” dilekçesi sunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili 07/07/2023 tarihli istinaf talebine ilişkin ” Süre Tutum ” dilekçesi ile; mahkemenin yukarıda esas ve karar numarası yazılı kararına taraflarınca yasal süresi içerisinde tehir-i icra istemli olarak istinaf başvurusu yapılacak olup istinaf başvuru harçlarının yatırıldığını; işbu itirazın iptali davasının, davacı tarafından İstanbul …. İcra Dairesi … esas ayılı dosyasıyla takibe konu edildiğini, taraflarınca tehir-i icra işlemlerinin başlatıldığını, dosyanın müvekkili şirket adına tehir-i icra istemli olarak istinaf edildiğine dair derkenar belgesi’nin düzenlenerek, UYAP üzerinden İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına gönderilmesini müvekkili şirket adına talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma ilişkisinden doğan bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından ” süre tutum ” dilekçesi sunulmuştur. Davalı vekili; 07/072023 tarihli istinaf süre tutum dilekçesi ile, ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı istinaf başvurusu yapılacağını, gerekli istinaf harçlarının yatırıldığını belirterek, tehiri icra işlemlerinin tamamlanabilmesi için, kararın tehiri icra istemli istinaf edildiğine dair derkenar verilmesini talep etmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuru harcı ile istinaf peşin nispi karar harcının 07/07/2023 tarihinde yatırıldığı görülmüştür. Gerekçeli karar davalı vekili Av. … 12/07/2023 tarihinde tebliğ edilmiştir; ancak dairemizce dava dosyası ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede davalı vekilinin gerekçeli bir istinaf dilekçesi sunmamış olduğu tesbit edilmiştir.6100 Sayılı HMK’nun 352/1 fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, istinaf başvurusunun ön incelemesi yapılarak, aynı fıkranın alt bentlerinde sayılan durumların mevcut olması halinde öncelikle gerekli karar verilir. Kanunun 352/1-d bendinde sayılan “başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi” hali de bu durumlardan biridir. 6100 sayılı HMK’nun 342/2-e bendi uyarınca istinaf yoluna başvuran taraf, istinaf dilekçesinde başvuru sebeplerini ve gerekçesini göstermek zorundadır. Aynı Kanunun 342/3 fıkrasına göre, istinaf sebebi içermeyen dilekçeler reddolunmayıp, HMK’nun 355 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından resen gözetilmesi gereken bir kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı incelenir. HMK’nun 352/1-d fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi istinaf dilekçesinde başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde öncelikle gerekli kararın verileceği hükme bağlanmıştır. Davalı vekili, süre tutum dilekçesi ile kararı istinaf etmiş ise de süresi içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesi vermemiş, süre tutum dilekçesinde istinaf sebeplerini veya gerekçesini hiç göstermemiş olduğundan istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık mevcut olup olmadığı yönünden yapılmış, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde re’sen gözetilmesi gereken bir kamu düzenine aykırılık tespit edilmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf süre tutum dilekçesinde istinaf sebeplerini ve gerekçesini hiç göstermemiş olması, ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine ilişkin bir aykırılık da bulunmaması karşısında, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 352, 355 ve 353/1-b1 maddeleri gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352, 355, 353/1-b1 maddeleri gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalıdan alınması gereken 4.579,22-TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan (179,90.TL + 955,00.TL=) 1.134,9‬0.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.444,32‬-TL.’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.