Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1671 E. 2023/1470 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1671
KARAR NO: 2023/1470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2023 (Ara Karar Tarihi)
DOSYA NUMARASI: 2023/411 Esas (Derdest Dava Dosyası)
DAVA: Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesi ile; müvekkilinin … ile … A.Ş. firmasının ortağı olduğunu, davalıların her iki şirketin yönetim kurulu üyeleri iken 22.05.2023 tarihinde yapılan genel kurula kadar görevlerinin devam ettiğini ve bu tarihten sonra … şirketinin yönetim kurulu üyesinin sadece … olduğunu, her iki şirketin kurucusu …’ın vefatı sonrası davalılardan …’ın bir kısım hisse operasyonları ile şirkette hakim hissedar konumuna geldiğini, davalı şirketin sermaye artırımına ihtiyacı olmadığı halde şirketin sermayesini 320.000,00-TL’den 1.000.000,00-TL’ye çıkarmak suretiyle … şirketini temsilen sermaye artırımına katılmayarak kendi hissesini davalı şirkette %78,82’ye çıkardığını, … ve diğer yönetim kurulu üyelerinin bir kısım usulsüz işlemler icra etmek suretiyle müvekkilinin sermaye artırımına katılmasını engellediklerini, …’ın kendisine emanet edilen görevi kötüye kullanarak hisse operasyonunu kendi lehine ve eşi diğer davalı …’a kullandırdığını, bu fiili durumun 2016 yılında yapılan olağan genel kurullar sırasında ortaya çıktığını, bu nedenlerle dava konusu hisselerin 3. şahıslara devrinin önlenmesi veya herhangi bir takyidata maruz kılınmaması için teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/06/2023 tarih ve 2023/411 Esas sayılı İhtiyati Tedbir Ret Ara Kararı ile; ” 6100 sayılı yasanın 389 ve devam maddeleri gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir. (Pekcanıtez H.; Atalay O.; Özekes M., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, Ankara 2012, S. 873) HMK’nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır.İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış,ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir. İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir(Pekcanıtez/Atalay/Özekes, a.g.e., s. 877). Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; terditli açılan davada ilk talep bedelli sermaye artışı kararının iptali olmakla, dava açma süresi yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati tedbir talebinin bu aşama da bu nedenlerle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yukarıda numarası yazılı ve İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülen yargılamada, 20/06/2023 tarihinde ihtiyati tedbir taleplerimize ilişkin olarak eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yapılmak suretiyle ret kararı verilmiş olup, bu kapsamda süresi içerisinde işbu kararın kaldırılarak ihtiyatı tedbir taleplerimizin kabulünü talep ettiklerini, Özetle İlk derece mahkemesinde görülmekte olan davada Davalılardan … TİCARET A.Ş.haksız ve usulsüz olarak …’a ait olması gerekirken usulsüz olarak … ve … tarafından edinilen dava dilekçemizde belirttiğimiz oranda hisselerin geri alınması ve müvekkil adına tescili ve …’ne ait olmasıgerekirken usulsüz olarak … tarafından edinilen dava dilekçemizde belirtilen hissenin de geri alınarak … Adına pay defterine tescili ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vasıtasıyla ilanı talep edilmiş, şayet bu hisselerin müvekkil adına tescil olamaması halinde de davanın nihai aşamasındaki güncel değerine göre faizi ile ödenmesinin talep edildiği, ayrıca müvekkil ve … Adına tescili talep edilen hisselerin olası kaybını önlemek, değerini korumak ve elden çıkmasını önlemek, olası zararların önüne geçmek gayesi ile ihtiyati tedbir talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince ” Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; terditli açılan davada ilk talep bedelli sermaye artışı kararının iptali olmakla, dava açma süresi yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati tedbir talebinin bu aşama da bu nedenlerle reddine… ” gerekçesi ile haksız olarak ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiği, İlk derece mahkemesinin 20/06/2023 tarihli ara kararın gerekçesinde de belirtildiği üzere ” 6100 sayılı yasanın 389 ve devam maddeleri gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Bu doğrultuda dava dilekçemizde belirtilen hususlar hakkında gerekli ve detaylı inceleme yapıldığı takdirde anlaşılacaktır ki; davaya konu müvekkil adına tescil edilmesi gereken ve talep olunan ve fakat … ve … tarafından edinilen payların elden çıkartılması ve geri dönülemeyecek neticeler doğması kuvvetle muhtemel olduğunu, payların elden çıkartılması halinde hakkın elde edilmesi önemli derecede zorlaşacağını, Müvekkil zaten daha önce davalılar tarafından yapılan hisse oyunları ile defaatle mağdur edilmiş, bu kere tedbir taleplerimizin de reddi ile hakkı olan hisselere de ulaşması önemli ölçüde zorlaştığını, söz konusu tedbir taleplerimiz haklı davamızda hakkaniyetli neticeye ulaşılması için de son dere elzem olduğunu, Ayrıca, dava dilekçemize ek olarak sunduğumuz İst. 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/190 e. sayılı emsal karar, davalıların daha önce hisse operasyonlarını yürüterek müvekkilimi zarara uğrattıklarını ortaya koyan bir karardır. Davalılar açıkça yıllardan bu yana kötü niyetli hareket etmekte ve müvekkilimi şirketin yönetimi sürecinden uzak tutmak suretiyle diledikleri gibi şirketi yönlendirebildiğini, kötü niyetin açıklığı ve emsal kararın da bu hususa atıfta bulunması nazara alınarak, tedbir talebimizin kabulünü talep ettiklerini, Tedbir talep ettiğimiz hisseler, davalılarca çok basit bir şekilde devrebilebilir, değerleri eritilebilir, muvazaalı işlem ile değersizleştirilebilir nitelikte olup, geri dönüşü olmayan zararların vuku olmaması açısından ihtiyati tedbir talebimizin kabulü ile ticaret sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, tüm bu açıklamalar doğrultusunda hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak ilk derece mahkemesince verilen tedbir taleplerimizin reddine ilişkin kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etme zarureti içerisinde olduklarını, Yukarıda arz edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen dikkate alınacak hususlar ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/06/2023 tarihli ara kararında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasını, ihtiyati tedbir taleplerimiz kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; usulsüz sermaye arttırımı yapılarak hisselerin ele geçirildiği iddiası ile dava konusu hisselerin istirdatına, bunun mümkün olmaması halinde hisselerin davanın nihai aşamasındaki gerçek değerinin tahsiline, davalı ortakların haksız ve usulsüz olarak edindikleri bu paylara düşen kar payları ile iştirak kazançlarının tahsiline karar verilmesine ilişkin davada dava konusu hisselerin üçüncü şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin talebin reddi kararının kaldırılması ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut davada; davacı vekili, davalıların usulsüz olarak sermaye arttırımına gitmek suretiyle davacıya ait hisselerin ve ihbar olunan şirkete ait hisselerin ele geçirildiğinin iddia etmiştir. Ancak davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler iddialarını ve davada haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte değildir. Bu aşamada ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yasal koşulları oluşmamıştır. Mahkemece davacının ileri sürdüğü tedbir taleplerinin mevcut delil durumuna göre bu aşamada reddine karar verilmesinde, 6100 Sayılı HMK’nun 389 ve 390/3 fıkralarına aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85. TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, dairemiz kararının ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden gönderilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.