Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1670 E. 2023/1400 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1670 Esas
KARAR NO: 2023/1400 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/274 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 20/07/2023 (Ara Karar Tarihi)
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı şirketin %25 hissedarı olduğunu, müvekkili dışındaki diğer 3 ortağın şirket menfaatlerine aykırı şekilde genel kurul çağrısı yaptığını ve bu çağrının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde 31/01/2023 tarihinde yayınlandığını, 24/02/2023 tarihinde genel kurul toplandığını, genel kurulda şirket hisselerinin bir kısmının devri yönünde karar alındığını, ilgili devirlerin müvekkili dışındaki diğer ortakların kabulü ile oy çokluğu ile kabul edildiğini, bunun sonucunda davalı şirketin 4 ortaklı bir şirket iken 9 ortaklı bir şirket haline geldiğini, taraflarınca şirket hisselerinin bir kısmının devrine ilişkin alınan karara muhalefet şerhi konulduğunu, davalı şirket yönünden alınan hisse devir kararının, objektif iyi niyet kurallarına, dürüstlük kurallarına ve kanuna aykırı olması sebebiyle iptalinin gerektiğini, yapılan hisse devrinin kötü niyetli olup müvekkilini ortaklıktan çıkarmaya zorlama amacını taşıdığını, bu nedenlerle dava sonuna kadar 24/03/2023 tarihli genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına tedbiren karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/07/2023 (Ara Karar Tarihi) tarih 2023/274 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; “6100 sayılı yasanın 389 ve devam maddeleri gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme nedeniyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir. (Pekcanıtez H.; Atalay O.; Özekes M., Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 13. Basım, Ankara 2012, S. 873) HMK’nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış,ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir. İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, a.g.e., s. 877). Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; yürütmenin geri bırakılması açısından yaklaşık ispat yerine getirilmediğinden ihtiyati tedbir talebinin bu aşama da bu nedenlerle reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ihtiyati tedbir için aranan yasal koşulların mevcut olduğunu; 24.02.2023 tarihli genel kurul kararı ile hisse devirlerine ilişkin verilen kararın, kanuna ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptali gerektiğini; yargılama süresince, genel kurul kararı gereği yapılan hisse devirleri sonuç doğuracağından, yürütmesinin durdurulmasına karar verilmediği takdirde davalı şirketin 9 ortaklı bir şirket olarak faaliyet gösterecek ve şirket menfaatlerinin zedeleneceğini, Yargılamanın uzun sürme ihtimaline binaen, yargılama sonuna kadar şirketin ve müvekkilinin telafisi güç zararlarının doğmasının önlenmesi için 24.02.2023 tarihli genel kurul kararının dava sonuna kadar TTK md.449 gereği yürütülmesinin geri bırakılmasının taraflarınca talep edildiğini, İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından, genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılması taleplerine ilişkin, ihtiyati tedbirin yaklaşık ispat şartı oluşmadığından reddine karar verilmiş olup bu ret kararının hukuka aykırı olduğunu; işbu davada ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yasal şartlarının oluştuğunu; şöyle ki; işbu davada, davaya konu genel kurul kararının yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmediği takdirde, müvekkilinin ve şirketin hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğacağı endişesinin ispatlanmış olup, yaklaşık ispat şartının da yerine getirildiğini, hisse devirlerinin dürüstlük kuralına ve iyiniyet kuralına aykırı olduğunu; davalı şirketin, 24.02.2023 tarihli genel kurul toplantısında hisse devirlerine ilişkin alınan karar öncesi, yıllardır 4 ortaklı bir şirket olarak faaliyet gösterdiğini; bu 4 ortağın, müvekkili … ve kardeşleri …, … ve müvekkilinin kardeşinin oğlu … olduğunu; davalı şirketin 4 ortaklı olarak yıllardır sorunsuz bir şekilde yürütülen bir aile şirketi olduğunu; ancak son zamanlarda aile içi yaşanan sorunlar neticesinde, diğer ortaklar ve aileleri tarafından müvekkili …’ün dışlandığını ve yalnızlaştırıldığını; müvekkili …’e yönelik yapılan dışlamanın şirket yönetimine de yansıdığını, … dışındaki diğer 3 ortağın şirket menfaatlerine aykırı şekilde hisselerini kendilerinin oğlu, kızı, kardeşi ve annesi olan kişilere devrettiklerini; böylece davalı şirketin 4 ortaklı bir şirket iken 9 ortaklı bir şirket haline geldiğini, Yine işbu hisse devirleri sonrası şirket faaliyetlerini, iş ve işlemlerini denetleme hakkının, söz hakkının, ortak sayısının artması sebebiyle, … tarafından gerektiği gibi kullanılamayacağını, Hisse devirlerinin aile fertlerine yapılması, ana hissedar olan kardeşler ile çocuklarının sayısal olarak, müvekkili şirket ortağı … aleyhine baskın olunması sonucunu doğuracağını; diğer hissedarlar tarafından yapılan bu hisse devirlerinin gerçek hisse devirleri olmayıp, müvekkili …’e zarar verme amaçlı, müvekkili …’e karşı sayısal ve psikolojik üstünlük sağlamaya yönelik hisse devirleri olduğunu; bu hususların dava dilekçelerinde izah edilmiş olup, şirket ortaklarının asıl amacının planlı ve stratejik olarak müvekkili ortaklıktan çıkarma amacıyla yapıldığının taraflarınca izah edildiğini; nitekim davalı şirket tarafından, davaya konu 24.02.2023 tarihli genel kurul kararından sonra iki genel kurul daha yapılarak müvekkili aleyhine kararlar alınmış olup işbu kararları da mahkememiz dosyasına sunduklarını, Davalı şirket tarafından 15.04.2023 ve 09.06.2023 tarihli iki genel kurulun daha yapıldığını ve alınan kararlar ile dava dilekçelerindeki iddialarının ispatlandığını, Davalı şirket tarafından, 15.04.2023 tarihinde bir olağanüstü genel kurul toplantısı daha yapıldığını ve şirket ana sözleşmesine rekabet yasağı maddesinin eklenmesi kararı alındığını, (EK.1: 15.04.2023 tarihli genel kurul toplantı tutanağı) Davaya konu 24.02.2023 tarihli genel kurul kararı ile 4 ortaklı şirketin 9 ortaklı şirket haline getirilmesinin ardından, şirket yönetiminde azınlık hale getirilen müvkekile karşı uygulanan yıldırma politikasının ve ortaklıktan çıkarmaya zorlamanın ikinci adımının ise işbu 15.04.2023 tarihli genel kurul kararı ile şirket ana sözleşmesine rekabet yasağının eklenmesi olduğunu; 15.04.2023 tarihli genel kurul kararının açıkça hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığını, bu nedenle taraflarınca 15.04.2023 tarihli genel kurul kararının iptali talepli olarak İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/335 Sayılı dosyası ile iptal davası açıldığını, Davalı şirket tarafından üçüncü olarak 09.06.2023 tarihinde bir olağanüstü genel kurul toplantısının daha yapıldığını ve 09.06.2023 tarihli genel kurul kararı ile; şirket ortağı müvekkili …’ün ortaklıktan çıkarılması için mahkemeye başvurulması kararı alındığını, (EK.2: 09.06.2023 Tarihli genel kurul toplantı tutanağı) 09.06.2023 tarihli genel kurul kararı ile müvekkili …’ün ortaklıktan çıkarılması için mahkemeye başvurulması kararı, müvekkili dışındaki diğer 8 ortağın onayı ile alındığını; özellikle bu ortaklıktan çıkarmaya yönelik alınan genel kurul kararının, dava dilekçelerindeki tüm iddialarını ispatlamakta olduğunu; taraflarınca, davalı şirket ortaklarının kötü niyetli hareket ederek müvekkili ortaklıktan çıkarmaya zorlamaya çalıştıklarının izah edildiğini; 5 ay içerisinde bir şirketin 3 olağanüstü genel kurul yapması ve üç genel kurul toplantısında da müvekkili … aleyhine kararlar alınmasının, davalı ortakların asıl amacının müvekkilinin zararına hareket etmek olduğunu ortaya koymakta olduğunu, Dava konusu genel kurul kararı ile 9 ortaklı bir şirket haline gelen davalı şirkette, hisse devirlerinden sonra 2 olağanüstü genel kurul daha yapılarak 8 ortağın onayı ile müvekkili aleyhine karar alınmış olup, 5 ayda 3 olağanüstü genel kurul yapılmış olması ve ortak …’ün açık bir şekilde dışlanmaya ve ortaklıktan çıkarılmaya zorlanmasının, davalı şirket ortaklarının şirketin menfaatlerini hiçe sayarak yalnızca kişisel hırsları ile hareket etmekte olduklarını gösterdiğini, Davalı şirket ortaklarının, 9 ortaklı bir şirket haline gelen davalı şirkette, şirketi neredeyse işlemez hale getirdikleri, şirket menfaatlerine aykırı şekilde hareket ettikleri, şirketin yararına olabilecek hiçbir karar almazken art arda müvekkili aleyhine kararlar almış olmalarının dahi şirketin 9 ortaklı bir şirket olarak yönetilmesinin açıkça dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ortaya koymakta olduğunu, yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, yukarıda izah edilen tüm hususların, özellikle dava konusu genel kurul kararından sonra 9 ortaklı bir şirket olarak alınan kararların işbu davadaki haklılıklarını ve dava konusu genel kurul kararının dürüstlük kuralının aykırı olduğunu açıkça ortaya koymakta olduğunu, Dava konusu genel kurul kararının kanuna ve özellikle dürüstlük ve iyi niyet kuralına aykırı olduğunun taraflarınca ortaya konulmuş olduğundan, ihtiyati tedbir için aranan yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, İzah edilen nedenlerle; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.07.2023 tarihli ara kararına karşı istinaf başvurularının kabulüne ve ara kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, 24.02.2023 tarihli genel kurul kararının yürütülmesini geri bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, limited şirket genel kurul kararının iptali davasında, iptali talep edilen genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemenin 20/07/2023 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Limited şirketlerde genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü davalarında 6102 sayılı TTK’nın 622. maddesinin atfıyla anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptalini ve butlanını düzenleyen aynı Kanun’un 445 vd. maddeleri uygulanır. TTK’nın 449. maddesinde genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceği düzenlenmiştir. Maddede mahkemeye takdir hakkı tanınmış olup, mahkemece durum ve şartlar gerektirmesi halinde genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilebilecektir. Söz konusu karar tedbir mahiyetinde olacağından HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin genel hükümleri uygulanacaktır. 6100 Sayılı HMK 389 maddesi uyarınca ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı kanunun 390 maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü havidir. Somut olayda, davalı şirketin müşterek yetkili müdürleri … ve … adına, tedbiren yürütmenin durdurulması istemine ilişkin beyanların sunulması amacıyla iki haftalık süre verildiği meşruhatını içeren tebligatın yapıldığı, şirket yöneticilerinin verilen süre içerisinde beyanda bulunmadıkları, davacının, iptali talep edilen genel kurul kararı ile, şirketin diğer ortaklarının hisselerini davacının husumetli olduğu yakınlarına devretmelerine yönelik karar alındığı, bu kararın objektif iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesi nedeniyle iptalinin gerektiği yönündeki iddiasının esası bakımından yaklaşık ispat koşulu oluşmadığı gibi, alınan genel kurul kararının davacının pay oranında değişikliğe sebep olmadığı nazara alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve ara karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığı anlaşılmış olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85. TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.