Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1618 E. 2023/1448 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1618 Esas
KARAR NO: 2023/1448 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/726 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 28/07/2023 (Ara Karar)
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Talep eden davacı vekili 26/07/2023 tarihli dava dilekçesi ile; davalı …’in 2015 ve 2016 yıllarında müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını ve müvekkilinin Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/408 E. sayılı dosyasında iflas erteleme talebiyle açılan davada verilen tedbir kararı uyarınca itirazları üzerine takiplerin durdurulduğunu, 2022 yılının Mayıs ayında müvekkili şirketin borca batıklıktan kurtulması üzerine iflas ertelemesi davasının reddedildiğini, kararın kesinleştiğini ve söz konusu tedbirin kaldırıldığını, müvekkili şirket, iflas erteleme sürecindeyken borçları protokole bağlayıp davalı şirkete ödeyerek borcu itfa etmesine rağmen, davalı şirketin kötü niyetli olarak takipleri yenileyerek … A.Ş’nin Eskişehir Odunpazarı’nda bulunan fabrika binası ve arazisinin tapu kaydına haciz koydurduğunu, haksız ve hukuka aykırı takibin yenilendiğini ve haciz işlemi yapıldığını tapu kaydını inceledikleri 23.06.2022 tarihinde öğrendiklerini, takibin durdurulması, dosyaların işlemden kaldırılması ve borçların protokole bağlı olarak ödenmesine rağmen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı dosyaların yeni esasa kaydedildiğini ve usulsüz olarak yenilendiğini, yenileme kararının müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu konudaki usulsüz ve yasaya aykırı icra müdürlüğü kararını da şikayet ettiklerini, haksız haciz ve yenilemeyi öğrenmeleri üzerine İstanbul 29. İcra Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2022/401 E. Sayılı dava ile gerekli şikayet ve itirazları yaptıklarını ancak 08/06/2023 tarihinde görev yönünden davanın reddine karar verildiğini, iflas erteleme davası devam ederken iyi niyetle çaba gösteren müvekkili şirketin iflastan kurtulabilmesi için (davalı şirket dahil) bütün tedarikçiler ve bankalarla protokoller yapılarak gerekli indirim ve kolaylıkların müvekkiline sağlandığını, müvekkili şirketin de iyi niyetli şekilde ödemeleri yaparak bu şekilde iflastan kurtulduğunu, o dönemde bütün ekonomik sıkıntılara rağmen; alacaklının 3 adet icra dosyasıyla ilgili alacakları için gerekli görüşmeler yapılarak mutabakat sağlandığını, borcun tamamı için gerekli indirimler ve taksitlendirmeler yapılarak borç tasfiye protokolünün müvekkili ve davalı şirket tarafından gayrikabili rücu olarak imza altına alındığını, protokol gereğince işbu sabitlenen borç miktarının tamamını 19 taksit halinde 15/09/2018 tarihinden başlayarak banka ödeme dekontlarıyla zamanında davalı şirket yetkilisi …’ın hesabına ve onun isteği üzerine davacı müvekkili şirketin tek ortağı/sahibi …’nın muhasebecisi … vasıtasıyla protokol gereğince ödendiğini, borcun tamamının protokolde belirtilen 16 taksidin tamamının ödenmesi şeklinde itfa edildiğini beyanla müvekkili şirket … A.Ş aleyhine yapılan takiplerle ile ilgili olarak, borç tasfiye protokolü, gayrimenkule konulan haciz, resmi ödeme belgeleri ve doğmuş ve doğacak zararlar dikkate alınarak; protokol konusu üç adet takibin öncelikle teminatsız veya takdir edilecek bir teminatla ivedilikle tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 28/07/2023 Ara Karar Tarihli 2023/726 Esas sayılı ara kararında; “2004 sayılı İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden davacı vekilinin icra takibin durdurulması talebinin reddine, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince davacı vekilinin icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesinde; 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebileceği, aynı Kanun’un 390/3 maddesi, Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğuna ilişkin hükümlerin düzenlenmiştir.Davacı vekili tarafından davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkiden dolayı davacının davalıya borçlu olduğu, davalı tarafından davacı hakkında icra takipleri başlatıldığı, davacının iflas erteleme süresi içerisinde davalı ile borç tasfiye protokolü imzaladığı ve davacının bu protokol kapsamındaki borçlarını ödemesine rağmen davalının icra takiplerini yenileyerek devam ettirdiği, bu sebeple davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği ve banka ödeme dekontları sunduğu, ancak sunulan banka ödeme dekontları incelendiğinde bir banka ödeme dekontu haricinde hiç birinde açıklama bulunmadığı, banka dekontlarındaki gönderici ve alıcının taraf şirketler dışında şahıslar olduğu, söz konusu ödemelerin davacının davalıya olan icra takip dosyalarındaki borcu veya tasfiye protokolü kapsamında yapıldığını yaklaşık olarak ispatlar nitelikte olmadığı, davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki iddialarının bu aşamada yaklaşık olarak ispat edecek deliller sunmadığı ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi şartları oluşmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin de reddine karar verilmiştir. “gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen esasına kayıtlı menfi tespit davasını, İİK. 72/3 madde uyarınca 26/07/2023 tarihinde tedbir talepli olarak ikame ettiklerini, ancak Yerel Mahkemece “… İhtiyati tedbir kararı şartlarının oluşmadığı…” gerekçesiyle talebin istinaf kanun yolu açık olmak üzere 28/07/2023 ara kararı ile şu aşamada reddedildiğini, işbu ara kararın müvekkili şirket bakımından mağduriyete neden olacağından bahisle verilen ara kararın kaldırılarak teminat karşılığında İİK madde 72/3’e göre ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, dosyadaki delillerin, iflas erteleme sürecinin, indirim/borç tasfiye protokolü ile ödeme dekontları arasındaki illiyet bağının (dekontların birinde dahi olsa) ve “Protokol Gereğince” ibaresinin dikkate alınmamış olmasının hatalı ret kararına neden olduğunu, Mahkemece takdir edilecek %115 gibi bir teminatın dava sonuna kadar davalının da bütün haklarını güvence altında tutacağının ve müvekkilinin telafisi güç zararlara uğrama tehlikesini ortadan kaldıracağının açık olduğunu; İkame edilen davada İİK madde 72/3 gereğince bütün delilin illiyet bağı ve maddi vakıalara rağmen tedbirin verilmemesinin HMK 389. maddeye aykırı olduğunu, hakkın elde edilmesinin güçleşeceği gibi hakkın alımının da tamamen imkansız hale geleceğini ve ciddi zararların doğacağını, davayı ikame ederken ve tensip zaptı ara kararlarını 03/08/2023 tarihinde dilekçe ekinde sundukları delil ve açıklamaların davanın esas bakımından HMK 390/3 anlamında haklılığını gösterdiğini, bu hususun da göz önüne alınmasının hukuka ve adalete uygun olacağını; Ticaret sicili ve davacı şirket bilgilerine göre, davacı şirket … A.Ş’nin tek ortağı ve sahibinin … olduğunu, davacı şirketin iflas erteleme davası devam ederken mali sıkıntılar nedeniyle davalı ile imzalanan “İndirim ve Taksitlendirme Protokolü” gereğince …’nın kendi kişisel imkanlarıyla ödemeleri yaptığını, sağlık sorunları nedeniyle bankaya gidemediği için şirketten emekli ve kendisinin bütün resmi işlerine yardımcı olan muhasebecisi …’in bankaya gidip taksitleri havale ettiğini, şirket sahibi …’nın altında kişisel imzasının bulunduğu protokol gereğince borçlu …’nın işbu sabitlenen borç miktarının tamamının 17 taksit halinde 15/09/2018 tarihinden başlayarak banka ödeme dekontlarıyla zamanında davalı şirket yetkilisi …’ın hesabına ve onun isteği üzerine …’nın ve müvekkili şirketin emekli muhasebecisi … vasıtası ile ödendiğini, borcun tamamının bu şekilde itfa edildiğini; Dosyadaki dava dilekçesi ekinde sundukları taraflar arasında bila tarihli “BORÇ ÖDEME PROTOKOLÜ” düzenlendiği, mezkur borç protokolünün “C.1 Borç Miktarı” maddesine göre; dava dilekçesinde belirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … (eski numara …) E. Sayılı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … (eski numara …) E. Sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya alacaklarının tamamını kapsadığı, toplam senet borcunun 900.000,00 TL olduğunu ve iş bu protokole göre 380.000,00 TL olarak sabitlendiğini ve C2. maddesinde belirtilen ödeme vadeleri ve ödeme tutarlarına göre banka hesabına yatırılmasının gerekeceğini her iki tarafında yetkililerinin (kaşe/imza taşıyacak şekilde) düzenleyip imza altına aldığını, davalı şirket yetkilisi … ve davacı şirket yetkilisi …’nın kişisel imzaları ve isimlerinin de ayrıca ve açıkça işbu dava konusu prokolde yer aldığını; Banka ödeme dekontlarından …’nın yardımcısı ve emekli muhasebecisi …’den davalı şirket yetkilisi ve sahibi …’a gecikme farklarıyla birlikte 392.000,00 TL ödeme yapılmış olduğunun açıkça görüldüğünü, İndirim ve Taksitlendirme Protokolü’nün altında adı soyadı ve imzası bulunan ve ödemeleri alan/kabul eden …’ın ticaret sicil kayıtlarından görüleceği üzere davalı şirketin yetkilisi ve sahibi olduğunu, davacı Şirket …’ın ve …’nın kişisel muhasebecisi …’in ise yıllarca çalıştıktan sonra Eylül 2013 tarihinde emekli olduğunu SGK kayıtlarının kanıtladığını, işbu kayıtların, şahsın davacı … A.Ş’de çalıştığını açıkça gösterdiğini, emekli olduktan sonra da, sağlık sorunları yaşayan şirket sahibinin dışarıdaki banka ve diğer resmi işlerine yardımcı olmaya devam ettiğini, davalı … Ltd. ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, …’in kimlik bilgilerinin TC: …, Emeklilik Bilgilerinin: Tahsis No: …- Sicil no: … şeklinde olduğunu, yukarıdaki tüm bu açıklamalar ve deliller ışığında, borcun itfa edildiğinin sabit olduğunu beyanla 2023/726 Esas sayılı ve 28.07.2023 tarihli ara kararının kaldırılarak teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; faturaya dayalı olarak başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemli davada, takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden az olmamak kaydıyla göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrası; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Yine 6100 Sayılı HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Somut dosyada; davacı tarafından icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talep edilmiş olup, İlk Derece Mahkemesi’nce de belirtildiği üzere takipten sonra açılmış menfi tespit davası söz konusu olduğundan İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulması mümkün değildir. Davacının borcun ödendiğine dair iddiası ve ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceğine dair yaklaşık ispatı sağlar delil bulunmayıp, HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin koşulları oluşmadığından, Mahkemece talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, 7-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/10/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.