Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1596 E. 2023/1373 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1596 Esas
KARAR NO: 2023/1373 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/1109 Esas – 2023/159 Karar
TARİH: 01/03/2023
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin uzun yıllardır nakliyat sekteründe taşımacılık işi yaptığı, müvekkilinin iş yoğunluğu ve kendi kamyonlarının seferde olması nedeniyle, dava dışı … isimli şahsın referansıyla söz konusu nakliye işini davalıya verdiği ve davalı şirketin şoförünün kamyonu ter etmesini fırsat bilen faili meçhul kişilerin araçta yüklü maldan 28 top kumaş çaldıklarını, dava dışı … Tic Aş tarafından müvekkiline 78.864,48 TŞ tutarında fatura kesildiği, davalı dava dışı … ve Dış Tic Aş tarafından müvekkiline fatura edilen bu bedeli, 78.000,00 TL olarak ödemeyi taahhüt ederek müvekkilinin oğlu …’ın ve davalıyla fiilen birlikte çalışan babası …’in hazır bulunduğu iş yerinde, toplam 13 adet kambiyo senedini müvekkiline verdiği, müvekkili tarfından bir kısmının tahsil edildiği, bu nedenlerle davalının kendi taşıma sorumluluğu altındayken çaldırmış olduğu mal bedelinden doğan ve bugüne kadar ödenmeyen bakiye 52.000,00 TL alacaklarını dava tarhinden itibaren işleyecek ticari faizilye birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında iddia edildiği gibi bir sözleşme bulunmadığını, miktar itibariyle sözleşmenin varlığının yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, davacının taşıma işinden dolayı dava dışı şirkete karşı sorumluluğunun burçlar hukukunun temel prensiplerinin bir gereği olduğunu beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/03/2023 tarih 2022/1109 Esas – 2023/159 Karar sayılı kararında; “…Somut olayda; Taşıma sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması gerekmediği, yukarıda belirtilen delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda taraflar arasında taşıma ilişkisi bulunduğu, davacıya ait emtiaların davalı tarafa ait araç ile taşındığı, 28 adet top kumaşın taşıma sırasında çalındığı, davaya konu hasarın yurt içi ticari kara yolu taşıması sırasında meydana geldiği, hasara ilişkin bizzat taşıma işlemini gerçekleştiren şoföründe imzasının bulunduğu tutanağın düzenlendiği, somut olaya 6102 TTK 856 vd maddelerinin uygulanması gerektiği, davalı tarafın hırsızlık sonucu emtiaların kısmen zayi olmasından dolayı taşıma hukukundan kaynaklı düzenlemeler nedeniyle sorumlu olduğu, sorumluluktan kurtulmasını gerektiren olayın meydan geliş şekline ilişkin açıklamalarda dikkate alınarak oluşmadığı, çalınan kumaşlara ilişkin davacıya kesilen 07/11/2017 irsaliye tarihli faturanın ibraz edildiği, fatura bedelinin 85.173,64 TL olduğu, davacı beyanına göre taraflar arasında 78.000TL üzerinden anlaşma sağlandığı, bu nedenle iki adet çek verildiği, bu çeklerin bedel toplamının 24.500TL olduğu, tahsilatının yapıldığı, bu çeklerden … Bankasına ait olanın lehdarının davalı olduğu, davacı beyanına göre 1500TL’nin nakit olarak ödemen yapıldığı, bu miktara (24.500TL+1500TL;26.000TL) ilaveten 52.000TL bedelli 13 adet bono düzenlendiği, bonolardaki keşidecinin davalının babası olduğu, davalının babası yönünden 3 adet senede ilişkin başlatılan icra takibinin semeresiz kaldığı, davacının icra takibinden feragat ettiği, kıymetli evrakın doğrudan tarafları dışındaki 3. Kişiler yönünden illetten mücerret olmakla birlikte iş bu bonoların çalınan emtialara karşılık olarak davacı tarafça alındığının değerlendirildiği, bu nedenle davalı tarafın bedeli ödenmeyen her bir 4000TL olan 13 adet bonodan sorumlu olduğu kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu….”gerekçesi ile, 1-Açılan davanın kabulü ile 52.000TL’nin dava tarih olan 17.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, HMK 200.maddesine göre; dava konusu edilen alacağın miktarının 2.500,00.TL’nin üzerinde olması nedeniyle senetle ispat zorunluluğu olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/1397 E., 2015/6097 K. 29.04.2015 tarihli kararı) Müvekkilinin babası tarafından davacıya verildiği ileri sürülen çek ve bonoların da müvekkili ile davacı arasında bir taşıma sözleşmesi yapıldığının kanıtı olamayacağını çünkü müvekkilinin babası olan … şirket adına karar almaya ve uygulamaya yetkili olmadığını, davacı vekilince dosyaya sunulan ve müvekkili ya da şirketi ile bir ilgisi bulunmayan bu çek ve bonoların delil olarak kabul edilemeyeceğini, Dava konusu alacağın kaynağını oluşturan kumaşların bir hırsızlık olayı neticesinde çalındığını, Davacı vekili tarafından 07.11.2017 tarihinde müvekkili adına kayıtlı … plakalı araç ile … Antrepodan malların teslim alındığı iddia edilmiş ise de bu durumu ispat eder nitelikte hiçbir delil gösterilmediğini, ekte sunulan 3 no’lu “Transit Kalem Listesi” başlıklı belgeden anlaşılacağı üzere taşıma aracının kimliği olarak davacı tarafa ait “…” plakalı araç gösterildiğini, …’e ait sarı renkli belge üzerinde de plaka no olarak “..” gösterildiğini, davacı vekilince ileri sürülen dava dışı … Tekstil A.Ş’ye teslim edilmek üzere müvekkili ile anlaşıldığı hususu ve adı geçen antrepodan malların müvekkiline ait araç ile alındığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, Sözleşmesel bir ilişkiden doğan talep hakkının “nisbi hak” niteliğinde olduğunu, işbu dava yönünden dava dışı olan … Tekstil A.Ş ile davacı taraf arasında bir taşıma sözleşmesi olduğunun dava dilekçesinin (2) nolu paragrafında açıkça görüldüğünü, … Tekstil’in bu sözleşmeden doğan zararı davacı taraftan istemesi Borçlar Hukuku’nun temel prensiplerinin bir gereği olduğunu, Buna karşın … Tekstil A.Ş ile davacı arasındaki bu taşıma sözleşmesinin tarafı ve ilgilisi olmayan müvekkilinden bu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan zararın giderilmesinin istenmesi “sözleşmenin nisbiliği” ilkesine aykırı olduğunu, (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/5304 E.,2018/673 K. 20.02.2018 tarihli kararı)İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizin 17/11/2022 tarih ve 2020/1569 Esas – 2020/1704 Karar sayılı kararımız doğrutusunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Dava, taraflar arasında yapılan yurt içi taşıma sözleşmesi uyarınca araçta meydana gelen hırsızlık sonucu çalınan emtia bedelinin rücuen tahsili talebiyle akdi taşıyıcı tarafından fiili taşıyıcıya karşı açılan alacak davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı akdi taşıyıcı ile davalı arasında yapılmış yazılı bir alt taşıma sözleşmesinin olmadığı ancak TBK’nın 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince saptanacak maddi vakıalar hukuk hakimini de bağlayacağından, 02/11/2017 tarihli tutanak altında imzası bulunan … Nakliyat … Plakalı araç şöförü …’nın 01/11/2017 tarihinde Beylikdüzü Polis Merkezi Amirliğinde verdiği ifadesi, 02/11/2017 tarihli tutanak, söz konusu taşımasının yapıldığı … Plakalı araca ait trafik kaydı birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu taşımanın davalı adına kayıtlı … Plakalı araç ile yapıldığı, bu durumda Davacı akdi taşıyıcı ile davalı arasında …’da bulunan 250 top kumaşın Bursa’ya nakliyesi hususunda sözlü olarak alt taşıma sözleşmesinin kurulduğunun kabulü gerekmiştir. Bu taşımanın yurt içinde yapılan bağımsız bir taşıma olması nedeniyle, taşıma hakkında Türk Ticaret Kanunu’ nun taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Dava dışı gönderici ile davalı fiili taşıyıcı arasında doğrudan taşıma sözleşmesi bulunmasa da TTK. 888/3 maddesi uyarınca fiili taşıyıcı ve asıl taşıyıcının müteselsilen sorumlu oldukları düzenlendiğinden davalının fiili taşıyıcı olarak meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda oluşan bu zarardan davacıya karşı sorumludur. TTK’nın 875. maddesine göre taşıyıcı, eşyanın ziya ve hasarından, 876. madde uyarınca sorumsuzluk hallerinin mevcudiyetini kanıtlamadıkça, sorumludur. Aynı Kanun’un 879. maddesi uyarınca taşıyan, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin kusurundan sorumludur. Bu nedenle, fiili taşıyıcı davalının dava dışı şöförün eylemlerinden sorumludur. 6102 Sayılı TTK.’nın 886 Maddesinde;”(1) Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz,” hükmü düzenlenmiştir. Taşıyıcı taşıma işini yaparken özenli davranmalıdır. Böyle bir durumda şoförden (ve taşıma şirketinden) yüke özen borcu kapsamında basiretli bir tacire yakışacak azami tavrı sergilemesi, öncelikle yükün güvenliğini sağlayacak tedbirleri alması, en basitinden aracı güvenlikli bir otoparka bırakması yahut durum ve şartlara göre gerekli önlemi alması beklenmelidir. Söz konusu hırsızlık olayının yapıldığı ve 02/11/2017 tarihli tutanak altında imzası bulunan … Nakliyat … Plakalı araç şöförü … 01/11/2017 tarihinde Beylikdüzü Polis Merkezi Amirliğinde verdiği ifadesinde;” 01/11/2017 günü saat 14:00 sıralarında şöförlüğünü yaptığı … Plakalı kamyonet ile Esenyurt İlçesinden Bursa İline götürmek için 249 top kumaşı aldım. Aynı gün saat 15:00 sıralarında gemi sırası beklemek için … Mah. … Cad. Park ettim ve karşıda bulunan kahvehaneye gittim. Saat 18:40 sıralarında kahvehanenin dışında birkaç vatandaş kamyonetten hırsızlık yapıldığını söylediler. Bunun üzerine dışarı çıktığımda kamyonetin yanında beyaz renk plakasız bir aracın hızla ayrıldığını gördüm… Bunun üzerine polisi aradım. Aracımı incelediğimde brandanın kesilmiş olduğunu gördüm.İçerisine baktığımda ise yaklaşık 35-40 top kumaşın çalınmış olduğunu anladım,” şeklindeki ifadesi gözetildiğinde davalı şöförünün aracı gemi sırası beklemek için … Mah. … Cad. Park edip karşıda bulunan kahvehaneye gittiği ve saat 18:40 sıralarına kadar da kahvehanede kaldığı, Davalı firmanın şöförünün, pervasızca bir davranışla ve zararın meydana gelme ihtimalinin bilinci ile aracı güvenli olmayan cadde üzerine gerekli tedbirleri almadan aracı park edip aracın başından uzunca süre ayrılması nedeniyle davalı sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sınırlandırmadan yararlanamayacaktır. Davalıya ait … Plakalı araç şöförü kolluk ifadesinde, araçtan yaklaşık 35-40 top kumaşın çalındığını fark ettiği şeklinde beyanda bulunduğu, davalı şöförünün imzasının da olduğu 02/11/2017 tarihli tutanağa görede araçtan 28 top 3906 m. Eksik olduğu tesbit edilmiş ve gönderici tarafından davacı akdi taşıyıcıya kesilen 07/11/2017 tarihli çalınan kumaş bedeli yansıtması açıklamalı fatura içeriğine göre zararın KDV dahil 85.173, 64 TL. Ve KDV.siz 78.864, 48 TL. Olduğu, bu tesbitlere göre zarara, kasten veya pervasızca bir davranış olan hırsızlık olayı neden olduğundan, davalının TTK’nın 886.maddesi uyarınca sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkını kaybettiği anlaşılmakla; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.552,12.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (179,90.TL + 888,03.TL) 1.067,93.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.484,19‬.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.