Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1584 E. 2023/1333 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1584 Esas
KARAR NO: 2023/1333 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/294 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 11/07/2023 (Ara Karar)
DAVA: Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Talep eden davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili olan davacı şirketin lojistik alanında uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini, firmaya ait tırlardan … plakalı 2015 model aracın Aralık ayında yaklaşık 15 gün satılması için www…com internet sitesinde 1.540.000 TL’den satışa konulduğunu, dava dışı … isimli şahsın, davacı şirket yetkilisi … aradığını ve pazarlıkla telefonda 1.520.000-TL’ye anlaşma sağladındığını, … isimli şahsın, aracın İstanbul’da, kendisinin ise farklı şehirde olması nedeni ile tıra bakmak için bir arkadaşını göndereceğini beyan ettiğini, bunun üzerine dava dışı …’ın geldiğini, …’ın kendisini …’ın gönderdiğini, bu sebeple araca bakmaya geldiğini beyan ettiğini, davacı şirket yetkilisi …’ın … isimli şahsa güvenerek satış için onay verdiğini, ödeme ve satışın aynı gün olacağının … isimli şahıs ile konuşulduğunu ancak …’ın paranın ve satışın ertesi gün olacağını beyan ettiğini, o sırada …’in 70.000,00-TL kaporayı aracın kayıtlı olduğu davacı şirket adına gönderdiğini, 14.12.2022 tarihinde satış için Notere gidildiğinde isminin … olduğunu öğrendikleri kişinin satışın şirket adına yapılacağını bildirdiğini, bu nedenle …’den gelen 70.000,00-TL kaporanın …’in hesabına iade edildiğini, fatura bedeli kasko değerinin %70’i kadar olduğu için … Ltd. Şti. adına satış işlemi başlatıldığını, ilk 275.000,00-TL, sonra 280.000,00-TL, sonra 70.000-TL olmak üzere toplamda, 625.000,00-TL’nin şirket hesabına, kalan 895.000,00-TL’nin ise şirket yetkilisi … adına ve hesabına gönderileceği konusunda anlaştıklarını, Üsküdar … Noterliği’nde … yevmiye no’su ile satış sözleşmesi düzenlendiğini, davacı şirket yetkilisi …’ın ödemeler gelmeden satış yapmak istemediğini beyan ettiğini, fakat davalı şirket yetkililerinin “ödemeyi …’e gönderdik, şimdi size yollayacak” diyerek davacı şirket yetkilisinin satış sözleşmesini imzalamasını istediklerini, imzalamaması üzerine … ile görüşerek parayı yolladıklarını beyan ettiklerini, bu sırada … isimli dava dışı şahsın davacı şirket yetkilisine whatsapp uygulaması üzerinden … A.Ş. ve davacı şirket yetkilisi … adına gönderildiğini beyan ederek dekont fotoğraflarını gönderdiğini, davacı şirket yetkilisi …’ın davalıların kullandığı bankadan farklı banka hesabı kullandığından EFT işlemi nedeniyle hesabına paranın gelmesinin uzun sürebileceğini düşünerek ve şirket hesabına gelen ilk 2 dekontta paranın geldiğini görmesi nedeniyle satışı yapmak istemediğini, hatta o sırada Noterde işlemi yapacak kişiye kenara koymasını, ödemesinin tamamını hala almadığını beyan ettiğini ancak davalı tarafın davacı şirket yetkilisine ödeme yaptıklarını, kendisine dekontun geleceğini, aceleleri olduğunu, yola çıkacaklarını da beyan ederek baskı uyguladıklarını, akabinde dolandırıcılığa konu olan diğer dava dışı … isimli şahsın davacı şirket yetkilisi …’a dekontları tek tek attığını, baskıya da dayanamayan şirket yetkilisinin farklı bankalar arası EFT işlemlerinin uzun sürmesi nedeni ve dekontların da gelmesiyle hataya düşüp, paranın kendi hesabına yattığı kanısı ile sözleşmeyi imzaladığını, imzaladıktan sonra tekrar kontrol için mesajlara döndüğünde dava dışı … isimli şahsın dekontları sildiğini, banka hesabını kontrol ettiğinde de hesabına geçmediğini fark ettiğini, sözleşmeden dönmek istediğini ancak davalının kendilerinin bu durumu ilgilendirmediğini beyan ettiğini, … A.Ş hesabına 625.000,00-TL para geldiğini ancak şirket yetkilisi …’ın hesabına gönderildiğini beyan ederek yollamış oldukları 3. dekonttaki paranın gelmediğini, aracın satışının yapılıp tescil işlemini tamamlanmasının ardından davacı şirket yetkilisi paranın kalan kısmı olan 895.000,00-TL’nin gönderilmediğini whatsapp üzerinden dekontu kontrol ettiğinde farkettiğini, aracın satışının yapıldığı davalıya bildirildiğinde … Araçlar Ltd.şti (…)yetkilisi …’in konunun kendisini ilgilendirmediğini, … isimli şahsa kalan ödemeyi yaptığını beyan ederek aracı teslim alıp ayrıldığını, davalıya araç satış sözleşmesini iptal etme teklifinde bulunulduğunu ancak kabul edilmediğini, Noterler Birliğine başvuru yapıldığını ancak konunun yargılama gerektirmesi nedeniyle kabul olmadığını, bu hususta İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/273818 Soruşturma numarası ile davalı ve dava dışı olayda etkisi bulunan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı şirket yetkilisinin savcılıktaki ifadesinde de kalan bakiyeyi taraflarınca hiçbir şekilde tanınmayan bir şahsa gönderdiğini beyan ettiğini, davacı şirketin alenen alenen dolandırıldığını, davalı şirket yetkilisinin savcılık dosyasına vermiş olduğu ifade de 675.000 TL’yi davacı şirket yetkilisine ödemediğini açık bir şekilde ikrar ettiğini, aracın 1.540.000,00-TL üzerinden satışa çıkartıldığını, pazarlık payıyla 1.520.000,00-TL’ye satılacağının kararlaştırıldığını, kalan 895.000-TL’nin … ve … hesaplarına gönderileceğine dair anlaşıldığını, davacı şirket yetkilisinin hata ve hile ile araç bedelinin çok altında aracın satış işlemini tamamlayarak mağdur edildiğini, mağduriyetinin devam ettiğini, davalı tarafça aracın teslim alınmasının üzerinden 24 saat geçmeden aracı satmaya çalıştığını, savcılıkça verilen tedbir kararı nedeniyle satışın gerçekleşmediğini beyanla davacı şirket adına kayıtlı … plakalı aracın hile yolsuz tescil ve hata nedeniyle noter satış sözleşmesinin iptaline, davanın niteliği gereği davalı … Ltd.şti’in davayı sonuçsuz bırakmasının önlenmesi açısından halen davalı adına kayıtlı … plakalı aracın devrinin önlenmesi açısından dava konusu araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, taraflarınca yapılan 625.000,00-TL ‘nin davalıya iadesi ile … Plakalı aracın tekrardan davacı şirket adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce ilk olarak 03/05/2023 tarihli ara karar ile davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin %15 teminat mukabilinde kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilinin itirazının kabulü ile 06/06/2023 tarihli ara karar ile; 0/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının süresi içerisinde talep edilmemiş olması sebebiyle kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Davacı vekili UYAP sistemi üzerinden İlk Derece Mahkemesine sunduğu 06/06/2023 tarihli dilekçe ile; davanın niteliği gereği davalı … Ltd. Şti.’nin davayı sonuçsuz bırakmasının önlenmesi açısından halen davalı adına kayıtlı … plakalı aracın devrinin önlenmesi açısından dava konusu araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, dosyada teminat yatırılmış olduğundan teminatsız olarak aksi kanaatte, davalı vekilinin depo etmeyi taahhüt ettiği miktarın depo edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi’nin 07/06/2023 tarihli ara kararı ile; “1-)Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin; Davaya konu edilen … plaka sayılı aracın davalı adına kayıtlı olması halinde ve davaya konu araç satış bedeli olarak beyan edilen 1.520.000,00-TL üzerinden %15 teminat mukabilinde (228.000,00)-TL kabulüne, nakdi veya muteber bankalardan alınmış teminat mektubu ibraz edildiğinde ihtiyati tedbir kararının infazı ile … plaka sayılı aracın 3. Kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için üzerine ihtiyati tedbir uygulanmasına, 2-)Mahkememiz dosyasına Mahkememizin 03/05/2023 tarihli ara kararı gereği teminat yatırılmış olmakla; daha önce yatırılan teminatın işbu ara karar teminatı sayılmasına ve yeniden teminat alınmasına yer olmadığına,” karar verilmiş ve davalı vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili itiraz dilekçesi ile; Mahkemece daha öncesinde verilen 03.05.2023 tarihli ara karar gereğince müvekkiline ait araca ihtiyati tedbir şerhi işlendiğini, davacı tarafından süresi içerisinde tedbirin uygulanması talep edilmediğinden bahisle taraflarınca tedbire itiraz edildiğini, yapılan itirazın kabul edildiğini ve 06.06.2023 tarihinde tedbir şerhinin kaldırıldığını, davacı tarafın yeniden 06.06.2023 tarihinde tedbir talep ettiğini ve bu talebin Mahkemece kabul edilerek müvekkiline ait dava konusu araca tekrar tedbir şerhi işlendiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın talepleri dikkate alınarak verilen bu kararın adil yargılanma hakkının açıkça ihlali olduğunu, bu nedenle tedbir şerhinin kaldırılması gerektiğini, 06.06.2023 tarihli tedbir şerhinin kaldırılmasına ilişkin ara karar henüz kesinleşmeden, davacı tarafça yeni bir tedbir talep edilmesi halinde derdestlik durumunun ortaya çıktığını, Mahkemece bu husus hiç dikkate alınmadan yine davacının talebinin kabul edilerek dava konusu araca tedbir şerhi işlenmesinin usulsüz olduğunu, her ne kadar ara kararda teminat bir önceki ara karar gereğince yatırıldığından bu ara karar gereğince yatırılmış sayılmışsa da, bu hususun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bir önceki ara karar gereğince ihtiyati tedbirin kaldırılmasının nedeninin teminatın süresi içerisinde yatırılmaması olduğunu, dosyada bulunan avansın süresi içerisinde yatırılmış bir miktar olmadığından bahisle yeni kararın teminatı olarak sayılmasının mümkün olmadığını, HMK 392/2’nin “Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içerisinde tazminat davasının açılamaması üzerine teminat iade edilir.” şeklinde olduğunu, bir önceki ara karar gereğince davacı tarafından süresi geçtikten sonra teminat yatırıldığını, henüz tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararın kesinleşmediğini, tazminat davası açılması süresi henüz dolmadan söz konusu teminatın yeni karar gereğince yeniden teminat olarak sayılmasının açıkça kanuna aykırı olduğunu, dolayısıyla tedbir kararının teminat şartı bakımından geçersiz olduğunu, müvekkiline ait dava konusu … plaka sayılı araç üzerindeki tedbir şerhinin kaldırılması gerektiğini, söz konusu davada yetkili mahkemenin Nevşehir Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle açıkça yetkiye itiraz ettiklerini beyanla ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nin 11/07/2023 ara karar tarihli ve 2023/294 Esas sayılı ara kararında; “Dosya kapsamından; Huzurdaki dava … plakalı aracın noter satış sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olup, tedbir kararına konu aracın eldeki davada uyuşmazlık konusu olduğu, davalı tarafından her ne kadar Mahkememiz yetkisine itirazda bulunulmuş ise de esasa ilişkin uyuşmazlığın Mahkememizde açıldığı, HMK m.390/1 uyarınca Mahkememizin yetkili olduğu, her ne kadar uyuşmazlık yargılamayı gerektirmekte ise de sunulu delillerden tedbir istemi yönünden yaklaşık ispat koşulları bulunduğu anlaşılmakla tedbir kararına itirazın reddi gerekmiştir. Müterriz vekili tarafından ayrıca teminata yönelik itirazda bulunulduğu görülmüş ise de; İtiraza konu 07/06/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararında;”…2-)Mahkememiz dosyasına Mahkememizin 03/05/2023 tarihli ara kararı gereği teminat yatırılmış olmakla; daha önce yatırılan teminatın işbu ara karar teminatı sayılmasına ve yeniden teminat alınmasına yer olmadığına,…” karar verildiği, 03/05/2023 tarihli tedbir kararı Mahkememizin 06/06/2023 tarihli kararı ile kaldırıldığı, yeniden talep edilmesi sonrasında Mahkememizin 07/06/2023 tarihli tedbir kararı verildiği, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve tedbirin kaldırılmasına dair kararlarının doğrudan infazı kabil kararlardan olup, kesinleşmelerinin gerekmediğinden derdestlik meydana gelmediği, davalı tarafından karar tarihi itibariyle HMK 392/2 madde kapsamında açılmış tazminat davası bulunmadığı gibi durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi, kaldırılması ve koşullarının yeniden değerlendirilmesinin her zaman mümkün bulunduğu, Teminatın türü ve miktarının belirlenmesinin Mahkemenin takdirinde olup, tedbir talebinin davaya konu aracın satış bedeli olarak beyan edilen 1.520.000,00-TL üzerinden %15 teminat alınması mukabilinde (228.000,00)-TL kabulüne karar verildiği ve dosya kapsamına yeterli teminatın depo edilmesi karşısında 07/06/2023 tarihli tedbir kararına itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine karar verilmiş ve verilen ara karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava dilekçesinde ve diğer yazılı beyanlarında da belirttikleri üzere, söz konusu dava için yetkili mahkemenin Nevşehir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu itiraz Mahkemece dikkate alınmadan yargılamanın devam ettiğini ve tedbir kararı verildiğini, itirazları üzerine yapılan duruşmada ise yeniden tekrarlamalarına rağmen Mahkemece itirazın reddine karar verildiğini, söz konusu davanın yetkili mahkemede açılmadığından bahisle yetkisizlik nedeniyle tedbir kararının kaldırılması gerektiğini; HMK madde 393/1’in; “İhtiyati tedbir kararının uygulanması, bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar.” şeklinde olduğunu, ilgili kanun metninde de açıkça belirtildiği üzere ihtiyati tedbir kararı davacı tarafa tebliğ edildikten sonra bir hafta içerisinde infazının talep edilmek zorunda olduğunu, davacı tarafın ihtiyati tedbir kararının tebliğ edilmesinin ardından 2 hafta sonra yani 23.05.2023 tarihinde teminatı yatırdığını, dolayısıyla ihtiyati tedbirin geçerlilik süresinin 17.05.2023 tarihinde sona erdiğini, buna rağmen dava konusu araca ihtiyati tedbir şerhi işlendiğini; Mahkemece daha öncesinde verilen 03.05.2023 tarihli ara karar gereğince müvekkiline ait araca ihtiyati tedbir şerhi işlendiğini, davacı tarafından süresi içerisinde tedbirin uygulanması talep edilmediğinden bahisle taraflarınca tedbire itiraz edildiğini, yapılan itirazın kabul edildiğini ve 06.06.2023 tarihinde tedbir şerhinin kaldırıldığını, davacı tarafın yeniden 06.06.2023 tarihinde tedbir talep ettiğini ve bu talebin Mahkemece kabul edilerek müvekkiline ait dava konusu araca tekrar tedbir şerhi işlendiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın talepleri dikkate alınarak verilen bu kararın adil yargılanma hakkının açıkça ihlali olduğunu, bu nedenle tedbir şerhinin kaldırılması gerektiğini; 06.06.2023 tarihli tedbir şerhinin kaldırılmasına ilişkin ara karar henüz kesinleşmeden, davacı tarafça yeni bir tedbir talep edilmesi halinde derdestlik durumunun ortaya çıktığını, Mahkemece bu husus hiç dikkate alınmadan yine davacının talebinin kabul edilerek dava konusu araca tedbir şerhi işlenmesinin usulsüz olduğunu, her ne kadar ara kararda teminat bir önceki ara karar gereğince yatırıldığından bu ara karar gereğince yatırılmış sayılmışsa da, bu hususun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bir önceki ara karar gereğince ihtiyati tedbirin kaldırılmasının nedeninin teminatın süresi içerisinde yatırılmaması olduğunu, dosyada bulunan avansın süresi içerisinde yatırılmış bir miktar olmadığından bahisle yeni kararın teminatı olarak sayılmasının mümkün olmadığını; HMK 392/2’nin “Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içerisinde tazminat davasının açılamaması üzerine teminat iade edilir.” şeklinde olduğunu, bir önceki ara karar gereğince davacı tarafından süresi geçtikten sonra teminat yatırıldığını, henüz tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararın kesinleşmediğini, tazminat davası açılması süresi henüz dolmadan söz konusu teminatın yeni karar gereğince yeniden teminat olarak sayılmasının açıkça kanuna aykırı olduğunu, dolayısıyla tedbir kararının teminat şartı bakımından geçersiz olduğunu, müvekkiline ait dava konusu … plaka sayılı araç üzerindeki tedbir şerhinin kaldırılması gerektiğini, müvekkilinin araç alım satım işi ile uğraştığını, söz konusu aracın satılamaması nedeniyle son derece mağdur olduğunu, tedbir şerhinin kaldırılmasının son derece önem arz ettiğini beyanla istinaf talebinin kabulüne ve verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, araç satış sözleşmesinin iptali ve aracın iadesi talepli davada üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına itirazlarının ise reddine karar verilmiş, davalı vekili verilen itirazın reddine dair ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında, ihtiyati tedbirin, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebileceği düzenlenmiştir. Somut dosyada; taraflar arasında Üsküdar … Noterliği’nin 14.12.2022 tarihli ve … yevmiye sayılı araç satış sözleşmesinin yapıldığı ve aracın davalı adına tescil ve teslim edildiği, sözleşmeden doğan bir davanın söz konusu olduğu, HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmelerden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemelerinin de yetkili kılındığı, dava konusu talep yönünden sözleşmenin ifa yerinin Üsküdar olması sebebiyle dava ve HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebi yönünden İlk Derece Mahkemesi’nin yetkili olması sebebiyle davalının bu yöndeki istinaf sebebinin isabetsiz olduğu, sicil kaydına tedbir şerhi işlenen aracın dava konusu olması ve dava dilekçesinde netice olarak aracın iadesinin talep edilmesi nedeniyle, yargılama neticesinde davanın kabul edilmesi ihtimaline binaen dava süresince üçüncü kişilere devri halinde telafisi imkansız zararların doğabileceği, bu nedenle ihtiyati tedbirin koşullarının oluştuğu, Mahkemece 06.06.2023 tarihli ara kararı ile 05.03.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının icrasının süresinde talep edilmemesi nedeniyle kaldırılmasına karar verilmiş ise de, kararın icrasının süresinde talep edilmemesi ve teminatın süresi içerisinde yatırılmaması nedeniyle HMK’nın 393/1. maddesi uyarınca esasen kendiliğinden kalkmış olduğu ve Mahkemece itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerektiği, bu nedenle ara karar tarihi itibariyle aynı konuda verilmiş, geçerli bir ihtiyati tedbir kararının ve derdestliğin söz konusu olmadığı, verilen ilk ihtiyati tedbir kararı uyarınca yatırılan teminatın dosyada mevcut ve aynı miktarda olması sebebiyle istinafa konu 07.06.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının teminatı olarak kabul edilmesinde yasal bir engelin olmadığı, bu sebeplerle Mahkemece davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, 7-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.