Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1581 E. 2023/1465 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1581
KARAR NO: 2023/1465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NUMARASI: 2023/424 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 05/07/2023 (Ara Karar)
DAVA: İstirdat
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik olarak gönderilen dava dosyası UYAP sistemi üzerinden incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili 04/07/2023 tarihli tedbir talepli dilekçesinde özetle; davaya konu çekin okunaklı suretini dilekçesi ekinde sunduklarını, taraf teşkilinin sağlanması amacıyla, çeki bankaya ibraz eden davalı …’in, çekin arka yüzünde kimlik bilgilerinin yer almaması nedeniyle, … ve … A.Ş.’ye müzekkere yazılarak, davalının kimlik bilgilerinin celbine karar verilmesini, ihtiyati tedbir taleplerinin ilerleyen aşamalarda değerlendirilmesine karar verilmiş ise de; davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edilmesinin akabinde davalının cevap dilekçesi sunmasının veya verilen sürenin tamamlanmasının oldukça zaman alacağı hususu ile; tüm bunların yanı sıra evvelde davaya konu çek hakkında İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/671 E. Sayılı dosya üzerinden açmış oldukları “Çek İptali” davasının, 06.07.2023 tarihinde karar celsesinin görülecek olması ve anılan dosya üzerinden davaya konu çek hakkında verilmiş olan ödemeden men kararının kısa süre içerisinde sona erecek olması hususu göz önünde bulundurulduğunda, işbu dosya üzerinden ihtiyati tedbir taleplerinin ilerleyen aşamalarda değerlendirilmesinin müvekkili olan davacı şirket bakımından telafisi güç durumlara sebep olmasının muhtemel olması nedeniyle, dava sonuna kadar istirdat taleplerine konu çekin takip ve tahsile konulmasını önler mahiyette ihtiyati tedbir taleplerinin yeniden değerlendirilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/07/2023 tarih ve 2023/424 Esas sayılı Ara Karar ile; ” Bilindiği üzere ihtiyati tedbir Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiş bir geçici hukuki korumadır. İhtiyati tedbir, mevcut durumda gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir (HMK m. 389/1). İhtiyati tedbir geçicidir, süreklilik arz etmez. İhtiyati tedbir kararı verilmiş olsa bile şartlar değiştiğinde veya ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirir olgular ortadan kalktığında, verilen tedbir değiştirilebilir veya tedbir tamamen kaldırılabilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK.’nun 390/3 maddesine göre tedbir talebi eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle ihtiyati tedbire karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunanadan kural olarak teminat alınır. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Mahkemeye geniş bir takdir alanı bırakmış ise de, Mahkeme her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse Kanun’un ön gördüğü ölçüde ispat gerçekleşmemişse (yaklaşık ispat) veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir.Ayrıca; TTK 757. m.”(1) İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir..(2)Mahkeme, ödemeyi meneden kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir.”düzenlemesi mevcuttur.Davacı vekilince 04/07/2023 tarihli dilekçe ekinde davaya konu edilen çek sureti dosyaya sunulmuştur. Somut olayda, davacı tarafından her ne kadar ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ise de; Uyuşmazlıkta davaya konu çek üzerindeki cironun taklit ve sahte olduğu iddiası ile huzurdaki davanın açıldığı, uyuşmazlık yargılamayı gerektirmekle birlikte iddia kapsamında dosyaya somut hiçbir delil sunulmadığı, 6100 sayılı HMK 209. maddesinde adi senede ilişkin düzenleme mevcut olup, kambiyo vasfına haiz senetler yönünden uygulanmasının mümkün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davaya konu konu çekin takip ve tahsile konulmasını önler mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-)Davacının ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Esasen müvekkil davacı şirketçe herhangi bir ciro vb. işlem yapılmadan yitirilmiş olan çekin arka yüzünde, sahte ve fiktif bir ciro silsilesinin mevcut olduğunun görülmekte olduğunu, Bunlardan 1. sırada müvekkil davacı şirkete aitmiş gibi görünen cironun, taklit ve sahte bir ciro olduğunu, şöyle ki müvekkile aitmiş gibi görünen ciroda yer alan imzanın, müvekkilin herhangi bir imza yetkilisine ait olmadığını, dosyaya sunmuş oldukları müvekkil şirkete ait imza sirküleri incelediğinde görüleceği üzere, sahte ve taklit ciro üzerindeki imzanın, müvekkil şirket imza yetkililerinden herhangi biri ile en küçük bir benzerlik taşımadığının açıkça görüleceğini, Nitekim davacı müvekkil şirket, kurulduğu günden bu yana … Mah. … Sk. No:… Ataşehir İstanbul adresinde faaliyet gösterdiği halde, sahte ve taklit ciro üzerindeki kaşede müvekkile ait olmayan bir adrese yer verilmiş olduğunu, ticaret sicil kayıtları incelendiğinde işbu hususun açıklığa kavuşacağını, müvekkil davacıya ait kaşe örneklerinin ise ayrıca dosyada mevcut olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen tespit edilecek nedenlerle; Yerel Mahkemenin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin 05.07.2023 tarihli kararının kaldırılarak, davaya konu çekin tahsil ve takibini önler mahiyette İhtiyati Tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; yasal dayanağını TTK’nın 792/1 maddesinden alan çek istirdatı talebine ilişkindir. Mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.Yine 6100 Sayılı HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. 2004 Sayılı İİK’nın 72/2 fıkrası uyarınca; icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkemece, talep halinde ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere verilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasına karar verilebilir. Menfi tespit davalarında icra takibine yönelik verilebilecek ihtiyati tedbir talepleri İİK’nın 72 maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Burada düzenlenen ihtiyati tedbir türleri dışında ileri sürülen ihtiyati tedbir talepleri ise HMK’nın 389 ve 390/3 fıkraları çerçevesinde değerlendirilecektir. 6102 Sayılı TTK’nın 792/1 maddesi “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir. Davacı vekili, davacının dava konusu çekin yetkili hamili olduğunu, çekin kaybedilmesi ve bulunamaması sebebiyle çek iptali davası açıldığı, çek iptali davası sırasında çekin davalı tarafından ibraz edildiğini, çekin arka yüzündeki ilk ciranta davacı görünse de davacının imzasının taklit edildiğini, cironun sahte ve taklit edilmiş olduğunu, cirodaki kaşede davacıya ait olmayan bir adrese yer verildiğini, davalının çeki kötü niyet ile iktisap ettiğini, bu sebeple çekin istirdatına ve çekin takip ve tahsile konulmasını önler mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Dava ve talebe konu … seri nolu 05.10.2022 keşide tarihli, 71.000.-TL. bedelli çekin keşidecisinin …. A.Ş., lehtarının davacı …, çekin arka yüzündeki ilk cirantanın yine davacı …, sonraki cirantaların sırasıyla … Ltd. Şti., … Tic. A.Ş., … olduğu, bu haliyle görünüşteki ciro silsilesinin düzgün olduğu görülmüştür. Yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle ve davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan belgelere göre, gerek İİKnın 72/2 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için, gerekse çekin tahsiline engel olacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için HMK 390/3 maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Bu sebeple Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır ve davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılığın da mevcut olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi kanaat ve sonucuna ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85. TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, dairemiz kararının ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden gönderilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.