Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1578 E. 2023/1447 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1578 Esas
KARAR NO: 2023/1447 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/272 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 02/05/2023 (Ara Karar)
TALEP: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Talep eden davacılar vekili 25/04/2023 tarihli dilekçesi ile; Alacaklı temlik eden … Bankası tarafından asıl borçlu … Tic.A.Ş’ye kefil olunduğu iddiası ile davalı … A.Ş., …, müvekkillerinin babası müteveffa … Tic.A.Ş aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra dosyasında müvekkilinin babası … borca konu genel kredi sözleşmesinde imzası olduğu iddiası ile taraf olarak gösterildiğini, akabinde temlik eden … Bankası A.Ş.’nin salt nakdi alacağının 166.443,00 TL’lik kısmını Beşiktaş … Noterliğinin 11.01.2013 tarihli, … yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile … temlik ettiğini, temlik eden … ise temlik aldığı nakdi alacağı devir sözlemesi ile davalı … San.ve Tic. A.Ş.’ye temlik ettiğini, takibe dayanak genel kredi sözleşmesinde bulunan imzanın müteveffa … ait olmadığını, ancak müteveffanın takip konusu borçtan hiçbir şekilde sorumlu olmamasına rağmen, davalı tarafından müteveffanın mirasçıları olmaları sebebiyle müvekkilleri aleyhine icra işlemi yapılarak zarara uğratıldıklarını, olayla ilgili İstanbul CBS’nin 2023/74133 soruşturma sayılı dosyasından şikayet başvurusunda bulunulduğunu ve soruşturmanın halen devam ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müteveffa gayrinakdi riskin bir kısmından sorumlu tutulmuş olup, takip konusu gayrinakdi riskin de davalı tarafa temlik edilmediğini, dolaysıyla temlik eden banka tarafından müteveffadan nakdi alacak talebinde bulunulmamış olup, salt takip konusu gayri nakdi riskin bir kısmına ilişkin olarak takip başlatıldığını, bu sebeple salt nakdi alacağı temlik alan davalı tarafa karşı murisin ve müvekkillerinin hiçbir borcunun bulunmadığını beyanla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasına, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise İİK’nın 72. maddesi gereğince tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 02/05/2023 ara karar tarihli 2023/272 Esas sayılı ara kararında;”Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İİK’nın 72/2. Maddesinde; “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” şeklinde ve yine aynı kanunun 72/3. Maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir” şeklinde düzenleme yer aldığı, somut olayda davacı yanlarca açılan davanın, İİK.’nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davası olduğu, menfi tespit davalarının icra takibinden sonra açılması halinde kanundaki düzenleme nazara alındığında takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilemeyeceği, ayrıca dosya kapsamındaki iddia ve savunmalar da nazara alındığında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinin de açık olduğu anlaşıldığından, davacıların koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde ara karar kurulmuştur.”gerekçesi ile ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş ve verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; Alacaklı temlik eden … Bankası tarafından asıl borçlu … A.Ş.’ye kefil olunduğu iddiası ile … A.Ş., …, müvekkillerinin babası müteveffa …, … ve … A.Ş. aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … (Eski Dosya No: …) E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra dosyasında müvekkilinin babası … borca konu genel kredi sözleşmesinde imzası olduğu iddiası ile taraf gösterildiğini, akabinde temlik eden … Bankası A.Ş.’nin ise salt nakdi alacağının 166.413,00 TL’lik kısmını Beşiktaş … Noterliği’nin 11.01.2013 tarihli … yevmiye numaralı Devir Sözleşmesi ile …’e temlik ettiğini, temlik eden …in ise temlik aldığı 166.413,00 TL’lik nakdi alacağı Üsküdar … Noterliği’nin 23.03.2013 tarihli … Devir Sözleşmesi ile davalı … San. Ve Tic. A.Ş.’ye temlik ettiğini; Müvekkillerinin babası … vefat etmesi üzerine, davalı tarafından huzurdaki dava konusu icra dosyasına herhangi bir veraset ilamı ibraz edilmemesine, takibin mirasçılara yönetilmemesine ve … mirasçısı olarak müvekillerine herhangi bir muhtıra/icra emri vs. gönderilmemesine rağmen müvekkilleri hakkında icrai işlemler yapıldığının görüldüğünü, gerek takibe dayanak Genel Kredi Sözleşmelerinden yalnızca bir tanesinde bulunan …’ın adı üzerinde bulunan imzanın sahte olması, gerekse gayrinakdi riskten kaynaklandığı iddia edilen borcun davalı tarafa temlik edilmemiş olması sebebiyle, müvekkillerinin davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmamakta olup, huzurdaki menfi tespit davasını ikame etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, Yerel mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini; Yerel Mahkemenin”İhtiyati Tedbir Kararının Değerlendirilmesine İlişkin Ara Karar” ile; salt kanun maddelerinden alıntı yaptığını, taleplerinin somut hiçbir veriye dayanmadan ve hiçbir dayanak göstermeden soyut ve gerekçesiz olarak, matbu ve genel geçer ifadelerle reddedildiğini, bu haliyle Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini; Anayasamızın 141/3. maddesinin; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmünü, HMK’nın 27/2-c maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının ise;“Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmünü içerdiğini; Gerekçenin öğrenilememesi, gerekçenin hukuki dayanaklarının gösterilmemesi veya yetersiz, yasaya dayanmayan gerekçelerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/1. maddesinde düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkı”na da aykırılık teşkil ettiğini, Mahkeme kararlarının gerekçeli olması yönündeki tüm bu düzenlemelerin amacının, yetkinin yerinde kullanılıp kullanılmadığının denetlenmesi olduğunu, Mahkeme kararlarının gerekçeli olması, gerek kanun yoluna başvurmak, gerekse hakkaniyete uygunluk bakımından tarafların menfaatlerini ilgilendirdiği gibi kamunun menfaatlerini de ilgilendirdiğini ve Mahkemelere olan güveni pekiştirdiğini, yasal ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, bu durumun uygulamada da keyfiliğe yol açtığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.07.2009 T., 2009/19-285 E., 2009/359 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24.02.2011 T., 2011/572 E., 2011/1621 K. sayılı kararının da bu yönde olduğunu;Yerel Mahkeme’nin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin vermiş olduğu kararda, delilleri tartışan, hukuka uygunluğun dayanaklarını açıklayan somut hiçbir gerekçenin bulunmadığını, bu sebeple söz konusu Yerel Mahkeme kararı yasaya ve usule aykırı olup kaldırılması gerektiğini, dava dilekçesinde belirttikleri üzere takibe dayanak genel kredi sözleşmesindeki imza müvekillerinin babası …’a ait olmadığı gibi, salt nakdi alacağın bir kısmını temlik alan davalı tarafından müvekkillerin babası … ve dolayısı ile müvekkilleri hakkında icrai işlemlere devam edilmekte olup müvekkillerinin ve müvekkillerinin babasının malvarlığına hacizler konulduğunu;Davalı tarafın, … yönünden takibin sadece gayrinakdi riskten sorumlu olarak başlatıldığını ve takip konusu gayrinakdi riskten kaynaklanan borcu temlik almadığını bilmesine rağmen haksız, hukukun temel ilkelerine ve hakkaniyete aykırı olarak salt haksız kazanç sağlamak amacıyla müvekkilleri aleyhine icrai işlemlere devam ettiğini, davalı tarafın nereden nasıl tahsilat yapabilirim diye her yolu denemekte olduğunu, müvekkillerinin haciz tehdidi altında kaldığı gibi, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde konulan hacizleri kendi cebinden masraf yaparak bertaraf etmeye çalıştığını, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/272 E. sayılı dosyası ile görülmekte olan Menfi Tespit davasında; müvekkilleri hakkında haksız ve hukuka aykırı şekilde icrai işlemlere devam ediliyor olması ve müvekkillerinin sürekli olarak icra tehdidi altında kalmaları sebebiyle, dava konusu olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası hakkında teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasının talep edildiğini;Huzurdaki dava ile talep etmiş oldukları ihtiyati tedbirin amacının müvekkillerinin sürekli icra tehdidi altında kalıyor olmaları ve malvarlıklarında ileride meydana gelebilecek bir değişim nedeni ile hak kaybına uğramalarının önlenmesi olduğunu, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre; ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi için, ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaatin değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olduğunu, Yerel Mahkeme dosyasına dava dilekçesi ekinde ibraz ettikleri belgelerin, gerekse celp edilecek olan imza örnekleri ile …’ın el ürünü olan bir kısım imza örnekleri karşılaştırıldığında dahi kredi sözleşmesindeki imzanın …’a ait olmadığının gözle görülür şekilde ortada olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemli davada, takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden az olmamak kaydıyla göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrası; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindedir. Yine 6100 Sayılı HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.Somut dosyada; davacılar tarafından icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talep edilmiş olup, takipten sonra açılmış menfi tespit davası söz konusu olduğundan İlk Derece Mahkemesi’nce de belirtildiği üzere İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulması mümkün değildir. Kaldı ki, genel kredi sözleşmesinde yer alan imzanın davacılar murisine ait olup olmadığı, davalı tarafından talep edilen alacağın murisin sorumluluğu kapsamında bulunup bulunmadığının temlik belgesi, kat ihtarı, genel kredi sözleşmesi, banka kayıtları, icra dosyası vs tüm delillerin incelenmesi ile belirlenebileceği, Mahkemece verilen ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceğine dair yaklaşık ispat koşulunu sağlar delil bulunmadığı ve HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin koşulları oluşmadığından, Mahkemece talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,85 TL harcın istinaf edenlerden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/10/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.