Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1570 E. 2023/1395 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1570 Esas
KARAR NO: 2023/1395 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/217 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 06/07/2023 (Ara Karar)
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin halen davalı şirketin yüzde elli hisse ile ortağı olduğunu, şirketin diğer yüzde elli hissesinin ise, aynı zamanda şirket müdürü olan …’a ait olduğunu, davacının gördüğü lüzum üzerine ve haklı nedenlerle davalı şirketin ortaklığından ayrılmaya karar verdiğini ve Bakırköy .. Noterliği’nin 02.02.2023 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname tarihli ve yevmiye numaralı ihtarnamesi (EK-4) ile, keyfiyeti davalıya bildirdiğini, ayrıca Büyükçekmece … Noterliği 24.01.2023 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile de muhasebeci olan …’ın azledildiğini, ancak, ihtarnamede belirtilen süre içinde müvekkilinin talebi yerine getirilmediğini, bilgi de verilmediğini, bir süredir ortaklar arasında doğan anlaşmazlıklar neticesinde güven ilişkisinin zedelendiğini, şirketin belirtilen adreste yer alan lokantanın işletilmesi gayesi ile kurulduğunu, yerin kiralanması , kira bedellerinin ödenmesi , mali yatırımların müvekkili tarafından karşılanması, İşletme ruhsatının müvekkili tarafından ilgili mercilerden alınmasından hemen sonra müvekkilinin tabiri caizse kapı dışarı edildiğini, işletmenin içki ruhsatı olmamasına rağmen içeride içki satışı yapıldığını , tütün kullanımına izin verildiğini, otel ruhsatı bulunmamasına rağmen bazı odalarda gecelik kullanımlar yaptırıldığını, bu hususta idari merciler tarafından idari para cezaları düzenlendiğini, öte yandan sürekli malzeme alımı yapıldığı ancak işletmenin zarar ettiğinin duyumlar arasında olduğunu, müvekkiline şirketin mali durumu hakkında bilgi ve belge verilmediğini, kar ve zarar durumuna ilişkin hiçbir kaydın paylaşılmadığını, şirkete girişine engel olunduğunu, iştigal konusu dışında ve yasal mevzuata aykırı faaliyetlerde bulunulduğunu, şirketin kötü yönetimi nedeniyle, ticari anlamda ciddi bir performans kaybı ve maddi sıkıntı yaşandığını, gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını sağlamak amacıyla evvelce yapılan sözlü ve yazılı çağrılara yanıt verilmediği gibi, şirkete giriş çıkışların da engellendiğini, müvekkilinin son kez yılbaşı günü işletmeye girmek istediğinde de girişi engellenerek, darp edildiğini ve kendisinin kolluk görevlilerini arayarak durumu ihbar ettiğini, şu anda yüksek miktarlarda malzeme alımı yapılmasına rağmen ödemelerin yapılmadığı durumunun alındığını, şirkete karşı alacaklılardan icra takiplerinin derdest olduğunun öğrenildiğini, müvekkilinin, ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığı gibi şirket bilançolarının da gösterilmediğini, davalı şirketin, faaliyet konusundan uzaklaştığını, sürekli zarar ettiğini, malvarlığının israf edildiğini, hakkında icra takipleri açıldığını, bu durumun müvekkilinin aile birliğini tehdit eder konuma geldiğini, personel giderlerinin dahi ödenmediğini , sigortasız işçi çalıştırıldığını, vergi ve sgk kurumlarına borçların olduğunu, ortaklığı sürdürme imkanı kalmadığını, son yaşanan gerginliklerden dolayı da diğer ortak ile sağlıklı görüşme ortamının yitirildiğini, TTK’nun 638 ve 245 maddeleri uyarınca haklı sebeple ortaklıktan ayrılma koşullarının oluştuğunu, ortaklıktan çıkmak isteyen müvekkilinin şirketten kar payının tahsili ile şirketteki payının gerçek değerinin ödenmesini talep ettiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 638. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca mahkemenin istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceğini, şirketin mevcut durumu nedeniyle, davacının dava sonunda alacağına kavuşamama ihtimalinin de kuvvetli olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne, ayrıca dava sonuçlanınvaya kadar şirket mallarının korunması için şirkete ait taşınır ve taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, diğer ortak …’ın müdürlük yetkisinin tedbiren kaldırılarak şirkete yönetim kayyımı tayinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özete; Şirket ana sözleşmesinde davacının belirttiği şekilde ortaklıktan çıkma diye bir madde bulunmadığını, keyfi olarak ortaklıktan ayrılma hakkının mevcut olmadığını, çıkma için yasal koşulların da oluşmadığını, şirketin diğer ortağı … tarafından davacıya, şirketi birlikte devir ya da taraflardan birinin şirketi aktif pasifi ile devir alması teklifi yapıldığını, davacının bunu kabul etmediğini, ortaklar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığını, şirket zarar ettiğinden zarardan kurtulmanın çıkış yolu da ufukta görünmediğinden davacı ortağın, haber vermeden görüşmeden çekip gittiğini, işletme ruhsatıın da henüz alınmadığını, alınıp alınmayacağının belli olmadığını, bu haliyle borca batmış bir şirketin gün geçtikçe borçlarının artacağını, tarafların birlikte hareket etme dışında bir şansları da bulunmadığını, vergi, Sgk, işçi alacakları, başta kasap, market ve diğer esnaflara olan borçların arttığını, şirketi bulunduğu durumdan kurtarmak için ortakların birlikte hareket etmeleri gerektiğini, ya devir için kurumsal bir firma bulmanın, ya da daha iyi işletecek birini bulmanın gerektiğini, ne kadar az zararla işin içinden çıkarlarsa yararlarına olacağını, davacının hem aslı görevlerini yerine getirmediğini, hem de ortaklıktan ayrılmak için dava açma yoluna gittiğini, şirketin ne taşınır ne de taşınmazı bulunmadığını, kiralanan yerin eşyaları ile birlikte kiralandığını, davacı tarafın kayyım atanması talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zarar eden şirkete daha da zarar ettireceğini, en sağlıklı çözümün ortakların birlikte birini bulup işletmeyi devir etmeleri ya da birinin diğer ortağın payını devir alması olduğunu, ortaklıktan çıkmanın yasal koşulları oluşmadığından davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/07/2023 tarih 2023/217 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir.Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir.Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) İhtiyati tedbir kararı verebilmek için talep edenin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil sunması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla davanın esasını teşkil eder mahiyette tedbir kararı verilemeyeceği, HMK’nın 389 maddesi şartları gerçekleşmediği, yargılama sonucuna göre değerlendirme yapılabileceği, sunulan delillerin tedbir için yeterli olmadığı anlaşılmakla tedbir talebinin REDDİNE ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk derece mahkemesinde ikame edilen davalarında; Müvekkilinin, halen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … numaralı sicil esasında kayıtlı bulunan davalı şirketin yüzde elli hisse ile ortağı olduğunu; şirketin diğer yüzde elli hissesinin ise …’a ait olduğunu; şirketin sevk ve idaresinin şirket müdürü olan … tarafından yürütülmekte olduğunu; müvekkilinin, gördüğü lüzum üzerine, adı geçen şirketin ortaklığından ayrılmaya karar verdiğini, Bakırköy … Noterliği’nin 02.02.2023 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname tarihli ve yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, keyfiyeti davalıya bildirdiğini; ayrıca Büyükçekmece … Noterliği 24.01.2023 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile de muhasebeci olan …’ın azil edildiğini, Söz konusu ihtarname ile, ortaklıktan çıkma hakkının kullanılmak istendiği hususunun ihtar edildiğini ancak, ihtarnamede belirtilen süre içinde müvekkilinin talebi yerine getirilmediği gibi, taraflarına herhangi bir bilgi de verilmediğini; müvekkilinin ortaklıktan ayrılmasını gerektiren haklı nedenler bulunmakta olduğunu; bir süredir ortaklar arasında doğan anlaşmazlıklar neticesinde güven ilişkisinin zedelendiğini; şirketin belirtilen adreste yer alan lokantanın işletilmesi gayesi ile kurulduğunu; yerin kiralanması, kira bedellerinin ödenmesi, mali yatırımların müvekkili tarafından karşılanması, işletme ruhsatının müvekkili tarafından ilgili mercilerden alınmasından hemen sonra müvekkilinin tabiri caizse kapı dışarı edildiğini; işletmenin içki ruhsatı olmamasına rağmen içeride içki satışı yapıldığını, tütün kullanımına izin verildiğini, otel ruhsatı bulunmamasına rağmen bazı odaların gecelik kullanımlar yaptırıldığının öğrenildiğini; bu hususta idari merciler tarafından idari para cezaları düzenlendiğini; öte yandan sürekli malzeme alımı yapıldığını ancak işletmenin zarar ettiğinin duyumlar arasında olduğunu; davacı müvekkiline mali durumu hakkında bilgi ve belge verilmemekte olduğunu, kar ve zarar durumuna ilişkin hiçbir kayıt kendisi ile paylaşılmamakta olduğunu, şirkete girişine engel olunmakta olduğunu, iştigal konusu dışında ve yasal mevzuata aykırı faaliyetlerde bulunulmakta olduğunu, Şirket yönetiminde sergilenen ciddiyetten uzak gevşek tutum ve ticari anlamda verilen yanlış kararlar nedeniyle, ticari anlamda ciddi bir performans kaybı ve maddi sıkıntı yaşanmakta olduğunu; bu durumun, mahkemece şirket envanteri ve diğer kayıtlar üzerinde yaptırılacak kapsamlı bir bilirkişi incelemesi sonunda açıklığa kavuşacağını; durumun vehametini vurgulamak ve gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını sağlamak amacıyla evvelce yapmış oldukları sözlü ve yazılı çağrılara yanıt verilmediği gibi, şirkete giriş çıkışlarının da engellendiğini; müvekkilinin son kez yılbaşı günü işletmeye girmek istediğinde de girişinin engellendiğini, darp edildiğini ve kendisini kolluk görevlilerini arayarak durumu ihbar ettiğini, İşletmede şirket defterlerini ve kayıtlarını inceleme girişimlerinin de engellendiğini, şu anda yüksek miktarlarda malzeme alımı yaptığını ancak ödemelerini yapmadığını duyum olarak öğrendiğini; şirkete karşı alacaklılardan icra takipleri derdest olduğunun öğrenildiğini; müvekkili, ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığı gibi şirket bilançolarının gösterilmemekte olduğunu; bu nedenle Müvekkilinin, T.T.K. gereğince haklı sebeplerle şirketin ortaklığından ayrılmak istediğini, Davalı şirketin, faaliyet konusundan uzaklaştığını, sürekli zarar ettiğini, malvarlığının israf edildiğini, hakkında icra takipleri açıldığını; bu durumun müvekkilin aile birliğini tehdit eder konuma geldiğini; ayrıca; limited şirket faaliyetinin durma noktasına geldiğini, personel giderlerini dahi ödemediğini, sigortasız işçi çalıştırıldığını, vergi ve sgk kurumlarına borçları olduğunun anlaşıldığını; Limited şirketin ortaklığı sürdürme imkanı kalmadığını, son yaşanan gerginliklerden dolayı da şirket otaklığından ayrılmak isteyen müvekkilinin diğer ortağı ile sağlıklı görüşme ortamını yitirdiğini, Ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ve sürekli güvensizlik ortamı oluştuğunu, diğer ortağın kendi kusurundan kaynaklı şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlığın meydana geldiğini; şirketin devamlı olarak zarar ettiğini ve kar sağlayamamakta olduğunu, şirket yönetiminde yolsuzluklar yapıldığı kanaatinin güçlendiğini, şirket müdürü olan diğer ortağın şirketi iyi idare edemediğini, “TTK’nın 638’inci maddesinin ikinci fıkrasının “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.”  şeklinde olduğunu, TTK m. 245’te, “bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması” veya “bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi” ve bunlara benzer hallerin haklı sebep olarak nitelendirildiğini, Somut olayda şirket ortaklığının devamının çekilmez hale geldiği ortaklar arasındaki husumet, şirketin işleyişi, yönetimi ve faaliyetleri hakkında bilgi vermemenin süreklilik kazanması, müvekkilin şirketten dışlanması, şirket yöneticilerinin kişisel menfaatleri yönünde hareket edip şirketi borca batık hale sürüklemesi, şirketi idari merciler nezdinde cezalara maruz bırakması, şirket hakkında icra takiplerinin olması gibi sebeplerle Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesi için iş bu davanın ikame edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 638. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde olduğunu; yani 6100 sayılı HMK 689. maddede yer alan ihtiyati tedbir müessesinden ayrı 6102 sayılı TTK’da da bu hususun ayrıca yer almakta olduğunu, Davalı şirketin lokanta işletmesi olup halihazırda ciddi miktarda alım yapmakta ve ödemelerini gerçekleştirmemekte olduğunu, bu hali ile ticari piyasada ciddi borçlandırıcı işlemelerinde bulunmakta olduğunu; öte yandan kamuya açık faaliyet konusu nedeni ile ahlaka ve genel adaba aykırı işlemlerde bulunduğu, içki satışı ve tütün kullanımı yaptırdığının idari para cezaları ile de sabit olduğunu,Davacı müvekkilinin dava sonunda alacağına kavuşamama ihtimalinin de kuvvetle muhtemel olduğunu, İzah edilen nedenlerle dava sürecinde şirket mallarının korunması için şirkete ait taşınır ve taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, diğer ortak …’ın müdürlük yetkisinin tedbiren kaldırılarak şirkete yönetim kayyımı tayinine karar verilmesinin talep edildiğini, ilk derece mahkemesince 06.07.2023 tarihli ara karar ile tedbir talebinin usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, kararın kaldırılması için istinaf yoluna başvurma mecburiyetinin hasıl olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkemenin tedbir isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, dava sürecinde şirket mallarının korunması için şirkete ait taşınır ve taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, diğer ortak …’ın müdürlük yetkisinin tedbiren kaldırılarak şirkete yönetim kayyımı tayinine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; TTK’nun 638/2 fıkrasına dayalı açılmış olup, haklı nedenle ve gerçek pay değeri ödenerek limited şirket ortaklığından ayrılma ayrıca kar payının ödenmesi istemlerine ilişkin olup, davacı tarafından şirketin taşınır taşınmaz malları üzerine tedbir konulmasına, şirket müdürünün yetkilerinin tedbiren kaldırılmasına ve şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece tedbir taleplerinin reddine dair verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nun 638/2 fıkrası uyarınca; her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. Hükmün ikinci fıkrasında yer alan önlemlerden ilki, madde gerekçesinde belirtildiği üzere; çıkma davası açmış bir ortağın ortaklık haklarını kullanması ve borçlarını yerine getirmekle yükümlü olmasının konumuna uygun düşmeyeceği gerekçesi ile öngörülmüştür. İkinci cümlede yer alan önlemlerden ikincisi, mahkemenin davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği yönünde olup, buna ilişkin madde gerekçesinde açıklama mevcut değildir. Davacı, ortaklıktan doğan hak ve borlarının durdurulmasına yönelik bir tedbir isteminde bulunmamış, şirketin taşınır ve taşınmaz malları üzerine tedbir konulmasına ve şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini istemiş olup, bu istem anılan hükümde düzenlenen ikinci önlem kapsamında değerlendirilebilir ise de; yapılacak değerlendirme, ihtiyati tedbir istemlerine ilişkin yaklaşık ispat kuralını düzenleyen HMK’nun 390/3 fıkrası çerçevesinde ele alınmak durumundadır. 6100 Sayılı HMK’nun 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenecektir. Somut olayda; davacının, şirketle ilgili kendisine bilgi verilmediği, şirkete girişinin engellendiği, davalı şirketin kötü yönetildiği ve bu nedenle zarar ettiği, haklı nedenle ortaklıktan ayrılma koşullarının oluştuğu ve haklı nedenlerin ortaya çıkmasında davacını kusurunun bulunmadığı yönündeki iddiasının esası bakımından, mevcut delil durumuna göre bu aşamada yaklaşık düzeyde ispat koşulunun sağlanmamış olduğu, mahkemece bu gerekçe ile tedbir isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmış olup, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde usul ve yasa, kamu düzenine aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85. TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.