Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/157 E. 2023/1000 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/157 Esas
KARAR NO: 2023/1000 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/220 Esas – 2022/790 Karar
TARİHİ: 15/09/2022
DAVA: Sözleşmenin İptali
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı taraf dava dilekçesi ile; davalı ile 2017 yılında ticaret yapmaya başladıklarını, davalının … ve … firmalarından aldığı çekleri taraflarına verdiğini, 2019 yılında … Firmasının ödemelerini tatil etmesi nedeniyle hem hakkında iflas davası açtıklarını, hem de icra takiplerine başladıklarını, çeklerde davalının da ciranta olması sebebiyle icra takiplerinde davalının da borçlu gösterildiğini, davalının ricası üzerine haciz işlemlerinin yapılmadığını, çok bunaldıkları bir dönemde davalı tarafın bir protokol yapmayı teklif ettiğini, protokolü iyi niyetle imzaladıklarını, bu arada davalı ile ticarete devam ettiklerini, 2020 yılı sonunda ticaretlerinin bittiğini, davalı tarafın yeni bir protokol yapmayı teklif ettiğini, bunu kabul etmedikleri için haklarında davalar açmaya başladığını, yapılan protokolün tam bir sömürü aracı olduğunu, davalının taraflarından aldığı mallara karşılık çürük çek ve senetleri verdiğini, ödeme yapmadığını, aldatma ile kendisini ibra ettirdiğini, protokoldeki edimler arasında aşırı bir nispetsizlik olduğunu, gabinle malul protokolle bağlı olmadıklarının tespitine ve edimler arasındaki eşitsizliğin giderilmesine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında derdest davaların mevcut olduğunu, açmış oldukları menfi tespit davalarında davalı tarafından savunma olarak dava konusu protokolün gabin ile malul olduğunun ileri sürüldüğünü, o davalarda bu iddia bir ön sorun olarak inceleneceğinden bu davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, taraflar arasında pazarlamacılık/komisyonculuk ilişkisinin olduğunu ve bu hususun yazılı delille kayıt altına alındığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 15/09/2022 tarih ve 2022/220 Esas – 2022/790 Karar sayılı kararında;”Dava, taraflar arasında imzalanan 10.02.2020 tarihli protokolün gabin ile malul olduğunun tespiti talebinden ibarettir. Celp edilen Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/312 Esas sayılı dosyasının tetkikinde, taraflar arasındaki ticarete istinaden düzenlenen protokole konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemiyle dava açıldığı, 6 ATM dosyası ile birleşen mahkememizin 2021/375 esas sayılı dosyasının konusunun, takibe konu edilen çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu görülmüştür. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/375 Esas, 2021/693 Karar sayılı dosyasının Bakırköy 6. ATM’nin 2021/312 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir. Asıl ve birleşen davanın görülmekte olduğu Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise 07/10/2021 tarihli karar ile dosyanın İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/218 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.Birleştirme kararı verilen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/218 Esas sayılı dosyasında ise İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/312 Esas sayılı dosyasında verilen birleştirme kararı İstanbul BAM. 12. HD. 2021/2188 esas, 2022/441 karar sayılı ilamı ile kaldırılarak, Bakırköy 6. ATM ile birleştirilen 7. ATM dosyasının tefrik edilerek İstanbul 12. ATM ile birleştirilmesine karar verdiği anlaşılmıştır. İncelenen mahkememizin 2021/665 esas sayılı dosyasında, davacının … olduğu, davalının … olduğu, dava konusunun, itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibaret olduğu, dosyanın derdest duruşmasının 10/11/2022 tarihine bırakıldığı anlaşılmıştır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, mahkememizin 2021/665 esas sayılı dosyası ve içeriği ile tüm dosya kapsamına binaen; davacı … Ticaret Limited Şirketi, … Sanayi Dış Ticaret Limited Şirketi, …, … ve … arasında 10/02/2020 tarihinde protokol/ ibaraneme imzalandığı, davaya konu edilen protokolde tarafların imzaları ve davacı …Ltd. Şti. Nin kaşesinin bulunduğu görülmüştür. Davacı taraf, taraflar arasında imzalanan 10.02.2020 tarihli protokolün gabin ile malul olduğunun tespitini talep etmiştir. Davacı taraf ile davalı şirket arasında Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/375 esas, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/665 Esas, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/312 esas, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/218 Esas sayılı dosyalarının mevcut olduğu, celp edilip incelenen dosyalardaki davaya konu dayanağın taraflarca imzalanan protokol olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesine göre “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartıdır. Davacı tarafından protokolün gabin ile malul olduğu iddiası yukarıda incelemesi yapılan dosyalar ile derdest bulunan mahkememizin 2021/665 esas sayılı dosyalarında ileri sürüldüğü anlaşılmakla işbu davanın açılmasında davacıların hukuki yararının bulunmadığı kanaatine varılarak davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/2517 esas 2020/20 karar) “gerekçesi ile davanın hukuki yarar şartı yokluğundan reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından (katılma yoluyla) istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin, davalı şirketle 2017 yılında ticarete başladığını, davalı taraf, müvekkili şirkete ait nadide ürünleri kendi nam ve hesabına alarak başta … ve … firmaları olmak üzere …, … ve diğer zincir mağazalar ile Laleli piyasasına satmakta olup karşılığında tanınmış ve sağlam firma oldukları vaadiyle … çekleri ile … A.Ş. senetlerini cirolayarak müvekkili şirkete sunduklarını, 2019 yılında … A.Ş.’nin ödemelerini tatil etmesi nedeniyle müvekkili şirket tarafından hem iflas davası açıldığını, hem de icra takiplerine başlanıldığını, söz konusu icra takiplerinde davalı şirketin ciranta olması nedeniyle doğal olarak borçlu bulunduğunu, davalı tarafın ricası ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ediyor olmasından dolayı, müvekkili tarafından davalı şirket aleyhine haciz ve muhafaza işlemleri yapılmadığını, davalı tarafın da söz konusu icra takiplerine itiraz etmediğini; 2019 yılı sonu ve 2020 yılı başlarına kadar … A.Ş.’nin mağazalarında yapılan haciz ve muhafaza işlemleri neticesinde müvekkili şirketin 1.000.000,00 TL’ye yakın alacağının teminat altına alındığını, bunun üzerine … A.Ş. tarafından mesnetsiz karşı davaların açıldığını ve üçüncü şahıslar tarafından icra dosyaları üzerine muvazaalı olarak hacizler konulduğunu, müvekkilinin hukuki araçların kötü niyetle kullanılması sonucu baskı altına alındığını, bu sırada davalı şirket yetkililerinin … A.Ş. aleyhine takip başlatacağını belirtmekte olup, müvekkilinde güven uyandırarak ticareti devam ettirdiğini, davalı şirket yetkililerinin kendilerinin İstanbul … İcra Dairesinde … A.Ş. aleyhine başlattıkları icra takibinde de taraflarının düştüğü durumun yaşanmaması ve diğer olumsuzlukların önlenmesinden bahisle protokol yapılmasını teklif ettiklerini, müvekkilinin taraflar arasındaki ticaret devam ettiği için karşı taraftan şüphelenmediğini, müvekkili tarafça protokoldeki;”Rizikonun paylaşılması; Taraflar yine bu protokol gereği olarak borçlu … Firması aleyhine icra takiplerinde işbu protkoldaki karşı tarafın mahcuzlarına alacaklarına ve benzeri haklarına halel getirecek tarzda istihkak haczi, alacak slrası, dosya alacağına haciz ve benzeri taleplerde bulunmamayı, vekillerine bu konuda yazılı talimat vermeyi taahhüt ederler” ibareleri görülünce söz konusu protokolün iyi niyetle imzalandığını, protokolün imzalandığı sırada taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini, 2020 yılının Temmuz ayından sonra davalı tarafın tavırları nedeniyle müvekkili şirket tarafından, taraflar arasındaki ticaretin yavaşlatıldığını ve 2020 yılının sonlarına doğru tamamen bitirildiğini; 2021 yılı Şubat ayı sonu Mart ayı başında taraflarınca karşılıklı hesapların kontrol için muavin defter kayıtları istenildiğinde davalı tarafin yeni bir protokol taslağı sunup 21.583,01 TL borçlarını ödemek için son üç senedeki gibi ticaret şartını ileri sürdüğünü, bu sömürü şartlarının müvekkili şirketçe kabul edilmediğini ve 28.03.2021 tarihinden itibaren çeşitli davalar açıldığını, karşı tarafın hemen her davada işbu huzurdaki davaya konu gabinle malul protokolü öne sürmeye başladıklarını, müvekkili şirketçe bu konuda iyiniyetli olarak 6098 sayılı yasa 28. maddesindeki hak düşürücü sürenin son günlerine kadar bir anlaşma ve uzlaşı yolu aranmış ise de karşı tarafla anlaşılamadığını, arabuluculuk müracaatının fayda vermediğini, aşağı yukarı 345 günlük süreçte davalı yetkililerinin baştan beri planlı programlı dolandırma amaçlı olarak müvekkili şirketten mal aldıklarını, borçlarını ödememek için usulsüz tebligat dahil, yasal defterlerde tahrifat dahil her türlü yolun kullanıldığının öğrenildiğini, karşı tarafın sömürü aracı olduğu ortada olan gabinle malul protokolünü, müvekkilini yıldırmak için açtıkları 20’den fazla davada lehlerine kullanmaya çalıştıklarını, söz konusu protokolün kimi mahkemelerce kimi dosyalarda kabul, kimi dosyalarda reddedildiğini, bu nedenle müvekkili tarafından dava konusu protokolün gabinle malul olması sebebiyle işbu davanın açıldığını, Yerel mahkemece taraflar arasında derdest olan dosyalarda dava konularının işbu dava konusu protokol olması ve mahkemenin 2021/665 esas sayılı dosyasında gabin iddiasının ileri sürülmesi nedeniyle davanın hukuki yarar şartı yokluğundan reddine karar verildiğini; Yerel mahkemece verilen kararın kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin işbu dava ile dava konusu protokolün gabinle malul olması nedeniyle söz konusu protokolle bağlı olmadığına karar verilmesini talep ettiğini, işbu dosyada verilecek karar müvekkili aleyhine açılmış davaları etkileyeceğinden bahisle bu dosyada verilecek kararın diğer mahkeme dosyalarında bekletici mesele yapılması gerektiğini, böylelikle çelişkili yargı kararlarının da önüne geçileceğini, aksi yöndeki kararın usul ekonomisine aykırı olmakla birlikte, müvekkilinin taraf olduğu diğer dava dosyalarında çelişkili kararlar verilebilmesine yol açtığını; Dava konusu protokol incelendiğinde, söz konusu protokolün müvekkili aleyhine sömürü aracı olarak kullanıldığının açıkça görüldüğünü, davalı tarafın müvekkili şirketten aldığı emtiaya karşı ne kadar tahsili imkansız çek senet varsa müvekkiline verdiğini, müvekkilinin, davalı şirkete sattığı mallara karşılık hiçbir ödeme alamamışken karşı tarafın hile ile dava konusu protokolü imzalattığını, müvekkilinin davalı tarafı ibra etme saiki taşıması hayatın olağan akışına aykırı olup aksi durumun aldatma fiilinin ispatı niteliğinde olduğunu, dava konusu protokoldeki edimler arasında apaçık bir oransızlığın söz konusu olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık oluşturup kaldırılması gerektiğini beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesi ile; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın başka mahkemelerde ileri sürdüğü iddialara ilişkin olarak yeni bir dava açmasında hukuki yararının bulunmadığını, usul ve yasaya uygun işbu karar bir an için istinaf mahkemesi tarafından kaldırılacak olsa dahi gabin şartlarının gerçekleşmediğini, davacının dava açma süresi olan 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, taraflar arasında komisyonculuk ilişkisi bulunmakta olup müvekkili şirketin davacı şirkete komisyonculuk hizmeti sunduğunu, davacı tarafından senetlere dayalı olarak icra takiplerinin başlatıldığını ve takiplerden müvekkiline tebligatlar gelmeye başladığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinden müvekkiline tebligat yapılmadığını, gelen tebligatlar üzerine müvekkili tarafından davacıya ‘kendilerine herhangi bir borçlarının olmadığı, bu tebligatların neden geldiğini’ sorması üzerine davacı tarafından ‘sizlik bir şey yok usulen tebligat yapıyoruz, siz endişelenmeyin’ şeklinde cevaplar verildiğini, tebligatlar geldikten sonra da ticari ilişkinin devam ettiğini, takiplerin başlatıldığı 2019 yılı başından itibaren protokolün imzalandığı tarihe kadar davacı tarafından müvekkili aleyhine devam eden süreçle alakalı olarak hiçbir şekilde icra takip işlemi yapılmadığını, taraflar arasında yapılan görüşmelerden sonra dava konusu edilen protokolün imzalanmasına karar verildiğini, bu kapsamda dava konusu edilen protokolün imzalandığını, protokolün davacı şirket merkezinde imzalandığını, protokolün imzalanmasından sonra davacı tarafın yine müvekkiline karşı herhangi bir şekilde icra takip işlemi yapmadığını, gerek müvekkilinden alacaklı olmaması, gerekse de protokolün imzalanması dolayısı ile müvekkili aleyhine hiç bir şekilde işlem yapmadığını beyanla açıklanan nedenlerle Yerel mahkeme kararının onanmasına, hukuki yarar yokluğu nedeni ile verilen kararın yerinde olmadığına karar verilir ise bu takdirde hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın reddine, Dairemiz aksi kanaatte ise dilekçede belirtilen sebeplerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan protokolün gabin nedeniyle geçersiz olduğundan bahisle geçersizliğin tespiti ve edimler arasındaki eşitsizliğin giderilmesi talebine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Somut dosya kapsamından; dava konusu 10.02.2020 tarihli protokole Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas, Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas ve İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esasa sayılı takip dosyaları ile 8 adet senedin konu edildiği, bu davanın davalısı tarafından Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/312 Esas sayılı dosyası ile bu davanın davacısı ve dava dışı … aleyhine, protokolde geçen icra dosyaları nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle dava açıldığı, davalı tarafından (bu davada davacı) cevap dilekçesi ile protokolün gabin nedeniyle geçersiz olduğunun iddia edildiği, davalı tarafından yine davacıya karşı açılmış menfi tespit ve itirazın iptali davalarının bulunduğu, davacı tarafından bu davalarda da protokolün gabin nedeniyle geçersiz olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Gabin; 6089 Sayılı TBK’nın 28/1. maddesinde düzenlenmiş olup bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar dava şartıdır. 115. maddesi uyarınca Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Somut dosyada; dava konusu protokole dayanılarak bu davanın davalısı tarafından, bu davacının davacısına karşı açılmış menfi tespit davasının bulunduğu ve davalı tarafça cevap dilekçesi ile protokolün gabin nedeniyle geçersiz olduğunun ileri sürüldüğü, gabin nedeniyle sözleşmenin geçersizliği iddiası dava olarak ileri sürülebileceği gibi, açılmış bir davada cevap olarak da ileri sürülebileceği, açılmış menfi tespit davasında Mahkemece protokolün geçerli olup olmadığının tespiti mahiyetinde gabin iddiasının da inceleneceği ve buna göre bir karar verileceği, her ne kadar somut dava ile davacı edimler arası eşitsizliğin giderilmesini de talep etmiş ise de; TBK’nın 28. maddesi uyarınca gabin nedeniyle hem sözleşmenin geçersizliğinin tespitinin, hem de edimler arasındaki eşitsizliğin giderilmesinin talep edilemeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının protokolle bağlı kalmayı değil, protokolün geçersiz sayılmasını talep ettiğinin anlaşıldığı, bu minvalde daha önce açılmış bir davada ileri sürülmüş geçersizlik iddiası yönünden yeniden dava açılmasında hukuki yararın olmadığı ve Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuş, verilen kararın niteliği ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre davalı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.