Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1542 E. 2023/1394 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1542 Esas
KARAR NO: 2023/1394 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/284 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ:10/07/2023 (Ara Karar Tarihi)
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu alacağın teminatında yer alan ipotek ile birlikte … Anonim Şirketi’ne temlik edildiğini, temlikin … Ltd vekili tarafından 17/09/2018 tarihinde icra dosyasına bildirildiğini ve bu temlik sebebi ile takibe konu alacakların talep, tahsil, ahzu kabza münhasır ve kesin surette alacağı temlik alan … Anonim Şirketi’nin yetkili olduğunun bildirildiğini, dosyadan alacaklıya ipotekli taşınmaz 18/09/2018 tarihli ihalede 97.860.000,00-TL bedelle alacağına mahsuben temlik alacaklısı olan … Anonim Şirketi’ne ihale edildiğini, söz konusu ihale hakkında İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/863 esas sayılı dosyasına kayden ihalenin feshi davası açıldığını, ihalenin feshine dair verilen istinaf mahkemesi kararının Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında alacaklı tarafın sonradan dosyayı temlik alan … Anonim Şirketi olduğunu, … Anonim Şirketi’nin yeni unvanı ile … Anonim Şirketi’nin söz konusu icra dosyasına konu alacağı müvekkili bankaya 25/10/2018 tarihli taaahhütname başlıklı belge ile temlik ettiğini, ihalenin feshi davasına ilişkin Yargıtay bozma kararından sonra İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından yapılan yargılamada 2020/2522 Esas 2021/311 karar sayılı karar ile ihalenin feshine karar verildiğini, bu karar nedeni ile icra dosyasına temlik şartının gerçekleştiği belirtilerek talepte bulunulduğunu, icra müdürlüğü tarafından temliknamenin noterden düzenlenmiş halinin talep edilerek taleplerinin reddedildiğini, temliğin sadece yazılı şekil şartına bağlı olduğun, noterden düzenleme şartı olmadığı ve taahhütname başlıklı belgede yer alan şartın da gerçekleştiğinden bahisle icra müdürlüğü kararına karşı yapılan şikayetin İstanbul 3 icra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/877 esas 2021/680 karar sayılı kararı ile kabul edildiğini, yerel mahkeme kararına karşı temlik eden davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/2906 esas 2022/605 karar sayılı kararı ile istinaf talebinin kabulüne karar verildiğini, istinaf kararının temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2022/7860 esas 2023/470 karar sayılı kararı ile istinaf mahkemesi kararının onandığını, temlik ile ilgili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’ ve Yargıtay kararında alacağın temlik edildiğine dair yetkili icra mahkemesi tarafından inceleme yapılamayacağının belirtildiğini, temliğin geçerli olmadığı iddiasında olan tarafın genel mahkemelerde dava açması gerektiğinin belirtildiğini, karar ile birlikte müvekkili bankanın dava açma zorunluluğu doğduğunu ve bu davayı açmak zorunda kaldıklarını beyanla 25/10/2018 tarihli taahhütname başlıklı temlik sözleşmesine konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip alacağı ve teminatında yer alan ipoteğin müvekkili bankaya temlikinin gerçekleşmiş olduğunun, müvekkili bankanın işbu takip dosyasına konu alacağın alacaklısı olduğunun tespitini, icra takibinin durdurulmasına ve davalılar tarafından icra takibine ve temlike konu alacak ile ilgili her tür tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına, icra dairesine ödenecek paranın takip alacaklısı davalıya ödenmesinin önlenmesine ve borçlu tarafından icra dairesi dışında ödeme yapılması ihtimaline binaen ifa yeri tayin edilmesine yönelik tedbir kararı verilmesini ve iş bu davanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …(yeni No:…) esas sayılı takip borçlusu … Anonim Şirketi’ne ihbarını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/07/2023 (Ara Karar) tarih 2023/284 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; “Dava, menfi tespit istemine ilişkin bulunmakta olup; davacı tarafça ayrıca icra takibinin durdurulması, davalılar tarafından icra takibine ve temlike konu alacak ile ilgili her türlü tasarruf yetkisinin kısıtlanması, icra dairesine ödenecek paranın takip alacaklısı davalıya ödenmesinin önlenmesi ve borçlu tarafından icra dairesi dışında ödeme yapılması ihtimaline binaen ifa yeri tayin edilmesine yönelik ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nun İhtiyati Tedbir başlıklı 389/1. maddesi; “(1)Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.’ hükmünü içermektedir. 6100 Sayılı HMK’nun 390. maddesi; “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep Edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. 2004 Sayılı İİK’nın 72/3. maddesi; “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir.Maddi hukuka göre kimin haklı veya haksız olduğu İİK’nun 264. maddesi kapsamında yapılacak inceleme veya açılacak menfi tesbit, itirazın iptali ya da istirdat davasında araştırılacak ve değerlendirilecektir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde dava, … Levent Ticari Şubesi takipli müşterisi … Anonim Şirketi 25/10/2018 tarihli yazılı taahhütname ile; grup şirketi … Anonim Şirketi’nin alacaklısı olduğu, borçlusu … Anonim Şirketi olan, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından yapılan ihalede 97.860.000,00-TL bedelle … Anonim Şirketi’ne alacağa mahsuben ihale edilen, İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel numaralı arsa vasıflı taşınmazın … Anonim Şirketi adına tescil edilmesi halinde, anılan taşınmaz üzerinde … Anonim Şirketi ve … Anonim Şirketi’nin …’tan kullanmış olduğu ve kullanacağı her türlü krediler nedeniyle asaleten / kefaleten doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere … tarafından belirlenecek şartlar halinde 80.000.000,00-EUR üzerinden birinci derece ve birinmci sırada ve 300.000.000,00-TL üzerinden ikinci derece olmak üzere … lehine ipotek tesis etmeyi taahhüt ettikleri, işbu taahhütname başlıklı temlik sözleşmesine konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip alacağı ve teminatında yer alan ipoteğin davacı bankaya temlik edildiğinin ve temlik alacaklısı olduğunun tespiti istemine ilişkin bulunmaktadır. İhtiyati tedbir talep eden tarafından sunulan ve celbedilen belgeler (30/01/2023 tarihli alacağın temliki sözleşmesi, 17/09/018 tarihli alacağın devir ve temliki sözleşmesi ile ekleri, 25/10/2018 tarihli taahhütname, 22/09/2021 tarihli uzman görüşü raporu, 31/07/2015 tarihli kredi genel sözleşmesi ile ekleri, Beşiktaş … Noterliği’nin 08/07/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ mazbataları, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …(eski …) esas sayılı dosyası, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/877 esas sayılı dosyası vs.) incelendiğinde, 6100 Sayılı HMK’nın 390. maddesinin 3. bendi gereğince davanın esası yönünden haklılığın bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilememiş olması, haklılık durumunun yapılacak yargılama sonunda belli olacak olması, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin, dava sonucunda verilecek kararın ihtiyati tedbir yoluyla elde edilmesine yönelik olması ve uyuşmazlığın esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün bulunmaması göz önünde bulundurularak, davacı tarafın ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davacı tarafın, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …(eski …) esas sayılı dosyasına ilişkin olarak icra takibinin durdurulması, davalılar tarafından icra takibine ve temlike konu alacak ile ilgili her türlü tasarruf yetkisinin kısıtlanması, icra dairesine ödenecek paranın takip alacaklısı davalıya ödenmesinin önlenmesi ve borçlu tarafından icra dairesi dışında ödeme yapılması ihtimaline binaen ifa yeri tayin edilmesine yönelik ihtiyati tedbir taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İstanbul …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında alacaklı tarafın sonradan dosyayı temlik alan … A.Ş. olduğunu; … A.Ş.’nin yeni unvanı ile … A.Ş.’nin söz konusu icra dosyasına konu alacağını müvekkili Bankaya 25.10.2018 tarihli taahhütname başlıklı belge ile temlik ettiğini, İcra dairesine yapılan başvuru ile dosyanın temlik alacaklısı olduklarını, bu nedenle dosyaya alacaklı olarak kayıtlarının yapılması taleplerinin reddedildiğini ve söz konusu karar hakkında taraflarınca icra muamelesini şikayet yoluna gidildiğini, Temliğin sadece yazılı şekil şartına bağlı olduğu noterden düzenlenme şartı olmadığı ve taahhütname başlıklı belgede yer alan şartın da (ihalenin feshi) gerçekleştiğinden bahisle, icra müdürlüğü kararına karşı yapılan şikayetlerinin İstanbul 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/877 Esas ve 2021/680 Karar sayılı kararı ile kabul edildiğini; kararın dosyada mübrez olduğunu, Yerel mahkeme kararına karşı temlik eden davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesi 2021/2906 Esas ve 2022/605 Karar sayılı kararı ile istinaf talebinin şu gerekçelerle kabulüne karar verdiğini: “…Şikayetçi tarafından dosyaya sunulan 25.10.2018 tarihli “Taahhütname” başlıklı adi nitelikte belgede şikayetçinin imzasının bulunmadığı, … A.Ş., … A.Ş., … a.ş., … A.Ş., … A.Ş. Ve … tarafından imzalandığı, belgenin içeriği incelendiğinde, TBK’nın 184.maddesinde karşılığını bulan alacağın devri sözü verme niteliğinde olduğu ve mevcut haliyle alacağın temliki sözleşmesi değil alacağın temlikinin şartlara bağlı olarak taahhüt edildiği sözleşme olduğu, bu taahhüde dayanılarak alacağın temlik edildiğinin dar yetkili icra mahkemesince değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, icra müdürlüğünün şikayete konu işleminin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu dikkate alınarak Mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir…” İstinaf kararının usul ve yasaya aykırı olması sebebi ile Yargıtay nezdinde temyiz yoluna gidilmiş ise de, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2022/7860 Esas ve 2023/470 Karar sayılı kararı ile istinaf mahkemesi kararının onandığını, Yargıtay tarafından verilen ONAMA kararı ile temliğin geçerliliğine ilişkin bir karar verilmemiş olup, sadece dar yetkili icra mahkemesi tarafından bu hususta bir karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunun belirtildiğini; bu karara rağmen davalılardan … A.Ş.’nin henüz onama kararı taraflarına tebliğ dahi edilmeden dosya alacağını diğer davalı … İnş. Ve Tic. A.Ş.’ ye yeniden temlik ettiğini; esasen davalı …A.Ş.’nin müvekkili Banka alacağını usul ve yasaya aykırı olarak ve tasarruf yetkisi bulunmamasına rağmen diğer davalıya temlik ettiğini; iş bu temliğin geçersiz olduğunu,… firmasının icra dosyasına sunmuş olduğu talep ile Yargıtay onama kararı ile müvekkili Bankanın alacaklı sıfatının kaldırılmasını talep etmekte olduğunu; dolayısı ile davalı taraf müvekkil Bankanın 2018 tarihli taahhütname başlıklı belge gereğince alacaklı sıfatında olduğunu, davalı … firmasının alacağa ilişkin tasarruf yetkisinin olmadığını bilmekte olduğunu; buna rağmen müvekkili Bankadan mal kaçırmak kastı ile yapılan bu işlemin yok hükmünde olduğunu, Borçlar Kanunu m. 184’e göre; “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.”. kanun metninden de anlaşılacağı üzere, kanunun aradığı yazılı şeklin adî yazılı şekil olduğunu; resmi şekil olmadığını; alacağın temliki yazılı şekle bağlı olmasına rağmen, alacağın temliki vaadinin, BK. m. 184/II’ye göre herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığını fakat olaylarında taraflar arasında akdedilen bir temlik vaadi değil temlik sözleşmesinin bulunmakta olduğunu; bu hususun “taahhütname” başlıklı belge içeriğinde yer alan şu ifadelerden de açıkça anlaşılmakta olduğunu: “… Söz konusu ipoteğin; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından gerçekleştirilen ihalenin feshi davacı açılması ve/veya ihalenin iptal edilmesi veya ihale kesinleşmiş olsa dahi taşınmazın mülkiyet hakkının tescilinin herhangi bir nedenle … A.Ş adına sağlanamaması veya sağlansa dahi herhangi bir nedenle ipotek tesis edilememesi ve/veya tesis edilse dahi yukarıda belirtilen şartlarda tesis edilmemesi ve taahhütlerimize aykırılık halinde, kredi sözleşmelerinin feshedilerek tüm borçlarımıza herhangi bir ihbara/itiraza gerek kalmaksızın muacceliyet vermeye…., ihalenin iptali halinde TC. İstanbul … İCra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasından doğan doğan tüm haklarımızın bankaya temlik etmiş olduğunu, … Gayri kabili rücu beyan, kabul ve taahhüt ederiz…” Temlik eden tarafın söz konusu temlik sözleşmesi ile temliği sadece şarta bağlı kıldığını ve ihalenin feshi halinde başkaca hiç bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın ihalenin iptali halinde icra dosyasından doğan tüm haklarının bankaya temlik etmiş olduğunu kabul ettiğini; dolayısı ile burada “temlik edeceğim” gibi bir vaad söz konusu olmayıp, şartın gerçekleşmesi halinde icra dosyasından doğan alacağın müvekkili Bankaya temlik edildiğini kabul ettiklerini, İş bu davaya konu “taahhütname” başlıklı belgede temlik vaadinin olmadığını ancak şarta bağlı bir temlik sözleşmesi yapıldığını; dolayısı ile şartın gerçekleşmesi ile birlikte müvekkili Bankanın artık temliğe konu alacağın temlik alanı sıfatını kazanmış durumda olduğunu; bunun bir temlik vaadi sözleşmesi olsa dahi, temlik vaadi sözleşmesinde bir akit yapmak vaadi değil, başlı başına borç doğuran bir akit söz konusu olduğunu; bu nedenle takip dosyasına konu alacağın müvekkili Bankaya temlik edilmesine yönelik koşul olan, takibe konu taşınmazın yapılan ihalesinin iptal edilmesi koşulu gerçekleştiğinden, İstanbul …İcra Dairesi’nin … Esas (Yeni No:… Esas) sayılı icra dosyasına konu edilen alacağın müvekkili Bankaya temlik edildiğinin kabulü gerektiğini, Temlik ile ilgili yukarıda bahsi geçen İstanbul BAM ve Yargıtay kararında alacağın temlik edildiğinin dar yetkili icra mahkemesi tarafından incelenemeyeceğinin belirtildiğini fakat Yargıtay’ın aşağıda belirtilen kararlarında temliğin geçerli olmadığı iddiasında olan tarafın genel mahkemelerde dava açması gerektiği belirtilmesine rağmen, iş bu karar ile müvekkili Bankanın genel mahkemelerde temliğin geçerliliği konusunda dava açması gerektiğinin belirtildiğini, Yargıtay’ın bir başka kararında da, temlik alanın alacaklı sıfatı ile takibe devam etmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ve temlikin geçersizliğine ilişkin iddiaların ise dar yetkili icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceğinin şu şekilde ifade edildiğini, ” …Somut olayda, örnek 6 icra emrinin borçlulara tebliğ edilerek takibin kesinleşmiş olduğu, alacaklı bankanın 150.000 TL ivaz karşılığında, alacağını, …’ne temlik ettiği anlaşılmış olup, Türk Borçlar Kanunu’nun 189. maddesinde yer alan yasal düzenleme uyarınca; temlik alanın, kendisine geçen haklar yönünden takibe devam etmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca alacağın temlikinin muvazalı olduğu iddiasının ise, dar yetkili icra mahkemesinde ileri sürülmesi mümkün değildir…” (Yargıtay 12. HD., E. 2015/30619 K. 2016/7359 T. 14.3.2016 ) Dosyaya eklenen mütalaada da müvekkili bankaya söz konusu dosyanın ve alacağın temlik edilmiş olduğunun şu şekilde ifade edildiğini: ” Somut olayda Taahhütname başlıklı belgede alacağın devri işlemi de yer almaktadır. Taraflar, alacağın devrini ‘ihalenin iptali’ koşuluna bağlamışlardır. Kullanılan alacağın temlik edilmiş olduğu ifadesi karşısında, tarafların tekrar bir araya gelerek alacağın temliki sözleşmesi yapmayı değil; tam tersine ihalenin iptali halinde alacağın kendiliğinden devredilmiş olmasını hedefledikleri açıktır. Bu nedenle somut olayda, alacağın devri taahhüdü değil; geciktirici koşula bağlı alacağın devri sözleşmesi bulunmaktadır. Taahhütnamede koşul olarak ‘ihalenin iptali’ olgusu belirlenmiştir. Mahkemede ihalenin feshine karar verildiğine ve Taahhütnamede iptal dışında başka bir özellik aranmadığına göre somut olayda alacağın devri için öngörülmüş olan koşul gerçekleşmiştir. Alacağın devri bir sözleşme olması hasebiyle iki tarafın katılımı ile gerçekleşir. Ne var ki iki tarafın katılımı, her iki tarafın imzasının bulunması anlamına gelmez. Doktrin ve uygulamada kabul edildiği üzere, alacağın devri için öngörülmüş olan yazılı şekil şartı, devredenin imzasının bulunması halinde gerçeklemiş ve tamamlanmış olur. Meğer ki alacağın devri ivazlı olsun. Somut olayda alacağın devri ivazlı olmadığına göre devralan Bankanın imzası bulunmasa bile devir geçerli bir şekilde gerçekleşmiştir. ” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 23. Hukuk Dairesi 2020/2522 E. 2021/311 K. 23/02/2021 tarihli fesih kararı ile (kesinleşme şartı aranmadığını) alacağın müvekkili Bankaya temliği gerçekleştiğinden, davalılar arasında akdedilen 30.01.2023 tarih ve Sincan …Noterliği’nin … yevmiye nolu temlik sözleşmesinin hüküm ifade etmediğini; bu nedenle müvekkili Bankanın söz konusu icra takip alacağının alacaklısı olup, 25.10.2018 tarihli “Taahhütname” başlıklı temlik sözleşmesine konu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Yeni No:… Esas) sayılı takip alacağı ve teminatında yer alan ipoteğin müvekkili bankaya temlikinin gerçekleşmiş olduğunu, Yukarıda izah edilen nedenlerle müvekkili Bankanın temlik alacaklısı olduğunun tespiti için açılan iş bu davada temliğe konu icra dosyasından takip işlemlerinin durdurulması, ipotekli taşınmazın satışının yapılmaması, dosyadan yapılacak tahsilatların alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir talep edildiğini, Yerel mahkeme tarafından verilen 10.07.2023 tarihli ara karar ile “davanın esası yönünden haklılığın bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilememiş olması” “uyuşmazlığın esasını çözecek şekilde tedbir kararı verilmesinin mümkün bulunmaması” gerekçeleri ile ayrı ayrı reddine karar verildiğini, Söz konusu kararda mahkemenin değerlendirmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, a- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 1086 sayılı HUMK’yı yürürlükten kaldıran 6100 sayılı HMK’nın da 1086 sayılı Yasa’nın 101 ve takip eden maddelerindeki ihtiyati tedbirle ilgili öngörülen düzenlemelerden ayrı değişik hükümlere yer verildiğini; bunlardan bir tanesinin ihtiyati tedbir isteğinin reddine dair verilen veya itiraz üzerine verilen karara karşı kanun yolunun açılmış olması, öncelikle incelenip, kesin olarak karara bağlanması olduğunu, (6100 sayılı HMK 391/3 md.) b- Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbirin “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edildiğini, (Medeni Usul Hukuku 12. Baskı, sh. 714 – Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). İhtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni birtakım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğunu, Nitekim 6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesinin 389. madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırıldığını ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması… … gibi sair hususların da duraksamaya yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedürün vazedildiğini, Diğer taraftan, ihtiyati tedbir isteğinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nın 390/3. maddesi ile ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağının öngörülmüş olup, yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda; “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini gözardı edemez. Bu sebepledir ki, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükmüne bağlandığını, c-Mevcut durumda dava dilekçelerinde belirtilen iddiaların haklılık durumunun ekli temlik belgeleri ve mahkeme kararlarıyla yaklaşık ispat şartını yerine getirmiş durumda olduğunu; davalı tarafın bir an evvel dosyayı yeniden temlik etmesinden (mevcut temlik olmasına rağmen) dahi hakkın dava sonunda elde edilmesinin imkansız hale geleceğini, Gerek davada haklılık durumlarının gerekse dava sonunda verilecek kararın icra dosyasından satış yapılıp ihale bedelinin tahsil edilmesinden sonra uygulanma imkanının kalmayacak olması, yani hakkın kullanımının imkansız hale gelecek olması karşısında, iş bu davada takip işlemlerinin durdurulması, davalılar tarafından icra takibine ve temlike konu alacak ile ilgili her türlü tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına, icra dairesine ödenecek paranın takip alacaklısı davalıya ödenmesinin önlenmesine ve borçlu tarafından icra dairesi dışında ödeme yapılması ihtimaline binaen ifa yeri tayin edilmesine yönelik tedbir kararı verilmesinin elzem olduğunu, Söz konusu tedbir taleplerinin müvekkili Bankanın kamu bankası olması ve 696 sayılı KHK gereğince alacağın tahsiline yönelik tedbir taleplerinin teminattan muaf olması sebebi ile teminatsız olarak talep edildiğini; ayrıca müvekkili kamu bankası olduğundan tedbir kararının teminatsız verilmesinde de bir sakınca olmadığını, davalı tarafın bir zararı söz konusu olursa müvekkili Bankadan tahsil imkanının her zaman olduğunu, d-Tedbire ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddedilmiş olmasının hukuka aykırı olup, yukarıda izah edilen imkansız zararlara sebebiyet verilmemesi için mahkemece uygun görülen bir tedbir kararı da verilmesinin mümkün olduğunu, Yukarıda izah edilen nedenlerle 25.10.2018 tarihli temlik sözleşmesi ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Yeni No:… Esas) sayılı takip alacağı ve teminatında yer alan ipoteğin müvekkili bankaya temliki gerçekleşmiş olduğundan ve söz konusu icra dosyasının yeniden temlikinin yapıldığının da dikkate alınarak, müvekkili bankanın ileride telafisi imkansız zararına sebebiyet verilmemesi için tedbirin reddine dair kararın kaldırılarak, tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, İleri sürerek, fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile yukarıda izah edilen ve resen tespit edilecek sebeplerle; yerel mahkemenin 10.07.2023 tarihli tedbirin reddine dair kararının kaldırılmasına, İstanbul …İcra Müdürlüğü nün … Esas (Yeni No:… Esas) sayılı icra takibinin durdurulması ve davalılar tarafından icra takibine ve temlike konu alacak ile ilgili her türlü tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına, icra dairesine ödenecek paranın takip alacaklısı davalıya ödenmesinin önlenmesine ve borçlu tarafından icra dairesi dışında ödeme yapılması ihtimaline binaen ifa yeri tayin edilmesine yönelik tedbir kararı verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas (… eski esas) sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibine dayanak ipoteğin teminat altına aldığı alacağın ve rehnin kendisinin davalı … Anonim Şirketi(Eski ünvan … Anonim Şirketi)’nden temlik alındığının, anılan icra dosyasında takip alacaklısı sıfatının davacı bankaya ait olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, davacı tarafından temlikin icra dosyasına bildirildiği, ancak icra müdürlüğünce davacının takip alacaklısı sıfatıyla kaydının yapılması talebinin reddedildiği, karara karşı yapılan şikayetin icra hukuk mahkemesince kabul edildiği, ancak karşı tarafça bu kararın istinaf edildiği, istinaf incelemesi sonucu, temlikin geçerliliğinin dar yetkili icra hukuk mahkemesinde tartışılamayacağı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verildiği, bu karara karşı yaptıkları temyiz başvurusunun ise aynı gerekçe ile reddedildiği ve hükmün onandığı, bu nedenle iş bu tespit davasının açılmak durumunda kalındığı, davalının bu arada aynı alacağı bu kez diğer davalı … Şirket’ne temlik ettiği, oysa davalı … ile davacı arasındaki taahhütname başlıklı 25/10/2018 tarihli sözleşme ile, davalı … Şirketi’nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas (… eski esas) sayılı takibine konu ipotekli taşınmazın davalı tarafından devralınacağının ve bu taşınmaz üzerine davalının bankaya olan borçlarını teminen ipotek konulacağının, ancak anılan takip dosyasında yapılan satışa ilişkin ihalenin feshi davası açılması, veya ne şekilde olursa olsun taşınmazın davalı mülkiyetine geçmemesi halinde davalının tüm borçlarının muaccel hale geleceğinin, ihalenin iptali halinde ise yine anılan dosyadaki tüm davalı haklarının davacı bankaya temlik edilmiş olacağının kararlaştırıldığı, anılan takip dosyasında ihalenin feshine karar verildiği, temlikin şarta bağlı olduğu ve şartın gerçekleştiği, alacaklı sıfatının davacıya ait olduğu ileri sürülmüş ve takibin tedbiren durdurulmasına, davalıların temlike konu alacakla ilgili tasarruf yetkilerinin tedbiren kısıtlanmasına, takip borçlusu için tedbiren tevdii mahalli tayin edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gerekçesi ile tedbir istemlerinin reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Yine 6100 Sayılı HMK’nun 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.Somut olayda; davacının müspet tespit davası ikame etmiş olduğu, tedbir koşullarının oluşup oluşmadığının HMK’nun 389 ve 390/3 fıkraları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas (… eski esas) sayılı takibinde ihalenin feshedilmesi şartının gerçekleştiği, bu nedenle anılan takip dosyasına konu alacağın davacıya temlik edildiği yönündeki iddiasının esası bakımından, 25/10/2018 tarihli taahhütname içeriği, davalı … Şirketi ile diğer davalı … Şirketi arasındaki 30/01/2023 tarihli alacak devri sözleşmesi, İstanbul 4 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/863 esas, 2019/264 karar sayılı, 21/09/2018 tarihli ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23 Hukuk Dairesi’nin 2020/2522 esas, 2021/311 karar sayılı, 23/02/2021 tarihli ilamı ile tüm dosya kapsamına göre yaklaşık düzeyde ispat koşulunun oluştuğu, tedbiren durdurulması talep edilen takibin ve takip dayanağı alacağın uyuşmazlığın doğrudan konusunu teşkil ettiği, tedbir kararı verilmemesi durumunda, meydana gelebilecek değişmeler nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı anlaşılmış olup, mahkemece bu hususlar nazara alınarak değerlendirme yapılmaması yerinde olmamış, davacı vekilinin yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği yönündeki bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur.Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, mevcut durumda meydana gelecek değişmenin hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaştırmasının önüne geçilmesi bakımından ve ölçülülük ilkesi de nazara alınarak, takibin teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasının tedbir ile amaçlanan hukuki faydayı sağlayacağı kanaatine varılmakla; davacı vekilinin diğer tedbir istemlerinin reddine, takibin durdurulmasına yönelik tedbir isteminin kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas (… eski esas) sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına, davacı banka 6219 Sayılı Kanunun Geçici 5 maddesi uyarınca, her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepleri bakımından teminattan muaf olduğundan teminat alınmasına yer olmadığına, karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/07/2023 tarih ve 2023/284 Esas sayılı, tedbir isteminin reddine yönelik ara kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak 2- Davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas (… eski esas) sayılı takibinin, davacı banka teminattan muaf olduğundan teminat alınmaksızın, TEDBİREN DURDURULMASINA, diğer tedbir istemlerinin reddine, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı harçtan muaf olduğundan yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının ve istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.