Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1502 E. 2023/1259 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1502 Esas
KARAR NO: 2023/1259 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/790 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 18/05/2023 (Ara Karar)
TALEP: İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafın müvekkili bankadan kredi çektiğini, ödemediğini; bu nedenle Girme Kaza Mahkemesine başvurduklarını, Girme Kaza Mahkemesinin 14/12/2020 tarihli ve 669/2020 sayılı kararının alındığını belirterek söz konusu kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bu dosyayla mahkememizin 2022/1023 Esas sayılı birleşen dosyasında aynı mahkemenin 2020/668, 2023/232 sayılı dosyasında ise 2020 / 670 ve 668 sayılı dosyalarında verilen kararların tenfizine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Yargılamaya devam edilirken davacı vekili yabancı mahkeme kararlarına dayanarak mahkememizden ihtiyati haciz talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/05/2023 (Ara Karar) tarih 2022/790 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; “Eldeki davalar yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin olup, herhangi bir eda hükmü içermeyeceği, bu nedenle sadece yabancı mahkeme kararının Türkiye’de geçerliliği yönünden bir tespit kararını içereceği; hal böyle olunca, ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir gibi dava sonunda bir eda hükmünü içeren hususta karar verilmesi mümkün değilken, ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği; öte yandan zaten davalı tarafın derdestlik yönünden itirazlarının bulunduğu, söz konusu itirazlar çerçevesinde de derdestlik ileriye sürülen dosyaların toplanması aşamasında bulunulduğu, bu yönden de ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği nazara alınarak ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile,
İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk derece Mahkemesi’nin 2022/790 Esas sayılı dosyasında 18.05.2023 tarihinde verilen ara karar uyarınca; “….Eldeki davalar yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin olup, herhangi bir eda hükmü içermeyeceği, sadece mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerliliği yönünden bir tespit hükmü içereceği, hal böyle olunca da ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir gibi dava sonunda bir eda hükmünü içeren hususta karar verilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan davalı vekilinin derdestlik yönünden itirazlarının da bulunduğu ” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin REDDİNE karar verildiğini,Ancak İlk derece Mahkemesinin işbu kararının usul ve yasaya aykırı olup, kaldırılması gerektiğini, İlk derece Mahkemesinin 2022/790 E. Sayılı dosyası ile ikame ettikleri davanın yabancı mahkeme ilamının tenfizine ilişkin olup, Türk mahkemelerinin yabancı bir mahkeme kararının esasına ilişkin itirazları değerlendirmek gibi bir yetkisinin olmadığını; tanıma ve tenfiz kararlarının niteliği gereği yabancı mahkemede karar verilmesi sonrasında, kararın doğru veya yanlış verildiğinin incelemesinin Türk mahkemelerinde yapılamayacağını; bu durumun gerek doktrinde gerek ise Yargıtay kararlarında “revision yasağı” olarak adlandırıldığını, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 2012 yılında verdiği bir kararda revizyon yasağının Türk hukukunda da kabul edildiğini ortaya koyduğunu; buna göre: “Tenfiz hâkiminin yabancı mahkeme ilamının maddi hukuk bakımından doğruluğunu inceleme ve değerlendirme yetkisi yoktur. Bu yasak çerçevesinde, tenfiz hâkiminin ilamda mevcut olan bir gerekçeyi inceleyip değerlendirmesi de söz konusu olamaz. İlamda bir gerekçenin bulunması veya bulunmaması ilamda yer alan hükmün kamu düzenine aykırılığını belirlemede önem taşımamaktadır. Anayasanın 141. maddesinin yargılama usulüne ilişkin olarak koyduğu ilkelerin, münhasıran Türk Mahkemeleri için geçerli olacağı açık ve tartışmasızdır. Yabancı mahkeme ilamının hüküm fıkrasının uygulanmasıyla, kamu düzenine aykırı sonuçları doğuracak yabancı mahkeme kararlarının tenfizi olanaklı değildir. Yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmamasının kesinleşmiş yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olmayacağı ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacağına karar verilmiştir.” (Y. İBGK, E.2010/1, K. 2012/1, T. 10.02.2012) Kıbrıs Mahkemeleri nezdinde verilen ve mahkemece tenfizi istenen kararın, taraflar arasındaki alacak ilişkisini ilgilendiren bir karar olup MÖHUK md.50’deki şartların varlığı halinde, şeklen yapılan yargılama sonucunda, Türk Mahkemelerince ilgili yabancı mahkeme kararının tenfizine verilmekte olduğunu, Tenfiz yargılamasında usulün bu yönde olmasıyla birlikte, Yerel Mahkeme dosyasının 2022 Esaslı olduğu ve hala usule ilişkin incelemenin dahi tamamlanmamış olması sebebiyle İlk derece Mahkemesi’nden ihtiyati haciz talep etme zaruriyetlerinin doğduğunu, Yargılamanın geldiği süreçte, borçlunun mallarını kaçırma ihtimalinin artması ve müvekkilinin alacağına kavuşmasının imkansız hale gelmesi sebebiyle yargılama sonuçlanıncaya kadar ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmişse de İlk derece Mahkemesi’nin usul ve yasaya aykırı olarak işbu taleplerini reddettiğini,Davalısının farklı olduğu tenfiz davasında İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/487 E. sayılı dosyasından İhtiyati haciz kararı verildiğini, ( EK-1) İleri sürerek, yukarıda arz ve izah olunanlar ışığı altında, İstinaf kanun yoluna başvurularının kabulüne, İlk derece Mahkemesi’nin 18.05.2023 tarihli ” İhtiyati haczin reddi ” kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda ihtiyati haciz kararı taleplerinin kabulüne, yargılama sonuçlanıncaya kadar davalı borçlu adına kayıtlı gayrimenkullere ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, tanıma ve tenfiz davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. Yabancı mahkeme kararlarına dayalı olarak koşulların oluşması halinde ihtiyati haciz talep edilmesi mümkün olup, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yabancı mahkeme kararlarının tenfizinin yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Tenfiz yargılamasına konu ve ihtiyati haciz talebine dayanak Girne Kaza Mahkemesi’nin 2020/669 dosya sayılı kararı incelendiğinde, mahkemece 255.005,82-GBP’nin 01/06/2020 tarihinden itibaren işletilecek %10,45 oranındaki faizi ile davalılardan tahsiline, davalı … adına kayıtlı olup, üzerinde davacı lehine ipotek bulunan taşınmazların müzayede yolu ile satılarak, satış bedelinin davalıların hükmedilen borcuna tahsisine karar verildiği anlaşılmıştır.Mevcut delil durumu, ihtiyati haciz talebine dayanak yabancı mahkeme kararının içeriği ile tüm dosya kapsamına göre; davacının rehinle temin edilmemiş ve muaccel alacağının varlığı, İİK’nun 257/1 fıkrasında düzenlenen ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu hususlarında yaklaşık ispatın sağlamadığı anlaşılmış olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, yabancı mahkeme kararının tenfiz koşullarının henüz değerlendirilmemiş olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi hatalı ise de, sonuç itibariyle verilen ret kararı dosya kapsamına göre yerinde olup talep eden davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 179,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.