Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1458 E. 2023/1695 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1458 Esas
KARAR NO: 2023/1695 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/895 Esas – 2023/312 Karar
TARİHİ: 11/04/2023
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirket tarafından, dava dışı borçlu … Limited Şirketi aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası üzerinden dava dışı borçlunun mal varlığı değerlerine haciz konulması amacıyla hacze çıkıldığını, haciz işlemi için gidildiğini ve müvekkilinin, mallarına haciz konularak malların derhal muhafaza altına alınacağından bahisle tehdit edildiğini, haciz kararı verilen icra dosyasında borçlu taraf müvekkili şirket olmadığı gibi müvekkilinin, ne davalı şirket ile ne de icra dosyasının borçlusu … Limited Şirketi ile arasında herhangi bir alacak- borç ilişkisi yahut herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, her ne kadar haciz sırasında yapılan evrak araştırmasında da dava dışı … Limited Şirketi ile ilintili bir belge ve sair evraka rastlanılmamış ise de, davalı tarafın müvekkilini haciz ve muhafaza ile tehdit etmeye devam ettiğini ve müvekkilinin tarafı olmadığı bir borç ilişkisinde borcu ödemeye ve 11 adet bono ve protokol imzalamaya zorlandığını, ticari faaliyetinin devamlılığını sağlamak ve gelir elde etmeye devam etmek zorunda olan müvekkilinin, alacaklının haciz ve derhal muhafaza tehdidi karşısında aynı tarihte, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya borcunun ödenmesine ilişkin protokolü ve 11 adet bonoyu icra tehdidi altında, davalının baskısı sonucu imzalamak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin davalıya, 04.11.2021 tanzim 15.11.2021 ödeme tarihli 35.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.12.2021 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.01.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.02.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.03.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.04.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.05.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.06.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.07.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.08.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.09.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL bedelli bonolardan, 04.11.2021 tarihli protokolden ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından kaynaklanan herhangi bir borcu bulunmadığından, davalıya haksız olarak ödenen toplam 275.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesini, davalı şirket aleyhine müvekkili şirket tarafından borçlu olmadığı halde ödenen bedelin %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, her türlü yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla dava dışı … Limited Şirketi hakkında icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, bu alacağın tahsili için hacze gidildiğini, ancak davacı şirket tarafından herhangi bir istihkak iddiasında bulunulmadığını, davacı tarafın anlaşmak istemesi üzerine taraflarınca protokol düzenlendiğini, protokol metninin davacı tarafça uygun bulunduğunu, protokolle davacıdan dosya borcuna mahsuben toplamda 11 adet bono alındığını, söz konusu protokolün zorla imzalatıldığını iddia etmiş ise de davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, protokol kapsamında davacının dava açma hakkı bulunmadığını, davacının yasal haklarını kullanmamasının haciz baskısı altında olmadığını gösterdiği gibi basiretsiz davranışlarının sonuçlarına da kendisinin katlanması gerektiğini beyanla yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddi ile asılsız ithamlar ileri sürerek kendisine haksız bir yarar sağlamaya çalışan davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 11/04/2023 tarih ve 2022/895 Esas – 2023/312 Karar sayılı kararında; “Dava, takip borçlusu olmayan üçüncü kişi tarafından ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya borcuna mahsuben ödemiş olduğu 11 adet bono bedelinin istirdadı isteminin yerinde olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı Esas sayılı icra dosyasının UYAP kayıtları dosyamız arasına alınıp incelendiğinde; davalı tarafından dava dışı … Limited Şirketi ve … aleyhine 201.035,00-TL Asıl alacak, 1.439,07-TL faiz, 27.000,00-TL %10,00 Tazminat, 810,00-TL %0,30 Komisyon olmak üzere toplam 230.284,07-TL ‘lik takip talebinde bulunduğu, ödeme emrinin borçlu …’e 25/10/2021 tarihinde, borçlu … Limited Şirketine 05/10/2021 tarihinde tebliğ olduğu görülmüştür. Somut olayda davacı şirket, icra takibinde borçlu olmadığını ancak icra tehditi altında ödeme yaptığını ileri sürerek ödemiş olduğu paranın istirdatını talep etmekte ise de davacı şirket, takip dosyasının tarafı olmayıp üçüncü kişi konumundadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve devamı maddelerine göre icra dosyasına yapılan ödemeler borca mahsuben ödenmiş sayılacağından takip dosyasının tarafı olmayan davacı üçüncü kişinin ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre dosya borçlusundan geri isteme hakkı bulunmakla birlikte, eldeki dava yönünden davalı alacaklı sebepsiz zenginleşen konumunda bulunmamaktadır. İİK 72.maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davasını ancak takip borçlusu açabileceğinden (Yargıtay 11.HD.’nin 26/11/2020 tarih, 2020/3425 Esas ve 2020/5455 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 19. HD.’nin 28/04/2016 tarih, 2015/18160 Esas ve 2016/7678 Karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. HD’nin 19/03/2021 tarih, 2021/508 Esas ve 2021/584 Karar sayılı ilamı) davacının icra takip dosyasına ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmadığı anlaşılmakla davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkeme her ne kadar davacı müvekkilinin takip dosyasının tarafı olmayıp üçüncü kişi konumunda olduğundan bahisle işbu davayı açmada, icra takip dosyasına ödediği bedeli davalıdan geri isteme hakkı bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar vermişse de, bu kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin icra dosyasına ödediği doğrudan bir bedel olmayıp müvekkiline, davalı tarafın esas borçlusu konumunda olarak işbu dava konusu bonoların imzalattırıldığını, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin baskı ve tehdit altında imzaladığı bonoların müvekkili borçlu gibi gösterilerek imzalatıldığını, müvekkilinin hiç bir surette borçlusu olmadığı halde icra takip dosyasının borçlusu olarak ödemeye zorlandığını, haciz baskı ve tehdidi altında bulunan davacı müvekkilinin işbu bonoları imzalamaktan başka çare bulamadığını, işbu nedenlerle davacı müvekkilinin aktif husumet yokluğu nedeniyle davasının reddinin hakkaniyet ve usul gereği hukuka aykırı olduğunu;Müvekkilince icra dosyasına yapılan doğrudan bir ödeme bulunmadığını, müvekkilinin davalı tarafın esas borçlusu konumunda olduğunu, huzurdaki davanın niteliği itibariyle menfi tespit davası olmakla birlikte müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun olup olmadığının tespitinin gerektiğini, icra dosyasına ödediği doğrudan bir ödeme bulunmadığını, Yerel mahkemece sundukları hiçbir delil incelenmeksizin salt taraf ehliyeti olmadığından bahisle davanın usulden reddinin hakkaniyete aykırı olduğunu;Yerel mahkeme kararına katılmamakla beraber Yerel mahkemenin davayı sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde icra dosyası borçlusuna yöneltmeleri yönündeki kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı/icra dosyası alacaklısının, icra dosyası borçlusundan parayı tahsil edebilseydi davacı müvekkile müracaat etme gereği duymayacağını, bu durumda icra borçlu şirketten icra borcunun tahsil kabiliyetine haiz olmadığının ortaya çıktığını, tahsil kabiliyeti olmayan icra dosyası borçlusuna karşı davacı müvekkilince dava açılmasının beklenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, işbu nedenlerle Yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini; Davalı … Anonim Şirketi tarafından, dava dışı borçlu … Limited Şirketi aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası üzerinden dava dışı borçlunun mal varlığı değerlerine haciz konulması amacıyla hacze çıkıldığını, 04.11.2021 tarihli haciz tutanağında haciz adresi her ne kadar “… Limited Şirket”i olarak belirtilmiş ise de alacaklı vekilinin talebi üzerine icra dosyasının tarafı olmayan müvekkili şirketin Ataköy 2. Kısım … Sokak No:… Bakırköy/İSTANBUL’da yer alan adresine haciz işlemi için gidildiğini ve müvekkilinin, mallarına haciz konularak malların derhal muhafaza altına alınacağından bahisle tehdit edildiğini; Haciz kararı verilen icra dosyasında borçlu taraf müvekkili şirket olmadığı gibi müvekkilinin; ne davalı … Anonim Şirketi ile ne de icra dosyasının borçlusu … Limited Şirketi ile arasında herhangi bir alacak / borç ilişkisi yahut herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, icra dosyasının borçlusu … Limited Şirketi ile müvekkili şirket arasında herhangi bir ticari ilişki ya da iki şirket arasında organik bağ bulunmadığından bahisle, davalı alacaklının hangi sebeple … Limited Şirketi’nin borcu nedeniyle müvekkili şirket adresine gittiğinin, müvekkili aleyhine haciz ve muhafaza işlemleri tesis etmeye çalıştığının anlaşılamadığını, müvekkili şirket ile dava dışı borçlu arasında herhangi bir ticari ilişki ya da iki şirket arasında organik bağ bulunmadığını, müvekkili şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının borcuyla hiçbir ilgisinin olmadığını, ne davalı şirkete ne de dava dışı borçluya herhangi bir borcu bulunmadığını, hal böyleyken Yerel mahkemece hiç bir araştırma yapılmadan davanın reddedilmesinin usule aykırı olduğunu; Davalı tarafın, … Limited Şirketi’nin borcu nedeniyle müvekkili şirket adresine gelerek müvekkilini borçlu addettiğini, dosya borcunu ödemez ise müvekkiline ait kafede bulunan tüm mallara haciz koyma, malları derhal muhafaza altına almakla müvekkilini tehdit ettiğini ve esasen yükümlüsü olmadığı bir borcu ödemeye mecbur kıldığını, haciz sırasında yapılan evrak araştırmasında dava dışı … Gıda ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile ilintili bir belge ve sair evraka rastlanılmadığını, davalı tarafın müvekkilini haciz ve muhafaza ile tehdit etmeye devam ettiğini, müvekkilinin tarafı olmadığı bir borç ilişkisinde borcu ödemeye, 11 adet bono ve protokol imzalamaya zorladığını; Kamera kayıtlarında davalının müvekkili şirket adresine gelerek mahalde bulunan müvekkiline ait malları muhafaza altına almaya, müvekkilinin şirketinde borçlu ile ilgili hiçbir evrak olmamasına rağmen usulsüz bir şekilde haciz memurunun yönlendirmesiyle haciz ve muhafaza işlemi yapmaya çalıştığının açıkça görüldüğünü, Yerel mahkemece bu hususun dahi araştırılmadığını, ticari faaliyetinin devamlılığını sağlamak ve gelir elde etmeye devam etmek zorunda olan müvekkilinin alacaklının haciz ve derhal muhafaza tehdidi karşısında aynı tarihte, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya borcunun ödenmesine ilişkin protokolü ve 11 adet bonoyu icra tehdidi altında, davalının baskısı sonucu imzalamak zorunda kaldığını, olay sırasında haciz mahallinde bulunan, içlerinde avukat olanların da bulunduğu tanıkların yukarıda belirtilen tüm hususlara ilişkin bilgi ve görgü sahibi olduklarını, Yerel mahkemece tanıklar dahi dinlenmeden davanın reddedilmesinin usule aykırı olduğunu; 04.11.2021 tanzim 15.11.2021 ödeme tarihli 35.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.12.2021 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.01.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.02.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.03.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.04.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.05.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.06.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.07.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.08.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL, 04.11.2021 tanzim 15.09.2022 ödeme tarihli 24.000,00 TL bedelli bonoların tümünün müvekkilini borçlu kılacak hiçbir neden yok iken, icra baskısı altında ödendiğini, davacı müvekkili tarafından davalıya toplamda 275.000,00 TL ödeme yapıldığını, maruz kaldığı baskı ve icra tehdidi nedeniyle davacı müvekkilinin bugüne değin dava açamadığını, imzaladığı bonoları ödediğini ve vade tarihi 15.09.2022 olan son bono bedelini de ödedikten sonra dava açmaya karar verdiğini; Davalının alacaklının İstanbul … İcra Müdürülüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden dava dışı borçlu … Ticaret Limited Şirketi aleyhine takip başlattığını, ancak dosya borcundan borç ilişkisinin tarafı olmayan müvekkilini sorumlu tutmuş olması, haciz ve muhafaza tehdidiyle borcu üstlenmeye ve protokol imzalamaya müvekkilini zorlamış olması, nitekim haksız ve kötü niyetli olarak alacağını müvekkilinden tahsil etmiş olması hususları karşısında; müvekkilinin bahsi geçen şekilde bir borcu bulunmadığı halde ödemiş olduğu miktar ile davalı alacaklının haksız kazanç elde ettiğinin açık olduğunu, bu nedenlerle müvekkili tarafından davalıya ödenen bedelin istirdadına karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay 19.H.D 2018/3482E., 2019/3484 K. 27.05.2019 tarihli kararının da tüm bu iddiaları destekler nitelikte olduğunu; (Dava, İİK. 72. maddesi uyarınca açılan bonolardan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir. Davacı, davalının 3.şahsın alacağı için işyerinde haciz işlemi başlattığını, muhafaza tehdidi ile borcu ödemek zorunda kaldığını ve dava konusu bonoları verdiğini beyan etmiştir. Dosya içerisinde bulunan haciz tutanaklarının incelenmesinde, davacının haciz tehdidi altında bonoları verdiği şeklinde beyanda bulunduğu yine bu hususta taraflar arasında 12.06.2014 gece yarısı saat 00.05’te protokol düzenlendiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından haczedilen ve muhafaza altına alınan mallarla ilgili … 24.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/745 Esas sayılı dosyasından dava açıldığı ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacının istihkak iddiası ile ilgili görülmekte olan davasının beklenerek sözkonusu istihkak iddiasına ilişkin bu davanın eldeki davayı doğrudan etkileyeceği gözetilerek, şayet istihkak davası davacı lehine sonuçlanırsa sözkonusu bonoların haciz ve muhafaza tehdidi altında verildiği kabul olunup, davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yanılgılı gerekçe ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.) Müvekkilinin ne kendisine davalı tarafından zorla imzalatılan 11 adet bonodan, ne 04.11.2021 tarihli protokolden, ne de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından kaynaklanan herhangi bir borcu bulunmadığı için, haksız yere davalıya ödeme yaparak uğradığı zararın giderilebilmesi amacıyla; davalıya haksız olarak ödenen toplam 275.000 TL’nin ödendiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesi amacıyla açtıkları davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğini beyanla Yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haciz baskısı ve tehdidi altında borçlu olunmadığı halde ödendiği iddiası ile ödenen bedelin istirdadı talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamından; davalı tarafından İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi ile … aleyhine toplam 230.284,07 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak kambiyo evraklarında davacının cirosunun bulunmadığı, takibin kesinleşmesi üzerine icra dairesince haciz işlemlerine geçildiği ve Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Talimat sayılı dosyasından 04.11.2021 tarihinde davacı şirketin adresine hacze gidildiği, haciz sırasında davacı şirket yetkilisinin hazır olduğunun ve davalı alacaklı vekilinin hiçbir işlem yapılmamasını talep ettiğinin tutanak altına alındığı, taraflar arasında imzalanan 04.11.2021 tarihli protokol ile tarafların, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu borcun ödenmesi için anlaştıkları ve davacının borca katılan olarak davalıya protokol kapsamında ödeme için 11 adet senedi verdiğinin kabul edildiği, davacı tarafından senet bedellerinin ödendiği ve bu dava ile davalıdan borçlu olmadığı halde ödediği senet bedellerinin istirdadını ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/7. maddesi uyarınca takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması sebebiyle borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan kişi tarafından söz konusu paranın iadesi talebi ile bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açılabilecektir. Mahkemece davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığı, İİK’nın 72/7. maddesine dayanan istirdat davasını ancak takip borçlusunun açabileceği, davacının ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak ve ancak dosya borçlusundan talepte bulunabileceği gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; davada icra takip dosyasına ödenen bedelin değil, taraflar arasında imzalanan protokol gereği verilen ve ödemesi yapılan senet bedellerinin istirdadının talep edildiği, davacının protokol ile senetleri tehdit ve baskı nedeniyle imzaladığını ve borçlu olmadığını iddia ederek istirdat talebinde bulunduğu, sebepsiz zenginleşmeye dayanmadığı, kaldı ki bu halde aktif husumet değil pasif husumet yokluğunun söz konusu olacağı, dolayısıyla Mahkemece davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, taraflar arasında imzalanan protokolün TBK’nın 201. maddesinde; “Borca katılma, mevcut bir borca borçlunun yanında yer almak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, borçlu ile birlikte borçtan sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir.” şeklinde düzenlenen borca katılma sözleşmesi olduğu ve davacının senetleri bu sözleşme uyarınca verdiği, sözleşmeyi ise baskı ve tehdit ile imzaladığını iddia ettiği, bu iddiasının TBK’nın 37 ve 38. maddesinde düzenlenen ve iradenin sakatlanması hallerinden olan korkutma iddiası olduğu, anılan maddelerde, taraflardan birinin, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı olmayacağının, korkutulanın, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı olması halinde, korkutmanın gerçekleşmiş sayılacağının ve bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığının kabul edileceğinin, aynı kanunun 39. maddesinde ise korkutulanın, korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılacağının düzenlendiği, dosyada mevcut haciz tutanağının 04.11.2021 tarihli olduğu, sözleşmenin de aynı tarihte yapıldığı, haciz baskısı ve tehdidi iddiasının en geç 05.11.2021 tarihi itibariyle ortadan kalkacağı, davanın 27.12.2022 tarihinde açıldığı, davacının davadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunduğu, arabuluculuğa başvuru yapılması halinde sürenin duracağı ancak arabuluculuğa başvuru tarihinin de 10.11.2022 olduğu, dolayısıyla başvuru tarihinden önce 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ İLE; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2023 tarih ve 2022/895 Esas ve 2023/312 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 2-Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE; İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcının davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 4.696,32 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 4.426,47‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2023/2024 AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13,14. maddeleri ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26. maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 8-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 10-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 72,00 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 564‬,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 02/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.