Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1418 E. 2023/1275 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1418 Esas
KARAR NO: 2023/1275 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/479 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 06/07/2023 (Ara Karar)
DAVA: Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin her biri 1 kuruş değerinde 11.000.000.000 adet paydan oluşan 110.000.000 TL sermayesinin bulunduğunu, müvekkillerinin 21.975.747,48 TL sermayeyi temsil ettiklerini ve şirket sermayesininde azınlık pay sahibi olduklarını, müvekkillerinin müteveffa …’nun şirkette bulunduğu iddia edilen paylarını mirasçılık yolu ile iktisap ettiklerini, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin …, …, …, … ve …’ten oluştuğunu, şirketin sermaye payının %27,88’inin … Holding A.Ş.’ye , %51’inin ise … ve …’na ait olduğunu, vakfın paylarının şirket genel kurul toplantılarında yönetim kurulu başkanı … tarafından temsil edildiğini, şirketin %37,38 payının halen müteveffa …’nun eşi olduğu iddia edilen …’na ait olduğunu ve mahkeme kararı ile …’in …’nun hastalığı sebebi ile kendisine vasi olarak atandığını dolayısıyla …’na ait olduğu iddia edilen paylar ve genel kurulda bu paylara ilişkin kullanılan oyların … kontrolünde olduğunu ancak …’in şirketteki oyunun sadece 7 ( 0.07TL şirket sermayesi ) olmasına rağmen şirketin %55’lik payını idare ettiğini, bu durumun menfaat çatışması oluşturduğunu, pay sahibi hakları kullanılarak alınacak kararlarda …’in oydun yoksun olması gerektiğini, ancak … davalı şirketin yöneticisi olmasına rağmen genel kurulda ibra edilme, finansal tabloların bilançoların onaylanması ve yönetim kurulu üyelerine mali haklar tanınması için kendi lehine oy kullanarak kanuna aykırı davrandığını, Vakfın ve …’nun payları toplamının genel kurul toplantılarında, toplantı ve karar yeter sayılarını sağladığını, …’in aynı zamanda bağlı şirketinin yönetimini de elinde bulundurduğunu ve şirketle ilgili alınan kararların herhangi bir denetime tabi olmadan rahatça uygulandığını, 2015 yılında müteveffa …’nun vefatından sonra şirketin yönetimine …’in geçtiğini ve bu tarih itibari ile gerçekleşen ve müvekkillerinin mülkiyet haklarını etkileyen olaylar hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, müvekkillerinin bilgi alma hakkını kullanamadıklarını, 30/03/2023 tarihli genel kurulu toplantısında müvekkillerinin özel denetim yapılması için önerge verdiklerini ancak genel kurul oylamasında önergenin haksız ve hukuksuz yere reddedildiğini, genel kuruldan önce şirket merkezinde bulundurulması gereken bazı belgelerin hazır edilmediğini, müvekkillerinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını yeterince kullanamadıklarını ve pay sahibi haklarının ihlal edildiğini, toplantı tutanağına genel kurul gündem ilanının eksik yayınlandığının, yönetim kurulu kar payı önerisinin gündem ilanında bulunmadığının ve pay sahiplerince incelenmek üzere şirket merkezinde hazır tutulmadığının şerh düşüldüğünü ve şirket esas sözleşmesinin toplantı salonunda bulunmadığını, TTK ve genel kurul yönetmeliğine aykırı bir genel kurul toplantısı yapıldığını, genel kurulda hazır bulunması gereken belgelerin eksik olduğunu, yönetim kurulunun bilgi verme yükümlülüğünü kasten ihlal ettiğini, müvekkillerinin genel kurul toplantısında yazılı veya sözlü olarak izahatını talep ettiği hususlara cevap verilmemiş veya tam ve yeterince izahat verilmemiş olduğunu, müvekkillerinin yazılı olarak özel denetim konularını yönetime sunduğunu ve …’den istenilen konularda açıklamada bulunması talebi ile ilgili talebin reddedildiğini, toplantı başkanlığına, şirketin nakit akımının düzgün yönetilip yönetilmediği, şirket ve iştiraklerden nerelere ne miktarda bağış yapıldığı, şirketin bankada nakit kaynakları olmasına rağmen ne kadar hangi faiz oranında ve neden kredi kullanıldığı, şirketin yönetim kurulu üyeleri ve şirket yöneticilerine üst yönetime sağlanan mali haklar, şirket karını azaltıcı işlemler ve şirket çalışan sayısı azalmasına rağmen giderlerin düşmemesi, içerikli önerge verildiğini ve önergenin …’in temsil ettiği oylar ile reddedildiğini, yönetim kurulu üyelerine fahiş oranda mali haklar sağlandığını ve bunun sebebinin sorulmasına, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılmak istenmesine rağmen bu soruya da herhangi bir açıklamada bulunulmadığını, yönetim kurulunun şirket kasalarından gereksiz bağışlarda bulunduğunu ve ortakların kar payını azalttığını, ayrıca yapılan bağışların kanun ve şirket ana sözleşmesine aykırı olarak yapıldığını beyanla HMK’nın 389 ve diğer maddeleri gereği dava süresince mevcut menfaat çatışması ve şirket ile davacı ortakların haklarının korunması gerekliği dikkate alınarak şirkete tedbiren denetim ve onay kayyım tayinine, bu sebeple yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılmasına, davalı şirketin malvarlığı (gayrimenkul ile menkuller ve motorlu araçlar) üzerine, üçüncü kişilere devrini ya da şirketin haklarını azaltıp yok edecek tüm tasarrufları önleyecek şekilde ihtiyati tedbir konulmasına, tedbiren şirketin bağış yapmasının engellenilmesine ve yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemelerin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 06/07/2023 Ara Karar Tarihli 2023/479 Esas sayılı ara kararında;”Dava; TTK 438 ve diğer maddelerinde düzenlenen özel denetçi atanması istemine ilişkindir.Her ne kadar davacılar vekili genel kurullarda ve yönetim kurulu tarafından alınan kararlarda ve işlemlerde usulsüzlük iddialarına dayanarak şirkete kayyım atanması, şirket mal varlığına el konulması, şirketin bağış yapmasının önlenmesi, yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemelerin tedbiren durdurulmasını talep etmekte ise de; olayların anlatımı ve tedbir istenen hususlar bu davanın konusu değildir. Zira bu dava genel kurul iptali, yönetim kurulu kararı iptali ya da sorumluluk davası değildir. Kaldı ki davacının iddiaları ancak denetçi atanması halinde tespit edilebilecek hususlar olup, bu davada şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde de bilirkişi incelemesi yapılmayacaktır. Davacıların tedbir istediği hususlar bu davanın konusu olmadığı gibi, talebin kabulü halinde şirket işleyişi yönünden telafisi imkansız zarar doğuracağı açıktır. Kaldı ki yönetici bu davada taraf olmadığı halde yönetim yetkisinin kaldırılarak kayyım atanması da usulen mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle davacıların tüm tedbir taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. “gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; Yönetim kurulu başkanı … ile mirasçı pay sahipleri arasında menfaat çatışması bulunduğunu, … ve … üzerinden hakim şirketi; hakim şirket üzerinden davalı şirketi kontrol eden yönetim kurulu başkanının, mirasçı pay sahiplerinin haklarını mütemadiyen ihlal ettiğini, davalı şirketin sermayesinin %27,88’inin … AŞ’ye ait olduğunu, (… AŞ, Davalı Şirket için hakim şirkettir). … AŞ’nin sermayesinin/paylarının %51’inin … ve …’na ait olduğunu, Vakfın paylarının, şirket genel kurul toplantılarında Vakfın Yönetim kurulu başkanı … tarafından temsil edildiğini, şirketin %37,38 sermayesi/paylarının halen (müteveffa …’nun eşi) …’na ait olduğunu, …’nun demans hastası olduğunu, İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 08.04.2015 tarih, 2015/213 Esas ve 2015/267 Karar nolu ilamı ile …’nin …’nun vasisi olarak atandığını, …’na ait payların ve genel kurulda bu paylara ilişkin kullanılan oyların …’in kontrolünde olduğunu, …’in şirketteki oyunun sadece 7 olduğunu, diğer bir ifade ile şirkette 0,07 TL (7 KURUŞ) sermayesi olan …’nin, şirketin %55 payını idare ettiğini; Şirketin %37,38’ine isabet eden payın, şirket yöneticisi … tarafından “vasi” olarak kontrol edildiğini, bu durumun, açıkça menfaat çatışması oluşturduğunu, pay sahibinin hakları kullanılarak alınacak kararlarda …’in oydan yoksun olmasının gerektiğini, …’in davalı şirketin yöneticisi olmasına rağmen; genel kurulda ibra edilme, finansal tabloların, bilançoların onaylanması ve yönetim kurulu üyelerine mali haklar tanınması için kendi lehine oy kullandığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 436/2. maddesi gereğince, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağını, Vakfın ve …’nun payların toplamının genel kurul toplantılarında, toplantı ve karar yeter sayılarını sağladığını, (%55). …’in, aynı zamanda bağlı şirketlerin yönetimini de elinde bulundurduğundan bahisle, şirketle ilgili alınan kararların, herhangi bir denetime tabi olmadan rahatça uygulandığını; Her ne kadar ülkenin en büyük halka açık ecza depolarından biri olsa da, davalı … A.Ş.’nin maalesef bir grup mutlu çoğunluğun elinde ve kontrolünde olduğunu, bu çoğunluğun tek başına (Şirkette 0,07 TL sermayesi olan) …’den oluştuğunu, dava dışı ortakların, davalı şirket yöneticilerinin, özellikle … hakkında, birçok kez savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, 2021 yılı hesap döneminde de genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü davalarının açıldığını, vesayet yolu ile şirketin idaresinde bulunan mevcut yönetim kurulu üyesi ile pay sahipleri arasında husumet olduğunun açık olduğunu; Mirasçı pay sahipleri tarafından yönetim kurulu başkanı … hakkında çok sayıda suç duyurusu yapıldığını, davalı şirketin, holding yapılanması içinde bağlı şirket olduğunu, Holding ve davalı şirket yapılanmasında yönetimde bulunmayan ortakların şirket işlerinden haberlerinin dahi olmayacağını, 2015 yılında murisin ölümü ile şirketin yönetimi ve kontrolünün …’e geçtiğini, ilk başlarda, mirasçı pay sahiplerini genel kurul toplantısına dahi davet etmeyen …’in, sonrasında şirket karını azaltıcı işlemler yaparak pay sahiplerinin haklarını ihlal etmeye devam ettiğini, mirasçı pay sahiplerinden …, … ve … tarafından … hakkında SPK m. 112, TCK m. 155/2 ve TCK m. 164’e muhalefet eylemleri sebebiyle savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu; …’in, paylaşılacak mallar listesinde, şirketler topluluğunda yer alan iki şirketin hisselerini bildirmediğini, mirasçı pay sahiplerinden …, … ve … tarafından 18.06.2022 tarihinde yapılan bir diğer suç duyurusunun; nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, emniyeti suistimal, şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi sebebiyle olduğunu, bu suç duyurusunun yönetim kurulunun tamamına yönelik olduğunu, bu suç duyurusunda da yönetim kurulunun akçeli işlerinin konu edildiğini, muhasebeciler ile birlikte usulsüz işlemler yaptığının da ortaya konulduğunu; Mirasçı pay sahiplerinden …, … ve … tarafından 18.06.2022 tarihinde yapılan üçüncü suç duyurusunda; TTK ve Esas sözleşmeye aykırı olarak, yönetim kuruluna mali haklar sağlandığının konu edildiğini, bu suç duyurusunda: “şirket esas sözleşmesinde hüküm olmamasına rağmen, geçen yıllarda yapılan genel kurullarda ödeme yapılmasına ilişkin karar alınmamasına rağmen, şirket yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemelerle ilgili usulsüzlük yapıldığının” belirtildiğini, mirasçı pay sahiplerinin, davalı şirketin önceki genel kurul toplantılarında alınan kararlara karşı hükümsüzlük davası açtığını; İşbu davada davalı olan … A.Ş’nin davalı olduğu İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/597 Esas sayılı davada: 30.03.2021 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların yokluğuna hükmedilmesi için dava açıldığını, Holding ve bağlı şirketler genel kurullarında …’nun aralarındaki menfaat çatışmasına rağmen vasisi ve aynı zamanda şirketlerin yönetim kurulu başkanı olan kişi tarafından temsil edilmesi, yönetim kurulunun ibrasında vasinin kısıtlı adına oy kullanması,… hissedarlardan …’nun mirasçılarının şirketin genel kurullarına usulüne uygun davet edilmemesi, oy kullanma, temsil edilme, bilgi alma haklarının engellenmesi; iptal nedeni olarak ise sözleşmede hüküm olmaması ve genel kurul kararı olmamasına rağmen, yönetim kurulu üyelerine maaş, prim huzur hakkı vs. adlar altında ödemeler yapılması ve buna rağmen yönetimin ibra edilmesini gösterdiğini, adı geçen davada, …nun mirasçılarının hisselerinin gizlendiğini, menfaat çatışmasından dolayı, bu hisseler için temsil kayyımı atanması gereken bir durum olmasına rağmen, bu durumun yönetim kurulu başkanı … tarafından kasıtlı şekilde ihlal edildiğini; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/598 Esas sayılı dosyasında: davalı holdingin iştiraki olan … AŞ’nin genel kurul toplantılarında yapılan hukuksuzlukların dava konusu edildiğini, şirketler topluluğunun kurucusu ve sahibi …’nun varisi ortakların … AŞ, … AŞ ve … AŞ genel kurul toplantılarına katılmalarının engellendiğinin bilirkişi raporu ile ispat edildiğini, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/599 Esas sayılı dosyasında: davalı holdingin iştiraki olan … Tic. AŞ’nin genel kurul toplantılarında yapılan hukuksuzlukların dava konusu edildiğini, davanın gerekçesinin yukarıdaki davalar ile aynı olduğunu, kısacası, mirasçı pay sahiplerinin genel kurula davet edilmemesi, yönetim kurulunun ibrasında vasinin oy kullanması, şirket esas sözleşmesinde hüküm bulunmaması ve genel kurulda karar alınmamış olmasına rağmen, yönetim kurulu üyelerine fahiş miktarlarda mali haklar sağlanması olduğunu, mirasçı pay sahiplerinin şirket aleyhine açtığı başka davaların da bulunduğunu; Mirasçı pay sahiplerinin; …’in vasilik haklarını kötüye kullandığı gerekçesiyle de hukuki yollara başvurduğunu, İstanbul Anadolu 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/213 Esas sayılı dosyasında; kısıtlı …’na vasi olarak atanan … ile kısıtlı arasında menfaat çatışması bulunması nedeniyle, vasinin görevden alınarak yeni bir vasi atanması, bu talebin uygun görülmemesi halinde kısıtlının şirket hisselerinin yönetimi için kayyım tayin edilmesinin istendiğini, yönetim kurulu başkanı …’in, mahkeme kararları ile vasiliğin kendisine verdiği yetkileri kötüye kullanarak davalı şirketin küçük pay sahiplerinin haklarını ihlal ettiğini, yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılmasının gerektiğini; Yönetim kurulu kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, şirket malvarlığının korunması için yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini, yönetim kurulu üyelerine fahiş oranda mali haklar sağlandığını, 2021 hesap yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 6.maddesine göre yönetim kurulu üyelerinin mali haklarının belirlenmesi kapsamında oylamaya geçildiğini, yönetim kurulu üyelerine ve üst düzey yöneticilere sağlanan prim ve benzeri menfaatler toplamının azami brüt 10.000.000-TL olarak belirlenmesine… oy çokluğu ile kabul verildiğini, bir önceki yılın (2021 hesap yılı) olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine sağlanan mali hak toplam tutarının bu olduğunu, (10.000.000-TL), ancak 2022 yılı olağan genel kurul toplantısında afaki bir artış ile bu tutarın yaklaşık 3 (üç) katı olarak 28.000.000 TL kararlaştırıldığını, davalı şirketin, … A.Ş’nin iştiraki olduğunu, holdingin iştirakleri olan şirketlerin yönetiminin de bu kişinin elinde olduğunu, bağlı şirketlerde de yüksek ve afaki ücretlerin belirlendiğini, davalı … A.Ş.’nin 30.03.2023 tarihinde yapılan 2022 hesap yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 6.maddesi olarak yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı, ikramiye ve prim olarak 2023 yılı için yıllık toplam 28.000.000-TL’yi geçmemek üzere mali hak sağlandığını, bu meblağın yönetim kurulu üyeleri arasında hangi nam ve başlık altında ve kişiler bazında nasıl dağıtılacağı konusunda da Yönetim Kurulu Başkanına yani …’e yetki verildiğini; Hakim Şirket … A.Ş.’nin 30.03.2023 tarihinde yapılan 2022 hesap yılı olağan genel kurul toplantısında gündemin 7.maddesi olarak yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı, ikramiye ve prim olarak 2023 yılı için yıllık toplam 4.000.000-TL’yi geçmemek üzere mali hak sağlandığını, bu meblağın yönetim kurulu üyeleri arasında hangi nam ve başlık altında ve kişiler bazında nasıl dağıtılacağı konusunda da Yönetim Kurulu Başkanına yeni …’e yetki verildiğini; Davalı şirkette gündemin 6.maddesine göre, Yönetim kurulu üyeleri ve üst düzey yöneticilere sağlanan mali hakların 28.000.000-TL, pay sahiplerine dağıttığı BRÜT karın ise 80.000.000-TL olduğunu, yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılmaması halinde, bu miktarın şirket kasasından çıkarılacağını, bu sayede şirketin ve pay sahiplerinin doğrudan zararının meydana geleceğini, şirketin yöneticileri tarafından, azınlık pay sahiplerinin haklarına tecavüz edilerek, yönetim kurulu üyelerine yüksek ücretler belirlenmesinin Yargıtay içtihatlarına göre iptal yaptırımına tabi olduğunu; Kar payı ödemesi konusunda hassas olmayan yönetimin, kendilerine holding ve bu holding bünyesindeki bağlı şirketlerden çok yüksek ücretler belirlemesinin menfaat çatışmasını ortaya çıkardığını, yönetimin, ortakların menfaatine uygun hareket etmek zorunda olduğunu, ortakların menfaatleri ile yönetimin menfaatleri çatıştığında kendi menfaatlerine öncelik vermemeleri gerektiğini, ortaklara zarar vermekten kaçınması gerektiğini, şirketin yöneticisi …’in zaten yüklü miktarda mali haklara sahip olduğundan bahisle karın dağıtılıp dağıtılmamasının onun menfaatlerini ilgilendirmediğini, tam tersine, davalı şirket ve bağlı şirketler üzerinden kar payının azaltılması yönünde işlemler yaptığını, bu sebeple yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini, yönetim kurulu tarafından, kanun ve esas sözleşmeye aykırı olarak şirket kasasından yüksek miktarlarda bağışlar yapılarak pay sahiplerinin kar payı alma hakkının ihlal edildiğini, şirketin faaliyet raporunda “Şirketin yıl içinde yapmış olduğu bağış ve yardımlar ile sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde yapılan harcamalara ilişkin bilgiler: 2022 yılında toplam 324.283 TL’lik bağış (burs amaçlı) ve yardım yapılmıştır (2021: 27.817 TL).” açıklamasının yer aldığını, davalı şirkette 2022 hesap yılında, 2021 yılında yapılan bağışın yaklaşık 12 katı bağış yapıldığını, bu bağışların hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin sermayesinin/paylarının %27,88’inin hakim şirketinin olduğunu, hakim şirketin (… Anonim Şirketi) sermayesinin/paylarının %51’inin de … ve …’na ait olduğunu, davalı şirketin genel kurul toplantılarında hakim şirketin paylarının, … tarafından temsil edildiğini, …’nun da demans hastası olduğundan bahisle, davalı şirkette …’nun sahibi olduğu %38’lik sermaye payının kontrolünün de …’in elinde olduğunu; … ve …’nın eğitim alanında bağışlar yapmak, öğrencilere burslar vermek misyonuna sahip olduğunu, davalı şirketin bağlı olduğu Holding’deki payından gelen kar payı ile bunu gayet rahat bir şekilde yapabileceğini, ancak şirketin yönetiminin, vakfın kaynakları yanında, holding ve bağlı şirketlerin nakdini de bağış yaptıklarını, şirketlerin kasalarından yapılan bu bağışların gereksiz olduğunu, ortakların kar payını azaltmak kastıyla yapıldığını, yönetim kurulunun yaptığı bağışların kanun ve şirket esas sözleşmesine aykırı olduğunu, şirketlerin; esas sözleşmelerinde yer alan hükme dayanarak, her ne kadar ihtiyaç durumundaki vakıf ve kuruluşlara yönetim kurulu kararı ile ayni veya nakdi bağış ve yardımlarda bulunabilir ise de, yapılacak bağışların üst sınırının genel kurulca belirlendiğini ve yapılan bağış tutarının dağıtılabilir kar matrahına eklendiğini, bu esasın ihlal edildiğini; Yönetim kurulunun bağış işlemi ile pay sahibinin kar payını azalttığını, bağışı, kendi huzur hakkı veya ücretinden yapmadığını, pay sahiplerine dağıtılabilir brüt kar üzerinden yaptığını, bu sebeple yapılacak bağışın bir üst sınırı olması gerektiğini, somut davada, davalı şirketin kurucu iradesi tarafından bir vakıf kurulduğunu ve bu vakfa hakim şirketin %51’inin aktarıldığını, kısaca şirketin bağış yapmasına gerek olmadığını, yapılan bağışların, yönetim kurulu tarafından kötüniyetle yapılan karı azaltıcı işlemler olduğunu, karı azaltıcı işlemlerin önüne geçmek için yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılmasının gerekli olduğunu; Davalı şirketin ve bağlı ortaklıkların asıl sahibinin müteveffa …’nun mirasçıları ve … olduğunu, şirketin % 0,0….1 ortağı …’in, …’nun ölümü ve …’nun hastalığı sebebiyle vasi atanmasını fırsat bilerek şirketin yönetimini ele geçirdiğini, …’nun varislerinin, yani davacı müvekkillerinin şirketin ortağı ve şirket ile bağlı iştiraklerin gerçek sahipleri olduklarını, yöneticilere bir önceki yıllara göre 3-4 kat fazla mali haklar sağlandığını, şirketin uhdesinde bulunan taşınmazların satılmayarak kiraya verildiğini, bir önceki hesap yılına göre 12 kat fazla bağış yapıldığını, tüm bu yapılanların tek bir amacı olduğunu, bu amacın da mirasçı pay sahiplerinin kar payını azaltmak olduğunu, bu kötüniyetli davranışların önüne geçilmesi gerektiğini, bu sebeplerle tedbiren bir kayyım atanmasının zaruri olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir talebinin reddine hükmeden 06/07/2023 tarihli ara kararın kaldırılarak 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. maddeleri gereğince işbu dava süresince mevcut menfaat çatışması ve şirket ile davacı ortağın haklarının korunması gerekliliği dikkate alınarak, şirkete tedbiren denetim ve onay kayyımı tayinine, davalı şirketin yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılmasına, davalı şirketin malvarlığı (gayrimenkul ile menkuller ve motorlu araçlar) üzerine, üçüncü kişilere devrini ya da şirketin haklarını azaltıp yok edecek tüm tasarrufları önleyecek şekilde ihtiyati tedbir konulmasına, tedbiren şirketin bağış yapmasının engellenmesine ve yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemelerin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, özel denetçi tayini talebi ile açılan davada, davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanması, şirket yönetim kurulunun yetkisinin sınırlandırılması, şirketin malvarlığı değerleri üzerine üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulması, tedbiren şirketin bağış yapmasının engellemesi ve şirket yönetim kurulu üyelerine yapılacak ödemelerin durdurulmasına ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut dosyada; davalı şirket yönetim kurulu başkanının …, başkan yardımcısının …, diğer yönetim kurulu üyelerinin …, … ve … olduğu, yönetim kurulu üyelerinin davalı şirketi müşterek temsil yetkisine sahip oldukları ve görev sürelerinin devam ettiği, şirkette herhangi bir organ boşluğunun olmadığı, davanın davalı şirkete/ yönetim kurulu üyelerine karşı açılmış bir sorumluluk/tazminat/alacak davası olmadığı, davalı şirketin malvarlığı değerlerinin dava konusu edilmediği, davacı tarafından dosya kapsamında ileri sürülen vakıalar yargılamaya ve ispata muhtaç olmakla birlikte ancak açıklanan şekilde açılmış davalarda ihtiyati tedbir sebebi olarak ileri sürülebilecekleri, bu minvalde HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin koşulları oluşmadığından Mahkemece talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, 7-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.