Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1417 E. 2023/1292 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1417
KARAR NO: 2023/1292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2023 (Ara Karar Tarihi)
DOSYA NUMARASI: 2023/341 Esas (Derdest Dava Dosyası)
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
TALEP:İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıların yetkilisi bulunduğu … Dış Tic. Ltd. Şti’den 28.12.2018 – 03.11.2019 tarihleri arasında kesintisiz kasap olarak çalıştığını, davacının iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedilmesi üzerine Bakırköy 15 İş Mahkemesinin 2019/579 E sayılı dosyası ile işçilik alacağı davası açıldığını ve 21.01.2021 tarihinde karara çıkarak 06.05.2021 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen kararın akabinde alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile ilamlı takip başlatıldığını, ancak davalıların muvazaalı işlemler ile davacının alacağına kavuşmasını engellediklerini, … Dış Tic. Ltd. Şti’nin tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak 37.005,90 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili aynı dilekçe ile gelecekte verilecek mahkeme ilamının uygulanabilir olması için davalıların taşınmazlarına ilama bağlanmış alacak miktarınca teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/05/2023 tarih ve 2023/341 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” İİK 257.maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır, yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder. Somut olayda, davacı ihtiyati haciz talep eden tarafından sunulan delillere göre, … Dış Tic. Ltd. Şti açısından muaccel bir alacaktan söz edilebilse de şirket yetkilileri olan davalılar açısından davalıların muvazaalı işlemler yapıp yapmadıkları sabit olmadığından alacağın muaccel olduğundan söz edilemeyeceği bu nedenle İİK 257/1.fıkrası şartlarının oluşmadığı, borçlunun mallarını gizlediği, kaçırdığı ya da kaçtığı tespit edilemediğinden İİK 257/2.fıkrası şartlarının da oluşmadığı kabul edilerek davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı Tarafın İhtiyati Haciz Talebinin REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2023 tarihli 2023/341 Esas sayılı dosyasından verilen “ihtiyati haciz talebinin reddi” kararının, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu verilmiş olup usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesinden geçerek söz konusu kararın kaldırılması gerektiğini, Mahkemenin gerekçeli kararında; “İİK 257.maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır, yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder. Somut olayda, davacı ihtiyati haciz talep eden tarafından sunulan delillere göre, … Dış Tic. Ltd. Şti. açısından muaccel bir alacaktan söz edilebilse de şirket yetkilileri olan davalılar açısından davalıların muvazaalı işlemler yapıp yapmadıkları sabit olmadığından alacağın muaccel olduğundan söz edilemeyeceği bu nedenle İİK 257/1.fıkrası şartlarının oluşmadığı, borçlunun mallarını gizlediği, kaçırdığı ya da kaçtığı tespit edilemediğinden İİK 257/2.fıkrası şartlarının da oluşmadığı kabul edilerek davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde bir hüküm kurulduğunu, ancak somut olayda İİK 257. madde kapsamında ihtiyati haczin tüm şartlarının oluştuğunu, Davanın dayanağının, Bakırköy 15. İş Mahkemesi’nin 2019/579 Esas sayılı dosyasından verilmiş ilam olup alacaklarının ilamlı bir alacak olduğunu, dolayısıyla somut olayda vadesi gelmemiş bir borçtan söz edilemeyeceğini, yerel mahkemenin davalıların ortağı olduğu … Dış Tic. Ltd. Şti. açısından muaccel bir alacaktan söz edilebilirse de, şirket yetkilileri olan davalılar açısından davalıların muvazaalı işlemler yapıp yapmadıkları sabit olmadığından alacağın muaccel olduğundan söz edilemeyeceği, bu nedenle İİK 257/1.fıkrası şartlarının oluşmadığından bahsetmişse de; İİK 257/1.fıkrası rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş borcun alacaklısının, borçlunun mallarını ihtiyaten haczettirebileceği yönünde olduğunu, öncelikle söz konusu alacak ilama dayalı olduğundan İİK 257/1.fıkra kapsamında vadesi gelmiş bir borçtan söz edilebileceğinden ihtiyati haciz taleplerinin reddinin hukuka uygun olmadığını, İİK 257/2.fıkrada ise; vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebilir denildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davaya konu alacağın vadesi gelmemiş bir borç olduğu farz edilse dahi, 257/2. fıkradaki şartların gerçekleştiğinin de açık ve net olduğunu, olayda davalıların, ortağı oldukları şirketi ticaret sicile hiçbir şekilde bildirimde bulunmadan kapattıklarını ve hatta şirketin bulunduğu binayı yıktırdıklarını, ortada hiçbir şirket olmamasına rağmen, davalıların muvazaalı bir şekilde şirketi ticaret sicilde hala faal olarak göstermekte olduklarını, bu kapsamda davalıların muayyen bir adreslerinin olmadığından rahatlıkla söz edilebileceği gibi borçlarından kurtulma maksadıyla mallarını gizlemeye ve kaçırmaya yönelik işlemlerde bulunduklarının da sabit olduğunu, dolayısıyla hem İİK 257/1 hem de 2. fıkrada bahsi geçen tüm şartların olayda mevcut olduğunu, Yerel mahkemenin, davalıların ortağı olduğu … Dış Tic. Ltd. Şti. açısından muaccel bir alacaktan söz edilebilirse de, şirket yetkilileri olan davalılar açısından davalıların muvazaalı işlemler yapıp yapmadıkları sabit olmadığından alacağın muaccel olduğundan söz edilemeyeceğinden bahisle ihtiyati haciz taleplerini reddettiğini, oysa borcun muaccel olup talep edilebilir olma halinin başka, alacağın var olup olmadığının yapılacak yargılama sonucunda mahkeme kararıyla tespit edilmesi halinin başka bir durum olduğunu, davaya konu alacağın ilama dayalı olup vadesi gelmiş ve muaccel bir borçtan açıkça söz edilebileceğini, davanın ana sebebinin de davalıların yetkilisi oldukları şirketi muvazaalı işlemler ve kötü niyetli bir şekilde ortadan kaldırmaları ve bu sebeple tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak söz konusu borçtan şirket yetkililerinin sorumlu tutulması olduğunu, Şirket yetkilileri olan davalılar açısından da; davalıların muvazaalı işlemler yaptıklarının tüm dosya kapsamından ve sundukları delillerden anlaşılmakta olduğunu, yerel mahkemenin öncelikle alacağın ilama dayalı olmasından ötürü vadesi gelmiş ve muaccel bir alacaktan söz edilebileceği kanısına varıp, dava sonucunda bir işçi olan davacının haklarına kavuşmasının engellenmemesi adına ihtiyati haciz kararı vermesi hukuka ve hakkaniyete en uygun karar olacak iken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile ihtiyati haciz taleplerini reddetmesinin, dava sonucunda elde edilecek alacağın tahsilini de tehlikeye attığını ve davacıyı daha da güç bir duruma soktuğunu, Yerel mahkeme, ilama dayalı bir alacağın muaccel hale geldiğini tespit ettikten ve ihtiyati haciz kararı verdikten sonra, söz konusu alacağın gerçekte mevcut olup olmadığının da yapılacak yargılama esnasında ortaya çıkması gerekmekte olduğunu, çünkü borcun muaccel hale gelip talep edilebilir olma halinin başka, alacağın gerçekte mevcut olup olmadığının yargılama sonucunda ortaya çıkmasının başka bir hal olduğunu, ihtiyati haciz taleplerinde arananın tam ve kesin bir ispat olmayıp, alacağın varlığına kanaat getiren herhangi bir hususun, yaklaşık ispat kapsamında kabul edilip, mahkemece yaklaşık ispat doğrultusunda ihtiyati haciz kararı verilebileceğini, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” nın yeterli olduğunu, mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmadığını, bu hükme göre alacaklınını, alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesinin aranmamakta olduğunu, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli kabul edilmekte olduğunu, Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 31.10.2016 tarihli, 2016/12324 Esas ve 2016/14117 Karar sayılı kararının ve yine aynı yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 24.5.2016 tarihli, 2016/4517 Esas ve 2016/6851 Karar sayılı kararının aynı yönde olduğunu, Dilekçesinde yer verilen Yargıtay kararlarında da ihtiyati hacze karar verilebilmesi için “yaklaşık ispat”ın yeterli görüldüğünü ve alacağın ilama dayalı olması ile çekilen bir ihtarname ile bildirilmesinin dahi alacağın varlığı hususunda mahkemeye yeterli gelen bir yaklaşık ispat aracı olduğunu, olayda ise davalıların yetkilileri olduğu şirketin yıkım halinde olduğuna dair fotoğraflar, bu durumu tespit eden haciz tutanağı, şirketin hala faal olduğunu gösteren ticaret sicil ve İTO kayıtları, dava konusu alacağın dayandığı ilam ve icra dosyasından yapılan şirkete ait taşınır-taşınmaz-banka kayıt sorgularının yaklaşık ispatı oldukça karşılayan deliller olduğunu, Dolayısıyla, yerel mahkemenin gerekçesinde gösterilen hususların tümü olayda gerçekleşmiş bulunduğundan, ihtiyati haciz taleplerinin teminatsız olarak kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu, davaya konu alacak bir ilama dayandığından muaccel olduğundan söz edilebileceğini, bir an için vadesi gelmediği kabul edilse dahi İİK 257/2. fıkrasındaki şartların da gerçekleştiğini, davalıların tüm kötü niyetli davranışlarının deliller ile ispatlanmış durumda olduğunu, davalıların ilama dayalı alacağın tahsilinden kaçınmak maksadıyla yıllardır muvazaalı işlemlerine devam etmekte olduklarını, alacaklarını teminat altına almak için ve olası mal kaçırmalar ile hak kayıplarının önüne geçmek için kanunun öngördüğü koşulların mevcudiyeti ışığında teminatsız ihtiyati haciz kararı isteme zorunluluğu hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan nedenlerle; – İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2023 tarihli 2023/341 Esas sayılı “ihtiyati haczin reddine” dair kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına mahal olmaksızın talepleri üzerinden hüküm kurulmasına, – Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesine karşı sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalıların ortağı olduğu dava dışı şirket ile davalılar arasındaki organik bağın tespiti ile tüzel kişilik perdesinin aralanması ve davacının dava dışı şirketten olan işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesine ilişkin davada ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. 2004 sayılı İİK’nın 258/1.maddesinde ise; “Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmünü içermektedir. Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmekle yükümlüdür. Somut davada ve talepte; davacı vekili, müvekkilinin davalıların ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şti’nden olan işçilik alacaklarının Bakırköy 15. İş Mahkemesi’nin 2019/579 esas ve 2021/18 karar sayılı ilamı ile hüküm altına alındığını ve kesinleşmesine müteakiben İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasında ilamlı icra takibi başlatıldığını, ancak icra takibinin semeresiz kaldığını, alacağın dava dışı şirketten tahsil edilemediğini, şirketin fiilen mevcut olmamasına ve üzerinde herhangi bir malvarlığı olmamasına rağmen resmi olarak varlığını sürdürdüğünü, davalıların işçilik alacaklarına ilişkin dava devam ederken kendi aralarında pay devri yaptıkları, davalıların dava dışı şirketin kar ve kazanç paylarının usulsüz olarak davalıların üzerine geçirildiği ve davacının alacağına kavuşmasının engellendiği, bu sebeple tüzel kişilik perdesi aralanarak davacının alacağının davalılardan tahsiline ve alacağın temini için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Ancak davacı vekili tarafından davalıların muvazaalı olarak iddia edilen eylemleri gerçekleştirdiklerine ve tüzel kişilik perdesinin aralanmasına ilişkin koşullarının oluştuğuna ilişkin yaklaşık ispat koşulunu gerçekleştirir geçerli bir delil veya belge dosyaya sunmamıştır. Davacı vekili tarafından tüzel kişilik perdesinin aralanmasına ilişkin koşullarının oluştuğu ve dava konusu alacaktan davalıların sorumlu olduğu hususu yaklaşık olarak ispat edilememiştir. Açıklanan nedenlerle bu aşamada yaklaşık ispat koşulu ve neticeten İİK’nın 257/1 maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz koşulları gerçekleşmediğinden mahkemece ihtiyati haciz talebininin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.