Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1411 E. 2023/1290 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1411
KARAR NO: 2023/1290
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2023 (Ara Karar Tarihi)
DOSYA NUMARASI: 2023/488 Esas (Derdest Dava Dosyası)
DAVA: Tanıma ve Tenfiz
TALEP: İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dilekçesinde özetle; mahkemece duruşma yapılmaksızın davacının talebi doğrultusundaki alacağına ve yargılama giderlerine yeter miktarda davalı şirketin menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerinde ilama dayanan bir alacak olması nedeniyle teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/05/2023 tarih ve 2023/488 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır(Yargıtay 19 HD’nin 12/12/2019 Tarih,2019/2300 E-2019/5531 K).Henüz tenfiz edilmemiş ve tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığı yargılama neticesinde anlaşılacak olan yabancı bir mahkeme veya hakem kararına istinaden tenfiz davasının başında, tenfize konu kararda hükme bağlanan alacağın ‘vadesi gelmiş bir alacak’ olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Buna karşılık yabancı mahkeme veya hakem kararının tenfizini isteyen alacaklı, tenfize konu karardan başka diğer delillerle veya İİK m. 257/f.2’deki şartların mevcudiyetini ortaya koyarak her zaman ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. Somut olayda, davacı sadece henüz tanıma ve tenfizine karar verilmemiş bir yabancı mahkeme kararına dayanmış olup, bu şekilde yabancı mahkeme kararı tek başına vadesi gelmiş bir para borcunu yaklaşık olarak ispatlamaya elverişli değildir. Emsal nitelikte İstanbul BAM 43.Hukuk Dairesi’nin 2023/413 E.-281 K. Sayılı ve İstanbul BAM 15.Hukuk Dairesi’nin 2022/494 E.-419 K.sayılı ilamında dikkate alınarak İİK 257.maddesi şartlarını sağlayan karar dışında başkaca delil de olmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-İhtiyati haciz talebinin REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 15.05.2023 tarihinde açmış oldukları ve Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/7488 Esas numarasına ya tevzi olunan Tenfiz dava dilekçelerinde davalı tarafa karşı ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, mahkeme nezdinde görülen davada 18.05.2023 tarihinde yazılan ve kendilerine elektronik tebligat ile 29.05.2023 tarihinde tebliğ olan ara kararda ihtiyati haciz taleplerinin reddedilmiş olup ihtiyati haciz taleplerine ilişkin ara karara istinaden istinaf kanun yoluna başvurma gereği hasıl olduğunu, 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu nun (“MTK”), milletlerarası tahkimde geçici koruma tedbirlerini düzenlemekte olduğunu, MTK m. 6 ile düzenlenen geçici koruma tedbirlerine ilişkin düzenlemenin açıkça taraflardan her birinin, tahkim yargılamasından önce veya tahkim yargılaması sırasında talep miktarı kadar malvarlıkları üzerinde ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmesini mahkemeden talep etme hakkı olduğunu düzenlediğini, Tahkim yargılaması sona erdikten sonra, yabancı hakem kararının tenfizine ilişkin davanın açılmasından önce veya tenfiz davası sırasında, taraflardan birinin mahkemeden ihtiyati haciz talep edebilip edemeyeceğinin ise ne MTK ne de yabancı hakem kararlarının tenfizini düzenleyen MÖHUK’ta düzenlenmiş olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik görüşünün, tenfiz kararı kesinleşmeden önce mahkemenin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verebileceği yönünde olduğunu, İhtiyati haczin, İİK m. 257/1’de tanımlandığı üzere genel itibariyle para alacaklarına ilişkin hali hazırda var olan yahut açılacak olan takibin sonucunun güven altına alınması için mahkeme kararı ile borçlunun mal varlığına el konulmasını sağlayan hukuki geçici bir koruma olduğunu, İhtiyati haciz taleplerinin, devletlerin kamu gücünü kullandığı alanlar olduğundan işbu kararların verilmesi ve uygulanmasında, tenfiz talebi söz konusu olsa dahi ihtiyati haciz talep edilen ülkenin hukukuna tabi olacağını, Mahkemeden talep edilen ihtiyati hacze Türk Hukuku’nun uygulanması gerektiğini, İİK m. 257/1 uyarınca rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının ihtiyati haciz talebinde bulunabileceğini, işbu tenfiz talebine konu kararda rehinle teminat altına alınmamış para borcunun varlığının ortaya konduğunu, 21.02.2023 tarihli tahkim temyiz kararıyla kesinleşen kararda belirtilen para borcunun muaccel olduğunun da ortada olduğunu, Huzurdaki talep bakımından davacının hukuki yararı bulunduğunu, zira davacı müvekkilin tüm iyi niyeti ile davalıdan alacağını talep etmesine rağmen çeşitli kabul ile yerine getirmemiş olduğunu, bu huzurdaki tenfiz davasının davalı tarafından öğrenilmesi ile müvekkilin alacağını elde edememesi için her yola başvurulacağının ortada olduğunu,İlk derece mahkemesi tarafından hukuki yararları bulunan taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin reddedilmiş olup, Yargıtay kararları ve doktrin ışığında ihtiyati haciz taleplerinin kabul edilmemesi için hiçbir neden bulunmadığından ve İcra iflas Kanunu’nda yer alan ihtiyati haciz talebinin şartlarını taşıdığından mütevellit davalı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini beyanla; Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve re’sen nazara alınacak sair gerekçelerle; 1.Tenfiz kararında anılı; -16 Kasım 2021 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar üçer aylık dönemler halinde hesaplanacak yıllık %4 bileşik faiz ödemesi ile birlikte 46.606,10 ABD Doları tutarındaki %2’lik bakiye ödemenin alıcı davalıdan alınarak Müvekkile ödenmesine, – 19 Temmuz 2021 tarihinden itibaren üçer aylık dönemler halinde hesaplanacak yıllık %4 bileşik faiz ile birlikte 41.070,90 ABD Doları tutarında demurajın alıcı davalıdan alınarak Müvekkile ödenmesine, – 25.787,56 ABD Doları için 28 Haziran 2021 tarihinden, 130.218,70 ABD Doları için 15 Eylül 2021 tarihinden, 12.078,21 ABD Doları için 12 Ekim 2021 tarihinden, 12.777,53 ABD Doları için 24 Kasım 2021 tarihinden, 44.702,13 ABD Doları için 18 Ocak 2022 tarihinden itibaren üçer aylık dönemler halinde hesaplanacak yıllık %4 bileşik faiz ile birlikte boşaltma, gümrüklü antrepo tesisleri, hukuki ve mahkeme masrafları dahil 225.564,13 ABD Doları tutarındaki ek yük elleçleme masraflarının alıcı davalıdan alınarak Müvekkile ödenmesine, -Şubat 2022 için Ek depolama ve beraberindeki masraflar için 133.370,90 TL’nin 31 Mart 2022 tarihinden itibaren üçer aylık dönemler halinde hesaplanacak yıllık %4 bileşik faiz ile alıcı davalıdan alınarak Müvekkile ödenmesine, -Tevdi Mahalli Tayini veren Mahkemeye Müvekkil tarafından ödenmiş olan 501.348,24 ABD Doları tutarındaki teminatın temyiz kararından itibaren 14 gün içinde ödenmemiş olması sebebiyle 501.348,24 ABD Dolarının ve 28 Haziran 2021 tarihinden geri ödeme tarihine kadar üçer aylık dönemler halinde hesaplanan yıllık %4 oranında bileşik faizi ile birlikte davalıdan alınarak Müvekkile ödemesine, İlişkin yerel mahkemeden ettikleri talepler adına yukarıda anılı toplam 814.589,37 ABD Doları ve 133.370,90 TL alacaklarının işleyecek faizleri ile ve yargılama giderlerini karşılayacak şekilde davalının yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarının, alacaklarının ve diğer haklarının teminatsız olarak ihtiyaten haczine, mahkeme aksi kanaatte ise uygun teminat karşılığı ihtiyaten haczine, İstinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkemenin 18.05.2023 tarihli ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve 814.589,37 ABD Doları ve 133.370,90TL alacaklarının teminat altına alınması için ihtiyati haciz kararı verilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendilerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, yabancı hakem kararının kesinleşmesine ilişkin temyiz kararının tanıma ve tenfizi için açılan davada alacağın tahsilinin temini için ihtiyati haciz kararı verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. 2004 sayılı İİK’nın 258/1.maddesinde; “Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmünü içermektedir. Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmekle yükümlüdür. 2004 sayılı İİK’nın 259. maddesinde; ” ihtiyati haciz isteyen alacaklı, hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları zarardan mesul ve HUMK.’un 96. (HMK.’nın 392.) maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenit ise teminat alınmaz. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenit ise mahkeme teminata luzüm olup olmadığını taktir eder.” hükmü düzenlenmiştir. Uyuşmazlığa konu sözleşmenin taraflarının tabi olduğu Türkiye ve İsviçre’nin taraf olduğu 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi’nde ve 5718 sayılı MÖHUK’un 60-63. maddelerinde yabancı hakem kararlarının tenfizi düzenlenmiştir. 5718 Sayılı MÖHUK’un 60/1 maddesi uyarınca “kesinleşmiş” ve “icra kabiliyeti kazanmış” veya “taraflar için bağlayıcı olan” yabancı hakem kararlarının tenfizine karar verilebilir. Somut dava ve talepte; davacı vekili, Londra’da gerçekleşen Sıvı, Hayvansal Yağ ve Tohum Birlikleri Federasyonu/The Federation Of Oils, Seeds and Fat Associations (FOSFO) tahkim yargılaması neticesinde verilmiş, 09/05/2022 tarihli 4734 sayılı hakem kararının kesinleşmesine ilişkin 21/02/2023 tarih ve 1185 sayılı tahkim temyiz kararının 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki New York Sözleşmesi ve MÖHUK uyarınca tenfizini ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş ve yabancı hakem kararı, tahkim temyiz kararını, kesinleşme şerhini, apostil şerhlerini ve yeminli Türkçe tercüman tarafından yapılan Türkçe tercümelerini dosyaya sunmuştur. Davacı tarafından dosyaya sunulan yabancı hakem kararı ve kesinleşmiş tahkim temyiz kararı incelendiğinde davacı lehine belirli bir miktar alacağa hükmedilmiştir. Söz konusu alacak kesin nitelikteki bir yabancı hakem kararıyla hükme bağlanmış belirli ve muaccel bir alacaktır. İhtiyati haciz talebi henüz tenfizine karar verilmemiş bir yabancı hakem kararına dayalı ise de bu durum ihtiyati haciz istenilmesine engel değildir. Ancak ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesindeki yazılı koşulların değerlendirilmesi gerekir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.07.2004 tarih, 2004/1508-3700 E.K sayılı ilamı; Yargıtay 6.HD. 14/04/2014 tarih, 2014/3906 E- 2014/4941 Karar sayılı kararı ). Söz konusu alacak kesin nitelikteki bir yabancı hakem kararıyla hükme bağlanmış belirli ve muaccel bir alacak olduğundan yaklaşık ispat koşulu ve İİK’nın 257 vd. maddesinde gösterilen ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında yabancı hakem kararı İİK’nın 38. maddesinde sayılan ilam niteliğinde belgelerden değildir ve İlk Derece Mahkemesinde henüz tanıma ve tenfiz kararı verilmediğinden yabancı hakem kararı ilam niteliğinde bir belge değildir. Bu sebeple davacı alacaklının hacizde haksız çıkması halinde davalı borçlunun ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları zararların tazmini bakımından İİK’nın 259. maddesi uyarınca teminat alınması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin teminat karşılığında kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir ve davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurularak ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin takdiren % 15 teminat karşılığında kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2023 tarih ve 2023/488 Esas sayılı ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle;İİK.’nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince davalının 814.589,37 ABD Doları ve 133.370,90 TL borca ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, 2-İhtiyati haciz talep eden davacı alacaklı tarafından İİK.259, HMK.87 maddeleri uyarınca yukarıda belirlenen ve kabul edilen 22.123.862,62 TL’lik ( 814.589,37 ABD Doları = Dairemiz karar tarihi olan 14/09/2023 günü TCMB Gösterge Niteliğindeki Döviz Kurları tablosunda 1 USD efektif satış miktarı olarak belirlenen 26,9958 TL baz alınmak sureti ile hesaplanan karşılığı 21.990.491,72 TL ) alacak miktarının takdiren %15’ine tekabül eden 3.318.579,40 TL tutarında nakdi veya Mahkemece kabul edilecek kati, süresiz ve muteber banka teminat mektubunu ilgili ilk derece mahkeme veznesine depo etmesi halinde ihtiyati haciz kararının yetkili icra müdürlüğünce infaz edilmek üzere ihtiyati haciz isteyene verilmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf eden tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 91,00 TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde İİK’nın 258/2. ve HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.