Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1364 Esas
KARAR NO: 2023/1273 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/115 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 29/03/2023 (Ara Karar)
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ortağı olduğu … Ticaret Limited Şirketi’nin müdürleri olan davalıların hukuka aykırı fiil ve işlemleri ile müvekkiline ve adı geçen şirkete zarar verdiklerini, şirketin müvekkili ile davalılardan oluşan 3 ortağının bulunduğunu, müvekilinin % 20 oranında pay sahibi olduğunu, şirketin kuruluş tarihinden son döneme kadar ortaklar kurulu kararı gereğince tüm ortakların müşterek imza ile yetkili müdür olduklarını, müvekkilinin 17.08.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısında finansal tabloların onaylanmasına ilişkin 4., müdür ibrasına ilişkin 5. ve müdür seçimine ilişkin 6. numaralı maddelerinin iptali istemli olarak İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/555 E. sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, davalıların müvekkilinin İzmir’de olmasından yararlanarak usulsüz işlemler yaptıklarını, müvekkilinin ısrarı sonucunda davalı tarafça şirketin gelir ve giderlerini gösteren bazı göstermelik raporlar verilmişse de, şirket gelir gider raporlarının gerçeği yansıtmadığını, şirket kasasına giren gelirlerin olduğundan daha az, giderlerin de daha fazla gösterildiğini, davalıların kendilerinin ortağı olduğu şirketleri ya da organize ettikleri bazı şirketleri kullanarak mal ve hizmet karşılığı olmayan sahte faturalar veya yanıltıcı belge tanzim ederek şirketi borçlandırdıklarını, şirketin naktini kendilerine, yakınlarına, ortağı olduğu şirketlere ya da organize ettikleri şirketlere aktardıktan sonra tekrar şirkete borç para vermek yöntemiyle şirketi borçlandırdıklarını, davalıların kendisinin imzası olmadan veya taklit imzalarla bankalarda işlem yaptıklarını, çek ve şirket evrakı düzenlediklerini, şirketin içinin boşaltıldığını ve zarara uğratıldığını, bunun üzerine müvekkili yeni bilgi ve belgeler talep ettiğinde davalı şirket müdürlerinin şirket hesapları ile bilgi ve belge vermediklerini, müvekkilinin bilgi alma ve defterleri inceleme hakkını kullanması amacıyla İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/16 E. sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, davalıların aynı zamanda … Limited Şirketi, … Ticaret Limited Şirketi, … Ticaret Limited Şirketinin ortağı ve müdürü olduklarını, bu haliyle davalıların TTK 626. maddesi uyarınca rekabet yasağına da aykırı hareket ettiklerini, adı geçen şirketteki hisselerini davalı şirket ortaklarına devre yanaşması için tehdit edilmesi üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/410 soruşturma sayılı dosyası üzerinden suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilinin can güvenliği olmadığından bahisle koruma kararı verildiğini, şirkete kayyım atanmadığı takdirde şirketin tüm malvarlığının davalılarca ele geçirilmesinin muhtemel olduğunu beyanla davalıların iş bu zarar verici işlem ve eylemleri nedeniyle TMK’nın 427. maddesi çerçevesinde şirketin malvarlığını yönetmesinde organ eksikliği bulunması sebebiyle şirkete tedbiren yöneyim kayyımı atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 29/03/2023 Ara Karar Tarihli ve 2021/115 Esas sayılı ara kararında; “Davanın niteliği, kayyım atanması istenen şirketin davada taraf olmaması, taraflar arasında görülen çok sayıda davalara ilişkin dosya kapsamları, bazı davalar hakkında verilen kararlar, taraflar arasında ihtilafın tarihçesi, davanın niteliği de kayyım atanmasını imkan dahilinde gösteren başka davada kayyım atanması talebinin reddedilmiş olması, İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/560 Esas sayılı dosyası üzerinden genel kurula çağrı için davacıya yetki verilerek bu çağrı yönünden davacının kayyım atanmış olması ve genel kurul yapılacak olması; görev tanımını karşılamaya ön rapordaki kayyım heyeti görevlendirilmesine yönelik davanın niteliği ile bağdaşmayan görüşün dayanaksız, soyut ve isabetsiz olması; aslolanın şirketin kendini yetkili organları ile yönetmesinin ve çok istisnai durumlar ile kriterlere bağlı olarak dışarıdan müdahalenin doğru bir yöntem olması, yakın ispata ilişkin kurallar, menfaat dengeleri, ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığından mevcut kapsam ve aşamaya bağlı olarak ileri sürülen tedbir talebinin reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki karar verilmiştir. “gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş ve verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkemenin, taraflar arasında devam eden başka dosyalarda yönetim kayyımı talebinin reddedildiğini gerekçeli kararında beyan ettiğini, müvekkili tarafından davalılara veyahut şirkete yönelik olarak açılan herhangi bir davada yönetim kayyımı talebinin reddedilmediğini, Yerel Mahkemenin kararına gerekçe yaptığı hususta, hangi davayaı dayanak yaptığını belirtmediğini, bu durumun mahkemenin değerlendirmesinin eksik ve hatalı olduğunun bir göstergesi olduğunu, diğer davalarda müvekkili tarafından kayyım talebi reddedilmiş olsa dahi işbu davanın niteliği ve kapsamı ile daha farklı olduğundan bahisle mahkemenin bu talebi bağımsız olarak incelemesi gerektiğinin muhakkak olduğunu; Davalı şirket müdürlerinin, … Kimya Ltd Şti’ni son derece keyfi bir biçimde yönettiğini, şirketin genel kurullarını dahi yapmadıklarını, işbu sebeple, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2021/560 E. sayılı dosya tarafında verilen kayyım kararının sadece genel kurul işlemlerinin müvekkili tarafından yapılmasına olanak sağlayan bir yetkiyi kapsadığını, işbu sebeple, huzurdaki dava ile söz konusu genel kurulun yapılmasına ilişkin davanın herhangi bir hukuki bağı bulunmadığından bahisle yönetim kayyımının bu davanın gerekçe olarak gösterilerek reddedilmesinin hatalı olduğu kanaatinde olduklarını; Yerel Mahkemenin ihtiyati tedbir niteliğindeki yönetim kayyım talebini reddederken bu yönetim biçimin çok istisnai hallerde uygulanabilecek olan bir yönetim biçimi olması, yakın ispata ilişkin kurallar ve menfaat dengeleri uyarınca yasal ve maddi şartlar gerçekleşmediğinden bahisle mezkur kararı verdiğini, Yerel Mahkemenin bu değerlendirmesinin hatalı olduğunu, keza, şirketin sermayesinin 1.000.000,00 TL olmasına rağmen, ortakların şirketten olan alacağının (… -… nolu hesap) hesabında yaklaşık 23.000.000,0 TL göründüğünü; Müvekkilinin, şirket kayıtlarındaki bu olağanüstü hareketi 2020 yılının Temmuz ayından itibaren yaptığı sınırlı incelemelerde şu şekilde yaratıldığını tespit ettiğini, davalıların şirket çalışanı … vasıtası ile muhteviyatı itibarı ile sahte veyahut yanıltıcı belge kullanmak suretiyle bir takım firmalara çeşitli yollarla bedeller ödemekte olup daha sonra bu bedelin KDV hariç kısmını tekrar elden söz konusu firmalardan iade aldığını ve kendi adlarına … nolu hesaptan şirkete yatırdıklarını, davalıların bu yolla, şirketin karını düşük göstererek olmayan bir parayı tekrardan şirkete koyduğunu ve kendilerini şirketten alacaklı olarak göstermek suretiyle şirketi kendilerine borçlandırdıklarını ve karı düşük gösterdiklerini; Dava dosyasına celp edilen banka hesaplarında …’in şahsi hesaplarının şirket işlerine alet edildiğinin açıkça ortaya çıktığını, şirket hesaplarında; şirket kar dağıtmamış olmasına rağmen, …’ın 2019 yılında şirkete 4.773.486,03 TL ve 30.917,80 USD çok daha önemlisi …’ın 15.048.863,28 TL, 2.425.976,29 Euro, 141.897,55 TL borç verdiğinin göründüğünü, esasen bu durumun dahi, tek başına, şirketin diğer ortakları konumundaki davalıların şirketin sattığı mallarda kayıt dışı hesapla çalıştıklarını, açıktan yaptıkları tahsilatı, şirkete borç vermiş gibi fiktif kayıtlarla şirketi borçlandırarak, kendilerini de alacaklandırdıklarını açıkça ortaya koyduğunu, bu durumun olağanüstü durumun ispatı ve dolayısı ile olağan dışı yönetim olan yönetim kayyımının gerekliliğini ortaya koyduğunu beyanla açıklanan nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak … Ticaret Limited Şirketi’ ne yönetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, limited şirket müdürlerine karşı açılmış sorumluluk davasında şirkete tedbiren yönetim kayyumu atanmasına ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı talep eden davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6102 sayılı TTK’da sermaye şirketlerinde, 617/3. maddesinin atfı uyarınca 412. maddesi haricinde, şirkete mahkemece tedbiren yönetim kayyımı atanmasına olanak sağlayan açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle talep hakkında genel hükümlerin uygulanması gerekir. HMK’nın 389/1. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbir için yaklaşık ispat yeterli görülmüş olup sunulan belgelerle talep edenin, davada haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi ve diğer şartlarında varlığı halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. TMK’nın 427/4. maddesi ile bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; iş bu davanın yönetim kayyımı atanması talep edilen … Ticaret Limited Şirketi’ne karşı açılmış bir dava olmadığı, şirketlerin seçilmiş organları eliyle yönetilmesi asıl olup, bir şirkete kayyım atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmamasının gerektiği, adı geçen şirketin davacı ile davalılardan oluşan üç ortaklı bir limited şirket olduğu, davalıların17.08.2020 tarihli genel kurul toplantısında üç yıl süre ile şirketi müştereken temsile yetkili müdür olarak seçildikleri, Mahkemenin ara karar tarihi itibariyle şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi, İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/569 Esas ve 2022/866 Karar sayılı kararı uyarınca davacı tarafından yapılan çağrı üzerine 10.05.2023 tarihinde düzenlenen genel kurul toplantısında da davalıların müdürlük görevlerinin devamına karar verilmiş olması sebebiyle istinaf inceleme tarihi itibariyle de şirkette organ boşluğunun olmadığı, ayrıca şirket malvarlığının kötü yönetildiği iddiası bakımından mevcut delil durumu dikkate alındığında HMK’nın 389. maddesi anlamında, davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasını gerektirir bir durumun varlığı HMK’nın 390/3. maddesi kapsamında yaklaşık olarak ispat edilemediğinden, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.