Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1353 E. 2023/1445 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1353 Esas
KARAR NO: 2023/1445 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/977 Esas – 2023/103 Karar
TARİHİ: 28/02/2023
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kurum tarafından … Ltd. Şti. hasım gösterilmek suretiyle Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/736 Esas sayılı dosyası ile rücuen tazminat davası açıldığını, ancak şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğinin yapılan yargılamada öğrenildiğini beyanla adı geçen şirkete karşı husumet yöneltilmesi için tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini, şirketle ile ilgili işlemlerin yapılabilmesi için yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ve ilan edilmesini talep etmiştir.Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 28/02/2023 tarih ve 2022/977 Esas – 2023/103 Karar sayılı kararında;”Dava konusu uyuşmazlık; Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 203- Marmaraereğilisi numarasında kayıtlı iken Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 04/07/2014 tarih 8605 sayılı ilanı ile terkin edilen … Şirketi’nin ihyası talebinden ibarettir. Tüm dosya kapsamına göre davacı kurum adına … Ltd. Şti.’ni hasım göstermek kaydıyla Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/736 Esas sayılı dosyası ile rücuen tazminat davası açıldığını, ancak şirketin ticaret sicilinden resen terkin edildiğini yapılan yargılamada öğrenildiğini, bu nedenlerle şirketin ihyasına karar verilmesini talep ettiği, dava dilekçesinin davada yasal hasım olan Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğüne tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İhyası talep edilen Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 203- Marmaraereğilisi numarasında kayıtlı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi gereğince 30/06/2014 tarihinde sicilden resen terkin edilerek kaydının silindiği anlaşılmaktadır. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi yapılmamış ve tasfiye gereken hususlar eksik bırakılmış ise tüzel kişilik ticaret sicilinden terkin edilse bile tüzel kişiliğin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Dava dışı şirketin sicil dosyasının incelenmesi neticesinde şirketin … Şirketi olduğu, müdürlükçe yapılan ihtar ve 04/07/2014 tarih 8605 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmadığı için 30/06/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiği, sicil dosyasının içerisinde yer aldığı üzere şirkete veya şirketin temsilcisine ihtarın gönderildiğine dair tebliğ mazbatasının veya belgesinin bulunmadığı, ilana dair bir takım posta evraklarının yer aldığı, posta evraklarının yapılan sorgulamasında tebliğe dair hususların bulunmadığı, ancak ticaret sicil gazetesinde yayınlanan ilan metnin bulunduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7/4-a. maddesi gereğince terkin işlemi öncesinde yapılması gereken ihtarın öncelikle şirkete ya da yetkililerine tebliğ edilmesi gerektiği, ticaret sicil dosyasının incelenmesi neticesinde dava dışı şirkete veya şirketin temsilcisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir mazbata ya da belgenin bulunmadığı, şirkete veya şirket yetkilisine tebliğ edilmeksizin doğrudan ticaret sicil gazetesinde ilan sureti ile yapılan ihtarın usule aykırı olduğu, bu yüzden dava dışı şirket olan … Limited Şirketi’nin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı, usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından terkin edilen şirket yönünden davaya konu ihya talebinin Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süreye tabi olmadığından davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacının şirket hakkında Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/736 Esas sayılı dosyasında rücuen tazminat talebine ilişkin dava açtığından ve bunun için işlem yapılmak için resen terkin edilen şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararın bulunduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7/4.a. maddesi gereğince terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtaratın öncelikle şirkete ya da şirket yetkililerine tebliğ edilmesi gerektiği, şirkete veya şirket yetkilisine tebliğ edilmeksizin doğrudan ticaret sicil gazetesinde ilan sureti ile yapılan ihtarın usule aykırı olduğu, Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca usulüne uygun terkin edilmediğinden, bu yüzden dava dışı şirket olan … Limited Şirketi’nin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı, usulüne uygun geçerli bir terkin işlemi bulunmadığından terkin edilen şirket yönünden davaya konu ihya talebinin Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süreye tabi olmadığından davanın kabulü ile, Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 203- Marmaraereğilisi numarasında kayıtlı iken Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 04/07/2014 tarih 8605 sayılı ilanı ile terkin edilen … Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmiştir.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2021/471 Esas 2021/1244 Karar sayılı ilamı ile Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2017 tarih 2016/8629 Esas 207/6341 Karar sayılı ilamlarında da ifade edildiği üzere; ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı anlaşıldığından ihyası istenen şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca usulüne uygun terkin edilmediğinden şirkete tasfiye memuru atanmaksızın şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiğinden dava konusu uyuşmazlıkta dava dışı şirket Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca usulüne uygun terkin edilmediğinden şirkete tasfiye memuru atanmaksızın ihyası yönünde karar verilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 2021/471 Esas 2021/1244 Karar sayılı ilamı ile Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/09/2018 tarih 2018/2834 Esas 2018/5605 Karar sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere ticaret sicil müdürlükleri tarafından Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesinde öngörülen usul ve şartlar gerçeklemeden ihyası istenen şirketi ticaret sicilinden resen terkin etmekle iş bu davanın açılmasına davalı Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğünün sebebiyet verdiği anlaşıldığından davalı Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yargılama giderleri ve harçtan sorumlu tutulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir: “gerekçesi ile davanın davalı Tekirdağ Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, davalı Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı dahili davalı Çorlu Ticaret Sicili Müdürlüğü vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Dahili davalı Çorlu Ticaret Sicili Müdürlüğü vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemenin davanın kabülüne, şirketin ihyası ile yargılama giderleri, harç ile vekalet ücretinin müvekkili sicil müdürlüğü üzerinde bırakılmasına ilişkin kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ olunmadığını, ihyası talep olunan şirket TTK Geçici 7. maddesi gereği sicilden resen terkin edilmekle, müvekkili sicil müdürlüğünce tesis edilen işlemlerin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, müvekkili sicil müdürlüğünce şirketin ticaret sicilindeki adresine ve sicil kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ihtar yollandığını, kanunun, müvekkili sicil müdürlüğünü ihtarı yollama noktasında görevli kılmakla, ihtarın tebliğ alınmaması/alınamaması halini de düzenlemiş olduğunu, bu halde de ilanın ihtarın ulaşmadığı durumlarda tebligat yerine geçeceğini belirttiğini, müvekkili sicil müdürlüğünün kanunun yüklediği görevi yerine getirdiğini, işbu husus sicil dosyasında sabit olmakla dilekçe ekinde ihtarlara ve ihtarın yollandığına dair posta barkotlarına yer verildiğini, davacı yanın ihtarın yollanmadığı yönünde bir iddiasının bulunmadığını, Mahkemece bu hususta bir iddia yokken değerlendirme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bir an için davacı yanca ihtarın yollanmadığı iddiası ileri sürüldüğü varsayılsa dahi Yerel mahkemece posta barkodları dikkate alınarak ptt’ye müzekkere yazılmak suretiyle posta akıbetlerinin sorulması gerektiğini, Mahkemece bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmadığını;Müvekkili sicil müdürlüğünce ihtarlar şirkete ve şirket temsilcisine yollanmış olup, Yerel mahkemenin; ” terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtaratın öncelikle şirkete ya da şirket yetkililerine tebliğ edilmesi gerektiği, şirkete veya şirket yetkilisine tebliğ edilmeksizin doğrudan ticaret sicil gazetesinde ilan sureti ile yapılan ihtarın usule aykırı olduğu “yönündeki gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili sicil müdürlüğünün terkin işleminde bir usulsüzlük bulunmadığını, yargılama giderleri, harç, vekalet ücretinin müvekkili davalı üzerinde bırakılmasının hukuka uygun olmadığını;Davacıların, TTK Geçici 7. maddedeki şartların gerçekleşmeden şirketin terkin edildiği yönünde iddiaları yokken ve ek tasfiyeye ilişkin talepleri varken mahkemece ek tasfiyeye ilişkin değerlendirme yapılmaksızın doğrudan ihyaya ilişkin değerlendirme yapılarak hüküm kurulmasının hukuka açıkça aykırı olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 25 inci maddesinde taraflarca getirilme ilkesini düzenlemekle; “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hakim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz…” hükmünü içerdiğini, HMK madde 25 uyarınca hakimin davacı tarafça iddia edilmeyen bir hususta inceleme yaparak hüküm kuramayacağını, davacının dava dışı şirketin ticaret sicilinden resen terkin işleminin TTK Geçici 7. maddeye aykırı olduğu yönünde bir iddiası yokken, bu hususta Yerel mahkemece kendiliğinden inceleme yapılarak hatalı değerlendirmelerle hüküm kurulmasının, yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin müvekkili davalı kurum üzerine bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu;Müvekkil Sicil Müdürlüğü’nün kanun gereği zorunlu işlem tesis eden taraf olup davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahsedilemeyeceğini, Ticaret Sicil Memurluklarının Tasfiye/Ek tasfiye, şirket ihyası davalarında kanun gereği zorunlu yasal hasım olması nedeniyle davanın kabulü halinde müvekkili kurumun yargılama giderlerinden sorumlu olmadığını ve müvekkili davalı kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının bu yönde olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2005/13309 E. 2007/837K.sayılı kararı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 29.01.2007 tarih ,2005/14259E. ve 2007/927K. sayılı kararı,Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de 2014/16398 E. 2015/1464 K. kararları ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 23.05.2018 Tarihli 2017/1011 E.2018/483 K.sayılı istinaf kararı gibi içtihatlarla yasal hasım konumunda olan ticaret sicil memurluğu aleyhine yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretine hükmedilemeyeceği açıklanmış olup davacının yapmış olduğu yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kendisi üzerinde bırakılması gerektiğini;İhyası talep olunan şirket mevzuata uygun olarak terkin edilmekle 30/06/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiğini, 04 Temmuz 2014 tarihinde tescil ve ilan olunmakla Türk Ticaret Kanunu geçici 7. madde 15. bendi uyarınca davacının davasının süresinde açılmadığını, Türk Ticaret Kanunu geçici 7. maddesinin 15. bendinde düzenlenen süre hak düşürücü süre olup Mahkemece resen dikkate alınması gerektiğini beyanla Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edilen şirketin, hakkında derdest dava bulunması sebebiyle tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı dahilli davalı Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosya kapsamından, ihyası talep edilen şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 30/06/2014 tarihinde Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından sicilden re’sen terkin edildiği, davacı tarafından ihyası talep edilen şirkete karşı Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/736 Esas sayılı dosyası ile rücuan tazminat davasının açıldığı, Mahkemece 1 nolu celsenin 1 nolu ara kararı ile davacıya ihyası için dava açmak üzere süre ve yetki verildiği anlaşılmıştır.Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmış olup, davacı tarafından ihyası talep edilen şirkete karşı açılmış ve derdest dava dosyasının olması sebebiyle davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır.Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil müdürlüğü tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte, bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerekmektedir.Somut dosyada şirketin, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce sicilden terkin edildiği ancak şirket ve temsilcisine tebligat yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, Mahkemece de tespit edildiği üzere sicil dosyasında da tebligat evrakının ve tebliğ şerhinin bulunmadığı, istinaf aşamasında sunulan evrakların da tebligat evrakı olmadıkları, yapılan terkin işlemi şekil açısından hukuka uygun olmadığı ve geçici 7. madde kapsamında kabul edilemeyeceğinden, 5 yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki 05/09/2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 22/06/2023 tarih, 2023/33 Esas ve 2023/117 Karar sayılı kararı uyarınca işbu davalarda 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı, bu minvalde davalı vekilinin terkin işleminin usulüne uygun ve hak düşürücü sürenin geçmiş olduğuna yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece, dahili davalı Çorlu Sicil Müdürlüğü tarafından, TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında yapılan terkin işleminin aynı maddede düzenlenen usule uygun olmadığı tespit olunduğundan, usulsüz işlem nedeniyle dava açılmasına sebebiyet veren davalının yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması usul ve yasaya uygundur. Davalı vekilinin yargılama giderleri ile vekalet ücretine yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Dahili davalı Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden dahili davalı harçtan muaf olduğundan istinaf harçlarının alınmasına yer olmadığına, yatırılan istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde dahili davalıya iadesine,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 05/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.