Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1347 E. 2023/1716 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1347
KARAR NO: 2023/1716
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2023
DOSYA NUMARASI: 2022/1145 Esas – 2023/293 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasındaki anlaşma neticesinde,davacı şirket davalı şirketten 65.Ext.Kovan vida sipariş ettiğini, 14.10.2021 tarihinde gerçekleşen alışveriş neticesinde, Aralık ayında teslim ve 47.900,00 TL bedel üzerinden taraflarca anlaşılma sağlandığını, davacı şirket tarafından, ekli cari hesap raporunda da, 26.10.2021 tarihinde 20.000 TL peşinat olarak, 15.12.2021 tarihinde ise 27.790,00 TL kalan bakiye ödemesi yapıldığını, ürün davacı şirkete teslim edilmiş olduğunu ve ancak teslim edildikten kısa bir süre sonra makinede sorunlar meydana gelmeye başlamış olduğunu, bu sorunlara yönelik olarak, davalı şirket ürünün geri gönderilmesini talep etmiş olduğunu ve 10.01.2022 tarihli irsaliye faturası ile ürün davalı şirkete geri gönderildiğini, davalı şirket tarafından ürünün onarıldığı bilgisi üzerine, davacı şirkete teslim edilmiş olduğunu ancak Şubat 2022 itibariyle tekrar aynı hataları vermeye başladığını, bunun üzerine davalı şirket tarafından bir teknik heyetin geldiğini, ürünü kontrol etmiş olduğunu ve müşteri şikayet formu tanzim edilmiş olduğunu ancak ürünün verimli kullanılabilmesi adına iyileştirmeler yapıldığı iddia edildi ise de sorunun çözümüne yönelik aksiyon alınamadığını, sorunun devam etmesi üzerinde 29.04.2022 tarihinde davalı şirkete mail yolu ile durum bildirilmiş olduğunu ve 18.05.2022 tarihli irsaliye ile ürün davalı şirkete geri gönderildiğini ve iade sürecinin başlatılması talebi iletildiğini, davalı şirket tarafından iletin teklif formunda da iletildiği üzere, ürün 1 yıl garantili olmasına rağmen, meydana gelen arızanın giderilmediğini, davalı şirket tarafından, ayıplı ürün tamir edilmediğini, davacı şirkete ürün bedeli iade edilmemiş olduğunu, davacı teslim edilen ürünü, kısa süre kullanmasına rağmen, davalı şirketin arızayı gideremediğini, bunun üzerine, 06.09.2022 tarihli iade faturası tanzim edildiğini, ödenmemesi üzerine, icra takibi başlatıldığını, davalının borcunu ödemediğini, açılan icra takibine itiraz ederek durmasına sebebiyet verdiğini belirterek davasının kabulü ile davalı yanın itirazının iptali ve takibin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine %20’ den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından başlatılan icra takibinin iptaline, davacı şirket aleyhinde alacağın % 20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve itirazlarının kabulü yönünde hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/03/2023 tarih ve 2022/1145 Esas – 2023/293 Karar sayılı kararı ile; ” Dava,ticari satım ilişkisine dayalı iade fatura alacağından kaynaklı İcra ve İflas Kanunu’ nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış itirazın iptali davasıdır.Davacının davalı aleyhine İzmir …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip yaptığı, davalının süresi içinde icra müdürlüğünün yetkisi ile borca itiraz etmesi üzerine iş bu davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.Davalının icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi nedeniyle öncelikle bu itirazın incelenmesi gerekmiştir. Davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın süresinde ve yetkili icra dairesini de bildirmesi nedeniyle şeklen geçerli olduğu anlaşılmakla; İİK.nun 50. maddesi hükmü gereğince, para ve teminat borcu için takip hususunda HMK.nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanır. H.M.K.nun 6. maddesi hükmü gereğince, alacağın ödetilmesi için davalının yasal ikametgahının bulunduğu yer icra müdürlüklerinde ilamsız icra takibinin başlatılması gerekmektedir. Taraflar arasında bağıtlanan bir sözleşmeden kaynaklanmış ise ve H.M.K.nun 17. maddesi hükmü gereğince, taraflarca yetki anlaşması yapılmış ise, yetkili kılınan icra dairelerinde de takip başlatılabilir. H.M.K.nun 16. maddesi hükmü gereğince de, uyuşmazlık haksız eyleme dayalı ise; haksız eylemin gerçekleştiği yer icra dairelerinde de ilamsız icra takibi yapılabilir. H.M.K.nun l0. maddesi hükmü gereğince, sözleşmenin yerine getirileceği icra dairesinde de, adi takip yoluyla icra takibi yapılabilir. TBK.nın 89/1. maddesi hükmüne göre, para alacakları, alacaklının yasal ikametgahında ödeneceğinden, koşulları oluşmuş ise, alacaklı icra takip tarihi itibariyle kendi yasal ikametgahında da adi takip yoluyla icra takibi başlatabilir. Alacak kambiyo senedine dayalı ise “Aranacak borç” niteliğinde olmakla borçlunun ikametgahı icra dairesi yetkilidir. İzmir …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde ;Davacı/Alacaklının adresinin Kemalpaşa /İzmir olduğu ,Davalı /Borçlu adresinin Beylikdüzü olduğu ve dava konusu ticari satımdan kaynaklanan fatura alacağı olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında İzmir İcra daireleri/Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair sözleşme bulunmamaktadır. Davacı tarafça, yukarıda açıklanan yasal koşullara göre yetkisiz olan İzmir İcra Müdürlüğünde sözü edilen icra takibi başlatılmıştır.Yukarıda izah edildiği üzere İzmir İcra daireleri yetkili bulunmamaktadır.İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazın geçerli ve yerinde olması halinde takip yetkisiz icra dairesinde yapılmış sayılacağından ve takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davalarında özel dava şartı niteliğinde bulunduğundan, yetkisiz icra dairesinde yapılan icra takibine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasının da bu nedenle reddi gerekmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı anlaşılmakla dava şartı noksanlığı sebebi ile davanın usulden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin işbu davanın konusu olan icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı, dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın reddine yönelik kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu, Davalı şirket ile müvekkil şirket arasındaki alışverişe konu makinenin, teslim edildiğini ancak çok kısa bir süre sonra makinede sorunlar meydana gelmeye başladığını, davalı şirket tarafından ayıplı ürün tamir edilmediği gibi müvekkil şirkete ürün bedelinin iade edilmediğini, Müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki anlaşma neticesinde, müvekkil şirketin davalı şirketten 65.Ext.Kovan vida sipariş ettiğini, 14.10.2021 tarihinde gerçekleşen bu alışveriş neticesinde, Aralık ayında teslim ve 47.900,00 TL bedel üzerinden taraflarca anlaşılma sağlandığını, müvekkil şirket tarafından, dosyaya sunulan cari hesap raporunda da görüleceği üzere 26.10.2021 tarihinde 20.000 TL’nin peşinat olarak, 15.12.2021 tarihinde ise 27.790,00 TL kalan bakiye ödemesinin yapılmış olduğunu, Ürünün müvekkil şirkete teslim edildiğini ve ancak teslim edildikten çok kısa bir süre sonra makinede sorunlar meydana gelmeye başladığını, bu sorunlara yönelik olarak davalı şirketin ürünün geri gönderilmesini talep ettiğini ve 10.01.2022 tarihli irsaliye faturası ile ürünün davalı şirkete geri gönderilmiş olduğunu, davalı şirket tarafından ürünün onarıldığı bilgisi üzerine, müvekkil şirkete teslim edildiğini, ancak Şubat 2022 itibariyle tekrar aynı hataları vermeye başladığını, bunun üzerine davalı şirket tarafından bir teknik heyetin gelip, ürünü kontrol ettiğini ve ekteki müşteri şikayet formunun tanzim edildiğini, ancak ürünün verimli kullanılabilmesi adına iyileştirmeler yapıldığı iddia edildiyse de sorunun çözümüne yönelik aksiyon alınmamış olduğunu, yine sorunun devam etmesi üzerine 29.04.2022 tarihinde davalı şirkete mail yolu ile durumun bildirildiğini ve 18.05.2022 tarihli irsaliye ile ürünün davalı şirkete gönderildiğini ve iade sürecinin başlatılması talebinin iletilmiş olduğunu, davalı şirket tarafından iletilen teklif formunda da iletildiği üzere, ürün 1 yıl garantili olmasına rağmen, meydana gelen arızanın giderilememiş olduğunu, Müvekkil şirket tarafından usulüne uygun ve geçerli bir icra takibi başlatılmış olsa da davalı tarafça yetki itirazında bulunulduğunu ve takibin durdurulduğunu, ancak davalı tarafça sunulmuş olan itiraz dilekçesinde yetkili icra dairesinin neresi olduğu anlaşılamamakla birlikte yetki itirazının geçerliliği olmadığını, yerel mahkemenin yetki itirazının geçerliliğine ilişkin eksik inceleme neticesinde hüküm tesis etmiş olduğunu, Davalı şirket tarafından, ayıplı ürünün tamir edilemediğini ve müvekkil şirkete ürün bedelinin iade edilmediğini, müvekkil şirketin teslim edilen ürünü, kısa süre kullanmasına rağmen davalı şirketin arızayı gideremediğini, bunun üzerine 06.09.2022 tarihli iade faturası tanzim edilip, ödenmemesi üzerine, bu husus sebebiyle İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibine konu ettiklerini, davalı yanca yapılan borca itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, her ne kadar borçlu- davalı tarafça yetki itirazında bulunulmuş olsa da söz konusu itirazın geçersiz olduğunu, Şöyle ki; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun’un 19.maddesi 2. fıkrasının; ‘’MADDE- 19- (2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. ‘’ hükmünü havi olduğunu, böylece yetki itirazının ileri sürülmesinde, birden fazla yetkili mahkeme varsa borçlunun seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/19-1520 E., 2014/524 K. sayılı Kararında;‘’.. Davacı vekili, müvekkilin faturaya dayalı alacağının tahsili amacıyla yapılan takibe davalının haksız itirazıyla takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.. Borçlu bu dilekçesiyle icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, ancak hangi yer icra dairesinin yetkili olduğunu açıklamamıştır. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında birkısım üyelerce, yetki itirazında hangi yer icra dairesinin yetkili olduğunun açıkça yazılmamış olmasına rağmen itiraz dilekçesinin içeriğinden yetkili olduğu ileri sürülen icra dairesinin neresi olduğunun anlaşılabildiği durumlarda itirazın geçerli olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, somut olayda da itiraz dilekçesinin başlık bölümünde ikamet adresinin Bağcılar olarak açıklandığı, itirazın yapıldığı cümlenin ise takip adresimin bulunduğu yer icra müdürlüğü nezdinde ikame olunmak durumundadır şeklinde olması nedeniyle, ikamet adresinin bulunduğu yerin yani Bağcılar’ın bağlı olduğu Bakırköy icra dairesinin yetkili olduğunun ileri sürüldüğünün kabul edilmesinin gerektiği ileri sürülmüş ise de, çoğunluk tarafından bu görüş, yetki itirazında yetkili icra dairesinin açıkça belirtilmesinin gerektiği, adres olarak belirtilen Bağcılar’da adli birimlerin bulunmadığı, dilekçede yer alan diğer yer ismi olan İstanbul icra dairesi nezdinde de icra takibinin başlatılmış olması nedeniyle yasanın aradığı açıklıkta bir yetki itirazının bulunmadığına karar verilmiştir..’’ denilmiş olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/ 18619E.,2014 / 21918 K. sayılı kararında ‘’.. Öte yandan, HMK.nun 19/2. maddesi uyarınca birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Buna göre, itiraz dilekçesinde yapılan ilavelerin geçerli olduğu kabul edilse bile, İstanbul ve Büyükçekmece İcra Daireleri olmak üzere birden fazla yetkili yer gösterilmiş olması nedeniyle geçerli bir yetki itirazından da söz edilemez..’’ denilmiş olduğunu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/ 6481E.,2022 /8148 K. sayılı kararında ‘’..Davacı tarafından 08/02/2022 tarihinde başlatılan icra takibi ile 1.300 TL asıl alacak, 15,71 TL işlemiş faiz alacağının tahsili talep edilmiş, davalı borçlu itirazında, yetkiye itiraz ettiğini bildirmiş ancak yetkili icra dairesini göstermemiştir. HMK’nın 19/2. maddesi gereğince yetki itirazında bulunan tarafın yetkili icra dairesini doğru olarak göstermesi gerekir. Aksi halde bu itiraz dikkate alınmaz. Davalı borçlu, itirazında yetkili icra müdürlüğü bildirmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca davalı borçlunun usulüne uygun olarak icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulmadığı gözetilerek, davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırıdır..’’ demiş olduğunu, Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili icra müdürlüğünü açıkça belirtmesi gerektiğini, İşbu davaya konu olayda da; İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki yetki itirazının davalı-borçlu tarafın 07.10.2022 tarihli dilekçesinde; ‘’.. icra takibine bakmakla yetkili olan icra dairesi alacaklı görünene ait yasal adresin bağlı olduğu Kemalpaşa İcra Dairesi yahut müvekkil firmanın yasal adresinin bağlı olduğu Büyükçekmece İcra Daireleridir..‘’ şeklindeki beyan ile belirtilmiş olduğunu, Borçlunun hem Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nü yetkili kıldığını hem de Büyükçekmece İcra Müdürlüğü’nü yetkili kıldığını, davalı- borçlu tarafa hangi icra müdürlüğünün yetkili olduğu anlaşılamadığından söz konusu yetki itirazının geçerliliği de bulunmadığını, bu sebeple yerel mahkemece bu husus gözetilmeden verilmiş olan kararın, usul ve yasaya aykırılık teşkil edeceğini, Somut olayda, söz konusu alacağın tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde ortaya çıkacak olup işbu davanın kabulü gerektiğini, Faturanın iade edilmesi akabinde, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ihtarnameler tanzim edildiğini, 06.09.2022 tarihli fatura neticesinde, davalı şirket tarafından 05.10.2022 tarihli fatura tanzim edilerek müvekkil şirkete gönderilmiş olduğunu, bu faturanın kabul edilmediğine dair Kemalpaşa … Noterliği’nin 10.10.2022 tarihli ihtarnamesinin tanzim edilip iade edilmiş olduğunu, Dava dilekçesinin ekinde sunulu; icra takibine dayanak belge sureti olan cari hesap dökümünden, sunulu faturalardan ve sevk irsaliyelerinden de görüleceği üzere davalı şirketi müvekkile, açılan icra takibine konu miktarda borcu bulunmakta olduğunu, davalının borcunu ödememekle birlikte, açmış oldukları icra takibine de haksız suretti itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet vermekte olduğunu, söz konusu alacağın tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde de de ortaya çıkacağını, taraflarca kararlaştırıldığı üzere, müvekkil şirketin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı yanın yüklendiği edimleri yerine getirmediğini ve yükümlülüklerine aykırı davranmış olduğunu, Tüm bu sebeplerle, satın alınan ürünün 3 sefer aynı hatayı vermesi, davalı şirket tarafından ürünün onarımı adına herhangi bir destek olunmaması nedeniyle ürünün iade edilmesi ve ödenen bedelin iade edilmesi nedeniyle icra takibine konu edilmiş olup, davalı tarafından yapılan itiraz haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan, yapılan yetki itirazının geçersizliğine ve itirazın iptaline karar verilmesi gerekmekte olup istinaf kanun yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu, Bu sebeple davanın kabulü ile davalı yanın haksız itirazının iptali ve takibin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmekte olup istinaf kanun yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan sebeplerle; Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.03.2023 tarih ve 2022/1145 E- 2023/293 K sayılı ilamının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, İstinaf gerekçeleri doğrultusunda yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’nce ele alınmasına karar verilmesi halinde davanın kabulüne, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki faturaya konu ürünlerin satışına ilişkin satış sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacıya teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu iddiası ile ürün bedelinin iadesi için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmaması sebebiyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasındaki faturaya konu ürünlerin satışına ilişkin satış sözleşmesi kapsamında davalı tarafından kendilerine teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunu, davalı tarafa haber verilmesine rağmen ayıbın giderilmediğini, ayıplı ürün bedelinin iadesi için iade faturası düzenlendiğini, ancak davalı tarafın ürün bedelini iade etmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu ürünlerin ayıplı olmadığını, ayıp ihbarının ve ayıp tespitinin yapılmadığını, davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İtirazın iptali davasında usulüne uygun yapılmış icra takibi dava şartı olup kamu düzeninden olması sebebiyle resen gözetilmesi gerekmektedir. Söz konusu eksikliğin sonradan tamamlanması da mümkün değildir. Mahkemece davalı borçlunun icra takip dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ve icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesi ile dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davalı borçlu tarafından icra takip dosyasına sunulan icra takibine itiraz dilekçesinde ” İcra takibine bakmakla yetkili olan icra dairesi alacaklı görünene ait yasal adresin bağlı olduğu Kemalpaşa İcra Dairesi yahut müvekkil firmanın yasal adresinin bağlı olduğu Büyükçekmece İcra Daireleridir.” şeklinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. Maddesine göre; Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Bu göre davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilirken yetkili icra dairelerinin Kemalpaşa İcra Dairesi ve Büyükçekmece İcra Dairesi olduğu belirtilmiş, ancak seçtiği yetkili icra dairesini belirtmemiştir. Bu haliyle davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine usulüne uygun olarak itiraz ileri sürülmediğinden yetki itirazı geçerli değildir ve anılan yasa hükmü gereğince Mahkemece dikkate alınması da mümkün değildir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin yetki itirazının geçerli olduğu kabul edilmek suretiyle icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmaması sebebiyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmamış, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2023 tarih ve 2022/1145 Esas – 2023/293 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.