Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1346 E. 2023/1368 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1346 Esas
KARAR NO: 2023/1368 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ: 21/03/2023
DOSYA NUMARASI: 2023/48 Esas – 2023/124 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı sigortalısı … firmasına ait emtiaların sigorta poliçesi kapsamında sigortalandığını, Bulgaristan da mukim … firmasının dava dışı … A.Ş.’ye sattığı düz cam cinsi emtiaların taşıma işinin … firması ile anlaşıldığını, emtiaların … a ait limanda … sorumluluğunda tahliyesi sırasında bir kısım emtianın hasarlandığını, davalı …ın da taşıyıcı olarak meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu, davalı … SA nın huzurdaki davada nezaret yükümlülüğü uyarınca sorumlu olduğunu, davalı … nın taşımanın yapıldığı … gemisinin maliki olduğunu, oluşan hasar nedeni ile müvekkilinin sigortalısının 12.442,61.EURO zararının tazmin ettiğin, davalıların işbu zarardan sorumlu olduğunu beyanla, 12.442,61EURO maddi tazminatın ödeme tarihi olan 01/10/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşımayı yapan geminin mali olmadığını, işleteni olduğunu, bu nedenle müvekkilinin söz konusu hasarlardan hiçbir şekilde sözleşmesel sorumluluk kapsamında ya da haksız fiil hükümleri nezdinde sorumlu tutulamayacağını, pasif husumet itirazlarının bulunduğunu, emtiaların … 1 gemisi tarafından hasarsız bir şekilde taşınarak varış limanına teslim edildiğini, tahliye aşamasında meydana gelen hasardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, dvaa dışı sigortalının hasara ilişkin olarak müvekkiline veya gemi malikine süresinde ve usulüne uygun bir bildirimde bulunulmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/03/2023 tarih ve 2023/48 Esas – 2023/124 Karar sayılı kararı ile; “…İş bu davanın tefrik edildiği ana dosya olan 2022/376 E. Sayılı dosya incelendiğinde Bulgaristan’da mukim … firmasının … A.Ş ye CİF kaydıyla 217.007,60 euro bedelle sattığı cam emtiasının Bulgaristandan Gemlik Bursa limanına taşınması sırasında hasarlandığı olayda davaya konu konişmento uyarınca emtianın … -… gemi ile taşındığı ve konişmentonun gemi kaptanı tarafından imzalandığı, 5030 plaka cam emtiasının 18.08.2021 tarihinde Bulgaristan’ın Varna limanında … isimli gemiye yüklenerek Gemlike denizyolu ile taşındığı , geminin 20.08.2021 tarihinde Gemlik’e yanaştığı, gümrük işlemlerinin tamamlanması sonrası 21.08.2021 tarihinde emtianın gemiden tahliyesi sırasında bir kısım camın kırılarak hasarlandığı , bu durumun liman yetkilisi ve alıcı firma yetkilisinin de imzasını taşıyan tutanak ile tespit edildiği, bir kısım camın da denizyolu ile taşınması sırasında hasarlandığı, toplamda 345 plaka camın taşınma sırasında kırılmak suretiyle zayi olduğu anlaşılmış, emtianın 03.05.2021 tarihli … /… nolu poliçe ile davacı tarafından sigortalandığı, hasarın sigorta koruma süresi içinde meydana geldiği ve davacının sigortalı … Aş ye 01.10.2021 tarihinde 12442,61 Euro hasar ödemesinde bulunduğu , böylelikle davacının TTK 1472 uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğu anlaşılmakla davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davacının emtianın gemi ile taşınması sırasında meydana gelen hasar sebebiyle davalı … -… geminin donatanı olan … ya husumet yönelttiği , davalının taşıyan olması sebebiyle pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, TTK 1188 /1 maddesinde ; (1) Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşeceği, bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağının düzenleme altına alındığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden somut olayda emtianın Varna limanında gemiye 18.08.2021 tarihinde gemiye yüklendiği ve taşımanın başladığı, geminin 20.08.2021 tarihinde Gemlik limanına geldiği, 21.08.2021 tarihinde de emtianın tahliyesi işlemlerine başlandığı ,21.08.2021 tarihli hasar tutanağında alıcı firmanın yetkilisinin de imzasının bulunduğu görülmekle emtiaların teslim tarihi olarak 21.08.2021 tarihinin esas alındığı, davalı … SA ya karşı 13.08.2022 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulduğu, 07.07.2022 arabuluculuk sürecinin tamamlandığı, mahkememizdeki iş bu davanın ise 14.09.2022 tarihinde açıldığı görülmekle 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği böylelikle TTK 1188 gereğince hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; 1-Hak düşürücü süre sebebiyle davanın REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de dava konusu hasara ilişkin talebin zamanaşımı süresi içerisinde yapılmış olup söz konusu kararın haksız olduğundan kaldırılarak dosyanın esasına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, Dava konusu talebin tabii olduğu Atina Konvansiyonu uyarınca hak düşürcü sürenin 2 yıl olup işbu davanın 2 yıllık süre içerisinde ikame edildiğini, İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu davanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle reddine karar verildiğini, oysa deniz yolu ile yapılan taşıma sırasında oluşan hasara ilişkin taleplerinin Atina Konvansiyonu’na tabii olup söz konusu konvansiyonun 16. maddesi ile bildirim ve zamanaşımı hususlarının da düzenlenmiş olduğunu, konvansiyona göre deniz yolu ile yapılan taşımalarda bagajın zıyaa ve hasara uğraması hallerinde açılacak bütün tazminat davalarının iki yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, bu halde 21.08.2021 tarihinde meydana gelen hasara ilişkin ikame edilen davanın hak düşürücü süresinin 21.08.2023 tarihinde dolacak olup işbu davanın süresi içerisinde açıldığı açık olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın esasına ilişkin inceleme yapılması adına yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Açıklanan ve re’sen dikkate alınacak olan nedenlerle; – İlk derece mahkemesi tarafından kurulan hükmün kaldırılmasına, – Dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, deniz taşıması sırasında meydana geldiği iddia olunan hasar nedeniyle davacının sigortalısına yaptığı ödemenin rücuen tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 1974 tarihli Atina Sözleşmesi ve 2002 tarihli Atina Konvansiyonu, yolcu gemileri için yolcular ve bagajları ile ilgili olarak bir sorumluluk ve sigorta düzenlemesi sağlamaktadır. Atina sözleşmesi ve Konvansiyonu, deniz yolu ile seyahat sırasında zarar gören yolcular için tazminat düzenlemesini ve deniz taşımacılığının güvenliğini artırmayı hedeflemekte olup yük (emtia ) taşımasına ilişkin düzenleme içermemektedir. Dolayısıyla eldeki davada 6102 Sayılı TTK. hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Deniz taşımalarında tazminat istemlerinin tabi olduğu hak düşürücü süreyi düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nun 1188/1 fıkrası uyarınca; eşyanın ziya ve hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat isteme hakkı bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşecektir. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca, hak düşürücü nitelikteki bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olaya döndüğümüzde, emtianın Varna limanında 18.08.2021 tarihinde gemiye yüklendiği ve taşımanın başladığı, geminin 20.08.2021 tarihinde Gemlik limanına geldiği, 21.08.2021 tarihinde de emtianın tahliyesi işlemlerine başlandığı, 21.08.2021 tarihli hasar tutanağında alıcı firmanın yetkilisinin de imzasının bulunduğu ve hasar tarihi olarak 21/08/20321 tarihinin yazılı olduğu görülmekle emtiaların teslim tarihi olarak 21.08.2021 tarihinin esas alınması gerektiği, sigortalısının haklarına halef olduğu iddiası ile eldeki davayı ikame eden davacı bakımından da bir yıllık hak düşürücü sürenin 21/08/2021 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, bir yıllık hak düşürücü sürenin 21/08/2022 tarihi itibariyle dolacağı, davacının hak düşürücü sürenin dolmasına 8 gün kala 13/08/2022 tarihinde ticari davalarda dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurduğu, başvuru tarihi itibariyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-15 fıkrası uyarınca hak düşürücüsü sürenin durduğu, arabuluculuk sürecinin 01/09/2022 tarihinde sonra erdiği, hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren tekrar işlemeye başladığı, 6253 Sayılı süresini 16/2 fıkrası uyarınca sürenin işlemeye başladığı 02/09/2021 tarihine 8 gün ilave edildiğinde, hak düşürücü sürenin son gününün 09/09/2022 tarihi olduğu, davacı yanın hak düşürücü süre dolduktan sonra 14/09/2022 tarihinde eldeki davayı ikame ettiği anlaşılmakla; mahkemece davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu anlaşılmış olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 179,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.