Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1335 E. 2023/1260 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1335 Esas
KARAR NO: 2023/1260 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/883 Esas – 2019/61 Karar
TARİH: 29/01/2019
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Dairemizden verilen 25/03/2021 tarih ve 2019/1298 Esas – 2021/406 Karar sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.01.2023 tarih ve 2021/4691 Esas – 2023/524 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla; dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile dava dışı … firması arasında kurulan ilişkiye göre, davacının …’ın satış noktalarındaki yeni tabelaların imal ve montaj işini üstlendiğini, bununla ilgili olarak, malzeme tedarik amaçlı da davalı ile 9.12.2011 tarihinde bir sözleşme akdettiğini, davacının …’a karşı edimini ifa ettikten sonra; teslim ve montajdan itibaren bir yıl geçmemiş olmasına karşın, beyaz renkli … malzemelerin çoğunda solmalar ve kararmalar tespit edildiğine dair bildirim aldığını, davalının davacıyla yaptığı ilk görüşmede hatayı kabullenerek davacının zararlarını gidereceğini beyan etmesine karşılık, daha sonra davalının davacıyla olan görüşmelerini kestiğini, davacının daha sonra Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 11.6.2013 günlü ihtarıyla ayıp bildiriminde bulunduğunu, davalının malzemelerle ilgili olarak 2 yıl garanti vermesine karşın malzemenin gizli ayıplı olduğunun ortaya çıktığı somut durumda verdiği garantinin gereğini yerine getirmediğinin bildirildiğini, ortaya çıkan maddi zararın kapsamının yapılan araştırmalardan sonra meydana çıkabileceğini, bunun dahi 50.000-TL civarında bir inceleme bedeline ihtiyaç göstereceğini bildirerek şimdilik 1.000 TL maddi tazminat, 50.000 TL manevi tazminat ve alacaklı olduğu 6.500 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, yetki itirazında bulunduklarını, davanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, davacı ile arasında bağlayıcılığı olan bir yazılı akit olmadığını, davacının ibraz ettiği sözleşmeyi reddettiklerini, davacının gönderdiğini ileri sürdüğü ihtarnamenin de ulaşmadığını, davacıya ürünler ile ilgili bir garanti vermediğini ve bilakis davacının … malzemenin yapısını ve sararacağını bilerek bu ürünü talep ettiğini, davacıya karşı bir sorumluluğunun olmadığını, ayrıca, davacının ayıp bildirimini de yasada öngörülen sürede yapmadığını bildirerek yetki yönünden ve akabinde esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/01/2019 2014/883 Esas – 2019/61 Karar sayılı kararında; ” davacı dava dışı … San. A.Ş. ile aralarında ürün ve hizmet satın alımı sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşme kapsamında dava dışı … San. A.Ş. ‘nin satış noktalarında tanıtım görevi gören ve kurum kimliğini temsil eden tabelaların yeni bir dizayn geliştirilip kullanılması ve bu işin imalat ve montajının yapılması konusunda sözleşme imzaladıklarını, … A.Ş. ile imzaladıkları sözleşme kapsamındaki tabelaların imalatında kullanılacak malın davalıdan satın alındığını, satın alınan bu malzeme ile üretim yaptıklarını, davalıdan satın alınan malzemelerde solma ve kararmalar olduğunu, davalının hatayı kabullenerek yeni ve kaliteli malzeme temin edeceğini taahhüt etmesine karşın bu taahhüdünü yerine getirmediğini, davalının teslim ettiği malzemenin gizli ayıplı olduğunu, ayıplı malların tespiti işleminin bir maliyeti gerektirdiğini, buna ilişkin zararını, ayrıca ayıplı maldan dolayı müspet zararının ve davalıya yapmış olduğu fazla ödeme ile manevi zararının tazminini dava ve talep etmiştir. Dosya içerisindeki ürün, hizmet, satın alma sözleşmesi örneğinden davacı … Ltd. Şti. ile dava dışı … San. A.Ş. arasında …’ın tayin edeceği mağazalara tabela temin etme, belirtilen konseptleri uygulama yönünde sözleşme ve eklerinin imzalanmış olduğu görülmüştür. Dosya içerisindeki satış sözleşmesi örneğinden davacı ile davalı arasında stant görsellerinde belirtilen özelliklere göre ürün imali konusunda anlaşmış oldukları bu kapsamda fiyat teklifi yapıldığı ve davacı tarafından davalı adına faturalar düzenlenmiş olduğu görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan Beşiktaş … Noterliği’nin 11/06/2013 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinde, davacı … Ltd. Şti.’nin davalı … San. Tic. Ltd. Şti. ‘ye sözleşme kapsamında teslim edilen malzemelerin ayıplı olduğu, ayıplı malzeme olarak teslim edilen malların bedelinin iadesinin talep edildiği, Beşiktaş … Noterliği’nin 03/09/2013 tarihli, … yevmiye nolu ihtarname örneğinden ise davacının davalıya 6.541,92 TL cari hesap alacağının iadesinin talep edildiği, dosya içerisinde bulunan İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/86 D.iş sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … Hizmetleri Ltd. Şti.’nin davalı … San. Tic. Ltd. Şti. hakkında taraflar arasındaki 19/12/2011 tarihli sözleşme kapsamında temin ve teslim edilen ürünlerin sararma ve diğer ayıplarının bulunduğunun tespini talep ettiği, mahkeme tarafından yapılan tespit sonucunda kimya mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, teslim edilen ürünlerin gizli ayıplı olduklarına dair rapor düzenlenmiş olduğu görülmüştür. Davalı davaya vermiş olduğu cevapta, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, yetki itirazında bulunduğu, davalı ile yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, teslim edilen mallarda üretim hatasından kaynaklanan bir ayıbın bulunmadığını savunmuştur. Dosya içerisinde bulunan taraflar arasındaki sözleşme örneğinde, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olarak belirlendiği, bu nedenle davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Davacının 05/11/2018 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş olduğu örülmüştür. Dosya mahkememizce Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve mali müşavir …’a verilmiş; bilirkişi kurulu dosyaya sunduğu 14/12/2015 tarihli raporlarında dava konusu …’den mal üretilen ışıklı reklam panosunun kullanılan … levhalarının yaklaşık 1 sene içerisinde sarardığı, dosyada verilen 11/07/2013 tarihli bilirkişi incelemesinden anlaşıldığını, ürünlerin garanti süresi dolmadan sararmasının davalı tarafından üretilen ürünlerde UV ve Atmosferik Etki Korumasını malzemeye yeterli düzeyde uygulamadığını, bu özelliğin ürünlerin ayıplı olduğu ve bu ayıbın gizli ayıp vasfını taşıdığı, eksik hususların tamamlanması halinde diğer hususlara ilişkin rapor düzenleyecekleri yönünde rapor vermiş, dosya aynı bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş ve ek rapor alınmış, bilirkişi kurulu dosyaya sunduğu 02/10/2017 tarihli ek raporunda; davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, davalının defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, davacının defterlerinde davalıdan 6.541,92 TL alacağının bulunduğu, davalı defterlerinde de davacının 6.742,53 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının dosyaya sunduğu faturalardan ayıplı olan tabelalara ilişkin toplam harcamasının 143.835,87 TL olduğunun rapor edildiği, aynı bilirkişi kurulundan aldırılan 18/06/2018 tarihli 2. ek raporda; kök rapordaki gizli ayıba ilişkin tespitlerinin aynen devam ettiğini, üretilen malzemedeki ayıbın gizli ayıp olduğu, davacının ayıplı mallar için gerçekleştirdiği harcamalara ilişkin fatura üzerinden yapılan harcama miktarının 143.835,87 TL olduğunun rapor etmiş oldukları görülmüştür. Dosya kapsamındaki sözleşme ve fatura örnekleri ile bilirkişi tarafından taraf defter ve kayıtlarında yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen raporda; davacı ile davalı arasında davacının dava dışı … firmasına üreteceği tabelalar için plastik malzemeyi davalıdan satın almasına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davalının davacıya satıp teslim ettiği ürünlerde ayıp iddiası ile davacının davalıya ihtar çekmiş olduğu, İstanbul 18. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan tespit dosyası ve mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda davalının davacıya satıp teslim ettiği malzemenin ayıplı olduğu bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu davacının davalıya süresinde ayıp ihbarında bulunmuş olduğu tespit edilmiş, taraf defter ve belgelerinde yapılan incelemede davacının cari hesap itibarıyla davalıdan 6.500 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş, bilirkişi davalının teslim ettiği ayıplı ürünlerden dolayı davacının yaptığı harcamanın ve bu nedenle uğradığı zararın sunulan faturalar itibarıyla 143.835,87 TL olduğunu rapor etmiş, bilirkişi raporu dosya kapsamı ile uyumlu, bilimsel ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alınmış, dosya kapsamı itibarıyla sözleşme konusu malların davalı tarafından davacıya satışının 27/12/2011 tarihinde yapılmış olduğu, davanın 02/10/2013 tarihinde açılmış olduğu, davacının dava dilekçesinde cari hesaptan olan 6.500 TL alacağını ve belirsiz alacak davası olarak da 1.000 TL zararının tazmininin istediği, zararına ilişkin talebinin 05/11/2018 tarihinde ıslah ederek artırmış olduğu görülmüştür. Türk Borçlar Kanunu’nun 231.maddesine göre; ayıptan dolayı satıcının sorumluğu, satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar, satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Dosyada bulunan deliller ve düzenlenen bilirkişi raporlarında davalı satıcının, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusuru bulunduğuna dair bir tespitin bulunmadığı, davalı tarafından üretilen malın ayıplı olmasından dolayı davacının davasını 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açması gerektiği, davacının zamanaşımını kesen dava tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde zararına ilişkin talebinin artırımını yapmamış olması nedeni ile ıslahla yapmış olduğu artırım miktarının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, davacı ile davalı arasındaki sözleşme konusu işin niteliği aldırılan bilirkişi raporu ve yaptırılan tespitler itibarıyla davacı yönünden manevi tazminat şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmış, davacının cari hesaptan olan ve dava dilekçesi ile talep ettiği zararına ilişkin talebin kabulüne karar verilerek, davacının manevi tazminat davasının reddine, diğer taleplerinin kısmen kabulüne, 6.500 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş…” gerekçesi ile, 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 6.500 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,Davacının manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetlebelirsiz alacak davasında talep edilen ilk tutarda olduğu gibi sonradan artırılan tutar için dava tarihi itibariyle zamanlaşımının duracağını, Yargılamanın hiçbir aşamasında “ıslah” ibaresine dahi yer verilmediğini velhasıl ıslah talebinde bulunulmadığını, tıpkı dava başında talep olunan 1.000.-TL gibi, talep artırımı dilekçesiyle artırılan kısım da kabul edilmesi gerekeceğini, İtibar kaybına uğrayan ve buna bağlı olarak ticari faaliyetine son vermek durumunda kalan müvekkilinin manevi tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, ürünlerin ayıplı olmadığını davacının ucuz ürün tercih ettiğini, Davacıya, … malzemenin ışık direncinin olmadığını, zamanla sararma yapacağını, plexiglass olursa sararma olmayacağının belirtildiğini, davacı ucuz maliyetli olması nedeniyle malzemeyi … olarak talep edip sipariş geçtiğini, Bilirkişi ön ve nihai raporlarındaki gizli ayıp kanaatine yönelik olarak bilimsel ve somut itirazlarının gerekçeli olarak karşılanmadığını, ön ve nihai raporda hiçbir ürünün incelenmeden dosya üzerinden yapılan incelemeyle görüş bildirildiğini,Ayıp ihbarının süresinde olmadığını, Delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunun müvekkiline tebliğ edilmediğini, dolayısıyla delil değeri bulunmadığını, Dava konusu ürünlerin ortadan kaybolması söz konusu olmadığından bu konuda delil tespiti yapılmasında, davacının hukuki menfaati bulunmadığını, yokluklarında yapılan ve tebliğ edilmeyen delil tespitinin de hukuki değeri bulunmadığını, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/13-26 Esas, 2010/73 Karar sayılı 10.02.2010 tarihli ilamı) Davacı tarafından davanın esası davacının 3. şahıs firma ile olan ilişkisindeki külfetin müvekkilinden tazminat olarak talep edilmesine yönelik olup talebin yasal dayanağı bulunmadığını, İleri sürerek, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: “…Dava, ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacağın tahsili ile ayıplı mal satımı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında 09/12/2011 tarihli sözleşme kapsamında 6.281 adet ışık geçirgen 3mm …’yi davalıdan satın aldığını, satın aldığı bu malzemeyi kullanarak dava dışı … firması ile yaptıkları anlaşma gereğince … logolu tabela imal ettiğini ve dava dışı … bayilerine sevk ederek monte ettiğini, alınan malların sözleşme gereğince 2 yıl garantili olmasına rağmen garanti süresi dolmadan güneşe maruz kalması nedeniyle sarardığını bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını, söz konusu ayıplı ürün nedeniyle dava dışı … için ürettikleri logolu tabelaların yenileri ile değiştirilmesi gerektiğini, bu değişim nedeniyle meydana gelecek zararın şu anda tespitinin mümkün olmadığını belirterek maddi tazminat taleplerinin belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000 TL ve bu işlemler nedeniyle ticari itibarları sarsıldığından 50.000 TL manevi tazminatın ve söz konusu ticari ilişki nedeniyle davalı tarafa fazladan yaptıkları 6.500 TL ödemenin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece, ticari ilişkiden kaynaklanan 6.500 TL alacağın tahsili talebinin kabulüne, ayıplı mal satışından kaynaklı maddi zararın 1.000 TL’sinin kabulüne, ıslahla arttırılan maddi tazminat miktarının zaman aşımı nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, davacı maddi tazminat talebini belirsiz alacak davası olarak açmış, bilirkişi raporundan sonra harcını yatırmak süretiyle bedel arttırımı yapmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 107/1 maddesine göre davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkündür. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre tahkikat sonucu alacak miktarı belirlendiği anda iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan bedel artırımı yapılabilecektir. Dava açılması ile kesilmiş olan zaman aşımı süresi tüm alacak için geçerli olup, davacı da bilirkişi raporu ile talep edebileceği alacak miktarı belirlendikten sonra harcını yatırmak suretiyle bedel arttırımı yapmıştır. Mahkemece davacının bedel arttırımının ıslah kabul edilerek ıslahla arttırılan kısmın zaman aşımına uğradığı gerekçesi yerinde olmamıştır. Bu nedenle maddi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi yerinde olmadığından davacının istinaf başvurusunun gerekçeye yönelik olarak kabulü gerekmiştir. Davalının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, taraflar arasında yapılan satım sözleşmesine göre davalı satıcı, satıma konu mallarla ilgili olarak renk solmalarına karşı 2 yıl süre ile garanti vermiş olup, ilgili ürünlerde 2 yıllık garanti süresi içinde renk solmasının gerçekleştiği yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporu ve dosyada alınan bilirkişi raporları ile sabit olmakla davalının satıma konu malın ayıplı olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Söz konusu ayıp kullanım ile ve garanti süresi içinde ortaya çıkmış olup, ayıbın süresinde ihbar edilmediği davalı tarafça ispat edilememiştir. Davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Ancak, davacının maddi tazminat talebi ayıplı mal satımı nedeniyle uğranılan zarara ilişkindir. Ayıptan sorumluluğun düzenlendiği TBK’nın 219. Maddesine göre, satıcı alıcıya karşı bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması halinde bundan sorumludur. Ayıptan sorumluluk halinde alıcının seçimlik hakları TBK’nın 227. Maddesinde düzenlenmiş olup, maddeye göre alıcının bu seçimlik haklarından başka genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Davacı da ayıp nedeniyle uğradığı zararın tazminini genel hükümlere göre talep etmiştir. Genel hükümlere göre tazminat talep edilebilmesi için dava tarihi itibarıyla gerçekleşmiş bir zararın bulunması gerekir. Somut olayda ise davacının dava dilekçesinde de belirtiği üzere dava tarihi itibarıyla henüz ortada davacı açısından gerçekleşmiş somut bir zarar bulunmamaktadır. Davaya konu ayıplı mallar ile üretilen tanıtıcı tabelaların yenisi ile değiştirilmesi dava tarihi itibarıyla henüz gerçekleşmemiş olup ancak bunların yenisi ile değiştirilmeleri halinde zarar gerçekleşecektir. Davacı, dava tarihinden önce söz konusu tanıtıcı tabelaların yenileri ile değiştirildiğini bu nedenle zarara uğradığını ispatlayamadığı gibi dava dilekçesinde belirttiği üzere bu işlemler dava tarihi itibarıyla henüz yapılmamıştır. İlerde doğması muhtemel zararların şimdiden talep edilmesine olanak bulunmamaktadır. Her dava açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirilerek ve dava tarihindeki mevcut duruma göre karar verilecektir. Bu nedenle davacının maddi tazminat talebinin alacağın dava tarihi itibarıyla muaccel olmaması nedeniyle reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davalının istinaf başvurusunun maddi tazminata ilişkin olarak kısmen kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile kaldırılmasına ve davacının ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacak davasının kabulüne, ayıp nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine dair dairemizce yeniden karar verilmesi gerektiği, verilen kararın niteliği itibarıyla davacının maddi tazminata yönelik istinafı gerekçeye yönelik kabul edilmekle birlikte bu hususun sonuca etkili olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile, Davacının istinaf talebinin gerekçeye yönelik olarak kısmen, davalının istinaf talebinin maddi tazminata yönelik olarak kısmen esastan kabulü ile: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/01/2019 tarih ve 2014/883 Esas – 2019/61 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; “A- Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,1- 6.500 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,2-Manevi tazminat talebinin REDDİNE,3-Maddi tazminat talebinin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.01.2023 tarih ve 2021/4691 Esas – 2023/524 Karar sayılı kararı ile; “Davacı, ticari ilişki kapsamında davalıdan aldığı malların ayıplı olduğunu iddia etmekte ve belirsiz alacak davası olarak açılan davada maddi zararının tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat, 6.500,00 TL cari hesap bakiyesi alacağı ve 50.000,00 TL manevi tazminat talep etmektedir. Davacı vekili bilirkişi raporu sonrası, 05.11.2018 tarihli dilekçesi ile talebini arttırmış ve maddi tazminat talebini 148.835.00 TL olarak beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davacının 05.11.2018 tarihli dilekçesi ıslah olarak kabul edilmiş ve zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle maddi tazminat olarak 1.000,00 TL’ye hükmedilmiş ise de Bölge Adliye Mahkemesince bu dilekçenin ıslah değil talep artırım dilekçesi olduğu; ancak henüz zararın doğmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. 2.Esasen davacının, tabela imal ettiği bazı müşterilerinden tabelaların gün ışığından kaynaklı olarak sarardığı yönünde bildirimler gelmesi üzerine zararının henüz ne boyutta olduğu ortaya çıkmadan dava açma yoluna giden davacı, zararım artmaya devam ediyor diyerek dava dilekçesinde şimdilik 1.000,00 TL tazminat talep etmiştir. Davacının belirsiz alacak davası açması somut olay gözetildiğinde mümkün olmadığı gibi dava tarihinden sonra ortaya çıkacak ve tespit edilecek zararların işbu davanın kapsamına dahil edilmesi de mümkün değildir. Ancak dava tarihi itibarıyla doğmuş zararlarının tazminini talep edebilecektir. Bununla birlikte davacı, ayıp nedeniyle davalının zarardan sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de 6098 sayılı Kanun’un 231 inci maddesine göre satıcının satılandaki ayıptan sorumluluğu satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Dava tarihi itibarıyla iki yıllık zamanaşımı süresi geçmemiş olup davacı 6098 sayılı Kanun’un 227 nci maddesinde sayılan seçimlik haklardan, sözleşmeden dönme ve semenin iadesini talep etmiştir. Alınan bilirkişi raporları sonrası 05.11.2018 tarihli dilekçesi ile talep artırımında bulunmuş ise de bu tarih itibarıyla artık iki yıllık zamanaşımı süresinin de geçmiş olduğu anlaşıldığından, Mahkemece davacının dava dilekçesinde harçlandırdığı maddi tazminat talebinin 1.000,00 TL olduğu gözetilerek bu talep yönünden bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle maddi tazminat talebinin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile, Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,”şeklindeki karşı oy ile oy çokluğuyla karar verilmiş olup; Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacağın tahsili ile ayıplı mal satımı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında 09/12/2011 tarihli sözleşme kapsamında 6.281 adet ışık geçirgen 3mm …’yi davalıdan satın aldığını, satın aldığı bu malzemeyi kullanarak dava dışı … firması ile yaptıkları anlaşma gereğince … logolu tabela imal ettiğini ve dava dışı … bayilerine sevk ederek monte ettiğini, alınan malların sözleşme gereğince 2 yıl garantili olmasına rağmen garanti süresi dolmadan güneşe maruz kalması nedeniyle sarardığını bu nedenle maddi ve manevi zarara uğradığını, söz konusu ayıplı ürün nedeniyle dava dışı … için ürettikleri logolu tabelaların yenileri ile değiştirilmesi gerektiğini, bu değişim nedeniyle meydana gelecek zararın şu anda tespitinin mümkün olmadığını belirterek maddi tazminat taleplerinin belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000 TL ve bu işlemler nedeniyle ticari itibarları sarsıldığından 50.000 TL manevi tazminatın ve söz konusu ticari ilişki nedeniyle davalı tarafa fazladan yaptıkları 6.500 TL ödemenin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece, ticari ilişkiden kaynaklanan 6.500 TL alacağın tahsili talebinin kabulüne, ayıplı mal satışından kaynaklı maddi zararın 1.000 TL’sinin kabulüne, ıslahla arttırılan maddi tazminat miktarının zaman aşımı nedeniyle reddine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere; tabela imal ettiği bazı müşterilerinden tabelaların gün ışığından kaynaklı olarak sarardığı yönünde bildirimler gelmesi üzerine zararının henüz ne boyutta olduğu ortaya çıkmadan dava açma yoluna giden davacının, henüz doğmamış zarara dayalı olarak ve zararının artmaya devam ettiğinden bahisle belirsiz alacak davası açması mümkün olmadığı gibi, davacının dava tarihinden sonra ortaya çıkacak zararları sonradan iş bu dava kapsamına dahil etmesi de mümkün değildir. Davacı ancak dava tarihi itibariyle doğmuş zararlarının tazminini talep edebilir ve bu zararlar yönünden 6098 sayılı TBK’nun 231 maddesinde düzenlenen iki yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Ancak davacının alınan bilirkişi raporları sonrası 05/11/2018 tarihli dilekçesi ile arttırdığı talep bakımından iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Dairemizce bozma ilamı doğrultusunda ve bozmanın kapsamına göre davacının dava dilekçesinde harçlandırdığı ayıba dayalı 1.000,00-TL maddi tazminat istemi bakımından yapılan değerlendirmede, ışıklı tabelaların sararması nedeniyle gizli ayıplı oldukları, davalının ayıplı tabelalar nedeniyle 1.000,00 maddi zararı olduğunu ispatladığı ve bu zararını 6098 Sayılı Kanunun 227/2 fıkrası uyarınca davalıdan talep edebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Davacının bozma kapsamında olmayan cari hesap alacağı ve manevi tazminat istemleri yönünden önceki hüküm aynen ve tekrar kurularak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, 6.500 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2- Harçlar kanuna göre alınması gereken 512,32.TL karar harcından peşin olarak yatırılan 982,00.TL ve 2.441,00.TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.423,00.TL’den mahsubu ile bakiye 2.910,68.TL’nin talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yatırılan 512,32.TL davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 4- Davacı tarafından yargılamada tebligat, posta, müzekkere ve bilirkişi gideri olarak sarf edildiği anlaşılan 3.843,00.TL ‘nin haklılık oranına göre hesaplanan (%5 kabul) 192,15.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davalı tarafından sarf edilen 8,00 TL yargılama giderinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan (%95 red) 7,60-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerine bırakılmasına, 6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı lehine hesap ve takdir olunan 7.500,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 22.431,67.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, 50.000 TL’lik manevi tazminat talepleri açısından davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10.maddesinin 3.fıkrası gereğince 9.200,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 11-İstinaf aşamasında sarf edilen başvuru harcı ve dosya gönderimi masraflarının yatıran tarafın üstüne bırakılmasına, 12-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2023