Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1277 E. 2023/1163 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1277 Esas
KARAR NO: 2023/1163 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/29 D. İş – 2023/35 Karar
TARİHİ:12/04/2023
DAVA: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesi ile; müvekkilinin, mevcut alacaklarına istinaden …’in imzalarını taşıyan 50.000,00 USD tutarlı 27.06.2018 ödeme tarihi 01.07.2020 olan bonoyu teslim aldığını, talebe konu keşidecisi … Limited Şirketi olarak görünen, avalisti … olan 50.000,00 USD tutarlı 27.06.2018 ödeme tarihi 01.07.2020 olan bono nedeni ile karşı taraf borçlular nezdinde çek bedelinden dolayı muaccel olan 50.000,00 USD alacağı mevcut olup bu alacağın bugüne kadar ödenmediği gibi herhangi bir teminatla da karşılanmadığını, bunun yanında, borçlunun Uyap Sms bilgi sisteminden kendisi aleyhine açılan adi ve ihtiyati takipleri öğrendiği bilindiği gibi ikametgahlarını değiştirme ve mal kaçırarak uyuşmazlığa konu meblağın tahsil kabiliyetini düşürme ihtimali bulunduğunu, bu sebepler muvacehesinde, müvekkilinin borçlular nezdindeki 50.000,00 USD olan alacağının tahsilini temin zımnında mevcut alacağın tamamının muhtemel teminat tutarını karşılayamamaları sebebiyle her türlü alacak hakkımızın baki kalması kaydıyla, şimdilik 66.000,00 TL’lik kısmı bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nin 24/01/2023 tarih ve 2023/29 D. İş – 2023/35 Karar sayılı kararı ile; “1-İhtiyati haciz talebinde bulunan alacaklı vekili Mahkememize verdiği dilekçe ile, müvekkilinin borçlulardan ibraz edilen kambiyo senedi nedeniyle alacaklı olduğunu belirtilerek ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Talep dilekçesi ve belge asılları ile tüm dosya kapsamına göre talebin İ.İ.K’nun 257. ve devamı maddeleri gereğince yerinde olduğu anlaşılmakla TALEBİN KABULÜ İLE, Alacaklının iddia ettiği yukarıda belirtilen alacak miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla, borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının İHTİYATEN HACZİNE, 2- Alacağın % 15 oranında 9.900,00 TL nakdi veya kesin ve süresiz banka teminat mektubunun alacaklı tarafından 10 gün içerisinde Mahkememiz veznesine teminat olarak yatırılmasına,yatırılmadığı takdirde ihtiyati haczin kalkmasına, İhtiyati hacze itiraz eden … vekili itiraz dilekçesinde özetle; davacı tarafça, müvekkil aleyhine 50.000 USD lik senet dayanak olarak gösterilerek ihtiyati haciz kararı alındığını, müvekkile ihtiyati haciz kararı kapsamında İstanbul … İcra Müdürlüğünce … E sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde ihtiyati haciz kararının tebliğ edilmediğini, müvekkilin karardan haberi olmadığını, bu süreçte fiili haciz işlemi de yapılmadığından hacizlerden de hesaplarındaki blokeleri görünce, sonradan haberi olduğunu, bu nedenle, müvekkilin ihtiyati haciz kararından ve usule aykırı içeriğinden haberdar olma tarihi 24.02.2023 olduğunu, davacı tarafça, ihtiyati haciz için alacak miktarı 66.000,00 TL gösterilmiş, bu rakam üzerinden teminat yatırıldığını, ancak gerek ihtiyati haciz kararı ile koyulan hacizler, gerekse de icra takibi 50.000 USD üzerinden gerçekleştirildiğini, teminatın amacı, borçlunun mağduriyetinin, telafisi imkansız zarara uğramasının önlenmesi olduğunu, davacının, kötü niyetle, alacak miktarını 66.000 TL göstererek, yalnızca 10.000 TL teminat yatırarak, 1 milyon üzerinden takip başlatarak, çok daha yüksek tutarlara denk gelen haciz işlemleri gerçekleştirdiğini, bu durumda, dosyaya yatırılan teminatın hiç bir yasal güvencesi kalmadığı gibi, bu durum ihtiyati haciz kararını da usulsüz hale getirdiğini, müvekkil, senette kefil kısmında görülmekle, aslen senedin borçlusu olan … firmasının imzası bulunmadığı gibi, müvekkilin bu firma ile hiç bir hukuki bağı da bulunmadığını, ihtiyati haciz, alacağın haklılığını ispata yarar yeterli delil, belge sunulabildiği takdirde verilmesi gerekirken, davacı tarafça sahte olarak doldurulduğunu, kambiyo senedi vasfından yoksun bir kağıtla, üstelik usule aykırı bir şekilde alacak tutarından çok daha az bir rakamı karşılık teminatla bu karar verildiğini, açıklanan nedenlerle, iş bu itirazların kabulü ile, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, icra takibine itiraz etmemiz ve alacaklıya karşı tazminat ve menfi tespit davası açacak olmamız nedeniyle itiraz ve davalarımız sonuçlanıncaya kadar teminatın tedbiren alacaklıya ödenmemesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa karşı yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 12/04/2023 tarih ve 2023/29 D. İş – 2023/35 Karar sayılı ek kararı ile; ” htiyati haciz talebinin kabulü ile; 01.07.2020 ödeme tarihli, 27.06.2018 düzenleme tarihli, 1/1 nolu, 50.000 Dolar bedelli senet aslı üzerinden alacağın % 15 oranında teminat yatırılması halinde ihtiyati hacze itiraz eden karşı taraf … aleyhine ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği ve kararın İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı icra dosyası üzerinden infaz edildiği anlaşılmıştır.İtirazın süresinde olduğu, mahkememizin 02/03/2023 tarihli tensip tutanağı ile itirazın mürafalı olarak incelenmesine karar verildiği, 12/04/2023 tarihli mürafaa duruşmasında gelen olmadığı görülmüş, dosya üzerinden yapılan itiraz ihtiyati haciz talep eden davacı vekili Av. …nun yüzüne karşı incelenmiştir.Talep, bonoya dayalı ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. 2004 sayılı yasanın 265.maddesi “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükmüne amirdir.İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nın 257/1. Maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması yeterlidir. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlunun mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına göre aşkın haciz yapıldığına yönelik itirazlarının icra mahkemelerinde şikayet ve itiraz yoluyla ileri sürülebilecek nitelikte olup, İİK’nın 265. maddesi kapsamında sınırlı olarak sayılmış olan ihtiyati hacize itiraz kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Yine ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlunun ihtiyati haczi üzerine kayıtlı… plakalı araç üzerinde 14/02/2023 tarihinde muhafaza altına alındığı, aynı ihtiyati haciz kararı neticesinde başlatılan icra takibine ilişkin icra mahkemesinde 06/02/2023 tarihinde imzaya itiraz davası açıldığı anlaşıldığından ihtiyati hacze itiraz eden tarafın süresinde itiraz etmediği anlaşılmıtır.İİK’nın ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257’nci maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını, alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiştir. Somut olayda, ihtiyati haciz talebinin kambiyo senedine dayalı olduğu, itiraz eden borçlunun senet üzerinde imzasının bulunduğu, böylelikle dosya kapsamında ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu anlaşıldığından ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin yukarıda sayılan sebeplerden dolayı ihtiyati hacze itirazının reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; “İhtiyati hacze İTİRAZIN REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden … vekili istinaf dilekçesi ile; yukarıda esas numarası belirtilen dosyada; ihtiyati haciz kararına karşı taraflarınca itirazda bulunulduğunu, itirazlarının reddedildiğini, red kararının henüz taraflarına tebliğ edilmediğini, ihtiyati haciz talep eden davacı tarafça ilam vekalet ücretinin istanbul … icra müdürlüğünün … e. no ile takibe koyulması ve taraflarına 18.04.2023 tarihinde icra emrinin e-tebligat ile gönderilmesi neticesinde karardan haberdar olunduğunu, İhtiyati haciz kararına itiraz süresinin, kararın taraflara tebliğinden itibaren başladığını, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararının, hiç bir şekilde taraflarına veya müvekkile tebliğ edilmediğini, ancak müvekkile karşı başlatılan icra takibi neticesinde, icra takibi ekinde de takibe dayanak karar gönderilmemiş olmasına rağmen, taraflarınca htiyati haciz kararından haberdar olunduğunu ve mahkemeden kararın taraflarına tebliğ edilmesinin talep edildiğini, bu talep üzerine mahkemece kararın tebliğ edildiğini ve itiraz işlemi yapıldığını, kaldı ki, bu talep esnasında mahkeme kaleminden “yasaya aykırı bir şekilde” mahkemece taraflara tebligat çıkarılmaması yönünde bir uygulama olduğunun sözlü olarak öğrenildiğini, yasaya aykırı olarak geliştirilen bu uygulamanın kabulünün mümkün olmadığını, ancak belli ki bu uygulamanın sürdürülmeye devam edildiğini ve taraflarına devam eden süreçte de hiç bir tebligat yapılmadığını, Kararın 2. Sayfasında: “İtirazın süresinde olduğu, mahkememizin 02/03/2023 tarihli tensip tutanağı ile itirazın mürafalı olarak incelenmesine karar verildiği, 12/04/2023 tarihli mürafaa duruşmasında gelen olmadığı görülmüş, dosya üzerinden yapılan itiraz ihtiyati haciz talep eden davacı vekili Av. …nun yüzüne karşı incelenmiştir.” hususu belirtilmiş olmakla, devamında dayanak olarak; “2004 sayılı yasanın 265.maddesi “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükmüne amirdir.” denildiğini, Dayanak olarak gösterilen kanun maddesine aykırı işlem yapıldığını ve taraflarına mürafaalı incelemeye dair hiç bir tebligat yapılmadığını, hiç bir bilgileri olmadan mürafaalı olarak yapılan inceleme ve verilen kararın usule ve yasaya aykırılık içerdiğini, 12.04.2023 tarihinde verilen ek kararın da taraflarına hiç bir şekilde tebliğ edilmediğini, değişik iş dosyalarının evraklarının UYAP sistemi üzerinden görülemediğini, asil taraf ve/veya vekil olarak düzenli olarak mahkeme kalemlerini arama veya kalemi ziyaret etme, dosyayı kontrol etme gibi bir zorunluluklarının olmadığını, mahkemelerin yasalarda düzenlenen tebligat süreçlerini gerçekleştirmesi gerektiğini, ihtiyati haciz talep eden davacı tarafça, ilam vekalet ücretinin takibe koyulması neticesinde karardan haberdar olduklarını, Mahkemece yargılama süreçlerinin tümünde gerçekleştirilen bu usulsüzlüğün hukuken korunmasının mümkün olmadığını ve kararın istinaf incelemesi neticesinde bozulması gerektiğini, Mahkemece verilen gerekçeli kararın, gerekçesiz olduğunu ve kendi içinde de ciddi çelişkiler barındırdığını, Öncelikle kararın 2. Sayfasında: “…İtirazın süresinde olduğu, mahkememizin 02/03/2023 tarihli tensip tutanağı ile itirazın mürafalı olarak incelenmesine karar verildiği, 12/04/2023 tarihli mürafaa duruşmasında gelen olmadığı görülmüş, dosya üzerinden yapılan itiraz ihtiyati haciz talep eden davacı vekili Av. …nun yüzüne karşı incelenmiştir…” şeklinde açıklama yapıldığını, ardından 3. Sayfasında: “…aynı ihtiyati haciz kararı neticesinde başlatılan icra takibine ilişkin icra mahkemesinde 06/02/2023 tarihinde imzaya itiraz davası açıldığı anlaşıldığından ihtiyati hacze itiraz eden tarafın süresinde itiraz etmediği anlaşılmıştır.” şeklinde hüküm kurduğunun görüldüğünü, ihtiyati haciz kararına itiraz süresinin, ancak bu kararın taraflara tebliği ile başladığını, ortada taraflarına veya müvekkile yapılmış bir tebligat olmadığından, bizzat mahkemeye taraflarınca 23.02.2023 tarihinde vekaletname sunularak kararın tebliğ edilmesi talebinde bulunulması neticesinde tebligat işlemi yapıldığını, bu durumda, mahkemenin kendi içinde çelişkili hükmünün usule ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilin, ihtiyati hacze konu senette borçlu olarak görünen esha şirketi ile hiç bir hukuki, ticari bağı olmadığını, asıl borçlunun imzası olmayan senette kefil olarak görünen müvekkilinin imzasının geçersiz olacağını, kambiyo senedinin geçersiz hale geldiğini mahkemeye beyan ettiklerini, ancak bu itirazlarına ilişkin olarak kararda hiç bir gerekçeye yer verilmediğini, kefil olarak görünen müvekkilinin, borçlu olarak görünen şirket ile hiç bir hukuki bağı olmadığını, şirketin imza yetkilisi de olmadığını, senet borçlusu olan firmanın imzasının olmamasının, müvekkilinin kefaletini ve senedi geçersiz kıldığını, bu itirazlara ilişkin olarak gerekçe belirtilmeksizin gerekçeli karar düzenlendiğini, Hukuk mahkemelerinde yargılama sonunda hükmü veren hakim, toplu mahkemelerde başkan veya başkanın seçmiş olduğu hükme katılan bir hakim tarafından gerekçeli kararın yazıldığını ve kararı içeriğinde; kararı veren mahkeme, hakim ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, taraflar ve davaya katılanlara ilişkin tc kimlik numarası ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri, iki tarafa ait iddia ve savunmalara ilişkin özet, iki tarafın anlaştığı ve anlaşmadığı durumlar, çekişmeli vakıalara ilişkin deliller, toplanan delillerin değerlendirilmesi, delillerin reddedilme ya da kabul edilme sebepleri, mahkeme tarafından sabit görülen vakıalarda çıkarılan sonuçlar, hukuki sebep, hüküm sonucu ve hükme ilişkin kanun yolu açıksa kanun yolunun ne olduğu ve süresi, mahkemenin vermiş olduğu kararın tarihi, unsurlarının bulunmasının zorunlu olduğunu, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2015/6688 E. 2015/20758 K. Sayılı ilamında “Mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşmadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, (delillerin) ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Yerel mahkemenin hangi delillerle sonuca ulaştığını değil, dayanılan delillerde yer alan hangi vakıanın kabul edildiğini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklaması zorunludur.” şeklinde gerekçeli kararın unsurlarını açıkladığını, 07.04.2010 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin bir kararında; “Anayasanın 141/3 maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasının zorunlu olduğu, HUMK.`nun 388/3. maddesi uyarınca mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin bulunması gerektiği halde, mahkemece bu yasal gereklere uyulmadan ve toplanan delillere neden itibar edilmediği açıklanmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ‘ denmek suretiyle konunun öneminin vurgulandığını, gerekçelerin kanun maddesinin tekrarı şeklinde yazılmasının gerekçe olarak kabul edilmediğini, İhtiyati haciz kararının, usulen ve esas açısından hatalı olduğunu, yerel mahkemece itiraz dilekçesinde öne sürülen hususların hiç bir şekilde değerlendirilmediğini, bu nedenle, itirazlarına yeniden değinme gereği doğduğunu, Davacı tarafça; ihtiyati haciz için alacak miktarının 66.000,00 TL gösterildiğini ve bu rakam üzerinden teminat yatırıldığını, ancak gerek ihtiyati haciz kararı ile koyulan hacizlerin, gerekse de icra takibinin 50.000 USD üzerinden gerçekleştirildiğini, teminatın amacının, borçlunun mağduriyetinin, telafisi imkansız zarara uğramasının önlenmesi olduğunu, davacının kötü niyetle, alacak miktarını 66.000 TL göstererek, yalnızca 10.000 TL teminat yatırarak, 1 milyon üzerinden takip başlatarak, çok daha yüksek tutarlara denk gelen haciz işlemleri gerçekleştirdiğini, bu durumda, dosyaya yatırılan teminatın hiç bir yasal güvencesi kalmadığı gibi, bu durumun ihtiyati haciz kararını da usulsüz hale getirdiğini, Kaldı ki, ihtiyati haciz talebine dayanak olarak gösterilen senedin de, çıplak gözle görülebilecek şekilde kambiyo senedi vasfından yoksun olduğunu, senet üzerinde ne tür bir hak sahibi olduğu belli olmayan alacaklı lehine ihtiyati haciz kararı verilmesinin açıkça kanun hükmüne aykırı olduğunu, senet bedelinin ödenmesini taahhüt eden asıl borçlunun herhangi bir imzası bulunmamakla, takip konusu senette kefilin bu nedenle borçlu sıfatı olmadığını, alacaklının senedi nasıl elinde bulundurduğunun da meçhul olduğunu, müvekkilinin, senette kefil kısmında görülmekle, aslen senedin borçlusu olan … firmasının imzası bulunmadığı gibi, müvekkilin bu firma ile hiç bir hukuki bağı da bulunmadığını, senet borçlusu olarak görünen şirket yetkisinin imzasının olmadığını, senet kefili olarak müvekkilin imzasının olduğu senedin kambiyo senedi olarak kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, kaldı ki müvekkilinin imzası konusunda da imzaya itiraz sürecinin halen devam ettiğini, ihtiyati haczin, alacağın haklılığını ispata yarar yeterli delil, belge sunulabildiği takdirde verilmesi gerekirken, davacı tarafça sahte olarak doldurulmuş, kambiyo senedi vasfından yoksun bir kağıtla, üstelik usule aykırı bir şekilde alacak tutarından çok daha az bir rakama karşılık teminatla bu kararın verildiğini, davacı tarafça, borçlu görünen firma ile müvekkilinin herhangi bir bağı olduğuna dair bir evrak sunulmadan, bu kararın verilmiş olmasının, fahiş bir hata teşkil ettiğini, davacı alacaklı aleyhine, suç duyurusunda bulunulmuş olmakla, ayrıca senetteki imzaya itiraz edilerek İstanbul 26. İcra Hukuk Mahkemesinde 2023/74 E. No ile dava da açıldığını, müvekkilinin borçlu görünen şirketin imza yetkilisi veya ortağı olmadığına dair sicil kayıtları başta olmak üzere tüm belgeler ve müvekkilin imza örneklerinin dosyaya sunulmuş olmasına rağmen; mahkemece bu hususa kararda hiç bir şekilde değinilmediğini, İleri sürerek; istinaf başvurusunun kabulü ile, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, esas hakkında hüküm verilene dek tehiri icra kararı verilmesine, icra takibine itiraz etmeleri ve alacaklıya karşı tazminat ve menfi tespit davası açacak olması nedeniyle itiraz ve davaları sonuçlanıncaya kadar teminatın tedbiren alacaklıya ödenmemesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa karşı yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı ileri sürülen itiraz ise yukarıda belirtilen gerekçelerle reddedilmiştir. İtiraz eden vekilince, itirazlarının reddine dair ek karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. İİK’nun 265. maddesi hükmü gereğince, borçlu kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haciz kararına yönelik haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata, huzuru ile yapılan hacizlerde haczin uygulandığı, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Bu durumda mahkeme, gösterilen itiraz sebepleri ile bağlı inceleme yaparak itirazı kabul veya reddeder.İhtiyati hacze itiraz eden vekilinin dilekçesi üzerine, itirazın murafalı değerlendirilmesine karar verildiği, düzenlenen tensip zaptının duruşma gün ve saati ile birlikte itiraz eden vekiline e-tebliğ yolu ile 07/03/2023 tarihinde tebliğ edildiği, UYAP sisteminde mevcut tebliğ zarfı ve e-tebliğ mazbatasından anlaşılmış olmakla, itiraz eden vekilinin duruşma gün ve saatinin kendisine tebliğ edilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İİK’nun 265 maddesi uyarınca, ihtiyati hacze itiraz ihtiyati haciz kararının tebliğ ile değil, fiili hacizlerde haczin borçlu huzurunda yapılması halinde bu tarihten gıyapta yapılan veya kaydi olarak yapılan hacizlerde ise icra müdürlüğünce haciz tutanağının borçluya tebliği tarihinden itibaren başlar. Somut olayda incelenen icra dosyası kapsamından, borçlu aleyhine fiili haczin ihtiyati hacze itiraz tarihinden sonra 04/05/2023 tarihinde ve gıyapta yapıldığı, diğer hacizlerin ise kaydı hacizler oldukları, fiili ve kaydı hacizlere ilişkin borçluya herhangi bir tebligat yapılmamış olması nedeniyle itiraz tarihinde itiraz süresinin henüz işlemeye başlamadığı, bu nedenle itirazın süresinde olduğu, nitekim mahkemece itirazın süresinde olduğunun ek kararda belirtildiği, her ne kadar gerekçenin alt paragraflarında borçlunun 06/02/2023 tarihinde icra hukuk mahkemesinde imzaya itiraz etmesi nedeniyle itirazın süresinde olmadığı belirtilerek çelişki doğurulmuş ise de; itirazın süre yönünden reddedilmemiş, İİK’nun 265 maddesinde düzenlenen itiraz sebeplerinden herhangi birinin ileri sürülmediği gerekçesi ile reddedilmiş olması karşısında, bu çelişkinin sonuca etkili olmadığı anlaşılmış, aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Talep dayanağı 27/06/2018 tanzim tarihli, 01/07/2020 vadeli, 50.000,00-USD bedelli, tanzim yeri İstanbul olan bonoda; keşidecinin … Limited Şirketi, … olduğu, itiraz eden …’in ise avalist olduğu, bono altında iki imza bulunduğu anlaşılmıştır. Somut olayda ihtiyati haciz kararı, kambiyo senedine dayalı olarak verilmiştir. İtiraz eden vekilince, bono keşidecisi ile itiraz eden arasında herhangi bir hukuki bağ bulunmadığı, itirazı edenin keşideci şirketin yetkilisi olmadığı, bu nedenle kefaletin geçerli olmadığı, senet üzeirndeki imzaya itiraz edildiği, senedin sahte olduğu, mahkemece talep doğrultusunda 66.000,00-TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesine rağmen , takibin senet bedelinin tamamı üzerinden başlatıldığı, aşkın haciz yapıldığı, teminatın yeterli olmadığı ileri sürülmüştür. İhtiyati haciz talep eden tarafça mahkemeden 66.000,00-TL’lik tutar yönünden ihtiyati haciz talep edilmiş mahkemece ve bu tutarın %15’i oranında mukabilinde talep kabul edilmiştir. Mahkemenin talep edilen alacaktan fazlası esas alınarak teminat talep etmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı alınarak bu kararın infaz edilmesi ile icra takibi başlatılması ayrı işlemler olup, alacaklının alacağının bir kısmına yönelik ihtiyati haciz talep etmesi, ancak tamamı üzerinden takip başlatmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. İhtiyati haciz kararının infazı kapsamında aşkın haciz uygulandığı iddiası ise takip hukukuna ilişkin bir şikayet mahiyetinde olduğundan ihtiyati haciz kararını veren mahkemece değerlendirilemez. İtiraz edenin bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı, bononun sahte olduğuna, bono keşidecisi ile itiraz eden arasında herhangi bir hukuki bağ bulunmadığına yönelik itirazları, İİK’nun 265 maddesinde sınırlı olarak gösterilen itiraz sebeplerinden birini teşkil etmediklerinden, ihtiyati hacze itiraz yargılamasında değerlendirilemezler; ancak açılmış veya açılacak esas davada ileri sürülebilirler. Dosyaya mübrez ve talep dayanağı bono kapsamından; İİK’nun 257/1 fıkrası ile İİK’nun 258 fıkrasında aranan şartların mevcut olduğu, muaccel ve rehinle temin edilmemiş alacağın varlığı hususunda yaklaşık ispat şartının sağlandığı anlaşılmıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabul edilmesinde ve itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık mevcut olmadığı, kamu düzenine aykırılık da saptanmadığı, itiraz eden vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmış, itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬ TL’nin ihtiyati hacze itiraz edenden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.