Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1267 E. 2023/1715 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1267
KARAR NO: 2023/1715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2023
DOSYA NUMARASI : 2022/673 Esas – 2023/208 Karar
DAVA: Ticaret Sicil Müdürlüğünün Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ : 02/11/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … sicil numarası ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı … San. Ve Tic. A.Ş’ nin yönetim kurulu üyesi olduğunu, … A.Ş. yönetim kurulu kararıyla, şirketin 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 18.08.2022 tarihinde yapılmasının kararlaştırıldığını ve aynı kararla belirlenen gündem ve toplantı çağrısının ortaklara tebliğ edildiğini, bu kararda 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısı gündeminde ‘’Yeni yönetim kurulu üyelerinin sayılarının ve sürelerinin tespiti ile seçimi’’nin de yer aldığının duyurulduğunu, 18/08/2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak, genel kurulda alınan kararlar tescil ve ilan edilmeksizin 06/09/2022 tarihinde yeni yönetim kurulunun toplandığını ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapıldığını, imza yetkileri belirlendiğini ve 06/09/2022 tarihli 2022/01 sayılı yönetim iç yönergesinin kabul edildiğini, söz konusu yönetim iç yönergesinin 21/09/2022 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, müvekkili tarafından davalıya sunulan dilekçe ile Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan Yönetim iç yönergesinin sicilden terkinine karar verilmesinin talep edildiğini, İstanbul Ticaret Memurluğu’ nun taraflarına 31/10/2022 tarihinde tebliğ edilen 24/10/2022 tarihli ret kararı ile müvekkilinin talebinin reddedildiğini, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 18/08/2022 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantı tutanağı tescil edilmeksizin yönetim kurulunun göreve başlamasının hukuken mümkün olmadığını, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 18/08/2022 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde tescil edilmeksizin … A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 06.09.2022 tarihinde 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile kabul ettiği 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesi müvekkillerinin muhalefet şerhine rağmen kabul edildiğini, … A.Ş.’nin henüz tescil ve ilan edilmeyen Yönetim Kurulu üyelerinin yetkisi olmaksızın aldığı 06.09.2022 tarih ve 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile kabul ettiği 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin, davalı … Sicil Memurluğu tarafından 21.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edildiğini, … A.Ş.’nin “Yönetimi” 21.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edildiğinden, 06.09.2022 tarihi itibariyle henüz tescil ve ilan edilmemiş Yönetim Kurulu üyelerinin aldığı 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin tescil işlemi iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesi gerektiğini, … A.Ş. tarafından Olağan Genel Kurul kararı süresinde tescil ve ilan ettirilmediğini, kanunun emredici hükümleri ile belirlenen azami sürenin geçtiği de sabit olduğundan, 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında alınan kararların tescil ve ilana tabi olan kısımlarının (Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, bağımsız denetim firmasının atanması vb.) 06.09.2022 tarihi itibariyle geçerlilik kazanmadığını, … A.Ş.’ne ve diğer grup şirketlerine ilişkin 2021 yılında davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından tescil ve ilan edilen Yönetim İç Yönergelerinin iptali ile sicilden terkini istemiyle müvekkillerim tarafından Müdürlük aleyhine açılan İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/826 E., 2021/827 E., 2021/828 E., 2021/829 E. sayılı davalarında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine verilen mahkeme kararlarının içeriği dikkate alındığında; 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin tescil işleminin iptali ile sicilden terkinine karar verilmesi gerektiği tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık olduğunu, davalı tarafın, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarının tarafı olup, mahkeme kararındaki sicilden terkine ilişkin açık gerekçelerin bilincindeyken, yeni bir Yönetim İç Yönergesi yapılmasını gerektiren bir durum da yokken, aynı konuda, İstanbul 7. Ticaret Mahkemesi kararlarını etkisiz hale getirmeyi amaçlayan yönetim kurulu kararlarını ve yeni Yönetim İç Yönergesini tescil etmesi ve müvekkilinin sicilden terkin talebini reddetmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, … A.Ş.’nin 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Şirket Yönetim İç Yönergesinin emredici hükümlere aykırı olarak davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edilerek, 21.09.2022 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi nedeniyle, TTK’ nın 32. ve 34. maddelerine dayalı olarak, işin ehemmiyetine binaen ve duruşmasız olarak dosya üzerinden yapılacak incelemeyle; itirazları neticesinde söz konusu Yönetim Kurulu Kararı ve Yönetim İç Yönergesine ilişkin davalı …’ nün tescil işleminin iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından tescil işlemi gerçekleştirildikten sonra, 29.09.2022 tarihinde, müvekkiline başvuruda bulunularak dava konusu yönetim kurulu kararının (iç yönergenin) tescil ve ilanının terkin edilmesi talep edilmişse de; müvekkilinin 24/10/2022 tarihli yazısının bilgilendirici mahiyette olup Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 35 gereğince ve bu hükümde belirtildiği şekilde bir ret kararının olmadığını, Ticaret Sicili Müdürlüklerinin, ancak açık bir şekilde ret kararı yazılması talep edildiğinde ret kararı yazdığını ve verdiği ret kararlarını da posta yolu ile veyahut da elden ilgiliye tebliğ etmekte olup; tescil başvuru evrakı ile birlikte, söz konusu ret kararında ilgili şirketin sicil dosyasına kaydedildiğini, dava konusu edilen müvekkilinin yazı cevabının hukuka uygun olduğunu, tescil edilmiş hususların terkinin ancak kesinleşmiş mahkeme kararı ile mümkün olduğunu, huzurdaki davada davacıların hukuki yararının bulunmadığını, yönetim kurulunun seçimle beraber göreve başladığını, yönetim kurulunun ticaret siciline tescil ve ilanının kurucu nitelik taşımadığını, üye sıfatının kazanılmasında tescilin etkisi bildirici nitelikte olduğunu, buna göre davacıların yönetim kurulunun tescil edilmeden göreve başlamasının mümkün olmadığı yönündeki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıların yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin genel kurul kararının 15 gün içerisinde tescil edilmediğinden yönetim kurulu üyelerinin göreve başlamasının mümkün olmadığı iddiasının da mesnetsiz olduğunu, söz konusu tescil işlemenin dürüstlük ilkesine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, mevzuata uygun hareket eden müvekkiline karşı dürüstlük kuralına uymadığının ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu tescil işlemine karşı ileri sürülen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin kararlarının huzurdaki davada sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, dava konusu edilen ve uygulanması istenen kararların halihazırda kesinleşmediğinden herhangi bir sonuç doğurmasının mevzuat gereğince mümkün olmadığını, davacının dilekçesinde belirttiği yerel mahkeme kararları, dava konusu yönetim kurulu kararının tescil işlemini değil bundan bir önceki yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin olup, münhasıran iptal edilen yönetim kurulu kararı ile ilgili olarak ve ancak söz konusu iptal kararı kesinleştiği takdirde sonuç doğurabileceğini, kesinleşen hükümle bağlı müvekkilinin söz konusu kararlar kesinleştiğinde hükümde yer alan iptal kararı gereğince iptal edilen yönetim kurulu kararı hangisi ise onun için işlem yapmakla yükümlü olacağını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/03/2023 tarih ve 2022/673 Esas – 2023/208 Karar sayılı kararı ile; ” Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/826-827-828 esas sayılı dosyaları, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/780 esas sayılı dosyası, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/868 esas sayılı dosyası, emsal Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/1027 esas, 2023/61 karar sayılı kararı, …’ nün yazı cevabı ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne müzekkere yazılarak, dava konusu … Tic. A.ş.’nin tescil işleminin sicilden terkin talebine ilişkin müdürlüklerince verilen 24/10/2022 tarihli ret kararının tebliğine ilişkin tebligatlarının mahkememize gönderilmesi istenilmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/868 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacıların …, …, …, davalı tarafın … olduğu mahkemece yapılan yargılama neticesinde verilen gerekçeli kararda; “Davacılardan … ile …’ın da üye olduğu şirket yönetim kurulu, 26/07/2022 tarih ve 2022/01 numaralı kararı ile 2021 faaliyet dönemi için olağan genel kurul kararı almış ve yönetim kurulu toplantısında belirlenen gündem ile gerekli bütün hususlar TTK m. 414 ve diğer mevzuat çerçevesinde 01/08/2022 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş ve bütün ortaklara da tebliğ edilmiştir. … dışında kalan bütün davacılar genel kurul toplantısında katıldığı görülmüş davacılar veya temsilcilerin katılmadıkları hususlarla muhalefet şerhleri genel kurul tutanağında olduğu anlaşılmıştır. Yönetim kurulu üyelerinin görev süreleri dolduğundan genel kurulda yönetim kurulu seçimi yapılarak, yapılan seçim sonucunda davacılardan … ile … ile birlikte … yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişlerdir. Davacıların yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmakta oldukları dolayısıyla mevcut üyeler yeniden seçildikleri sabittir. Genel kurul yapıldıktan sonra yeni seçilen yönetim kurulunun görev dağılımının belirlenmesi için 06/09/2022 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yapılmış ve toplantıda davacılardan …, … ile birlikte sınırsız temsil ve ilzam için yetkilendirildikleri görülmüştür. … yetki kabul işlemini gerçekleştirdiğine dair şirkete bildirim yapmadığı anlaşılmış ve diğer davacılardan … ile … da iç yönerge ile yetkilendirilmeleri halinde yetki kabul işlemini yapmayacaklarını beyan ettikleri görülmüştür.Davalı şirketi 13/09/2022 tarihinde yönetim kurulunu tekrar toplantıya çağırarak bu defa …’a temsil ve ilzam yetkisi verilmeden yeniden temsil ve ilzam yetkilerini belirlemiştir. Bu toplantıda … olmadan yönetim kurulu üyeleri … ile … müştereken temsil ve ilzam için yetkilendirilmeleri üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davacılar esasen öncelikle genel kurul kararının geçersizliğinin ileri sürmüş ise de bu karara karşı genel kurul kararının iptali davası açılması ve mahkeme tarafından kararın iptaline karar verilmesi gerekir. Zira bu dosyada davacıların genel kurul kararını geçersizliği yönünde bir talepleri söz konusu değildir. Öte yandan davalı şirketin genel kurulunda alınan ve tescile tabi olan yönetim kurulu ile bağımsız denetim seçimine ilişkin genel kurul kararları 21 Eylül 2022 Tarih ve 10665 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 165-166 sayfalarında yayımlanmıştır . Aynı gazetede yönetim kurulunun temsil ve ilzam ile iç yönerge değişikliğine ilişkin kararları da yayımlandığı anlaşılmıştır. Davacı taraf süresinde genel kurul kararının tescil ve ilan edilmediği için geçerliliğini yitirdiği ve buna dayanarak alınan Yönetim kurulu kararının da geçersiz olduğunu iddia etmektedir. Salt bu sebeple davacıların da oy birliğiyle alınan bu kararın davacılar tarafından geçersiz olduğunun ileri sürülmesi TMK 2.maddede belirtilen iyi niyetle bağdaşmayacağı açıktır. Ayrıca davacılar yönetim kurlu kararının iptali talep etmişler ise konuyu düzenleyen Ticaret Kanunu’nun 391. maddesinde, yönetim kurulu kararlarının hangi hallerde hükümsüz olacağını ve tespit davasına konu olabileceği sınırlayıcı olmaksızın örneklerle gösterilmiş ve geçersizliğin hüküm ve sonuçlarının genel hükümlere göre saptanacağı belirtilmiştir (m. 391). Ayrıca Ticaret Kanunu’nun 460. maddesinin 5. Fıkrasında yapılan bir düzenleme ile bir halde pay sahiplerine ve yönetim kurulu üyelerine yönetim kurulu kararları aleyhine iptal davası açabilme imkanı getirilmiştir. Bilindiği üzere kayıtlı sermaye sisteminde, yönetim kurulu tarafından sermaye artırılırken, anonim şirketler esas sözleşmesinde öngörülen yetki sınırları içinde sermaye artırım kararı alınır. Alınan bu karar kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı ise bu karar aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri kararın ilan tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler (YTK. M.460/5). Tüm nedenlerle davacıların Davalı şirket tarafından 18.08.2022 tarihli 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar hala daha tescil edilmemiş ve tescil edilmemiş genel kurul kararına dayanılarak 06.09.2022 tarihinde ve 13.09.2022 tarihinde iki adet yönetim kurulu kararı alınmış, bu kararlarla da davalı şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin yetkiler dağıtılması iddiası yeni şirket iç yönergesi kabul edildiği ve Genel kurul kararlarının tesciline dair TTKnın emredici nitelikteki maddeleri (TTK m.422 ve m.30) açık olup, genel kurul kararları azami 15 gün içinde tescil ve ilan edilmediğinden bahisle . Tescil edilmeyen genel kurul kararları ise geçersiz olduğu iddiası söz konusu sürenin hak düşürücü süre olmaması nedeniyle yerinde görülememiş olup ayrıca Kanunun belirlediği emredici usul açık olmasına karşın; davalı şirketçe tescil edilmemiş/geçersiz genel kurul kararına dayanılarak 2022/02 ve 2022/03 sayılı yönetim kurulu kararları alındığı ve Kanunda düzenlenen ve işlemin hukuka uygun olarak doğuşu için kuruluş aşamasında aranan emredici usule aykırılıklar sonradan giderilemeyeceği ve Haliyle, 15 günlük azami süre geçirildiğinden 18.08.2022 tarihli genel kurul kararları geçersiz olup, buna dayanılarak alınan dava konusu yönetim kurulu kararları da butlanla malul olduğu iddiaları yukarıda anılan gerekçelerle yerinde görülmeyip davanın reddine karar verilerek..” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/780 E. 2022/792 K. Sayılı dosyasından verilen 08/12/2022 tarihli kararda özetle, ” Somut olayda olduğu gibi şirketi tek başına temsil yetkisi kalmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket adına ilgili sıfatıyla huzurdaki iptal davasını açmaları TTK m.34 uyarınca mümkün değildir. Zira 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimi ile yeni yönetim kurulu kurucu tescile gerek kalmaksızın görevine başlamış olup, dava tarihi itibariyle görevine devam ettikleri anlaşılmaktadır. Mevzuatımızda şirket ortaklarına ya da temsil yetkisi olamayan yönetim kurulu üyelerine ticaret sicile tescili talep etme veya tescil ve ilan edilmiş bir hususun silinmesini isteme olanağı tanınmamıştır. Şirket ortakları veya ilgililer ticaret sicilde tescil ve ilan edilen hususun batıl olduğunu veya iptali gerektiğini ancak ilgili şirket aleyhine açacakları bir davada ileri sürebilirler. Böyle bir dava sonucunda alacakları karar üzerine sicilde olan bir kaydın iptali, silinmesi söz konusu olabilecektir. Bu nedenle şirket ortaklarının Ticaret Sicili hasım göstererek sicilde yapılmış bir kaydın iptalini talep etmelerine yasal olanak bulunmamaktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/942 Esas, 2021/962 Karar sayılı ilamı) Aynı durum temsil yetki kaldırılan eski veya yeni yönetim kurulu üyeleri içinde geçerlidir. Zira yönetim kurulu üyeleri, yönetim kurulundan ayrı bir organ niteliğinde değildir. Hal böyle olunca, mahkememizce davacı TTK’nun 34. maddesi uyarınca ilgili sıfatına sahip olmadığından işbu davayı açamayacağı, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gözetilerek 24/10/2022 tarihli sicil müdürlüğü kararına yapılan itirazın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine.. şeklinde karar verilmiştir. İstanbul 7. Asliye Ticaret mahkemesi’ nin 2021/826 E. 2022/347 K. Sayılı dosyasından verilen 02/06/2022 tarihli gerekçeli kararında özetle, ” TTK 34 Md.’de ” İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. ” hükmünü içermektedir. Her ne kadar davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 34 Md.’si açık olup itiraz, sadece red kararına karşı yapılır şekilde bir ifade bulunmayıp tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolu açık bulunmaktadır. Ayrıca davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de Davacılar 01.012021 ve 06.12.2021 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirmiş ve başvuruda bulunmuşlardır. Ayrıca aktif ve pasif husumet ehliyetleri yönünden davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de TTK 34 Md.’ye göre sicil müdürlüğünün kararına karşı itiraz edileceği düzenlenmiş olup Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı dava açılması hukuken doğru olup davalı tarafın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Aktif husumet ehliyetine gelince davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup TTK 34 Md.’de ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlemiş olduğuna göre aktif husumet ehliyetine sahiptirler. Her ne kadar davalı … sicil müdürlüğü Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22 Md.’sine atıf yaparak husumet itirazında bulunmuşlar ise de ilgili yönetmelik maddesinin sadece tescil başvurusunu yapabilecek kişileri gösterdiği itirazda bulunabilecek kişileri kapsamadığı anlaşılmakta olup somut davaya uygulanması mümkün değildir. Davacıların hissedarı olduğu … A.Ş., TTK 367 ve 371 Md.’ne atıf yaparak 23.02.2017 tarihinde tescil edilen 2017/02 numaralı iç yönergeyi oybirliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenlemişler ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirmişlerdir. Esas sözleşmeye ek olarak TTK 367 Md’nin kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcuttur. 2017/02 Numaralı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulanagelmiştir. Yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlenmiştir. TTK 367 Md. Gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönerge, esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğindedir. İç yönergeye aykırılık hali esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorundur. Somut davada 2017/2 numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli 2021/6 numaralı ve ayrıca 2021/7 numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli 2021/01 numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alınmış davacı ortaklar muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmişlerdir. Her ne kadar TTK 390 Md.’de yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında “esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde” ifadesine yer verilmiştir. İç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şart yerine getirilmemiştir. TTK 32 Md.’ye göre sicil müdürü talep edilen tescil işlemlerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olup olmadığını re’sen araştırma yükümlülüğü altında olup TTK 367 Md.’ye göre düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itiraz başvurularına rağmen görmezden gelinerek tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olup açılan davanın kabulü ile tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine…” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İstanbul 7. Asliye Ticaret mahkemesi’ nin 2021/827 E. 2022/348 K. Sayılı dosyasından verilen 02/06/2022 tarihli gerekçeli kararında özetle,” TTK 34 Md.’de ” İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. ” hükmünü içermektedir. Her ne kadar davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 34 Md.’si açık olup itiraz, sadece red kararına karşı yapılır şekilde bir ifade bulunmayıp tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolu açık bulunmaktadır. Ayrıca davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de Davacılar 01.012021 ve 06.12.2021 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirmiş ve başvuruda bulunmuşlardır. Ayrıca aktif ve pasif husumet ehliyetleri yönünden davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de TTK 34 Md.’ye göre sicil müdürlüğünün kararına karşı itiraz edileceği düzenlenmiş olup Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı dava açılması hukuken doğru olup davalı tarafın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Aktif husumet ehliyetine gelince davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup TTK 34 Md.’de ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlemiş olduğuna göre aktif husumet ehliyetine sahiptirler. Her ne kadar davalı … sicil müdürlüğü Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22 Md.’sine atıf yaparak husumet itirazında bulunmuşlar ise de ilgili yönetmelik maddesinin sadece tescil başvurusunu yapabilecek kişileri gösterdiği itirazda bulunabilecek kişileri kapsamadığı anlaşılmakta olup somut davaya uygulanması mümkün değildir. Davacıların hissedarı olduğu … San. Ve Tic. A.Ş.’nin, TTK 367 ve 371 Md.’ne atıf yaparak 01.06.2017 tarihinde tescil edilen 2017/02 numaralı iç yönergeyi oybirliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenlemişler ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirmişlerdir. Esas sözleşmeye ek olarak TTK 367 Md’nin kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcuttur. 2017/02 Numaralı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulanagelmiştir. Yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlenmiştir. TTK 367 Md. Gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönerge, esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğindedir. İç yönergeye aykırılık hali esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorundur. Somut davada 2017/2 numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli 2021/2 numaralı ve ayrıca 2021/3 numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli 2021/01 numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alınmış davacı ortaklar muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmişlerdir. Her ne kadar TTK 390 Md.’de yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında “esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde” ifadesine yer verilmiştir. İç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şart yerine getirilmemiştir. TTK 32 Md.’ye göre sicil müdürü talep edilen tescil işlemlerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olup olmadığını re’sen araştırma yükümlülüğü altında olup TTK 367 Md.’ye göre düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itiraz başvurularına rağmen görmezden gelinerek tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olup açılan davanın kabulü ile tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine..” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İstanbul 7. Asliye Ticaret mahkemesi’ nin 2021/828 E. 2022/349 K. sayılı dosyasından verilen 02/06/2022 tarihli gerekçeli kararında özetle, ” TTK 34 Md.’de ” İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. ” hükmünü içermektedir. Her ne kadar davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 34 Md.’si açık olup itiraz, sadece red kararına karşı yapılır şekilde bir ifade bulunmayıp tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolu açık bulunmaktadır. Ayrıca davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de Davacılar 01.01.2021 ve 06.12.2021 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirmiş ve başvuruda bulunmuşlardır. Ayrıca aktif ve pasif husumet ehliyetleri yönünden davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de TTK 34 Md.’ye göre sicil müdürlüğünün kararına karşı itiraz edileceği düzenlenmiş olup Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı dava açılması hukuken doğru olup davalı tarafın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Aktif husumet ehliyetine gelince davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup TTK 34 Md.’de ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlemiş olduğuna göre aktif husumet ehliyetine sahiptirler. Her ne kadar davalı … sicil müdürlüğü Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22 Md.’sine atıf yaparak husumet itirazında bulunmuşlar ise de ilgili yönetmelik maddesinin sadece tescil başvurusunu yapabilecek kişileri gösterdiği itirazda bulunabilecek kişileri kapsamadığı anlaşılmakta olup somut davaya uygulanması mümkün değildir. Davacıların hissedarı olduğu … San. Ve Tic. A.Ş., TTK 367 ve 371 Md.’ne atıf yaparak 18/04/2017 tarihinde tescil edilen 2017/02 numaralı iç yönergeyi oybirliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenlemişler ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirmişlerdir. Esas sözleşmeye ek olarak TTK 367 Md’nin kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcuttur. 2017/02 Numaralı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulanagelmiştir. Yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlenmiştir. TTK 367 Md. Gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönerge, esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğindedir. İç yönergeye aykırılık hali esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorundur. Somut davada 2017/2 numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli 2021/2 numaralı ve ayrıca 2021/3 numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli 2021/01 numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alınmış davacı ortaklar muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmişlerdir. Her ne kadar TTK 390 Md.’de yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında “esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde” ifadesine yer verilmiştir. İç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şart yerine getirilmemiştir. TTK 32 Md.’ye göre sicil müdürü talep edilen tescil işlemlerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olup olmadığını re’sen araştırma yükümlülüğü altında olup TTK 367 Md.’ye göre düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itiraz başvurularına rağmen görmezden gelinerek tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olup açılan davanın kabulü ile tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine… ” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Dava, TTK’nın 34. maddesi uyarınca ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraza ilişkindir. Davadaki uyuşmazlık konusunun, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı … San. ve Tic. A.Ş.’nin 06/09/2022 tarihli 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile 06/09/2022 tarihli 2022/01 sayılı şirket yönetim İç Yönergesi’ne davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edilmesi işleminin iptali ve sicilden terkini koşullarının oluşup oluşmadığı, noktalarında toplandığı anlaşıldı. TTK’nun itiraz başlıklı 34/1. maddesinde “İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.” denilmiştir. Sicil müdürlüğünün cevap dilekçesindeki usuli itirazlarının incelenmesinde; anılan hükümden anlaşılacağı üzere, TTK m.34 gereği silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı da itiraz hakkının bulunduğu, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesince itirazların karara bağlanacağı; ayrıca iptal davasının görülüyor olmasının sicil müdürlüğü kararlarının hukuka uygunluk denetimine tabi kılınmasına engel teşkil etmediği, şeklen de olsa müdürlük yazısının red kararı olarak nitelendirilmesi gerektiğinden; sicil müdürlüğünün kararının tebliğe çıkış tarihi 31.10.2022 tarihi olup davanın açılış tarihinin 02.11.2022 tarihi olmasından dolayı davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Ticaret sicile tescil kural olarak açıklayıcı(bildirici) etkiye sahiptir. Yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurulu kararının tescili üyelik sıfatının kazanılması için şart değildir. Buradaki tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Öyle ki yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki ilişki seçim veya atama kararları ile doğmaktadır. Tescilin etkisi ise TTK m.373/2 hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere üçüncü kişiler yönünden tescil ile sonuç doğuracaktır. (Kırca, Şehirali Çelik, Manavgat; Anonim Şirketler Hukuku, Cilt 1, s.452.) Bu haliyle gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimi ile yeni yönetim kurulu göreve başlamış olup, göreve başlanması için sicile tescil gerekmemektedir. Ticaret siciline tescil ve terkin talepleri 6102 sayılı TTK 34. (eTTK 30.) maddesi uyarınca “ilgililere” aittir. Bu ilgililerin kimler olacağına gerek Ticaret Sicil Nizamnamesi 30. ve gerekse Ticaret Sicili Yönetmeliği 22 ve 39. maddelerinde yer verilmiş ve Yönetmeliğin 39. Maddesinde de “İlgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Yönetmeliğin 22. maddesinde de ilgililer, tacirin tüzel kişi olması halinde onun yetkili organları veya yetkili temsilcileri olarak ifade edilmiştir. Bu durumda somut olayda tartışılması gereken husus davacının TTK’nun 34/1. maddesinde yer alan ilgili sıfatına sahip olup olmadığıdır. Ticaret sicil memurluğu kararlarına karşı ancak ilgililer itiraz edebilir. İlgililerin kimler olacağı ise Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 22. maddesinde ve TTK’nun 28. maddesinde açıklanmıştır. Anılan maddelere göre, İlgililer; tacirin gerçek kişi olması halinde kendisi veya vekili ya da sözleşme ile kendisine yetki verilmiş temsilcisi, tacirin tüzel kişi olması halinde ise onun yetkili organları veya yetkili temsilcileridir. Somut olayda ticaret sicil kararına itiraz eden davacılar yönetim kurulunda yer almalarına rağmen işbu davayı şirket adına değil, kendi adlarına yönetim kurulu üyesi sıfatıyla açmışlardır. Davacıların müşterek ya da münferit olarak şirketi temsil yetkileri dava tarihinde bulunmamaktadır. Şirketi tek başına temsil yetkisi kalmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket adına ilgili sıfatıyla huzurdaki iptal davasını açmaları TTK m.34 uyarınca mümkün değildir. Şirket ortaklarının Ticaret Sicili hasım göstererek sicilde yapılmış bir kaydın iptalini talep etmelerine yasal olanak bulunmadığından davacıların aktif husumetleri olmadığı anlaşıldığından, davacıların davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Her ne kadar feri müdahil vekilince derdestlik itirazında bulunulmuş ise de, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/868 esas sayılı dosyası ile dosyamız tarafları farklı olduğundan derdestlik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin feri müdahil … San. ve Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeleri ve aynı zamanda her biri %9,6 oranında pay sahibi A Grubu hissedarları olduğunu, (EK-1) TTK m.34 hükmünün ”İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler…” şeklinde olup, hem yönetim kurulu üyesi hem A grubu hissedar sıfatına haiz müvekkillerinin madde metninde geçen ”ilgililer” arasında olmadığının kabul edilemeyeceğini, Yönetim kurulu üyesi ve A grubu hissedarlar olan müvekkillerinin TTK m.32- m.34 maddelerinde sayilan sicil müdürlüğü işlemlerine karşı itiraz ve dava haklarını kullanmaya yetkili üçüncü kişiler/ ilgililer kapsamında olmadığının kabulünün, hak arama özgürlüğünün açık ihlali niteliğinde olup adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağını, Huzurdaki davada uyuşmazlık konusunun; feri müdahil … A.Ş.’nin 18.08.2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında yönetim kurulu seçimine ilişkin alınan kararlar henüz tescil edilmeden bu genel kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine istinaden 06.09.2022 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yapılması ve bu kez yönetim kurulu toplantısında 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile kabul edilen 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin müvekkillerinin muhalefet şerhine rağmen kabul edilmesi ve bu kararların davalı … sicil müdürlüğü tarafından kanunun emrettiği denetim yapılmadan hukuka aykırı olarak sicile terkin edilmesi olduğunu, Feri müdahil … A.Ş.’de aynı zamanda A Grubu hissedar sıfatına da haiz müvekkilleri bakımından, davalı sicil müdürlüğünce tesis edilen dava konusu işlemin ortaklık haklarına halel getirmeye elverişli nitelikte olması ve sonuçlarının A grubu hissedarların yönetimdeki temsil ve ilzam yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik tescile tabi yönetim kurulu kararının ise içerdiği şekli noksanlıkların emredici esaslara açıkça aykırı olmasına rağmen TTK m.32 ve m.34 uyarınca davalı sicil müdürlüğünce durumun görmezden gelinerek tescil edilen yönetim kurulu kararları bakımından huzurdaki davada haklarına halel gelen hissedar ve yönetim kurulu üyesi müvekkillerinin hukuki yararı olduğunun sabit olduğunu, Gerçekten de; Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1763E. 2022/302K. Sayılı ilamında (EK-2) ”…TTK. 34 maddesi ve Ticaret Sicil Nizamnamesi nazara alınarak davacının dava konusu şirketin yetkilisi olmadığından bahisle aktif husumet sebebiyle davanın reddedildiği görülmüştür. …bu dosyanın davacısı …’in …. Tic. Ltd. Şti.’nin hem ortağı hem de şirket temsilcisi sıfatının bulunduğu, dava konusu yapılan Ticaret Sicil Müdürlüğü işleminin dosyanın esasını teşkil ettiği, bu sebeple tescil edilen hususların doğrudan doğruya davacının haklarını etkileyeceği anlaşılmakla ilgili sıfatıyla bu davayı açabileceği gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesinin yerinde olacağı anlaşılmıştır….” şeklinde karar verildiğini, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabul edilmiş olduğunu, TTK m.34 düzenlemesinde geçen ”ilgililer” ifadesinin somut olayın özelliklerine göre farklılaşan bir anlamı ifade etmekte olduğunu, huzurdaki davada terkini istenen yönetim kurulu kararı ve şirket iç yönergesinin usule uygun olarak alınmadığı hususunun, müvekkillerinin her aşamadaki muhalefet şerhleri ile ortaya koyulmuş olduğunu, ayrıca ortak ve hissedar sıfatına haiz müvekkillerinin usulsüz tescilin sonuçlarından da etkileneceğini, TTK m.34 hükmünde yer alan ”ilgililer” ifadesinin dar bir yorumla, davaya konu tescil işleminin sonuçlarından etkileneceği açık olan yönetim kurulu üyesi ve ortak sıfatına haiz müvekkillerini dışlayacak şekilde dava şartı olarak yorumlanması ve işin esasına girilmeden ret kararı verilmesinin tüm bu sayılanların yanında TMK m. 2’de düzenlenen dürüstlük kuralına da açıkça aykırılık teşkil etmekte olduğunu, ilk derece mahkemesinin ” aktif husumet şartı yoktur”’ şeklindeki değerlendirmesi ile müvekkillerinin uyuşmazlığın çözümündeki hukuki yararlarının göz ardı edilmekte olduğunu ve feri müdahil şirket içinde emredici hükümlere aykırı yapılan usulsüz işlemlere karşı müvekkillerinin hak arama hürriyetinin ihlal edilmekte olduğunu, O halde, ilk derece mahkemesince işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından bahisle reddedilmesinin hukuka aykırı olup, ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurma zarureti doğduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen gözetilecek hususlar karşısında; İstinaf başvurularının kabulü ile İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/674 e- 2023/207 k sayılı kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; 6102 sayılı TTK’nın 34. maddesine dayalı davalı … sicil müdürlüğünün red kararının iptali ve usul ve yasaya aykırı olarak alınan kararlar ile kabul edilen iç yönergenin tescili işleminin terkini talebine ilişkindir. Mahkemece davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili, … San. Ve Tic. A.Ş’nin 18/08/2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak, genel kurulda alınan kararlar tescil ve ilan edilmeksizin 06/09/2022 tarihinde yeni yönetim kurulunun toplandığını ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapıldığını, imza yetkileri belirlendiğini ve 06/09/2022 tarihli 2022/01 sayılı yönetim iç yönergesinin kabul edildiğini, söz konusu yönetim iç yönergesinin 21/09/2022 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, davacılar tarafından davalıya sunulan dilekçe ile Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan Yönetim iç yönergesinin sicilden terkinine karar verilmesinin talep edildiğini, İstanbul Ticaret Memurluğu’ nun taraflarına 31/10/2022 tarihinde tebliğ edilen 24/10/2022 tarihli ret kararı ile taleplerinin reddedildiğini, red kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 32. maddesinde; ” (1) Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. (2) Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir. (3) Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır. (4) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.” hükmünü, 6102 sayılı TTK’nın “İtiraz” başlıklı 34. maddesinde; “(1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.(2) Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir. ” hükmünü, Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 22. maddesinde; “Tescil başvurusu ilgililer veya temsilcileri yahut hukuki halefleri tarafından yetkili müdürlüğe yapılır. … Anonim şirketlerde; şirket kuruluşunda şirket sözleşmesi ile belirlenen yönetim kurulu veya temsil ve ilzama yetkilendirilen üye ya da üyeleri … başvuruda bulunabilir.” hükmünü, Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 39. maddesinde; “İlgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir. Mahkeme dosya üzerinde yapacağı inceleme sonucunda tescilin gerekli bulunduğu sonucuna varırsa tescilin yapılmasını müdürlüğe emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder.” hükmünü içermektedir. … San. Ve Tic. A.Ş’nin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; davacıların adı geçen şirketin yönetim kurulu üyesi oldukları, şirketin yetkili temsil ve ilzama yetkili olmadıkları görülmüştür. Şirketin yetkili temsilcisi olmayan davacıların ticaret sicil işleminin iptali isteminde bulunduğu, ticaret siciline tescil ve terkin taleplerinin 6102 sayılı TTK’nın 34. maddesi uyarınca ilgililere ait olduğu, bu ilgililerin kimler olacağının Ticaret Sicili Yönetmeliği 22 ve 39. maddelerinde yer verildiği, davacıların şirket ortağı olması nedeniyle ilgililer kavramı içerisinde olmadığı ve davada aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşılmakla (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/11/2019 tarih ve 2018/5723 Esas 2019/6909 Karar sayalı kararı),Mahkemece bu gerekçe ile davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olup, aksi yöndeki davacılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak Mahkemece davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle esastan reddine karar verilmesi gerekirken usulden reddine karar verilmesi yerinde olmamış ise de sonuca bir etkisi olmadığından kaldırma sebebi yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 02/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.