Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1249 E. 2023/1147 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1249 Esas
KARAR NO: 2023/1147 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/327 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 26/05/2023
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin zarara uğramasını önlemek ve telafisi imkansız kararların önüne geçebilmek için davalı şirkete ihtiyati tedbir olarak yönetim kayyımı atanmasına, işbu talebin kabul görmemesi halinde, davalı şirkete tedbiren denetim ve onay kayyımı atanmasına, davalı şirket tarafından yapılacak işlemlerin denetim ve onay kayyımınını onayına bağlanmasına, davalı şirket … San. Tic. Ltd. Şirketindeki müdürler …, …, …’in TTK m.60 uyarınca hükmen azli ile temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/05/2023 tarih 2023/327 Esas sayılı kararında; ” davacı tarafından açılan iş bu davada davalıların müdürlükten azli isteminde bulunulmuş, hükümle elde edilmesi gereken bir uyuşmazlık ile ilgili olarak uyuşmazlığı çözümler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, taraflar arasındaki uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır….”gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, ihtiyati tedbirin reddi gerekçelerinin hukuka aykırı olduğunu, Şirkete tedbiren kayyım atanması kararı verilebilmesi için şirket organlarının eksik olması gibi bir zorunluluk bulunmadığını, Tedbirin kapsamının HMK 391. Maddede belirlenmiş olup mahkeme kararının aksine tedbir kararının verilebilmesi için tedbir istenen konunun yargılamayı gerektirmesi ya da nihai sonuçla elde edilecek duruma ilişkin olup olmamasının önemli olmadığını, önemli olanının ihtiyati tedbir koşullarının oluşması olduğunu, davalı şirkete yöneticiler tarafından verilen zararın somutlaştırılması karşısında davalı şirketin daha fazla zarar riski ile karşı karşıya olduğunun açık olduğunu, yöneticilerin azli davasında haklı neden yaklaşık olarak ispat edildiğini, ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbu davanın sonunda elde edilmesi istenilen asli durumun yönetim kayyımı atanması değil yöneticilerin azli olduğunu, yönetim kayyımı atanmasının talep talep olduğunu ancak yerel mahkemece yeni bir gerekçe oluşturularak talebin reddine karar verildiğini, b) Genel kurul yapılması için toplantı odasına geçtiğimizde şirketin hâkim ortağı …’un oğulları … ve …’un … tarafından yetkilendirildiğine dair vekaletnameleri olmaksızın genel kurula katılmak istediklerini görerek, işbu hukuka aykırı duruma itiraz etmemiz üzerine müvekkilin yetkili vekillerinden …, hâkim ortak …’un oğulları … ve … tarafından vahşice darp edildiğini, dakikalarca üstüne çullanmak suretiyle darp ederek ve başına sert bir cisimle defalarca vurularak …’ın başının, burnunun ve sair yerlerinin ağır kanamaya yol açmasına sebep olunduğunu, 05/06/2023 tarihinde yapılması planlanan genel kurul toplantısının saldırı sebebiyle yapılamadığını, can güvenliklerinden endişe ettiklerinden dolayı genel kurulun sağlıklı ve güvenlikli bir şekilde yapılması ihtimali kalmadığını, davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanmasını talep ettiklerini, Yargı kararları ile yöneticinin azli davalarında şirketlere kayyım atanmasına karar verildiğini, (İstanbul BAM 13/02/2020 T. 2019/2636 E. 2020/171 K.) (İstanbul BAM 14. HD 22/03/2017 T. 2017/90 E. 2017/118 K.) Davalı şirketin imza yetkilisi … hakkında FETÖ terör örgütüne üye olmaktan çok sayıda ihbarın bulunduğunu, dava açılması ve tutuklu yargılanmakta olması karşısında müvekkilinin davalı şirkette bulunan hisselerinin yönetiminin ciddi bir tehlikeyle baş başa kalacağını, …, grup şirketlerden … Gıda’nın bir inşaat şirketindeki hisselerini kendi şahsi malvarlığına usulsüz bir şekilde geçirdiğini, bu sebeple hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığını, İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesi 2021/474 E. sayılı ceza davasında hakkında 7 yıla kadar hapis istenildiğini, azil için haklı sebep oluştuğunu, Şirket muhasebesinden sorumlu hakim ortak …, kendi talimatıyla muhasebe birimine müvekkilinden gizli bir şekilde ikinci ve gayriresmi kasa tutulması talimatı verildiğini, ortaklar hakkında vergi ceza soruşturması ve davası açılmasına sebebiyet vermiş ve şirket …’un usulsüzlükleri sebebiyle vergi cezası yediğini, azil için haklı sebep oluştuğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalı şirkete ihtiyati tedbir olarak yönetim kayyımı atanmasına, talebin kabul görmemesi halinde davalı şirkete tedbiren denetim ve onay kayyımı atanmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, TTK. 630 madde kapsamında açılan şirket yöneticilerinin azli davasında davalı şirkete tedbiren yönetim veya denetim ve onay kayyumu atanması istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Haklı sebep kavramı Yasa maddesinde tanımlanmamıştır. Müdürün, kanun ve ana sözleşmenin kendisine yüklediği görevleri yapmaması haklı sebep oluşturacaktır. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olaya döndüğümüzde, davacının iddiaları yargılamayı gerektirdiği, henüz delillerin toplanmadığı, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve ara karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı gibi, asıl olanın şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu, davalı şirketin organlarının tam olduğu, bu konuda eksiklik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Talep ve ara karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, mevcut delillere göre yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözönünde bulundurulduğunda; ilk derece mahkemesince verilen karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.