Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1229 Esas
KARAR NO: 2023/1145 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/63 Esas – 2023/90 Karar
TARİH: 08/02/2023
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirket yukarıdaki adreste otomobil, alım satımı, bakım ve onarımı konularında faaliyet gösterdiklerini, davalının ise serbest avukatlık yapmakta olup kısa bir süre öncesine kadar vekil edenin avukatlığını da yaptığı, davalı yan geçmişten itibaren vekil eden şirketten sıfır veya ikinci el otomobil satın almak, kullandığı otomobilleri zaman zaman takasa vermek sureti ile başka otomobiller satın almak, satın aldığı otomobillerin muayene, bakım ve onarımlarını yaptırmak sureti ile vekil eden davacı şirketten mal ve hizmet satın aldığını, davalının bir dönem vekil eden şirketin, şirket sahibi …’in ve ortağı bulunduğu şirketlerin avukatlığını yapması nedeni ile vekil eden şirket nezdinde bir cari hesabı bulunduğu, ancak davalı’nın vekil eden şirketten satın aldığı araçlar ve hizmetlere ilişkin olan 147.862,81TL. Cari hesap borcunu ödememesi üzerine İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … E, Sayılı dosyası ile aleyhine ilamsız bir takip başlatıldığı, davalının takibe süresi içinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, taraflarınca İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na yapılan 08/08/2019 tarihli ve … numaralı Arabuluculuk başvurusu neticesinde yapılan görüşmeler uyuşmazlıkla sonuçlandığı için İİK.md.67/2 uyarınca davalının itirazının iptaline karar verilmesi istemi ile huzurdaki davayı açtıklarını, davalının borcunun likit bir borç ve kendisi tarafından bilinebilir bir borç olduğu, icra dosyasına davalının cari hareket dökümünün ibraz edildiği, davalının vekil eden şirketten satın aldığı mal ve hizmetleri gerek satın alma sözleşmeleri ve gerekse faturaları nedeni ile gayet iyi bildiği halde kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, bu gerekçe ile davalı borçlunun İİK.md. 67/2 uyarınca hüküm altına alınacak alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dilekçesine karşı cevaplarının ve delilerinin arzı ile, davanın reddi ve %20 den az olmamak üzere tazminatın davacıdan alınması ve her türlü harç, masraf ve ücretin davacıdan tahsil edilmesini, davayı kabul etmediklerini; gerek icra takibinde ve gerekse dava dilekçesinde davacı taraf alacaklı olduğunu iddia etmesine rağmen, somut fiillerden, hukuki durumlardan alacaklı olduğunu somut olarak ifade edemediğini, HMK ya göre dava dilekçesinde, davacı, davasının dayanaklarını somut olarak dava dilekçesinde gösterip, bu vakıaları hangi deliller ile ispat edeceğini tek tek dava dilekçesinde göstermek zorunda olduğunu, davacının, alacaklı olduğunu soyut olarak iddia ettiği, bu alacağının nelerden kaynaklandığını delilleri ile göstermek zorunda olduğu, zira, ispat külfetinin davacıya ait olduğu, oysa; delilerinin arasında somut olarak, hangi delillerin hangi vakıanın ispatına yönelik olduğunun belirtilmediği, delil listesinin soyut olduğu. delil listesinin 10. maddesinde “mali olaylarda..” tanık dinletme talebinin yasal dayanağı olmadığı, davanın değeri itibarı ile HMK hükümlerine göre tanık dinlenilemeyeceği, yasanın tanık dinlenme yasağı getirdiği, ayrıca taraflarının tanık dinlenmesine de muvafakatlarının olmadığı, takip talebinde sadece cari hesap alacağı dendiği, aralarında cari hesap sözleşmesi olmadığı gibi, ticarette olmadığı, taraflarına verilmiş hizmet olmadığı gibi, mal satışı nında olmadığı.Kendilerine hiç bir borçlarının bulunmadığı, taleplerinin soyut olup, gerçek dışı sahte kayıtlar oluşturulduğunu düşündüklerini, ne dava dilekçesi ile, nede icra takibinde somut delile dayalı bir belge taraflarına tebliğ olunmadığı, alacak iddiasını tevsik yönünde sahte kayıt oluşturmaları, belge düzenlemeleri halinde, özel evrakta sahtecilikten ve dolandırıcılıktan doğacak yasal haklarını saklı tuttuklarını, davacı şirket temsilcisinin, gerek devletten ve gerekse kişilerden haksız kazanç sağlamayı yaşam şekli haline getirdiği, bu konularda mahkumiyet kararlarının mevcut olduğu, sahte kayit oluşturmaktan, başkasına iftira atmaktan, gerçek dışı beyanda bulunmaktan çekinmediği, satıp parasını aldığı aracı, bazen yalanla, bazen temsilcisi olduğu şirketleri birbirine borçlandırıp harici icra takibi yapıp kesinleştirip, aracı satıp parasını aldıkları kişinin elinden aldıklarını, en son Hakkında açılan nitelikli dolandırıcılık dosyasından mahkumiyet kararı aldığı, aracı 0 km diye sattığı, araç 2 el çıktığı, devlete gerçek dışı beyanda bulunarak vergi kaçırdığı, devletten haksız kazanç sağladığı, başkasına satıp parasını aldıkları aracı , satın alan kişinin elinden almak için hem alacaklı görünen şirketin, hem de borçlu görünen şirketin avukatı aynı avukat olduğu halde, sahte borç yaratılıp icra takibi yapıldığı, bu avukatlardan birisinin huzurdaki davada davacı avukatı olan kişi olduğu, hakkında Cumhuriyet Savcılığının işlemleri devam ettiği, noterden çekilen ihtarlara rağmen, borç olarak aldıkları paraları davacının iade etmediğini, yapılan icra takiplerine, sahte alacak yaratarak kendilerini alacaklı gibi gösterdiklerini, “Alacaklı olduğumuz için borcumuzu ödemiyoruz”, diyerek itiraz ettiklerini, bu nedenle Şirket Temsilcisi/şeriki olan … in kimlik numarası esas alınarak sabıka kaydının celp edilmesini talep ettiklerini, ister devlet, ister kişi olsun, bu kişinin(kamu yada özel yada tüzel) parasını elinden almak haksız kazanç sağlamak bu kişiler bakımından hayat şekli haline geldiği, soyut ifadeler, şikayetler ile devlet şantaj aracı olarak kullanılarak kişileri yıldırıp, korkutup ellerinden paralarını aldıklarını, Bu güne kadar 100′ lerce (gerek vergi mahkemelerinde, gerekse tüketici mahkemelerinde ve gerekse ağır ceza ve asliye ceza mahkemelerinde ) dava olduğu, birden fazla defa mahkumiyet aldığı, hep aynı şey, haksız kazanç sağlamaya yönelik hukuk dışı işlemler, açılan dava, haksız kazanç teminine yönelik kötü niyetli dava olduğu, davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/02/2023 tarih 2020/63 Esas 2023/90 Karar sayılı kararında; “…Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında cari hesap tutulduğu iddia edilmişse de taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı gibi taraflar arasında evvelinde avukat-müvekkil ilişkisinin bulunduğu, davalının avukat olduğu belirtildiğinden ve ayrıca davacı şirket tacir ise de, gerçek kişi olan davalının tacir olduğuna dair bir delil dosyada bulunmadığından, davanın mutlak ve nisbi ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmakla, İstanbul BAM 37. HD 24/05/2021 tarih 2020/1940 esas 2021/801 karar sayılı ve İstanbul BAM 37. HD 25/03/2021 tarih 2020/1623 esas 2021/484 karar sayılı emsal ilamlarından da anlaşıldığı üzere uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, 1-İş bu davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 madde uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ sebebiyle davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, HMK 20 madde uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın GÖREVLİ VE YETKİLİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, İşbu davada davacının İİK 67 kapsamında açtığı itirazın iptali davasında davanın icra takibinin devamı mahiyetinde olduğu dikkate alındığında; dava şartı yokluğundan usulden reddi kararı verilmesi gerektiğini, görevsizlik kararı verilmesinin HMK’nın 114, 33 ve Anayasa 141.maddesine aykırı olduğunu, Dava dosyasının dayanağı icra dosyası ele alındığında iddia edilen alacağın dayanağı olarak hiçbir yazılı belgeye dayanılmadığını, davacının HMK 194.maddeleri kapsamında soyut ifadelerle takip dışı konulardaki açıklamaları ile alacağı somutlaştıramadığını, ödeme emrinin karşı tarafa tebliğ edilmediğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın; dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu ve mahkemenin görevli olmadığı gerekçesiyle HMK ‘nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İtirazın iptali davası, icra takibine bağlı bir dava olup usulüne uygun şekilde başlatılan, geçerli bir icra takibinin bulunması bu dava yönünden özel bir dava şartıdır. Mahkemece geçerli bir icra takibinin bulunup bulunmadığı ve özel dava şartının sağlanıp sağlanmadığının HMK’nın 115/1. maddesi uyarınca yargılamanın her aşamasında re’sen görev dava şartından önce incelenmesi gerekir. İİK 42. maddesine göre ilamsız icra takibi yapılabilmesi için alacağın bir mahkeme kararına, senet veya belgeye dayanmasına gerek yoktur. Takip talebinin içeriğinin düzenlendiği İİK’nın 58. maddesinde bu husus düzenlenmiştir. Maddeye göre alacak bir belgeye dayanmakta ise belge aslı veya suretinin takip talebine eklenmesi, takip senede dayanıyor ise takip talebinde senedin belirtilmesi senede dayanmıyor ise alacağın sebebinin gösterilmesi gerekli ve yeterlidir. Somut olayda davacı alacaklı bir para borcunun tahsili için davalı borçlu aleyhine ilamsız icra takibinde bulunmuş, alacak sebebi olarak cari hesap alacağı gösterilmiştir. Söz konusu takip türünde alacağın sebebinin gösterilmesi bunun dışında her hangi bir belge eklenmesi zorunlu olmadığı gibi bu durum görevli mahkemece de değerlendirilebileceğinden mahkemece öncelikle görev dava şartının değerlendirilmesi ve görevsizlik nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.