Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1213 E. 2023/1692 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1213 Esas
KARAR NO: 2023/1692 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/605 Esas – 2023/242 Karar
TARİHİ: 21/03/2023
DAVA: İtirazın İptali (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı taraf müvekkiline 90.687,95 TL borcunu ödemediğinden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine takip başlatıldığını, davalı tarafın borcun tamamına itiraz ettiğini, müvekkillinin devraldığı işletmenin önceki sahiplerinin devirden önce almış oldukları tüm demirbaşın ödemesini yaptığını, devir sözleşmesine göre devirden sonra müvekkilinin çıkacak borçlardan dolayı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin iş yerini devralırken içerisinde olan her şeyin ödemesini yaptığını, iş yerinin içerisinde bulunan tüm malzemelerin değerinin hesaplanarak ödemesinin buna göre yapıldığını, ancak devir işleminden sonra devreden …’in işletmede kullanılan demirbaşlara ilişkin alacaklılara ödeme yapmadığını ve bu alacaklı 3. kişiler tarafından müvekkili şirketin faturaya dayalı olarak icraya verildiğini ve müvekkilinin icra zoruyla bu parayı ödemek zorunda kaldığını, ikili görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine borcun ödenmemesi sebebiyle faturalarla ve önceki icra dosyasındaki ödeme ile birlikte icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borca haksız yere itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilinin satın alınan ve ödemesi yapılmayan demirbaşların borcu sebebiyle haksız olarak fakirleştiğini, müvekkilinin sadece iyi niyetinin ve davalıya olan güveninin kurbanı olduğunu, tüm çabalara rağmen zararını davalılardan alamayan müvekkilinin icra takibi başlattığını, bu icra takibine de haksız olarak itiraz edilince, taraflarca ara buluculuk görüşmeleri yapılsa da anlaşmazlıkla sonuçlandığını, itirazın iptalinin gerektiğini beyanla davalının borca itirazının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz eden davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusunun bir ticari alacağın sulh yoluyla ödenmesine ilişkin üçüncü kişiyle yapılmış sözleşmeye dayalı bir sözleşmeden kaynaklanmış olması ve davacı için de ticari konu niteliğinde olması nedeniyle genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görev alanına giren bir dava olmadığını, görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin Bakırköy … Noterliğinin 09.08.2018 tarih … sayı ile tasdikli 07.08.2018 tarihli 6 sayılı genel kurul kararıyla, …’ ten 60.000 TL karşılığında 600 adet payını, hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte devraldığını, şirketin şu anki sahibi …’nin bu şirketin %40 hissesini Bakırköy … Noterliğinin 09.08.2018 tarih … sayı ile tasdikli 07.08.2018 tarihli 6 sayılı genel kurul kararıyla, …’ ten devraldığını, müvekkilli … ve … aynı anda ve aynı tarihte şikete ortak olduklarını, müvekkilinin şirketteki tüm payını …ye devrettiğini ve şirket müdürlüğünden de ayrıldığını, davacının, müvekkilinin henüz şirkete hissedar dahi olmadığı bir dönemde doğmuş olan bir borcu ödediği için, müvekkiline rücu için icra takibi başlattığını, bu icra takibine itiraz ettiklerini, dosyadaki alacağın sebebi olarak belirtilen 02.03.2021 tarihli sözleşmenin icra dosyasına sunulmadığını, taraflarına tebliğ edilmediğini, bunların hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 21/03/2023 tarih ve 2022/605 Esas – 2023/242 Karar sayılı kararında;”Dosyanın incelenmesinde 90.000,00-TL asıl alacağa 687,95 TL işlemiş faiz alacağı ile birlikte 90.687,95-TL için takip yapıldığı, ödeme emrinin 05/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun da süresi içersinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı şirketin tüm demirbaşları ile birlikte devralınması hususunda davalı ile dava dışı … arasında pay devri yapıldığı, pay devri yapıldıktan sonra davacı şirketin 2016 yılına ait borcu nedeniyle İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/74 E sayılı dosyasında, davacı şirket tarafından yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından her ne kadar borcun davacı şirket tarafından ödenmesi sebebiyle sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği davalıdan tahsili talep edilmiş ise de davalının sorumluluğunun, dava dilekçesinde ve bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde belirttiği üzere davacı şirkete ait pay devri anlaşması gereği tüm demirbaşların bedelinin davalıya ödenmesine dayandırdığı, pay devri anlaşmasının dava dışı … ile davalı arasında yapıldığı, davacı şirketin anılan sözleşmede devir alınan işletme konumunda olduğu bu itibarla pay devri sebebiyle davacı şirketin dava açma hakkının bulunmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; bilirkişi raporunda tespit edilen hususlara ilişkin beyan ve itirazlarını sunma zarureti doğduğunu, bilirkişi raporundaki 3. tespitler başlığı 3.2 nolu paragrafında özetle davalı … geçmiş borçlardan sorumluluğu üstlendiğine dair bir tespitin sözleşmelerde yer aldığı görülmemektedir denilmiş olup; bu hususun gerçeği yansıtmadığını, 19/01/2023 tarihli dilekçe ekinde sunulan 02/03/2021 tarihli Sulh ve İbra Protokolü ve 01/02/2023 tarihli dilekçe ekinde sunulan 30/11/2018 tarihli sözleşme ve 09/01/2019 tarihli ek sözleşme adı altındaki belgelerin bilirkişiler tarafından rapora esas alınmadan raporun tanzim edildiği açık olup bu sebeple taraflarınca bu raporun kabulünün mümkün olmadığını, sunulan deliller bilirkişi tarafından dikkate alınmamış olup raporun bu haliyle hesap ve tespit hatalarıyla dolu olduğunu ve raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, 01/02/2023 tarihli dilekçe ekinde sundukları 30/11/2018 tarihli sözleşme ve 09/01/2019 tarihli ek sözleşme incelendiğinde davalı …’in devre konu yükümlülüklerinin açıkça belirlendiğinin ve şahitler huzurunda imzalanarak akdedilen işbu sözleşme ile taahhüt altına alındığının görüleceğini, bahsi geçen sözleşmede müvekkili şirketin …Tic. Ltd. Şti. nin ortaklarından davalı … satıcı olarak anıldığını, satıcının yükümlükleri başlığı altında:”… 2. Satıcı, şirketi borçsuz bir şekilde ALICIYA teslim etmek zorundadır. Aksi takdirde ALICI şirletin cari borçlarını hisse devir bedelinden düşecektir. SATICI işletmeyi 30/11/2018 tarihinde 00.00 de ALICIYA FİİLEN TESLİM EDECEK, hesap mutabakatı için bu tarih esas alınacaktır.3. SATICI, şirketin karşılıklı olarak mutabık kalınan borçlarının dışında başka bir borç çıkması halinde 7 gün içerisinde işbu borcu ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içerisinde ödenmeyen her borçtan dolayı, hisse devir bedeli olan 320.000,000 (üçyüzyirmibintl) CEZAİ ŞART ödemeyi ayrıca ve ilaveten kabul ve taahüt etmiştir. …” şeklindeki sözleşme maddelerinin düzenlendiğini, davalı … devrettiği işyerine sonradan ortak olmuş olması ve ileri tarihli ortaklığına dayanarak sorumlu tutulamayacağı iddiasının yersiz olduğunu, işbu davadaki talebin davaya konu işyerinin devri sözleşmesine dayandığını, bu sözleşmede devreden kişinin davalı olduğunu, müvekkilinin işyerini devralırken içerisinde bulunan her türlü malzeme demirbaş ve eşyanın değeri hesaplanarak ve ödemesi devredene yapılarak devralındığını, işletmenin devrinden bir süre sonra devreden … işletmede kullanılan demirbaşlara ilişkin ödemeleri yapmadığının ortaya çıktığını;Alacaklıların faturalarıyla birlikte icra takibi başlatmaları ve neticesinde İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2020/74 Esas numaralı dosyada çıkan kararla müteselsil sorumluluk hükümleri gereği müvekkilinin devredene ait borcu ödemek durumunda kaldığını, ancak rücu hakkı saklı olduğundan bahisle işyerini devreden … icra takibi yolu ile alacağının tahsili amacıyla bu davanın ikame edildiğini, devir işleminden sonra ortaya çıkan demirbaş masrafının müvekkili tarafından ödenmesi devreden davalının sebepsiz zenginleşmesine neden olduğundan hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple davalı … sebepsiz zenginleşme niteliğindeki bu davranışının hukuken korunamayacağının açık olduğunu;Bilirkişinin; “.. Bir işletmenin devrinden bahsedilecek ise, dava dışı …’nin … davacının şirketin nezdindeki tüm paylarını bedelini ödeyerek devralması suretiyle davacı şirketi devraldığından bahsedilebilir.(?) …davacı şirket tüzel kişiliği kendisine ait olan bir dava konusu borcu dava dışı alacaklıya ödemiştir… Ancak … huzurdaki davanın davacısı değildir. …denildiğini, sonuç kısmında ise, davacının huzurdaki davada taraf ve dava ehliyetine sahip olmadığı; bunun sonucu olarak da davacı şirketin dava konusu alacak bakımından davalıdan alacaklı olmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklindeki değerlendirmesine katılmamakla birlikte bilirkişinin dosyada havi dilekçeleri, sundukları belgeleri ve talep ettikleri alacağa dayanak İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/74 E. sayılı dosyayı incelediğinden şüphe ettiklerini, bilirkişinin hukuki değerlendirmeden yoksun, isabetsiz ve tutarsız olan bu tespitlerinin hükme esas alınabilecek durumda olmadığını, bu isabetsiz ve eksik incelemeye dayalı tespitler doğrultusunda karar verilmesinin yerleşmiş Yargıtay İçtihatları gereği bozma sebebi olacağını, itirazlar Mahkemece dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, somut olayla benzer nitelikteki Yargıtay 22. H.D E. 2019/5678 K. 2019/20807 sayılı kararında da davacı tarafın bilirkişi raporuna yapılan itirazları değerlendirilmeksizin hüküm kurulmasının hak arama hürriyeti ve hukuki dinlenilme hakkının ihlaline sebep olduğunun ve bozma sebebi olacağının izah edildiğini beyanla Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı taleplerine ilişkindir.Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dosya kapsamından; davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 02.03.2021 tarihli sözleşme rücu alacağı açıklaması yapılarak toplam 90.687,95 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu ve davacının somut dava ile devir sözleşmesinden önceki şirket sahipleri tarafından alınan tüm demirbaşların bedelini ödediğini, devir sözleşmesi uyarınca devirden sonra ortaya çıkacak borçlardan dolayı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ancak devirden sonra devreden davalının ödemediği borçlar nedeniyle hakkında takip başlatıldığını ve bu nedenle ödeme yaptığını beyan ederek, ödediği bedelin davalıdan rücuan tahsilini talep ettiği, davalının, 30.11.2018 tarihli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile şirkette bulunan 600 adet payını dava dışı …’ye devrettiği, pay devrinin alınan ortaklar kurulu kararı ile onaylandığı ve pay defterine işlendiği, bu hali ile şirketin 1000 adet paylı ve tek ortaklı limited şirket olduğu ve hakkında düzenlenen bir fatura nedeniyle başlatılan icra takip dosyasına ödemiş olduğu bedeli hisse devir sözleşmesine dayanarak davalı eski ortaktan talep ettiği, hisse devir sözleşmesinin 3. maddesinin; “satıcı, şirketin karşılıklı olarak mutabık kalınan borçlarının dışında başka bir borç çıkması halinde 7 gün içerisinde işbu borcu ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içerisinde ödenmeyen her borçtan dolayı hisse devir bedeli olan 320.000 TL cezai şart ödemeyi ayrıca ve ilaveten kabul ve taahhüt eder. ” şeklinde düzenlendiği, yine davalı ile dava dışı … arasında düzenlenen ek sözleşme ile tarafların hisse devir bedeli dışında tüm alacak ve borçlardan dolayı birbirlerini ibra ettikleri, Mahkemece de açıklandığı üzere hisse devir sözleşmesinin satıcı davalı ile alıcı dava dışı … arasında yapıldığı, davacının bu sözleşme ile hisseleri devredilen şirket olduğu, davacı şirketin dava dışı ortağından ayrı bir tüzel kişiliğinin ve ayrı mal varlığının bulunduğu, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince davacı şirketin devirden önceki tarihe ait bir borcu nedeniyle hisse devir sözleşmesine dayalı olarak alacak iddiasında bulunabilecek kişinin ancak devralan alıcı … olduğu, davacının aktif husumetinin bulunmadığı ve Mahkemece bu sebeple davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.