Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1208 E. 2023/1129 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1208 Esas
KARAR NO: 2023/1129 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/70 D.iş – 2023/88 Karar
TARİHİ: 05/05/2023 (Ek Karar)
TALEP: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesi ile; borçlu aleyhine müvekkili tarafından ikame edilen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 E., 2022/1267 K. sayılı dosyası kapsamında borçlu hakkında “Asıl davanın kısmen kabulü ile 578.915,40 TL ile 275.584,00 USD nin, 578.915,40 TL alacak bakımından dava tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte TTK. 555/1 maddesi gereği davalı …’den tahsili ile … San. Tic. Ltd.Şti’ne ödenmesine,” şeklinde hüküm kurulduğunu, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 E. 2022/1267 K. sayılı dosyası neticesinde davalı hakkında hükmedilen miktarın yüksek olması nedeniyle borçlunun mallarını kaçırma ihtimali ve bunun neticesinde müvekkilinin zarara uğrayacak olması sebebiyle ihtiyati haciz talep etme zaruretinin hasıl olduğunu beyanla Mahkemece takdir edilecek teminat karşılığında, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; borcun 578.915,40 TL ile 275.584,00 USD’lik kısmı için borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının teminatsız ihtiyaten haczi ile menkullerinin muhafaza altına alınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin borçluya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nin 13/03/2023 tarih ve 2023/70 D.İş – 2023/88 Karar sayılı kararı ile;”Alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla, 578.915,40-TL+275.584,00-USD (efektif satış kur karşılığı 5.213.773,69-TL)=5.792.689,09-TL yönünden alacağın teminatsız olarak İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde (Tahsilde tekerrür olmamak üzere) İHTİYATEN HACZİNE,” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı … vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.İhtiyati hacze itiraz eden vekili 17/03/2023 tarihli dilekçesi ile; davacı müvekkili ile davalı arasında Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 Esas -2022/1267 Karar numaralı dosyası ile görülen davanın 22/12/2022 tarihinde sonuçlandığını, gerekçeli kararın tebliği üzerine ihtiyati haciz isteyen tarafça İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasında icra takibi başlatılmış olduğunu, başlatılan takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflarınca İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2023/152 Esas sayılı dosyası ile takibin iptalinin talep edildiğini, … tarafından ihtiyati haciz talep edilen 578.915,40 TL ve 275.584,04 USD’nin alacaklısının Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 Esas sayılı 2022/1267 Karar sayılı kararında da görüleceği üzere … Tic. Ltd. Şti. olduğunu, ihtiyati haciz isteyen yanın dayanak ilama, icra mahkemesi kararına rağmen talep hakkı bulunmayan alacak kalemleri için ihtiyati haciz başvurusunda bulunduğunu, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 Esas ve 2022/1267 Karar sayılı kararının; “Asıl davanın kısmen kabulü ile 578.915,40 TL ile 275.584,00 USD nin, 578.915,40 TL alacak bakımından dava tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte TTK. 555/1 maddesi gereği davalı …’den tahsili ile … SAN. TİC. LTD.ŞTİ’NE ödenmesine,” şeklinde olduğunu, ihtiyati haciz isteyen tarafın bu alacak kalemini gerçek kişi olarak isteme yetkisinin bulunmadığını beyanla verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 05/05/2023 tarih ve 2023/70 D.İş – 2023/88 Karar sayılı ek kararında; “Talep usul tekniği anlamında ihtiyati haciz talebine ilişkindir.Bu çerçevede uyuşmazlık ihtiyati haciz kararının verilip verilmeyeceği noktasındadır. Bu uyuşmazlık çözümlenmeden mevcut yasal düzenlemelerin öncelikle dikkate alınması gerekmektedir. Bilindiği üzere ihtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İİK’nın 257 ilâ 268’inci maddeleri arasında yer almaktadır. İİK m.258 hükmüne göre “İhtiyati hacze 50’nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.İhtiyati haciz talebinin reddi hâlinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.” şeklindedir. Yine İİK’nun 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir. 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder. Gemi alacaklıları, donatanın yalnız mahdut aynı surette mesul olduğu hallerde, ancak mesuliyete mevzu teşkil eden mal ve haklara ihtiyati haciz koydurabilirler. Donatanın aynı zamanda şahsen mesul olduğu haller bundan müstesnadır. Şu kadar ki, donatanın şahsi mesuliyeti bir miktar ile mahdut ise gemi alacaklıları ancak bu miktar için donatanın diğer mallarını haczettirebilirler.Yük alacaklıları hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü kıyas yoluyla tatbik olunur” hükmü düzenlenmiştir.İİK. 259 maddesinde de teminat hususu düzenlenmiştir. Madde de “ İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata luzum olup olmadığını takdir eder. Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür.” hükmü yer almaktadır. Bu açıklamalara göre ihtiyati haciz “Alacaklının, bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence (garanti) altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması”dır. İhtiyati hacizde borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulduğundan ihtiyati haciz kesin (icrai) hacze çevrilip, takip kesinleşmeden, alacaklı ihtiyaten haczedilen malların satılmasını ve bedelinin kendisine ödenmesini isteyemez. İİK’nun 257/1 maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmıştır.Bilindiği üzere Yargıtay kararlarında da uygulandığı üzere ihtiyati haciz, İİK’nun 257. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, bir para alacağının zamanında ödenmesini temin etmek için mahkeme kararı ile borçlunun mal varlığına geçici olarak el konulması halidir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, yukarıda açıklandığı üzere talepte bulunanın alacaklı olması, bu alacağın muaccel bulunması ve rehinle temin edilmemiş olması gerekir. Ayrıca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için de bu noktada yani alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında İİK.m 258/f.1 hükmü gereği “kanaat verici delillerin” gösterilmesi mecburidir.Somut olay yönünden itiraza konu olan en önemli husus ihtiyati haciz kararına esas olan ilamda taraf gözükmeyen ve dava dışı şirket lehine hükmolunan tazminat ile ilgili ilamda, davacı konumunda bulunan kişinin ihtiyati haciz talep edip edemeyeceği noktasındadır.Gerek doktrin gerek Yargıtay kararları dikkate alındığından, 6102 sayılı TTK m.553 hükmüne dayalı olarak dava dışı şirket lehine tazminata hükmedilmesi durumunda, bu tazminat alacağının ihtiyati haciz kararına konu edilip edilemeyeceği, ne şekilde konu edilebileceği hususunun irdelendiğine dair herhangi bir çalışma veya karar tespit edilememiştir. Esasen itirazın ana dayanağı bu noktadadır. 6102 sayılı TTK m.553 ve devamı hükümleri dikkate alındığında kanun koyucu ortaklar ve alacaklıların yönetim kurulu üyelerine karşı doğrudan doğruya zarara dayanan dava açması mümkün olup yönetim kurulu üyelerinin, fiilleri sonucu ortakların veya alacaklıların, şirketin zararından bağımsız olarak gördükleri zararlar söz konusu olabilir.Artık bu halde önemli olan iddia olunan fiilin ayrıca şirketi zarara uğratıp uğratmadığı değildir. Hal böyle olunca TTK m.553 hem doğrudan zararda hem de dolaylı zarar hali için uygulanması gerekli ve mümkün olan bir düzenlemedir. Somut olayda, dayanak mahkeme kararında adı gözüken davacı, davalı yönetim kurulu başkanın sorumluluğuna dayalı tazminat talep etmiş olmakla davalı yönetim kurulu başkanı durumundaki kişinin sorumluluğuna dayalı ve dava dışı şirket lehine tazminata hükmedilmiştir.Gerek Yargıtay uygulaması ve gerekse kanun hükümleri dikkate alındığında, somut olayda olduğu üzere adı geçen karardaki davacı ortağın, zararın dolaylı zarar olması karşısında hükmedilen olan tazminatın kendisine değil ortaklığa verilmesini isteyebileceği açıktır.İİK.257.maddesinde ” Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarının ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. “denmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davalının, haksız eyleminin varlığının anlaşıldığı, “gasbeden temerrüt halindedir” kaidesi gereği muacceliyet yanında temerrüdün dahi oluştuğu, dosya kapsamına göre dava konusu alacağın muaccel olduğu gibi rehinle temin edilmediği, en önemlisi alınan bilirkişi raporlarına göre alacağın varlığı noktasında kanaat verici delillerin mevcut olduğu, bu itibarla dayanak karardaki gibi dava dışı şirket lehine ve ancak davalı aleyhine ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu mahkememizce değerlendirilmiştir. Kanun koyucunun özel düzenleme ile kanunda belirtmiş olduğu kişilere, “dava dışı şirket lehine iddia olunan zararın tazmini açısından” davayı takip yetkisi tanıdığı anlaşılmaktadır. Davayı takip yetkisine ilişkin HMK m.53 hükmüne göre “Dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir.” Bu düzenleme gereği, davayı takip yetkisi olan kişi, talep sonucunda belirtilen hakkın ya da hukuki ilişkinin esası hakkında hüküm alabilme yetkisine haizdir. Nitekim ihtiyati haciz talebine esas olan mahkeme kararında gözüken davacı, dava dışı şirket lehine verilen tazminat ile ilgili ve talep doğrultusunda hüküm verilmesini talep etmiş, mahkemece bu doğrultuda hüküm verilmiştir. Hükmün eda amaçlı olduğu anlaşılmaktadır. İlamların icrası hükümleri doğrultusunda bir ilama bağlı hükmü elbette ilâmda davacı gözüken taraf talep edebilecektir. Aksi düşünce takibin iptaline dahi yol açabileceği gibi aktif sıfat noksanlığını dahi gündeme getirebilecektir.Zaten doktrinde de şirket ortakları veya alacaklılarının uğradıkları dolayısı ile zararlar için, zarar verene karşı dava açarak tazminatın kendilerine değil de ortaklığa verilmesini isteyebilecekleri yönündeki kanuni düzenlemelerin aslında bir davayı takip yetkisi olduğu noktasında görüş mevcuttur .(Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku Ders Kitabı İstanbul, 2011, 2. Baskı, sayfa 310) Hal böyle olunca ilamda davacı olarak gözüken tarafın, ilamda dava dışı şirket lehine hükmedilen tazminatın dava dışı şirket lehine tazmini açısından geçici hukuki koruma tedbirlerine hükmedilmesi noktasında talepte bulunabileceği gibi takip hukuku çerçevesinde gerekli taleplerde bulunabileceği açıktır. Zaten somut olayda ihtiyati haciz, mahkeme ilamına bağlı olarak talep edilmiş olmakla bu noktada ilamda davacı olarak gözüken kişinin yine dava dışı şirket lehine ihtiyati haciz talep edebileceği açıktır. Zira ihtiyati haciz talebi ilama bağlı bir hak olarak ileri sürülmektedir.Mecelle’deki ifade ile “Vücutta bir şeye tabi olan hükümde dahi ona tabi olur.” kaidesi bu noktada varılan sonucunun isabetini göstermektedir. Kaldı ki 6102 sayılı TTK m.553 hükmüne dayalı olarak verilmiş olan tazminat ile ilgili ihtiyati haciz kararın dava dışı şirket lehine verilmesine engel bir yasa hükmü yoktur. Asıl davada verilen hüküm ile dava dışı şirket lehine tazminata hükmedilmesi için kanun koyucunun açıkça davacı ortağa dava açma yetkisi tanımış olması nedeniyle aynı davacının dava dışı şirket lehine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmesi usule uygundur. Nitekim doktrinde de TTK m.553 hükmü ve devamı hükümlerire göre yönetici aleyhine ve dava dışı şirket lehine hükmedilen tazminat alacaklarının tahsili noktasında “ilamda tazminatın şirkete ödenmesine karar verilmesinin bu durumu değiştirmeyeceği, davayı kazanan pay sahibi ya da alacaklı tarafından başlatılacak takipte, icra dairesi tarafından, hüküm altına alınan meblağ şirket adına açılacak bir banka hesabına ödenmesinin sağlanmasının menfaatler dengesi gözetildiğinde en sağlıklı çözüm olarak görüldüğü, bu çözüm kabul edildiği takdirde, hem ilamlı takibin pay sahibi yada alacaklı tarafından başlatılabilmesi hem de ödemenin doğrudan şirkete yapılmasının sağlanmış olacağı” ifade edilmiştir. (Tolga AYOĞLU, Pay Sahipleri İle Alacaklıların Dolayısıyla Zarar Nedeniyle Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Sorumluluk Davası Açma Hakkı Ve Bu Tür Davalarda Alınan İlâmlı İcraya Koyma Yetkisi, Legal Hukuk Dergisi, İstanbul, Ocak 2009, Sayfa 84) Ne var ki somut olayda, itiraza konu olan ihtiyati haciz kararına esas ilamda gözüken, dava dışı şirketin adı ihtiyati haciz kararında yazılmamıştır. İhtiyati haciz talep edenin dahi bu noktada açık talepte bulunmamış olması karşısında bu yöne ilişkin itiraz, “ihtiyati haczin dayanmış olduğu sebep” kapsamında haklıdır. Ancak bu durum alacaklının ihtiyati haciz talep etmesine engel bir durum değildir. Kararda gözüken davacı, ihtiyati haciz talep eden olarak ve yukarıda açıklanan nedenlerle ilamda adı gözüken dava dışı şirket lehine ihtiyati haciz talep edebilecektir. İlamdaki davacının, adı gözüken dava dışı şirket lehine ihtiyati haciz kararının hüküm altına alınmasını talep etmesine engel yoktur. Aksi düşünce söz konusu mahkeme ilamlarına teminatsız olarak dahi ihtiyati haciz talep edilmesine imkan veren İİK m.259/f.2 hükmünün ve mahkeme ilamının ilam olmaktan kaynaklanan etkisinin, hukuki dayanaktan yoksun olarak ortadan kaldırılmasına yol açacaktır. Oysaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.138/f.4 hükmüne göre “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Elbette ilamdaki davacı, ancak ve sadece ilamda belirtilen dava dışı şirket lehine ihtiyati haciz kararı talep edebilecek, karar dahi sadece bu yönde oluşturabilecektir.Öte yandan ihtiyati haciz kararına esas olan ilam ile ilgili icra hukuk mahkemesi dayanak takip ile ilgili geçici durdurma kararı vermiş olsa da bu durum münhasıran mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararına itiraz sebepleri kapsamında kabul edilemez. Zaten ilamların icrası çerçevesinde yapılan takipte, ilama aykırılık iddiası ile ilgili şikayetler, takip hukuku çerçevesinde icra mahkemesince takdir edilebilen ve hükme bağlanabilen bir husustur.”gerekçesi ile itirazın kısmen kabulüne, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla 578.915,40-TL + 275.584,00-USD (efektif satış kurkarşlığı 5.213.773,69-TL) =5.792.689,09-TL yönünden alacağın teminatsız olarak İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ve sadece, ihtiyati haciz talebine esas olan Bakırköy 7.ATM nin 2021/629 E-2022/1267 K.sayılı ilamında adı geçen … Limited Şirketi lehine olmak üzere İHTİYATEN HACZİNE, itiraz edenin diğer tüm itirazlarının ise reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile; davacı müvekkili ile davalı arasında Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 E. -2022/1267 K. numaralı dosyası ile görülen davanın 22/12/2022 tarihinde sonuçlandığını, anılan kararın hüküm kısmı; “Asıl davanın kısmen kabulü ile 578.915,40 TL ile 275.584,00 USD nin, 578.915,40 TL alacak bakımından dava tarihinden itibaren işleyen reeskont faizi ile birlikte TTK. 555/1 maddesi gereği davalı …’den tahsili ile … SAN. TİC. LTD.ŞTİ’NE ödenmesine,” şeklinde olup ihtiyati haciz isteyen …’in bu alacak kalemini gerçek kişi olarak isteme yetkisinin bulunmadığını, İhtiyati haciz isteyen taraf, talep hakkı bulunmayan bir alacak kalemi için ihtiyati haciz başvurusunda bulunmuş olup alacağı tahsil yetkisi bulunmadığını, gerekçeli kararın tebliği üzerine ihtiyati haciz isteyen tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı dosyası ile icra takibi başlatmış olup, başlatılan takibin usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle taraflarınca İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2023/152 Esas sayılı dosyası ile takibin iptalinin talep edildiğini; İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 14.03.2023 tarihinde tensiple takibin “275.584,00-USD asıl alacak ve 2.245,27-USD işlemiş faizi, 578.915,40-TL asıl alacak ve 623.666,35-TL işlemiş faizi, 288.407,35-TL harç ve 5.404,67-TL işlemiş faizine ilişkin alacak kalemleri yönünün esas hakkında karar verilinceye kadar MUVAKKATEN DURDURULMASINA,” karar verildiğini, … tarafından ihtiyati haciz talep edilen, 578.915,40 TL ve 275.584,04 USD’nin alacaklısının Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 E. -2022/1267 K. numaralı kararında görüleceği … San. Tic. Ltd. Şti. olduğunu, ihtiyati haciz isteyen yanın dayanak ilama, icra mahkemesi kararına rağmen talep hakkı bulunmayan alacak kalemleri için ihtiyati haciz başvurusunda bulunduğunu; Yerel mahkemece talebe dayanak gerekçeli karar eksik incelendiğinden veya hiç incelenmediğinden bahisle ihtiyati haciz talep eden tarafın alacaklı sıfatına haizmiş gibi ihtiyati haciz talebinin kabulü yönünde karar verildiğini, anılan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflarınca söz konusu karara itiraz edildiğini, Yerel mahkemece itiraz başvurularının kısmen kabul, kısmen reddi şeklinde ek karar verdiğini; Yerel mahkemece verilen ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, huzurdaki uyuşmazlıkta ihtiyati haciz talep etme yetkisi bulunmayan …’in Yerel mahkemeye başvurusunun reddi gerekirken hatalı değerlendirme ve gerekçe ile ihtiyati haciz başvurusunun kabulünün hatalı olduğunu beyanla ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; ilama dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı ileri sürülen itirazlar ise yukarıda belirtilen gerekçelerle kısmen kabul, kısmen ise reddedilmiştir. Muteriz vekilince, itirazlarının reddine dair ek karara karşı süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nın 257/1. maddesi uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nın 258. maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. İİK’nın 265. maddesi hükmü gereğince de, borçlu kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haciz kararına yönelik haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata, huzuru ile yapılan hacizlerde haczin uygulandığı, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Bu durumda mahkeme, gösterilen itiraz sebepleri ile bağlı inceleme yaparak itirazı kabul veya reddeder.Somut dosyada; ihtiyati haciz talep eden …’in ortağı olduğu … Ticaret Limited Şirketi’nin uğradığı doğrudan, kendisinin ise dolaylı zararının tazmini talebi ile şirketin müdürü olan muteriz …’e karşı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/629 Esas sayılı dosyası ile açtığı davada, Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 578.915,40 TL ile 275.584 USD alacağın muteriz …’den tahsili ile adı geçen şirkete ödenmesine karar verildiği, … tarafından bu karara dayanılarak ihtiyati haciz talep edildiği, Mahkemece verilen ilk kararda talebin kabulü ile muterizin taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine alacak miktarı kadar ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği, itiraz üzerine verilen ek kararda ise talebin kabulü ile muterizin taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine … Ticaret Limited Şirketi lehine olmak üzere ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği, Mahkemece de açıklandığı üzere TTK’nın 644/1-a maddesinin atfı ile 555. maddesinde, limited şirketlerin yöneticilerinin kusurları ile uğradıkları zararın dava yolu ile talep edilmesi konusunda şirket ortaklarına bir kanuni takip yetkisi tanındığı, ihtiyati haciz talep edenin, istisnai olarak düzenlenmiş bu kanuni takip yetkisine dayanarak tazminat davasını açtığı ve aynı yetki kapsamında tazminat davasının görüldüğü dava sırasında da ihtiyati haciz talebinde bulunmasının mümkün olduğu, bu noktada şirket ortağına tanınan kanuni takip yetkisinin geçici hukuki koruma niteliğinde olan ihtiyati haciz talep etme hakkını da kapsayacağı ve tazminat davasının görüldüğü yargılamadan sonra da şirket lehine ihtiyati haciz talep etmesine engel bir yasal düzenlemenin olmadığı, Mahkemece verilen ek karar ile maddi hukuk yönünden alacak hakkı sahibinde herhangi bir değişiklik yaratılmadığı, ihtiyati haczin yine alacaklı lehine verildiği ve yaklaşık ispat koşulu ile ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257/1. maddesinde sayılan diğer koşullar da oluştuğundan muteriz vekilinin istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Sonuç itibariyle, dosyadaki belgelere ve gerekçe içeriğine göre, verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden muteriz vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Muterizin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬ TL harcın muterizden tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/07/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.