Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1181 E. 2023/1085 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1181 Esas
KARAR NO: 2023/1085 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/547Esas – 2023/237 Karar
TARİH: 30/03/2023
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı … şirketinin ticari ilişki içinde olduğunu ve yıllardır müvekkili şirketin, davalı şirkete ticari mallar sattığını, davalı tarafın cari hesapta yer alan borcunu ödememesi sebebiyle 02/11/2021 tarihli son satış faturası tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmak suretiyle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 07/06/2022 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın 16/06/2022 tarihli dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz ederek, borcu olmadığından bahisle icra takibini haksız ve kötü niyetli bir şekilde durdurduğunu, davalı tarafın yapmış olduğu itirazların yerinde olmadığını, reddi gerektiğini, ödeme emri ekinde bulunan cari hesap dökümünde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete satılan ürünleri, fatura numaraları, alış ve satış faturaları, irsaliye numaraları, sipariş numaraları, davalı şirket tarafından yapılan ödemeler açıkça görüldüğünü, davalı şirketin yaptığı itirazla borcu olmadığını iddia etse de ticari defter ve belgeler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda gerçeğin ortaya çıkacağını, ticari davalarda zorunlu arabuluculuk kapsamında İstanbul Arabuluculuk Bürosu … başvuru dosya numarası ve … arabuluculuk dosya numarası ile 22/07/2022 tarihinde yapılan arabuluculuk görüşmesi anlaşamama ile sonuçlandığını, davalının takip konusu alacağın tamamına, faiz ve ferilerine yapmış olduğu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğundan, borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali için dava açma zarureti hasıl olduğunu belirterek 3.486.364,03TL asıl alacak ve 332.088,15TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.818.472,18TL alacaklarından dolayı davalı şirketin ilgili borca, faiz ve feri’lerine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi uygulanması ile alacağın tahsiline, haksız itiraz için alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerektiğini, davacı’dan yapılan mal alımlarına ilişkin ödemelerin döviz cinsinden yapılmış olduğunu, bu çekler vade tarihinde döviz kuruna göre çevrilerek davalı Müvekkili Şirkete hem kumaş bedelleri arasındaki fark hem de vade tarihi ile çekin verildiği tarih arasındaki farkın yansıtıldığını, yani ilgili firmaya yapılan USD çek ödemelerinde çekin vade tarihinden değil de çekin alındığı tarihte döviz kuruna çevrilerek müvekkiline kur farkı oluşturulduğunu, Müvekkili Şirket tarafından yapılan tüm ödemelerin döviz cinsinden yapıldığını, akabinde davacı tarafından bu ödemelere ilişkin TL fatura düzenlendiğini, müvekkili Şirket TL faturasının keşide tarihindeki banka kuru üzerinden hesaplama yaparak döviz çeki keşide ettiğini veya Davacı’nın döviz hesabına döviz havalesi yaptığını, bu havale yapıldığı anda veya çek ödendiği anda satış faturasının karşılığının ödenmiş olacağını ve alacaklı ile borçlu arasındaki bu satış faturasından dolayı alacak ve borç kalmayacağını, kurun artması ya da azalması Müvekkili Davalı Şirketi hiçbir şekilde ilgilendirmeyeceğini çünkü müvekkili şirket kur farkının eksi ya da artı yönde değişmesinden sorumlu olmadığını, davacı tarafından hem malın teslimine kadar geçen zaman içerisinde kumaşın artan fiyatı hem de vade tarihindeki fark baz alınmak sureyiyle müvekkiline kur farkı oluşturularak icra takibi yapıldığını, bu durum Davacı’-nın hukuka aykırı bir şekilde menfaat sağlamaya çalıştığını, bunun ile birlikte davacı tarafından kur farkına ilişkin kur faturası düzenlemeksizin, bu durumu hukuka aykırı bir şekilde cari hesap farkı olarak yansıttığını, tüm bu sebeplerle de davacının alacak iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından kur farkı faturası kesilmeksizin cari hesaba yansıtılan işbu davaya ilişkin olarak davacı ile müvekkili Şirket arasında alım satım sözleşmesi bulunmadığını, kur farkı talep edilebilmesi için, kur farkı uygulamasına dair bir yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında bu yönde oluşmuş bir teamülün bulunması gerektiğini ancak taraflar arasında bu güne dek hiçbir zaman kur farkı uygulanmadığını, davacının satış faturalarını TL olarak kesmiş olmasının bu durumu ortaya koyar nitelikte olduğunu, somut olayda taraflar arasındaki teklif formları, faturalarda kararlaştırılan bedelin yabancı para cinsinden olup olmadığının, davacı’nın ticari defterlerinde kur farkına ilişkin bir muhasebe kaydı ve davacı tarafından düzenlenmiş kur farkı faturasının bulunup bulunmadığının araştırılarak, akabinde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın iddia etmiş olduğu alacak kur farkından kaynaklanmak ile birlikte davacı tarafından düzenlenen faturaların kur farkı faturası olmaması olduğunu, davacı tarafından bu durumun gerçeğe aykırı bir şekilde cari hesap farkı olarak yansıtıldığını, davacı taraf hukuka aykırı bir şekilde kur farkı yansıtılarak maddi menfaat sağlanmaya çalışıltığını, davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında borcun yabancı para borcu olup olmadığı, yabancı para borcu ise hangi tarihteki kur üzerinden Türk parasına çevrildiği, borcun vadesi ve faizin başlangıç tarihi, borcun hangi yıllara ilişkin olduğunun belirtilmediğini, bu itibarla davacı tarafça yapılan takibin İcra İflas Kanunu’nun 58. maddesindeki zorunlu unsurlarını taşımadığını, müvekkili şirket aleyhine çıkarılan kur farkının yürürlükte bulunan Kanun ve Mevzuatlara aykırı olduğundan başlatılan icra takibinin yersiz olduğunu, defter ve belge kayıtları incelendiğinde böyle bir farkın olmadığını, aksine müvekkili şirketin davacıdan 30.05.2022 tarihi itibariyle 829.916,20 TL alacağının bulunduğu ortaya çıkacağını, hatta müvekkil şirket tarafından davacı aleyhine Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davacının takibe itiraz süresi içerisinde itiraz etmediğini ve bu dosyaya ilişkin olarak menfi tespit davası ikame ettiğini, ikame edilmiş olan Bursa 3. Asliye Ticaret 2022/739 E. dosyanın dava dilekçesinde davacı tarafça; “İki tarafın da ticari kayıtlarında açıkça görüldüğü üzere tüm ticari ilişki boyunca iki taraf da hiç bir şekilde kur farkı yansıtma bedeli uygulamamıştır. Kur farkı yansıtma işlemi karşı tarafın kayıtlarındakigibi keyfe keder rastgele tarihlerde değil; mali mevzuat gereği senede 4 kez 3’er aylık dönemlerde geçici vergi veya peşin vergi adı altında 31 mart, 30 haziran, 30 eylül ve 31 aralık tarihlerinde ancak yapılabilir. bunun dışında yapılması mümkün değildir. Karşı tarafın sunduğu kayıtlara ve karşı tarafın ticari defterlerine de bakıldığında 31/10/2021 tarihi itibariyle iki taraf da alacak verecek rakamlarında mutabıktır. Çok net olarak kayıtlarda görünmektedir. Bu tarihten sonra karşı tarafın keyfe keder uygulaması sonucu kendini hukuk dışı yollarla alacaklı göstermeye çalışmaktadır.” şeklinde ifadelere yer verildiğini, bu durum davacının çelişkili davrandığını ve kötü niyetli olarak menfaat sağlamaya çalıştığını ortaya koyar nitelikte olduğunu, yine fatura düzenlenmesinin tek başına temerrüt oluşturmayacağını, dolayısıyla müvekkilinin temerrüde düşmediğini, diğer yandan faturaya ya da cari hesaba itiraz edilmemesinin, fatura ve cari hesap içeriklerinin kesinleştiği ve mutlak suretle kabul edildiği anlamına gelmediğini, sadece kanuni karine yarattığını, taraflar arasındaki sözleşmenin, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin salt olarak kanuni karineden hareketle alacaklı olduğu iddiasının kabul edilemeyceğini belirterek davanın reddine ve kötü niyetli hareket eden davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/03/2023 tarih 2022/547 Esas 2023/237 Karar sayılı kararında;”….Her iki dava arasında bağlantı bulunduğu biri hakkında verilen kararın diğerini etkileyecek nitelikte olduğu anlaşıldığından HMK 166. Maddesi gereğince dosyamızın daha önce açılan Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2022/739 Esas nolu dosya ile birleştirilmesine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Mahkememize ait iş bu dosyanın Bursa 3 ATM ye ait 2022/739 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, mahkememize ait esasın bu şekilde kapatılarak yargılamaya Bursa 3 ATM 2022/739 esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının yasaya ve usule aykırı olduğunu, Birleştirmeye konu dosyalar incelendiğinde; Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/739 E. Sayılı dosyasında müvekkili şirket tarafından Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası 829.916,20 TL ile ilamsız icra takibi başlatılmış ve borçlu … şirketi süresi içinde icra takibine itiraz edilmediğini, akabinde davacı şirket … haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde menfi tespit davası açtığını ve yargılamanın devam ettiğini, Birleştirmeye konu olan bir diğer dosya ise İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/547 E. Sayılı dosyası olduğunu, ilgili dosya incelendiğinde; davacı şirket Arsor davalı müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile 3.818.472,18 TL tutarında 07.06.2022 tarihinde icra takibi başlattığını, davalı müvekkili şirket ise 16.06.2022 tarihinde borca itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz ettiğini, müvekkili şirket borca itiraz etmiş olması sebebiyle davacı şirket … haksız ve hukuki dayanaktan yoksun şekilde itirazın iptali davasını açtığını, Her iki dava dosyası incelendiğinde dava konularının birbirinden farklı olduğunun görüleceğini, her ne kadar dava dosyalarının tarafları aynı olsa da, davalardaki sıfatlarının farklı olduğunu ve farklı ticari alacaklarından dolayı, iş bu davaların ikame edildiğini, Dava dosyalarının ortak herhangi bir noktaları bulunmamakla birlikte aralarında da herhangi bir bağlantı bulunmadığını,HMK’da da açıkça düzenlendiği üzere davalar arasında bağlantı bulunması gerektiğini, davaların Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde birleştirilmesinde herhangi bir hukuki yarardan bahsetmek mümkün olmadığından ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu birleştirme kararının usule aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, aksi kanaatte olunması halinde istinaf mahkemesinin kararı kaldırarak yeniden hüküm kurmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, iş bu dava dosyasının Bursa 3 ATM ye ait 2022/739 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil şirket ile davalı … Şirketinin ticari ilişki içinde olduğunu ve yıllardır müvekkili şirketin, davalı şirkete ticari mallar sattığını, davalı tarafın cari hesapta yer alan borcunu ödememesi sebebiyle 02/11/2021 tarihli son satış faturası tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmak suretiyle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 07/06/2022 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takibe itirazı üzerine 03/08/2022 tarihinde itirazın iptali davasının açıldığını ileri sürmüştür. Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile, … Gıda Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. tarafından borçlu … aleyhine 829.916,20 tl. alacağın tahsili talebiyle 29/06/2022 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe borçlunun itiraz etmediği ve takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının borçlusu … tarafından dosya alacaklısı … Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne karşı 20/07/2022 tarihinde Bursa 3 ATM.nin 2022/739 Esas sayılı dosyası ile menfi tesbit davası açıldığı anlaşılmıştır. Bursa 3 ATM.nin 2022/739 Esas sayılı dosyasının davalısı … Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davalı Müvekkili Şirket aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibine ilişkin olarak Davacı tarafından ikame edilen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/547 Esas sayılı itirazın iptali dosyasının işbu davanın esasına etki edecek olması sebebiyle bekletici mesele yapılması talep edilmiştir. İş bu istinafa konu dava dosyasında davacı vekili 30/03/2023 tarihli duruşmada;” mahkemenizde görülen dosyanın Bursa 3 ATM ye ait 2022/739 esas sayılı dosya ile birleştirilmesini istiyoruz…,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı vekili de aynı tarihli duruşmada;”davacı vekilinin birleştirme talebi uygundur dosyanın Bursa 3 ATM ye ait 2022/739 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilsin,” şeklinde beyanda bulunmuştur. 6100 Sayılı HMK’nun davaların birleştirilmesi başlıklı 166 maddesinin 2.fıkrası uyarınca; davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. Hükmün 4. Fıkrasına göre; davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. Aynı Kanunun 168 maddesi uyarınca; aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna, ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına, bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenme; Yargıtayda ise bozma sebebi teşkil etmez. Somut olayda; birleştirilmesi talep edilen davaların ayrı yargı çevresi içerisinde bulundukları, birleştirme kararının istinaf denetimine tabi olduğu, iş bu dava dosyası ile birleştirme talep edilen Bursa 3 ATM.nin 2022/739 Esas sayılı dosyası arasında, tarafları ve konuları itibariyle hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, zira işbu davanın dayanağı olan cari hesap alacağı iddiasının Bursa 3 ATM.nin 2022/739 Esas sayılı davasında da ileri sürüldüğü, Bursa 3 ATM.nin 2022/739 Esas sayılı davasında davalı tarafça iş bu davanın bekletici mesele yapılmasının talep edildiği, her iki dava sonucunun birbirini etkileyecek nitelikte olduğu, Bursa 3 ATM.nin 2022/739 Esas sayılı dava dosyasının iş bu davadan önce 20/07/2022 tarihinde açıldığı ve dosyasının derdest olduğu dikkate alındığında ve davacı vekilinin birleştirme talebi olduğu ve davalı vekilinin de davacı vekilinin birleştirme talebinin uygun olduğuna yönelik beyanının olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen birleştirme kararında bir aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/06/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.