Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1078 E. 2023/1062 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1078 Esas
KARAR NO: 2023/1062 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/810 Esas – 2023/23 Karar
TARİHİ: 11/01/2023
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; … San. Ltd. Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı bir limited şirket olduğunu, şirket hakkında tasfiye sürecinin başlatılmasına karar verildiğini ve bu hususun 09/01/2006 tarihli, 6470 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 959. sayfasında ilan edildiğini, anılan ilanda tasfiye memurluğuna ve tasfiye işlemlerinin takip ve yürütülmesi için şirket ortaklarından …’in seçilmesine ve tasfiye işlemlerinin yürütülmesinde Tasfiye Halinde … Ltd. Şti unvanı altında atacağı münferit imzaları ile yetkili kılınmasına karar verildiğini, akabinde şirketin 02/01/2008 tarihli, 6968 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 543. sayfasında gerekli ilanları tamamladığını belirterek tasfiye sürecini sonuçlandırdığını, ancak müvekkilince yapılan soruşturma neticesinde münfesih şirket tarafından ithal edilen otomobillerin, “yeni ve kullanılmamış” olarak beyan edilmesine karşın yapılan yurt dışı araştırmaları neticesinde “eski” olduğu ve dolayısıyla İthalat Rejim Kararının 7. maddesine aykırı şekilde ve izin almaksızın Türkiye’ye ithal edildiğinin anlaşıldığını, bu sebeple, Gebze Gümrük Müdürlüğü tarafından 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesi gereğince 11/10/2018 tarihli ve … sayılı para cezası kararı ile 15/10/2018 tarihli ve 37964145 sayılı Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi kararı alındığını, söz konusu kamu alacağının tahsil edilebilmesi için Doğu Marmara Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün 01/12/2021 tarihli … sayılı yazısı ile ihya davası açılması talep edildiğini ve bu davayı açtıklarını beyanla dava dışı … Limited Şirketi’nin 11/10/2018 tarih ve … sayılı para cezası kararı ile 15/10/2018 tarihli ve … sayılı karara ilişkin işlemler ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile; Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki taleplerinin, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verdiğini, aksi halde, gerekçe göstererek tescil talebini reddettiğini, müvekkili müdürlüğe … ticaret sicil numarasına kayıtlı dava dışı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin prosedürlere uygun olarak tasfiye edildiğini, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan tasfiye sürecindeki eksik yada erken sonuçlandırılan tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, tasfiye sürecinde eksik olarak yapıldığı iddia edelin işlemlerin muhatabının tasfiye memuru olduğunu beyanla müvekkili aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; aynı konuda iki kere yargılama olmamasına karşın müvekkili hakkında ihyaya konu edilen serbest dolaşıma konu beyannameler kapsamı araçlarla ilgili açılan vergi davalarının müvekkili lehine sonuçlandığını, tasfiye memuru olan müvekkiline kendi adına değil şirket adına düzenlenen idari kararların hükmi şahsiyeti bulunmayan hukuk aleminde sonuç doğurmayan idari kararların tebliğ edildiğini, verilen Kocaeli Vergi Mahkemesi kararlarında idari kararların hukuk aleminde sonuç doğurmayacağını, idarenin hukuk aleminde yok bir şirket hakkında tasfiye sonrasında karar verdiği belirtilerek bu sebeple İdarenin verdiği karara yönelik hükümsüzlük tespiti yönünde açtıkları davada hükümsüzlük tespitini yapmakla birlikte verilen İdari kararın tarafı olmaması sebebiyle müvekkili tarafından açılan davayı usulden reddettiğini, verilen kararın gerekçesinde İdarenin kararına ilişkin hükümsüzlük tespiti yapıldığını, İdarenin yeni bir karar almadan ve kesinleşmemiş kamusal vergi, para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı konusunda aynı kararı bu kez adli yargıda ihya davasına gerekçe yaparak bu davayı açmasının hükümsüz olan ve aynı zamanda adli ceza yargılaması sonucunda kaldırılmış bir idari kararı ihya konusu yapmasının usul ve esas bakımından hakkaniyete aykırı olduğunu, bu araçlarla ilgili olarak müvekkillerinin üç ayrı Savcılık tarafından eş zamanlı aynı konuda üç ayrı İddianame düzenlenmesi nedeniyle derdest yargılandığını ve sonuçta aynı konudaki İddianamelerin Bakırköy 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/158 esas sayılı dosyasında birleştirilerek12.03.2021 tarih ve 2017/158 esas – 2021/63 karar sayılı ile 27.05.2021 tarihli İstinaf üzerine kesinleşen kararı ile atılı suçu ve müsadereyi gerektirecek delil tespit edilememesi ve bunun yanında tüm konular bakımından zamanaşımına uğraması ve müvekkilleri hakkında yeterli delil bulunmadığı ile suçun ve müsadere kararlarının verilmesi bakımından suçun sübuta ermediği belirtilerek düşme kararı ile tüm dosya kapsamında davanın sona erdiğini, bunun üzerine Ceza Mahkemesi kararları ile İdare tarafından verilen tüm müsadere kararlarının kaldırıldığını, aynı zamanda vergi mahkemesine açılan davada alınan kararların hukuk aleminde olmayan bir şirket hakkında alınmış olması sebebiyle hükümsüzlük tespiti yapılmış olup, bu davaya konu dava dilekçesinde belirtilen hukuksuz ve mesnetsiz dayanak alınan idari karar ve kesinleşmemiş alacak istemlerinin de tüm bu yapılan ve müvekkilleri lehine sona eren ceza yargılamaları da dikkate alındığında hukuka aykırı olduğunu, haksız ve mesnetsiz bu davanın açıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 11/01/2023 tarih ve 2021/810 Esas – 2023/23 Karar sayılı kararında; “Dava; dava dışı … Limited Şirketi’nin Gebze Gümrük Müdürlüğü tarafından 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesi gereğince 11/10/2018 tarihli ve … sayılı para cezası kararı ile 15/10/2018 tarihli ve 37964145 sayılı Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi kararı gereğince kamu alacağının tahsil edilebilmesi için Doğu Marmara Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğünün 01/12/2021 tarihli … sayılı yazısına binaen açılan şirketin ihyası davasıdır. İstanbul Ticaret Odası sayfasından alınan … sicil nolu dava dışı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; şirketin sermayesinin 300.000,00 TL, ana sözleşmesinin 01.10.1993, ortaklarının …, … ve …, yetkililerinin … ve … olduğu ve şirketin ticaret sicilden 26.12.2007 tarihinde terkin edildiği görülmüştür. Davacı tarafından dava dışı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin Gebze Gümrük Müdürlüğü tarafından 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesi gereğince 11/10/2018 tarihli ve … sayılı para cezası kararı ile 15/10/2018 tarihli ve … sayılı Mülkiyetin Kamuya Geçirilmesi kararı alındığını, söz konusu kamu alacağının tahsil edilebilmesi için dava dışı şirketin ticaret sicilden resen terkin edilmesinden dolayı ihya davası açıldığı görülmüştür. Bu kapsamda şirketin ihyasında davacının hukuki menfaatinin bulunduğu tespit edilmiş olup, 6102 sayılı TTK 547. maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilir, şeklinde düzenleme bulunduğu, bu nedenle davanın kabulüyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ticaret sicil numarasına kayıtlı dava dışı Tasfiye Halinde … Ticaret Limited Şirketi’nin, 11/10/2018 tarih ve … sayılı para cezası kararı ile 15/10/2018 tarihli ve … sayılı karara ilişkin işlemler ile sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için, TTK’nın 547/2. maddesine göre, şirketin hem ortağı hem de son tasfiye memuru olan …’in tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş, bu şirketin tasfiyesinin mevzuata uygun bir şekilde gerçekleştirildiği, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yasal hasım olması ve davalı ticaret sicil müdürlüğü ve diğer davalının işbu davanın açılmasında üzerine atfedilecek bir kusur ve ihmalinin bulunamaması karşısında, davalıların yargılama giderleriyle sorumlu tutulamayacağı mahkememizce benimsenmiş ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı … vekili ve davacı vekili tarafından ( katılma yoluyla ) istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemece müvekkili aleyhine davanın kabulü yönünde verilen kararın, usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davacı İdarenin müvekkilinin tasfiye memuru olduğu tasfiyesi tamamlanarak kapanışı gerçekleştirilen şirkete ilişkin olarak şirketin ihyası istemiyle dava açmışsa da, ihya talebinin ve işbu davanın, ihya işlemine konu vergisel tahakkuk işlemi hakkında daha önce iptal kararı verilmiş olması ile sözkonusu alacağın aynı zamanda zamanaşımına uğraması ve aşağıda belirtilen sebeplerle istinaf incelemesi sonunda reddine karar verilmesi yönünde Yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, aynı konuda iki kere yargılama olmamasına karşın müvekkili hakkında ihyaya konu edilen serbest dolaşıma konu beyannameler kapsamı araçlarla ilgili açılan vergi davalarının müvekkili lehine sonuçlandığını, tasfiye memuru olan müvekkiline kendi adına değil şirket adına düzenlenen idari kararların hükmi şahsiyeti bulunmayan hukuk aleminde sonuç doğurmayan idari kararların tebliğ edildiğini, verilen Kocaeli Vergi Mahkemesi kararlarında idari kararların hukuk aleminde sonuç doğurmayacağını, idarenin hukuk aleminde yok bir şirket hakkında tasfiye sonrasında karar verdiği belirtilerek bu sebeple İdarenin verdiği karara yönelik hükümsüzlük tespiti yönünde açtıkları davada hükümsüzlük tespitini yapmakla birlikte verilen idari kararın tarafı olmaması sebebiyle müvekkili tarafından açılan davayı usulden reddettiğini, verilen kararın gerekçesinde İdarenin kararına ilişkin hükümsüzlük tespiti yapılmış olup, İdarenin yeni bir karar almadan ve kesinleşmemiş kamusal vergi, para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı konusunda aynı kararı bu kez adli yargıda ihya davasına gerekçe yaparak işbu davayı açmasının usul ve esas bakımından hakkaniyete aykırı olduğunu; Bu araçlarla ilgili olarak müvekkillerinin üç ayrı savcılık tarafından eş zamanlı aynı konuda üç ayrı iddianame düzenlenmesi nedeniyle derdest yargılandıklarını ve sonuçta aynı konudaki iddianamelerin Bakırköy 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/158 E sayılı dosyasında birleştirilerek 2017/158 Esas ve 2021/63 Karar sayılı 12.03.2021 karar tarihi, 27.05.2021 tarihli istinaf üzerine kesinleşen kararı ile atılı suçu ve müsadereyi gerektirecek delil tespit edilememesi ve bunun yanında tüm konular bakımından zamanaşımına uğraması ve müvekkilleri hakkında yeterli delil bulunmadığı ve suçun ve müsadere kararlarının verilmesi bakımından sübuta ermediği belirtilerek düşme kararı ile davanın sona erdiğini, bunun üzerine ceza mahkemesi kararları ile ve İdare tarafından verilen tüm müsadere kararlarının kaldırıldığını, aynı zamanda vergi mahkemesine açılan davada alınan kararların hukuk aleminde olmayan bir şirket hakkında alınmış olması sebebiyle hükümsüzlük tespiti yapılmış olup, işbu davaya konu dava dilekçesinde belirtilen hukuksuz ve mesnetsiz dayanak alınan idari karar ve kesinleşmemiş alacak istemlerinin de tüm bu yapılan ve müvekkilleri lehine sona eren ceza yargılamaları da dikkate alındığında hukuka aykırı olduğunun, haksız ve mesnetsiz işbu davanın açıldığının görüldüğünü; Bakırköy 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/158 E sayılı dosyasında birleştirilerek 2017/158E ve 2021/63 Karar sayılı 12.03.2021 karar tarihi, 27.05.2021 tarihli istinaf üzerine kesinleşen kararında; ”Dosya kapsamında mevcut tüm delil ve belgeler birlikte değerlendirilmekle yargılamaya konu … ve … plaka sayılı araçlar bakımından 5607 SK’nın geçici 11 maddesi kapsamında ödeme yapıldığından söz konusu araçların MÜSADERELERİNE YER OLMADIĞINA, yine; … plaka sayılı aracın ise kaçak olduğuna dair dosyaya yansıyan somut, gerçekçi ve her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediğinden söz konusu aracın MÜSADERESİNE YER OLMADIĞINA, kararın kesinleşmesini müteakip araç üzerine CMK’nın 128/4 maddesi uyarınca konulan TEDBİRİN KALDIRILMASINA, ” denilerek davalı İdarenin işbu dava dosyasında vermiş olduğu hükümsüz İdari kararın da ortadan kaldırılmasına karar verdiğini, söz konusu kararların mahkeme dosyasına sunulduğunu, müvekkili tasfiye memuru olarak şirketin tasfiyesinde tüm işlemleri usulüne uygun gerçekleştirmiş olup işbu davaya konu ihya talebini yasal zeminde haklı kılacak herhangi bir kusurlu veya yasaya aykırı davranışta bulunmadığını, tüm mevzuata uygun tasfiye işlemlerinin gerçekleştiğini ve ayrıca herhangi bir kesinleşmiş ve ödenmeyen vergi borcu bulunmadığı gibi, mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımına konu suç teşkil eden eylemi de olmadığını, İdarenin ihya talebine konu ettiği tüm işlemler bakımından zamanaşımı, derdestlik ve husumet itirazlarının olduğunu beyanla açıklanan nedenlerle ve resen dikkate alınacak hususlarla; Yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesi ile; dava konusu talebin maddi ve hukuki sebepleri dava dilekçesinde detaylı olarak belirtilmiş olup, istinaf dilekçesinde aksi yönde ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu; Gerekçeli kararda idare lehine vekalet ücretine hükmedilmediğinin anlaşıldığını, Mahkemece yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca müvekkili İdare lehine tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken kararda vekalet ücretine ilişkin hüküm kurulmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili İdare’nin kamu kurumu olmasının, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinin ve mevzuatta düzenlendiği şekilde vekalet ücretine hak kazandığının açık olduğunu, benzer bir dosyada idare lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olup anılan kararın bir örneğinin ekte sunulduğunu beyanla Yerel mahkeme kararına karşı davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun reddine, vekalet ücreti yönünden ise kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri nedeniyle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili ile davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde “tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiye düzenlenmiştir.
Tasfiye Halinde … Ticaret Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin sicil kaydı 28.12.2012 tarihinde tasfiye neticesinde davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce terkin edilmiştir. İhyasına karar verilen şirket aleyhine, Gebze Gümrük Müdürlüğü’nün 15.10.2018 tarihli ve … sayılı mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı ile 11.10.2018 tarihli ve … sayılı para cezası kararı verildiği, verilen kararlara karşı ihyası talep edilen şirket tarafından yapılan itirazların Doğu Marmara Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün kararları ile reddedildiği, itirazların reddi üzerine Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi’nin 2018/1353 ve 2018/1354 Esas sayılı dosyaları ile açılan davalarda, ihyası talep edilen şirketin tasfiyesi tamamlanarak sicilden terkin edilmiş olması sebebiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verildiği, davalı tasfiye memuru tarafından iddia edildiği şekilde idari para cezası ile mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararının iptalinin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Bu minvalde davacının, ihyası talep edilen şirketten verilmiş idari kararlar neticesinde alacaklı olması nedeniyle şirketin tasfiyesi tamamlanmamıştır. Ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi ve ek tasfiye işlemleri yönünden tasfiye memurunun görevinin devamına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle Mahkemece, davacının şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararının bulunduğu gerekçesi ile edilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusu yerinde değildir. İhyasına karar verilen şirketin sicil kaydı 28.12.2012 tarihinde terkin edilmiş, ihya talebine dayanak olan idari para cezası ile mülkiyetin kamuya geçirilmesine dair karar ise 2018 yılında verilmiştir. Davacı tarafından tasfiye işlemlerinin usulsüz şekilde yapıldığı da ileri sürülmemiştir. Davalı tasfiye memuru davanın açılmasına sebebiyet vermediği, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ise davada yasal hasım konumunda olduğundan Mahkemece davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur. Davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı tasfiye memuru vekili ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalı …’in istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı Ticaret Bakanlığı harçtan muaf olduğundan istinaf harçlarının alınmasına yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden…tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı …’den alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.