Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1063 E. 2023/1125 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1063 Esas
KARAR NO: 2023/1125 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/358 Esas – 2022/341 Karar
TARİHİ: 21/04/2022 ( Gerekçeli Karar ) 27/05/2022 ( Ek Karar )
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalılardan …in, müvekkili şirkette 01.11.2016 tarihinde Avukat kadrosunda işe başladığını, bu görevini 01.07.2020 tarihine kadar fiilen sürdürmüşken, bu tarihten itibaren müvekkili şirket ile olan iş akdini feshetmemiş ve istifa etmemiş olmasına rağmen daha önceden müvekkili şirket personeli olan yukarıdaki diğer davalılar ile birlikte işe gelmeyi bıraktığını ve şirkete ait tüm müşteri bilgilerini, icra dosyası ve Sigorta Tahkim Kurulu bilgilerini ve şirkete ait telefon hatlarını diğer birlikte hareket ettiği davalılar ile ortak planlama ve uygulama çerçevesinde müvekkili şirketten çalarak, “… … Blk. K. … D…. … Mh. … Sk. Kartal / İstanbul” adresinde açtığı hukuk bürosunda diğer davalıları da organize ederek bu bilgi ve belgeler ile müvekkili şirkete ait müşterileri diğer davalılar ile birlikte telefonla arayarak, müvekkili şirketin dolandırıcı olduğunu, müşterilerin işlerini takip edip sonuçlandıramayacağını, şirket personellerinin işi bıraktığını, işlerinin takipsiz kalacağını, bu sebeple hasar işlemlerinin sonuçlandırılması için müvekkili şirkete ait vekâletnameleri azledip Av. … ’e vekâletname vermelerini, aksi takdirde hasar tazminatlarını almalarının mümkün olamayacağını söyleyerek haksız rekabet uygulamakta ve müvekkili şirket müşterileri nezdinde şirketin ticari güven ve itibarını sarsmakta, şirket hakkında üçüncü şahıslara karşı haksız ve gerçek dışı ithamlarda bulunmakta, bu yöntemle daha önceden şirket işlerinin takibi için vekâletname vermiş birçok şirket müşterisine şirket vekilliğini azlettirip, kendi adına vekâlet çıkarttırmakta ve müvekkili şirketin ticari kazanç ve hak kaybına, şirket ortaklarını ise kâr payı kaybına uğratmakta ve ayrıca güven ve itibar kaybına sebebiyet vermekte olduğunu, davalı …’in müvekkili şirketten almış olduğu bilgiler ve zimmetine geçirdiği paralar ile müvekkili ile aynı faaliyet kolunda iş yapmaya başlamasına yönelik bu eylemlerinin TCK 258 ve 239/1 de düzenlenmiş olan Göreve İlişkin Sırrın Açıklanması ve Ticari Sırların Açıklanması, 6102 Sayılı TTK madde 55 ve 62 de düzenlenmiş olan Haksız Rekabet Suçlarını oluşturduğunu ve ayrıca Avukatlık Kanunun ilgili hükümlerini de açıkça ihlal etmiş olduğundan bu suçlardan dolayı da hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve soruşturmanın halen devam ettiğini, davalının gönderilen ihtarı dikkate almadığını ve haksız rekabet eylemlerine devam ettiğini, müvekkili şirket vekili olarak tahsil ettiği paraları şirket hesaplarına aktarmadığı gibi halen gelen tahsilatları da kabul ederek zimmetine geçirdiğini, dava ve takip dosyalarından da yasaya ve şirket ile aralarındaki sözleşmeye aykırı şekilde işlem yapmaya devam ettiğini, davalı …’in müvekkili şirkette %1 oranında pay sahibi olup aynı zamanda bu şirkette yetkili müdür vasfında çalışmakta iken 22.01.2020 tarihinde Kartal … Noterliği’nin … yevmiye numarası ile gönderdiği ihtarla şirket müdürlüğünden istifa ettiğini, 01.07.2020 tarihi itibariyle diğer davalılar ile birlikte organize olarak işe gelmeyi bıraktığını ve şirkete ait … telefon hattını kullanmak suretiyle yine müvekkili şirketten çaldıkları müşteri bilgileri ile şirket müşterilerini telefonla arayarak ve diğer davalılara aratarak aynı şekilde beyanda bulunduğunu, diğer davalıların tamamının da yine aynı şekilde şirketten ayrılırken şirkete ait masaüstü bilgisayarı, hard disk veya müşteri bilgilerini şirket yetkililerinden gizli bir şekilde hırsızlık yaparak çalmak suretiyle ve yine müvekkili şirketten çaldıkları müşteri bilgileri, bilgisayar kayıtları, belge ve dökümanlar ile şirket müşterilerini telefonla arayarak ve diğer personellerine aratarak müvekkili şirkete ait vekâletnameleri azledip Av. …’e vekâletname vermelerini, aksi takdirde hasar tazminatlarını almalarının mümkün olamayacağını söyleyerek, şirket müşterileri nezdinde şirketin ticari güven ve itibarını sarsmış, şirket hakkında üçüncü şahıslara karşı haksız ve gerçek dışı ithamlarda bulunmuş, bu yöntemle daha önceden şirkete işlerinin takibi için vekâletname vermiş birçok şirket müşterisine şirket vekilliğini azlettirip … adına vekâlet çıkarttırmış ve müvekkili şirketin ticari kazanç ve hak kaybına ve ayrıca güven ve itibar kaybına sebebiyet vererek haksız rekabette bulunmuş olduklarını beyanla fazlaya ilişkin ve maddi ve manevi tazminata ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların, davacı müvekkillerine karşı haksız rekabetlerinin tespitine, davalıların tespit edilen haksız rekabetlerinin men’ine, ref’ine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafça yöneltilen iddiaların soyut olduğunu, iddia konusu eylemlerin kimler tarafından, ne şekilde, ne zaman gerçekleştirildiğinin belirsiz olduğunu, davalı …’in bağımsız bir avukat olduğunu, davalının SGK 4A hizmet dökümü incelendiğinde; davacılardan … şirketinde 2020 Ocak ayında 10 gün, Şubat ayında 10 gün, Mart ayında 5 gün, Nisan ayında 2 gün, Mayıs ayında 5 gün, Haziran ayında 2 gün sigortalı gösterildiği, eksik gün nedeninin “kod: 6” yani “kısmi istihdam” olarak işaretlendiğinin görüldüğünü, diğer davalıların SGK 4A hizmet dökümü incelendiğinde 2020 Mart ayı sonundan itibaren “ücretsiz izinli” gösterildikleri ve çalışma gün sayılarının “0” olduğunun görüldüğünü, bir avukat ile bir hasar değerlendirme şirketi arasında haksız rekabet olamayacağını, davalının davacılar ile olan iş ilişkisinin sonlandığı 01/04/2020 tarihinden önce veya sonra davacılarla haksız rekabet edebilecek bir şirket kurmadığını veya kurulan bir şirkete ortak olmadığını, davalıların şirketin faaliyet alanıyla aynı alanda iş yapmak için kendi aralarında anlaşarak ve bu amaç uğruna bilgi çalarak işten ayrıldılar iddiasının asılsız olduğunu, davalılardan Av. …’in vekil olarak tayin edildiği vekaletnameleri sunmak sureti ile başlattığı tüm iş ve işlemlerden sorumlu olduğunu, işbu sorumluluğun davacıların keşide ederek davalıya gönderdiği basit bir ihtarname ile son bulamayacağını, sorumluluğun ancak avukatın istifası veya müvekkilin avukatı azletmesi ile sonlanabileceğini, davacıların iddia ettikleri şekilde bir haksız rekabet durumunun bulunmadığını, haksız rekabetin varlığından bahsedebilmek için öncelikle bir rekabet ilişkisinin bulunması gerektiğini ancak davaya konu olaylarda bu iki şartın da mevcut olmadığını, davacıların haksız ve hukuka aykırı eylemlerini sanki davalı yapmışçasına durumun savcılık şikayetlerine ve davaya konu edildiğini, davalının dava dilekçesinde belirtilen eylemleri gerçekleştirmediğini ve icra ettiği meslek gereği davacılara karşı haksız rekabette bulunmasının da mümkün olmadığını, davacıların müşteri olarak bahsettikleri kişilerin davalının müvekkilleri olduğunu, davacıların dava dilekçesinde çalındığı iddia edilen bilgilerin aslında davalının iletişim, vekaletname ve dosya bilgileri olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen bilgilerin kopyalanması istense dahi mümkün olmadığını, davacı şirkette bilgisayarlara dair güvenlik sistemlerinin mevcut olduğunu, bir şekilde kopyalanma durumu varsa bile bu durumun bilgisayarların güvenlik sistemlerinden görünmesinin gerektiğini, ayrıca masaüstü bilgisayar ve harddiskin çalındığına dair herhangi bir görüntünün bulunmadığını, ayrıca hırsızlık iddiası ile bir şikayetinin de bulunmadığını, davacılarla iş ilişkisini sonlandıran davalının üst üste azilname almaya başladığını, davacıların davalı için asılsız ithamlarda bulunarak davalının müvekkillerini kendi taraflarına çekmeye çalıştıklarını, bu sebeple müvekkillerini borçlandırmak suretiyle zarara uğrattıkların, davacıların öncelikle davalı Av. …’i azlettirmekle, sonrasında davacılardan …’in şirketleri ve avukatları adına yeni vekaletname almakla böylelikle müvekkilinin emek verdiği ve tahsilat aşamasına kadar getirdiği dosyalara dair reddiyatları gasp etmekte olduklarını, davalının hesabına gelen paraların mantıksız açıklamalar ile davacı şirkete, …’e ve …’in yakınlarına aktarıldığını, bu durum ortaya çıktığında davalı ile olan iş ilişkisinin tamamıyla sonlandırıldığını, davalının bu durum meydana geldikten sonra tarafların mağdur olmaması amacıyla şahsi hesabından ödemeler yaptığını, maddi ve manevi olarak mağdur edilenin davacılar değil davalı olduğunu, davalının zimmet suçu ile itham edilmesine karşın bu suçun mağduru, suçun tarihi ve işlenme şekli, suç neticesinde elde edilen tutar hakkında hiçbir açıklama yapılmadığını, davacıların yegane amacının davalının azledilmesi ve kendi avukatlarına vekalet çıkartılarak davalının dosyalarında son aşamaya gelindiğinde reddiyatın kendi avukatlarına yapılması olduğunu, davacıların icra dairelerinin yanı sıra Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde de usulsüz ve suç teşkil eden eylemlerde bulunduklarını, davalının adını taklit ederek yeni bir mail adresi ve telefon numarası sunulduğunu ve kullanıldığını, ayrıca dava dilekçesine ek olarak sunulan sözleşmenin delil yaratmak için sahte olarak düzenlendiğini, davalılardan …’in davacı şirketin 13/08/2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurulu toplantısına kadar şirket müdürü olmasının yanı sıra halihazırda davacı şirketin ortaklarından biri olduğunu, davalı …’in davacı …’in yapmış olduğu usulsüzlükler nedeniyle şikayet edildiğini ve yargılandığını, istifa etmek için ihtarname çektiğinde verilen ihtarname cevabında istifasının kabul edilmediğinin açıkça belirtildiğini, daha sonra kendisinden habersiz şekilde ve kanuna aykırı olarak yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında şirket müdürlüğü görevine son verildiğini, diğer davalılar hakkında; davacıların dava dilekçesinde bu davalılar için tek tek beyanda dahi bulunulmadığını, hangi davalının ne zaman ve ne şekilde hangi iş ve işlemler ile haksız rekabet eyleminde bulunduğu hususunda ise son derece belirsiz ifadeler kullanıldığını, davalı …’in dava dışı … Hizmetleri A.Ş.’nin sigortalı personeli olarak çalıştığını, aynı zamanda davalılardan …’in de eşi olduğunu, davalı …’in dava dışı … Limited Şirketi’nin sigortalı personeli olarak çalıştığınıi aynı zamanda davalılardan …’in de kardeşi olduğunu, davalı … ve …’nin dava dışı … A.Ş.’nin sigortalı personeli olarak çalıştıklarını, davalı … ve … (…) …’in davacı şirketin sigortalı personeli olduğunu, davalıların davacı …’in şirketlerine karşı keşide ettiği ihtarnamelerin mevcut olduğunu, davalılardan hiçbirisinin dava konusu haksız rekabete yönelik herhangi bir eylemde bulunmadığını, davacılarla haksız rekabet içine girmediklerini beyanla haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 21/04/2022 tarih ve 2020/358 Esas – 2022/341 Karar sayılı kararında; “Dava, davalılar tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan haksız rekabetin tespiti, meni, refi davasıdır. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği deliller toplanmıştır. SGK ya müzekkere yazılarak davalıların davacı şirkette çalıştığı döneme ilişkin 4/A hizmet dökümleri celbedilmiştir. Davacı şirketin sicil kaydı ilgili sicil müdürlüğünden celbedilmiştir. İstanbul Anadolu CBS nin 2020/169432 Esas sayılı dosyası uyap üzerinden getirtilmiş incelenmesinde;Müştekinin davalı …, şüphelinin …’in olduğu, suç uydurma, özel belgede sahtecilik suçuna istinaden başlatılan soruşturmada “… şüpheli savunmaları ve bilirkişi rapor içeriği nazara alındığında sözleşmedeki imzaların müştekiye ait olduğu, bu suretle Özel Belgede Sahtecilik suçunun oluşmadığı, şüpheli üzerine atılı Suç Uydurma suçu yönünden ise, şüphelinin uğramış olduğu zararlara ilişkin şikayet hakkını kullandığı, bu suretle isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, Kamu Adına Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına” kararının verildiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 36. Asliye Ceza Mahkemesi nin 2020/635 Esas sayılı dosyası uyap üzerinden getirtilmiş incelenmesinde; Mahkememiz dosyasının davacısı tarafından(müşteki) davalı … (sanık) aleyhine Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçuna istinaden yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen iddianamenin kabul edilerek yargılamanın devam ettiği, İstanbul Anadolu CBS nın 2020/128655 sayılı dosyasının uyap üzerinden getirtilmiş incelenmesinde; müştekilerinin … Hizm. Tic. Ltd. Şti., …, …, … Limited Şirketi, … Limited Şirketi’nin olduğu,şüphelilerin mahkememiz dosyasında davalılar …, …, …, …, …, … olduğu, Ticari Sır, Bankacılık Sırrı veya Müşteri Sırrı Niteliğindeki Bilgi veya Belgeleri Açıklamak suçuna istinaden başlatılan soruşturma sonucunda “Dosya kapsamında şüphelilerden alınan beyanlarında üzerine atılı suçu işlemediklerini beyan ettikleri bu kapsamda müştekilerin soyut beyan dışında şüphelilere Ticari Sır, Bankacılık Sırrı , Müşterilerin Belgelerini açıkladıklarına dair delil bulunmadığı anlaşıldığından, Şüphelilere isnat edilen suçun soyut iddia dışında bir delil bulunmaması nedeniyle yüklenen suçtan suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına” kararının verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalılardan …’in kadrolu avukat, diğerlerinin müdür ve çalışan olarak müvekkili şirkette çalışırken ayrıldıklarını ve müvekkili şirket bilgilerini beraberlerinde götürerek müvekkili şirket müşterilerini arayarak onlara müvekkili şirketi kötülemek, onlardan hasar dosyaları ile ilgili verdikleri vekaletleri iptal ederek davalı …’e ayrı bir vekalet vermelerini isteyerek ve bir kısım müşterilerin vekaletlerini azletmelerini sağlayarak haksız rekabette bulunduklarından bahisle haksız rekabetin tespiti ve meni ile ref’ine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davacı vekiline dinletmek istedikleri tanıkların dinletilme sebeplerini mahkemeye bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmiş olup, bildirildiğinde tanıkların dinlenip dinlenilmeyeceği hususunda mahkememizce ayrıca karar verileceği hususu ihtar edilmiş olup kesin sürede davacı vekilince beyanda bulunulmamıştır. Somut olayda davacı vekilince dava dilekçesinde ileri sürülerek davalı taraflarca yapıldığı ve haksız rekabet oluşturduğu iddia edilen davranışların varlığı ve davalılarca yapıldığı yönündeki iddialarının tüm dosya kapsamı incelendiğinde ispatlanamadığı görülmekle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davalılardan … vekili 25/05/2022 tarihli tavzih talepli dilekçesi ile; davada maddi ve manevi tazminat talepleri saklı tutularak haksız rekabetin tespiti, meni ve fer’i taleplerinde bulunulduğunu, tespite ilişkin olarak açılan ve herhangi bir parasal talep içermeyen iş bu davada maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kaldı ki maddi tazminat talebinde bulunulsa dahi AAÜT’de yapılan değişiklik uyarınca tazminat talebinin tamamının reddine karar verildiğinden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla gerekçeli kararda hükmedilen vekalet ücreti miktarına ilişkin tesis edilen hükmün tavzihini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nin 27/05/2022 tarih ve 2020/358 Esas – 2022/341 Karar sayılı ek kararında; “HMK’nun 305. maddesinde hükmün yeterince açık olmaması ya da birbirine aykırı fıkralar içermesi durumlarında tavzih istenebileceği düzenlenmiş olup, tavzih yoluyla hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Dava, davalılar tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan haksız rekabetin tespiti, meni, refi davası olup davalılar vekilinin tavzih talebi değerlendirildiğinde hükümde açık olmayan, birbirine aykırı fıkralar bulunmamakta olup, hüküm fıkrasında taraflara tanınan hak ve borçlar tavzih yoluyla genişletilmeyeceği gibi değiştirilemeyeceğinden davalı yanın talebinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.” gerekçesi ile, davalılar vekilinin 25/05/2022 tarihli dilekçesindeki talebinin reddine karar verilmiş ve verilen gerekçeli karar ile ek karara karşı davalılardan … vekili tarafından, gerekçeli karara karşı davacılar vekili tarafından (katılma yolu ile) istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılardan … vekili asıl ve ek karara karşı istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkemenin 21/04/2022 tarihli gerekçeli kararında; hüküm kısmının 5 numaralı bendinde “…Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T’deki esaslara göre belirlenen 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, …” şeklinde hukuka aykırılık teşkil edecek şekilde hüküm tesis edildiğini, taraflarınca sunulan 25/05/2022 tarihli dilekçeyle davanın haksız rekabetin tespiti, meni ve fer’ine ilişkin olması sebebiyle ve ayrıca davanın haksız rekabetten kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkin olması halinde dahi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesine getirilen değişikliğe göre, maddi tazminat istemli davaların tamamen reddi durumunda davalı lehine hükmedilecek avukatlık ücretinin maktu vekalet ücreti olması gerektiği beyan edilerek gerekçeli kararda hükmedilen vekalet ücreti miktarına ilişkin tesis edilen hükmün tavzihinin talep edildiğini, Yerel Mahkeme’nin 27/05/2022 tarihli Ek Karar ile talebin reddine karar verdiğini; Yerel mahkeme dosyasının konusu her ne kadar “Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)” olarak gözükmekte ise de bu durumun Uyap sistemi üzerinde dava ikame eden tarafa, dava konusu hususunda sınırlı seçim hakkı sunulmasından ibaret olup, davacının dava dilekçesinde açıkça belirttiği üzere herhangi bir maddi tazminata ilişkin talebinin olmadığının aşikar olduğunu; Davacı tarafın dava dilekçesinde “maddi ve manevi tazminat haklarını saklı tutarak haksız rekabetin yalnızca tespiti, meni ile ref’ine karar verilmesini” talep ettiğini, tespite ilişkin olarak açılan, herhangi bir parasal talep içermeyen işbu davada maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, maddi tazminat talebinde bulunulmuş olsa dahi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yapılan değişiklik uyarınca davanın tümden reddi halinde de yine aynı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, gerekçeli kararda davanın tümden reddine karar verildiğini; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde maddi tazminat talepli davalarda hükmedilecek vekâlet ücretlerinde de farklı bir uygulamaya gidilerek yeni bir değişiklik getirildiğini, getirilen değişiklik uyarınca maddi tazminat davalarının tümden reddi durumunda, hükmedilecek avukatlık ücretinin maktu olacağını, maddi tazminata ilişkin bir dava ikame edilmiş olsa dahi maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın haksız rekabetin tespiti, meni ve refine ilişkin olması ve maddi tazminata ilişkin olması durumunda dahi, Tarife’nin 13. maddesine getirilen değişikliğe göre, maddi tazminat istemli davaların tamamen reddi durumunda davalı lehine hükmedilecek avukatlık ücretinin maktu vekâlet ücreti olması gerektiğini, bu sebeple, gerekçeli kararda hükmedilen vekalet ücretine ilişkin hükmün açıkça yasaya aykırılık teşkil etmesi ve bu hükmün tavzihi talebinin hukuka, adil yargılanma hakkına, vekil ile temsil edilme ilkesine ve hukuki dinlenilme hakkına aykırı bir şekilde reddedilmiş olması sebebiyle istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu beyanla gerekçeli kararda hükmedilen vekalet ücreti yönünden oluşturulan 5 numaralı kararın kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda lehlerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesi ile; işbu davanın miktar itibariyle 10 TL olarak kesin olarak karar verildiğini, bu nedenle işbu davanın miktar olarak kesin olması nedeniyle incelenmeksizin istinaf talebinin reddini talep ettiğini, işbu davanın vekalet ücreti yönüyle 10 TL olarak açılmış olması nedeniyle vekalet ücreti taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, reddedilen miktar harca esas değer olan 10 TL olup verilebilecek karşı vekalet ücretinin 10 TL yi geçemeyeceğini beyanla istinaf talebinin reddine, talepleri doğrultusunda Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde lehlerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tespiti ve meni talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karardan sonra davalı … vekili tarafından sunulan dilekçe ile, kararın hüküm fıkrasının 5 nolu bendinde davalı lehine hüküm altına alınan vekalet ücreti miktarının tavzih edilmesi talebinde bulunulmuş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile tavzih talebinin reddine karar verilmiş ve davalı … vekili tarafından gerekçeli karar ile ek karara karşı istinaf talebinde, davacılar vekili tarafından ise gerekçeli karara karşı katılma yolu istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacılar vekilinin katılma yolu ile istinaf talebinin incelenmesi; davacılar vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde, dava değerinin 10 TL olduğu ve davalı taraf lehine ancak bu miktarda vekalet ücretine hükmedilebileceği beyan edildikten sonra, kararın esasına ilişkin herhangi bir istinaf sebebi ileri sürülmeksizin davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi talep edilmiştir. Bu minvalde istinaf başvurusunun davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasına ilişkin olduğu anlaşılmış olup, Mahkemece verilen karar ile davanın reddedilmiş olduğu ve davada haksız çıkan davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davacılar vekilinin haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davalı …’in istinaf talebinin incelenmesi; Mahkemece verilen kararın hüküm fıkrasının 5 nolu bendinde davalı taraf lehine 10 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, davanın konusu para ile değerlendirilemeyen ve dolayısıyla Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesine tabi olmayan bir talebe ilişkin olduğundan, davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin ikinci kısım ikinci bölümüne göre hükmedilecek vekalet ücreti 5.100 TL’dir. Öte yandan HMK’nın 305/1. maddesi uyarınca tavzih yolu ile açık olmayan, ya da icrasında tereddüt uyandıran veya birbirine aykırı fıkralar içeren hükümlerin açıklanması ve bu hükümlerdeki tereddüt ve aykırılığın giderilmesi mümkün olup, somut dosyada verilen hükmün davalı lehine verilen vekalet ücreti ile ilgili bendinde böyle bir durumun söz konusu olmadığı, mevzuatın yanlış uygulandığı anlaşıldığından ve ayrıca HMK’nın 305/2. maddesi uyarınca tavzih yolu ile taraflara yüklenen borçların genişletilmesi mümkün olmadığından Mahkemece tavzih talebinin reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin ek karara karşı istinaf başvurusu haksız, asıl karara karşı istinaf başvurusu ise haklı bulunmuştur.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı … vekilinin ek karara karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, asıl karara karşı istinaf başvurusunun ise kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Dairemizce yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı …’in 27/05/2022 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-Davalı …’in 21/04/2022 tarihli asıl karara yönelik istinaf başvurusun KABULÜ İLE; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/04/2022 tarih ve 2020/358 Esas 2022/341 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 4-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı … tarafından sarf edildiği anlaşılan 70,00 TL posta/tebligat giderinin davacılardan alınarak davalı …’e verilmesine, 8-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’e verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-İstinaf eden davacılar tarafından 29/11/2022 tarihli sayman mutemedi alındısı ile yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 11-İstinaf talep eden davacılar tarafından 06/12/2022 tarihli sayman mutemedi alındısı makbuzu ile fazlaca yatırıldığı anlaşılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının talep halinde davacılara iadesine, 12-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından, istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 161,4‬0 TL (80,70 TL+80,70 TL) harcın mahsubu ile bakiye 108,45 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 13-Davalı … tarafından gerekçeli karara ve ek karara yönelik istinaf başvurusu yönünden alınması gereken toplam 441,40 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından, ek kararın istinafına yönelik olarak yatırıldığı kabul edilen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının mahsubu ile gerekçeli kararın istinafı yönünden alınması gereken bakiye 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 14-Davalı … tarafından ek karara yönelik istinaf başvurusu yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 15-Davalı … tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 177,00 TL dosyanın istinafa gidiş – dönüş ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, 16-Davacılar tarafından istinaf aşamasında sarf edilen posta gideri var ise kendi üzerinde bırakılmasına, 17-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak 13/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.