Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1057 E. 2023/1576 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1057
KARAR NO: 2023/1576
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022
DOSYA NUMARASI: 2021/834 Esas – 2022/948 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı- borçludan, muhtelif tarih ve numaralı faturalara dayanan cari hesap alacağından dolayı tarafımızca İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 68.944,66-TL asıl alacağın tahsili istemi ile icra takibi başlatılmıştır. Ancak davalı- borçlu, haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine, ödeme emrine, yetkiye, borcun tamamına, faize, faiz oranına, takip dayanağına, para birimine ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiği, işbu itiraz akabinde tarafımızca arabulucuya başvurulmuş ancak yapılan görüşmeler neticesinde taraflarca anlaşmaya varılmadığı, davacı müvekkil ile davalı- borçlu ticari ilişkisi içerisinde bir süre ticaret yapmış bu ilişki kapsamında muhtelif tarih ve numaralı faturalardan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağı borç müvekkilimize ödenmemiştir. Yapılan şifahi görüşmelerde, davalı – borçlu tarafından borcun ödeneceği ifade edilmişse de borç ödenmemiş olup; bu nedenle de icra takibi yapma zorunluluğu doğduğu, akabinde borçlu tarafından işbu icra takip dosyasındaki icra takibine, ödeme emrine, yetkiye, borcun tamamına, faize, faiz oranına, takip dayanağına, para birimine ve borcun tüm ferilerine itiraz edildiği, bu nedenle de söz konusu takibe itiraz edildiğinden, takip durduğu, ayrıca, davalı- borçlu tarafça yetkiye de itiraz edildiği, fakat, davalı aleyhine başlatılan icra takibi cari hesaptan kaynaklı ilamsız icra takibi olduğu, açıklanan nedenlerle davalı–borçlunun, icra takibine yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına, icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı- borçlunun, takip konusu alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere, icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki ikame olunan işbu dava yetkisiz mahkemede açıldığı, davacı taraf her ne kadar cari hesaptan kaynaklı ilamsız takip olması sebebi ile sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin yetkili olduğu iddia edilmişse de dosya kapsamına sunulu bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı, cari hesaptan kaynaklandığı hususunda dosya kapsamına sunulu sözleşme bulunmamakla işbu davada yetkili mahkeme borçlunun yerleşim yeri mahkemeleri olacaktır. yetkisiz mahkemede açılan işbu davanın usulden reddi gerektiği, davacı taraf, dava konusu ticari ilişki kapsamında müvekkilin borçlu olduğu iddiası ile müvekkile karşı işbu davayı ikame ettiği, tarafımızca kabul edilmemekle birlikte, davacı tarafın iddiaları yönünde bir borç doğmuş ise dahi işbu borcun borçlusu, ticari ilişkinin gerçekleştirildiği …, … taahh. tem. ve ilaç. san. adi ortaklık olacağı, nitekim bilindiği üzere adi ortaklıkta tüm ortaklığa husumet yöneltilmesi gerektiği, aşağıda emsal yargıtay kararları ile de desteklenen işbu husus, huzurda görülen davanın usul ve yasaya aykırılığını açıkça göstermekte olup usulden reddi gerektiği, davacı taraf her ne kadar faturaya dayalı cari hesap alacağı olduğunu iddia etmekte ise de müvekkil ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında hiçbir borç bulunmamaktadır. nitekim tarafımızca dosya kapsamına sunulan hesaptan hesaba havale dekontu ile de açıkça görüleceği üzere 30/07/2021 tarihinde davacı … inş. ve san. malzemeleri şirketine 100.000,00 tl değerinde havale yapıldığı, adi ortaklık kapsamında gerçekleşen işbu ticari iş neticesinde ödenmesi gereken tutar …, … Tem. Ve İlaç. San. adi ortaklığı tarafından davacı şirkete ödenmiş olmakla birlikte müvekkilimizin, şahsen ve başkaca bir borcu bulunmadığı, açıklanan tüm nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/11/2022 tarih ve 2021/834 Esas – 2022/948 Karar sayılı kararı ile; ” Dava hukuki niteliği itibariyle, İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.İtirazın iptaline konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasında özetle; icra dosyasında alacaklının mahkememiz dava davacısı, borçlusunun mahkememiz dosya davalısı olduğu, takibin 68.944,66-TL üzerinden açıldığı, borçlu vekili tarafından borca ve yetkisiz icra dairesinde takip başlatıldığına dair itiraz dilekçesi gönderildiği görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, savunma, toplanan deliller ve icra dosyası hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının davaya konu icra takibini davalı … hakkında başlattığı, takibe konu faturaların ise … ve …şirketi adına düzenlendiği, borçlu olduğu iddia edilen tarafta adi ortaklık bulunduğu, adi ortaklık, iştirak halinde mülkiyet kurallarına tâbi olduğu için, davaların, bütün ortaklar hakkında birlikte açılması gerektiği, davanın ortaklardan biri hakkında açılması halinde sadece biri hakkında açılan davanın hemen reddedilmemesi, diğer ortağın HMK’nın 59. ve 60. madde hükümleri gözetilerek, davaya dahil edilmesi için davacı yana süre verilerek taraf teşkili sağlanması gerektiği, ancak, açılan davanın itirazın iptali davası olduğu, itirazın iptali davasının icra dosyasına tabi olduğu dikkate alındığında, ortada geçerli bir icra takibinin bulunması gerektiği ancak davaya konu takipte adi ortak ortaklarından sadece … hakkında takip başlatıldığı diğer ortak şirketin takibe katılmamış olması nedeniyle ortada usulüne uygun ve geçerli bir takip bulunmadığının kabulü ile açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2020/888 E-2021/1739 K. Sayılı ilamı.) ” gerekçeleri ile; ” 1-Geçerli bir icra takibi bulunmadığından açılan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin 22/11/2022 tarihinde husumet yokluğu nedeni ile açmış oldukları davayı usulden reddetmiş olduğunu, gerekçesinde ise; “…Açılan davanın itirazın iptali davası olduğu, itirazın iptali davasının icra dosyasına tabi olduğu dikkate alındığında, ortada geçerli bir icra takibinin bulunması gerektiği ancak davaya konu takipte adi ortak ortaklarından sadece … hakkında takip başlatıldığı diğer ortak şirketin takibe katılmamış olması nedeniyle ortada usulüne uygun ve geçerli bir takip bulunmadığının kabulü ile açılan davanın reddine karar verilerek hüküm kurulmuştur…” belirtilerek davanın reddedildiğini, Cari hesap ekstresinde görüldüğü üzere taraflar arasındaki ticari ilişki …- … San. Tic. Ltd. Şti. Adi Ortaklığı ile kurulmuş olduğunu, dosya davalısı ve takip borçlusunun bu ortaklığı oluşturanlardan sadece biri (…) olduğunun görülmekte olduğunu, dava konusu edilen faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı bakımından adi ortaklığı her bir ortağı arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında …-… San. Tic. Ltd. Şti. Adi Ortaklığı adına her bir ortak aleyhine birlikte takip başlatılması ve itirazın iptali davasının da itiraz eden ortaklar aleyhine olarak açılması gerekirken, ortaklardan sadece … aleyhine takip başlatılması yerinde olmayıp, usulüne uygun ve geçerli bir takip bulunmadığının kabulü ile açılan davanın reddine demiş olduğunu, eksik ve yanlış olan bu değerlendirme ile hatalı karar verildiğini, adi ortaklığın davada borçlu yani davalı tarafında olduğunu, dava açısından davalılar için zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu olduğunu, Şöyle ki; Adi ortaklıkta ortakların sorumluluğunun müteselsil sorumluluk olduğunu, Adi ortaklıkta, ortakların malvarlıkları bakımından elbirliği ile mülkiyet, borçlar bakımından ise müteselsil sorumlulukları söz konusu olduğunu, Adi ortaklıkta ortakların, ortaklık borçlarından birinci dereceden ve kendi mal varlıkları ile sorumlu olduklarını, sorumluluğun oranı ile ilgili olarak borçlar kanununda düzenleme yer almakta olduğunu, buna göre; TBK MADDE 638/3’te: “Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde ifade edilmiş olduğunu, Ortakların, ortaklığın üçüncü kişilere karşı olan borcu nedeniyle mal varlıkları ile ve sınırsız olarak sorumlu olduklarını, yani ortaklığa karşı koymuş oldukları katılma payları ile değil, bütün mal varlıkları ile sınırsız sorumluluk söz konusu olduğunu, (Bkz. Prof Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, 6. Baskı, Yetkin, Ankara, 2018, s. 842). TBK m.162’nin, müşterek borçlulukta da müteselsil borcun iki kaynağını öngörmekte olduğunu, buna göre müteselsil borcun ya taraf iradelerinden ya da kanundan doğabileceğini, Kanun hükmünün emredici nitelikte olmayıp, taraf iradeleri ile aksinin kararlaştırılabileceği ancak aksi kararlaştırılmadı ise kanun hükmünce müteselsil sorumluluğun doğacağı hususunun düzenlenmiş olduğunu, işbu dava açısından da taraflarca aksi kararlaştırılmadığından, davalı borçlu adi ortakların dava konusu para borcundan müteselsil olarak sorumlu olduklarını, Müteselsil sorumluluğun; borçlu tarafın birden fazla kişiden oluştuğu hallerde alacaklı(lar)ın borçluyu borcun bir kısmından değil tamamından sorumlu tutabilmesi olduğunu, Bu durumda alacaklı konumunda olan müvekkilin, borcun ifa edilmemesi halinde her bir borçluyu borcun tamamından sorumlu tutabilmekte olduğunu ve dilediği borçluya gitme hakkına sahip olduğunu, Taraf ve dava ehliyeti bulunmayan adi ortaklığa karşı değil, adi ortaklığın borçlarından müteselsil olarak sorumlu olan ortaklardan …’ye karşı takip başlatmış olduklarını ve onun itirazı üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine itirazın iptali davası açtıklarını, Adi ortaklığa karşı para alacağı nedeniyle dava açılmak isteniyorsa bu durumda ortakların her biri borçtan dolayı müteselsil sorumlu oldukları için davanın kime açılacağının davacı alacaklı müvekkilin insiyatifine kaldığını, Mahkeme her ne kadar gerekçesine emsal olarak Yargıtay kararı koymuşsa da; zorunlu dava arkadaşlığının, adi ortaklığın davacı olarak yer aldığı ve dava konusu para dışında başka bir alacak olan davalarda davalı tarafta yer alan adi ortaklık için geçerli olduğunu, … ortaklık için dava ikame edilmek istendiğinde, adi ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan adi ortakların her birinin davacı olarak bildirilmek zorunda olduğunu, ancak adi ortaklığa karşı dava açılmak istendiğinde ikili bir ayrıma gitmek gerektiğini, Adi ortaklığa karşı para alacağı nedeniyle, dava açılmak isteniyorsa bu durumda ortaklığı oluşturan şahısların müşterek müteselsil sorumluluğu bulunduğundan davanın kime karşı açılacağının davacının insiyatifinde olduğunu, bu durumda davacı dilerse adi ortaklardan birine karşı alacağın tamamını yöneltebileceği gibi, adi ortakları ayrı ayrı davalı olarak da gösterebileceğini, Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması gerektiğini, Mahkemenin davayı ret gerekçesinin, ancak adi ortaklığın davalı olduğu ve konusu para alacağından başka bir şey teşkil eden davalar bakımından geçerli olduğunu, Daha önce sundukları ve beyanda bulundukları dilekçelerinde de belirttiklerine göre, davalı ortaklığın, davacı müvekkiline karşı cari hesap ekstresi ve e- faturada da görüldüğü üzere 168.944,66-TL tutarında borcu bulunmakta olduğunu, ancak davalı adi ortaklığın mezkur borcun 100.000,00-TL’lik kısmını ödemiş olup; kalan 68.944,66-TL’yi ödememiş olduğunu, Bunun üzerine müteselsil olarak sorumlu olan adi ortaklardan yalnızca, …’ye karşı Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayısı ile takip başlatmış olduklarını, davalının itirazı ile takibin durduğunu ve yerel mahkemede itirazın iptali davası açıldığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2016 tarih ve 2015/3393 E- 2016/257 K sayılı kararı ile; Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekeceğini, davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan birinin, bazıları ya da tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı ) dava açılabileceğini, Yargıtay kararında da belirtildiği gibi dava konusunun para alacağı olduğu durumlarda; adi ortaklardan birine karşı dava açılabilmekte ve takip yapılabilmekte olduğunu, açıklanan nedenlerle mahkemenin her iki tarafının da davalı olarak göstermeme ve diğer tarafa da takip açılmaması nedeniyle husumet yokluğundan ret kararı vermesinin hatalı olduğunu, hatalı olan bu kararın kaldırılması gerektiğini beyanla; Açıklanan ve re’sen nazara alınacak sebeplerle; Usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; dava ve takip dayanağı faturaya konu ürünlerin teslim edilmesine rağmen bakiye fatura bedelinin ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline karar verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece davanın geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut davada; davacı vekili, dava ve takip dayanağı faturaya konu ürünlerin teslim edilmesine rağmen bakiye fatura bedelinin ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, icra dairesinin ve Mahkemenin yetkisiz olduğunu, dava konusu fatura bedelinin ödendiğini, dava konusu faturanın …-… San Tic. Ltd. Şti adi ortaklığına düzenlendiğini ve kabul edilmemekle birlikte borç söz konusu ise borcun adi ortaklığa ait olduğunu ve husumetin adi ortaklığa yönetilmesi gerektiğini, bu sebeple davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece icra takibinin ve davanın adi ortaklığın tüm ortaklarına yönetilmesi gerekirken sadece davalı borçluya yönetilmesi sebebiyle takibin geçerli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. İtirazın iptali davalarında usulüne uygun bir icra takibinin bulunması dava şartıdır. Taraf ehliyeti, bir davada/takipte taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek yada tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. (Prof. Dr. Baki Kuru Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 2021 bası sahife 106) 6098 Sayılı TBK’nın 620 maddesi uyarınca; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Yine TBK’nınn 638. maddesine göre; ortaklık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği halinde bütün ortaklara ait olur. Ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir ortağın alacaklıları, haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler. Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar. İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (Joint Venture’nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. Ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. Ancak gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır (Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku EI Kitabı 2004 Bas. Sahife 137; HGK.nun 08.10.2003 tarih ve 2003/12¬574 E. 2003/564 K. sayılı içtihadı). (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/2316 esas ve 2020/48 karar sayılı ilamı). Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Bu tür dava/takip arkadaşlığında, dava/takip arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. HMK’nın 60/1. maddesine uyarınca mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların ve yapılacak takiplerin elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması veya yapılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar/takipler yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın/takibin bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava/takip arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından ortaklardan biri, bazıları yada tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir ve takip yapılabilecektir. (Prof. Dr. Baki Kuru Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 2021 bası sahife 111-112). Somut uyuşmazlığa konu fatura davacı tarafından …-… Tem. ve İlaç San Tic. Ltd. Şti adi ortaklığına düzenlenmiştir. Davacı dava ve takip konusu faturanın bakiye bedelinin tahsili için icra takibi başlattığından ve ortaklardan biri olan davalı bu borçtan müteselsilen sorumlu olduğundan davalının icra takibinde ve davada pasif husumet ehliyeti ve taraf ehliyeti bulunduğu ve icra takibinin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2022 tarih ve 2021/834 Esas- 2022/948 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.