Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/991 E. 2022/908 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/991 Esas
KARAR NO: 2022/908 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/324 D.İş – 2021/327 Karar
TARİH: 17/12/2021 (Ek Karar)
TALEP: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından verilen dilekçede; Borçlu firma ile müvekkili arasında bulunan ticari ilişkiden dolayı borçlu firmaca 08/02/2020 vade 24.200 USD miktarlı ve 08/11/2019 düzenlenme tarihli senet verildiğini, senedin vadesi gelmesine rağmen borçlu firma tarafından ödeme yapılmadığını, borçlu firmanın hacze kabil malları mevcut olduğunu, borçlunun mal kaçırma hazırlığı içinde olduğunu, alacağın rehinle temin edilmediğini belirterek, borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarı kadar ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 22/10/2021 tarihli kararı ile; ihtiyati haciz talebinin alacağın % 15 oranında teminat karşılığında kabulüne, alacaklının 24.200 USD ( 223,341,8 TL) alacağının ifasının temini için borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacaklariyle diğer haklarının borca yeter miktarının İ.İ.K’nunda belirtilen muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili tarafından verilen itiraz dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz kararının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, gerek esas takibe gerekse ihtiyati hacze dayanak olan kambiyo senedindeki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı olduğunu iddia eden taraf açısından alacağın varlığını yaklaşık ispat kuralına göre delillendirmiş olması gerektiği, karşı tarafın alacağın varlığını ispatlayamadığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/12/2021 tarih 2021/324 D.İş – 2021/327 Karar sayılı kararında; “Somut olayda mahkemece ihtiyati haciz talep eden tarafından dosyaya sunulan deliller uyarınca iddiasını yaklaşık olarak ispat ettiği gerekçesi ile ihtiyati haczin kabulüne karar verildiği, İİK’da ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta olup, yaklaşık olarak ispatın yeterli görüldüğü, itiraz edenin ileri sürmüş olduğu sebeplerin yasal düzenlemede belirtilmemesi ancak başka davaların konusunu teşkil edebilecek sebepler olması karşısında yerinde olmayan itirazın reddine karar verilmesi uygun görülmüş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, İhtiyati hacze yapılan itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı, karşı taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İtiraz eden karşı taraf vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket adına 08.11.2019 tarihinde, o dönemde şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu iddia edilen 08.02.2020 tediye tarihli 24.200,00-USD değerinde bir kambiyo senedi düzenlendiğini, kambiyo senedindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, imzaya ve takibe itirazlarını yetkili İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde yaptıklarını, icra takibine, takibe dayanak olarak gösterilen senede ve senet üzerinde mevcut müvekkili şirket kaşelerine, senetteki imzalara, alacaklara, alacağın varlığına, borca, faize ve dolayısı ile de takibin tümüne itiraz ettiklerini, Mahkemece eksik ve hatalı inceleme ile hukuka aykırı karar verildiğini, bahse konu senet üzerinde 4 adet imza bulunduğunu, bu imzaların tümünün de birbirinden farklı olup, gözle incelemede dahi açıkça farklılığın anlaşılacağını, her nasılsa, müvekkili şirketin kaşesi (muhtemel olasılıkla taklit kaşe) basılmak suretiyle müvekkili şirket borçlu gibi gösterildiğini, kimliği belirsiz kişiler tarafından müvekkili firma adına hazırlanan ve müvekkili şirket yetkilisi adına imza edilmiş olan kambiyo senedinin sahte olduğunu, senedin hukuki geçerliliği bulunmadığını, iş bu senedin müvekkilinin ticari kayıtlarında da mevcut olmadığını, davaya konu olan senedin eski tarihli (şirket imza yetkisi devrinden önceki döneme ait) olup o tarihteki şirket yetkilisinin imzaları taklit edilmek sureti ile hazırlandığını, senet incelendiğinde şirketten şirketin tek imzaya yetkili ortağına, ondan da tekrar şirkete borçlanıldığını, daha sonra da senedin 3. şahsa geçmiş göründüğünü, ciro silsilesi normalin dışında olmasının senedin geçersiz ve sahteliğini açıkça gösterdiğini, Müvekkili şirketin ne icra takibi başlatmış olan … adlı kişiye ne de ortaklardan biri olan … adlı kişiye herhangi bir borcunun bulunmadığının senetteki ciro silsilesinden anlaşıldığını, senedin ne sebeple elde tutulduğu, alacağın varlığı vs. gibi hususların hiçbir şekilde açıklanamadığını, senette alacaklı olduğunu iddia eden şahsın imzasının bile mevcut olmadığını, ciro silsilesinin bozuk olduğunu, alacak iddiası için alacaklı olan şahsın evrak üzerinde ad-soyad ve imzasının bulunması gerektiğini, aksi halde senedin aidiyetinin ispatının mümkün olamayacağını, alacaklı olduğunu iddia eden davalı taraf ile müvekkili şirket arasında bu senedi açıklığa kavuşturacak hiçbir ticari alışveriş, bağlantı, yazışma, mal alışverişi vb. bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin senette adı yazan … isimli şirket ortağına da borçlu olmadığını, şirketin, imzaya yetkili şirket ortağına senet vermesi için şirket kar payı ödemesi yapıyor olması gerektiğini ki ticari kayıtlarda böyle bir durumun mevcut olmadığını, İyi niyetli ve gerçek anlamda alacaklı olabilecek bir şahsın, hem şirkete hem de yetkili şahsa birlikte ihtiyati haciz talebinde bulunarak her iki kişiden de bu bedeli tahsil etmesinin bekleneceğini, oysa alacaklı olduğunu iddia eden tarafça, kurgudan ibaret olan söz konusu sahte senet için kötü niyetli bir şekilde yalnızca müvekkili şirkete karşı ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, sahte senedi tanzim tarihi itibarıyla düzenlemeye tek yetkili kişi olan …’a karşı talepte bulunulmamış olması kuvvetli şüphe uyandırdığını, Bahse konu senedin kuvvetle muhtemel 08.11.2019 tarihinden daha sonraki bir tarihte düzenlendiğini, mürekkep üzerinde yapılacak inceleme sonrası senedin düzenlenme tarihinin 08.11.2019 tarihinden daha geç bir tarih olduğunun net bir şekilde tespit edilebileceğini, İhtiyat-i haciz kararı için gerekli şartların oluşmadığını, alacaklı olduğunu iddia eden tarafın sahte senet dışında mahkemeye herhangi bir somut delil sunamadığını, yaklaşık ispatın sağlanmadığını, tesis edilen ihtiyat-i haciz kararının müvekkilinin bilgisi dışında verildiğini, mahkemece müvekkilinin dinlenmesi ve verilecek kararın bu aşamadan sonra verilmesi gerektiğini, ihtiyati haciz kararının dayanağını oluşturan kambiyo senedinin sahte olması sebebiyle ve ihtiyati haciz kararı verilmeden önce borçlunun dinlenilmemesinden dolayı verilen ihtiyati haciz kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili firmanın yerleşim yeri resmi kayıtlarda da sabit olup, aynı adreste aktif olarak bulunduğunu, borç kabul edilmemekle birlikte, iş bu senede dayalı borç sabit olması halinde dahi müvekkilinin borcunu ödeyebilecek maddi gücü bulunduğunu, müvekkilinin malvarlığını azaltmaya teşebbüs dahi etmediğini, sunulan tek şey takibe konu senet olup onun da şekil şartlarının eksik olduğunu, senet üzerinde ihtiyaten haciz talep eden kişinin imzasının dahi bulunmadığını, İhtiyat-i haciz kararının, icra takibi, ihtiyat-i haciz uygulanması ve devamındaki işlemler usule uygun yapılmamış olduğu için iptali gerektiğini, alacaklı olduğunu iddia eden tarafın yabancı uyruklu bir kişi olması nedeniyle MÖHUK 48 madde uyarınca belirli bir teminat alınması gerekirken, kanun hükmüne aykırı olarak teminat alınmadan ihtiyat-i haciz kararı tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2021 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, bonoya dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz ilk derece mahkemesince reddedilmiş ve verilen bu ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK 258.m. uyarınca ihtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. İİK 265/1 maddesinde itiraz nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, buna göre uyarınca borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilir. İhtiyati hacze konu bononun 08/11/2019 keşide, 08/02/2020 vade tarihli 24.200 USD bedelli, keşidecisi …, lehtarının … olduğu, lehtar tarafından …’ni ciro edildiği görülmektedir. TTK’nın 680. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında uygulanması gereken aynı Kanunun 583. maddeleri gereğince kambiyo senedi niteliğinde olan bonodaki hakkın devri ancak ciro ve teslim yolu ile mümkündür. Ayrıca TTK ‘nın 585/2 maddesi gereğince lehine ciro yapılan kimsenin ciroda gösterilmesine lüzum olmadığı gibi ciro, cirantanın sadece imzasından ibaret de olabilir. Açıklanan şekildeki ciroya beyaz ciro denilir. Bu hususlar gözetildiğinde talebe dayanak bononun ihtiyati haciz talebi için gereklişekli unsurlara sahip olduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati hacze itiraz eden tarafça bonoda imzaların sahte, ciro silsilesinin kopuk olduğu, talepte bulunan tarafla herhangi bir ticari ilişkilerinin ve borçlarının bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, söz konusu itirazların İİK 265/1 maddesinde sınırlı olarak sayılan itiraz nedenleri arasında olmadığı, ancak taraflarca ileride açılabilecek bir dava sırasında iddia veya savunma olarak ileri sürülebileceği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın tam olarak ispatlanmasının gerekmediği, alacağın varlığına dair emare oluşturan belgelerin sunulmasının yeterli olduğu; MÖHUK 48.maddesindeki teminatın ihtiyati haciz kararlarında uygulanamayacağı, mahkemece ihtiyati haciz için belirlenen teminatın da yatırılmasına karar verildiği; İİK madde 258/2 uyarınca ihtiyati haciz kararı verilir iken mahkemenin iki tarafı dinleyip dinlememekte serbest olduğu, dolayısıyla mahkemenin takdirine göre karşı taraf dinlenilmeden ihtiyati haciz kararı verilmesinde usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, mahkemece ihtiyati hacze itirazın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz eden karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/06/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.