Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/967 E. 2022/1732 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/967
KARAR NO: 2022/1732
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2021
DOSYA NUMARASI: 2019/967 Esas – 2021/605 Karar
DAVA: Yargılamanın Yenilenmesi
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Yargılamanın Yenilenmesi Talebinde Davalı/ Asıl Davada Davacı … Sigorta Şirketi vekili Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1010 Esas sayılı dosyasına ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş.’nin müvekkili şirket tarafından … nolu nakliyat emtia blok sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirket sigortalısına ait Azodicarbonamide (kimyasal madde) emtiasının Ambarlı limanından Çorlu’ya nakliye işini davalının üstlendiğini, 06/11/2013’de emtianın taşındığı … – … plaka nolu araçta yangın meydana geldiğini, bu yangın neticesinde araçtaki tüm emtianın zayi olduğunu, davalının, TTK’nın taşıma işleri hükümleri uyarınca hasarsız teslim aldığı emtiayı alıcısına hasarsız bir şekilde teslim etmekle yükümlü olduğunu, bu sorumluluğunu ihlal etmesi nedeniyle oluşan hasardan ve hasar miktarından sorumlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde hasarın aracının lastiklerinin yıpranmış olması sebebiyle ısınarak yanmaya başlaması şeklinde gerçekleştiğinin tespit edildiğini, yine söz konusu ekspertiz incelemesinde 97.281,00 hasar tazminatı olarak belirlendiğini, 97.281,00’nin 01/07/2014’ te müvekkili şirket tarafından igortalısına ödendiğini, bu ödeme ile müvekkili şirketin sigortalısının haklarına TTK uyarında halef olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplan 97.231,00 TL maddi tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 31/05/2017 tarih 2015/1010 Esas 2017/400 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Davacının davasının REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine; dairemizin 14/03/2018 tarih ve 2017/863 Esas – 2018/207 Karar sayılı kararı ile; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/05/2017 tarih ve 2015/1010 Esas – 2017/400 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, 1-DAVANIN KABULÜ ile; 97.281,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 01/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiş, dairemiz kararı taraflarca temyiz edilmediğinden 11/05/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından dava dosyasına sunulan 03/08/2018 tarihli dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi talep edilmesi üzerine dosya Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/756 Esas numarasına kayıt edilmiştir. Davacı … Tic. Ltd. Şti. vekili talep dilekçesinde özetle; 2015/1010 Esas sayılı rücuen tazminat davasında davacı tarafından şirket adresi olarak … Mah. … Cad. No: … İç Kapı No: … Beylikdüzü/ İstanbul adresinin verildiğini, mahkemece yapılan dava dilekçesi ve tensip zaptı tebligatlarının iadesi üzerine, adres araştırması yapıldığını, Belediye’den gelen 09/03/2016 tarihli yazıda … Caddesi’nin … Caddesi olarak değiştirildiği yazısı üzerine, bundan sonra tebligatların müvekkili şirkete TK 35’e göre … Mah. … Cad. No: … İç Kapı No: … Beylikdüzü/ İstanbul adresine yapıldığını, davadan ve karardan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan ilamlı icra takibi ile haberdar olduklarını, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini beyanla; öncelikle müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayısı ile başlatılan ilamlı icra takibinin tedbiren durdurulmasınına ve HMK 371 maddesi gereğince yargılamanın iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2019 tarih ve 2018/756 Esas – 2019/550 Karar sayılı kararı ile; “1-Yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin değerlendirme yapılması için dosyanın İstanbul BAM 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına, 2-Tedbir ara kararının devamına ” karar verilerek, dosyanın dairemize gönderildiği, Dairemizin 25/09/2019 tarih ve 2019/1844 Esas – 2019/1272 Karar sayılı kararı ile; ” Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/1010 Esas -2017/400 Karar sayılı dosyasına yönelik olarak talep edilen yargılamanın yenilenmesi talebinin müstakil yeni bir dava olması nedeni ile ilk derece mahkemesi dosyası olarak Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerekmekle; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2019 tarih ve 2018/756 Esas – 2019/550 Karar sayılı kararının HMK 341 ve 352 maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine,…” karar verilmiştir. Dairemizce verilen karar üzerine dava dosyasının Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/967 Esas numarasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/06/2021 tarih ve 2019/967 Esas – 2021/605 Karar sayılı kararı ile; “Mahkememizde görülmekte olan, davacı tarafından açılan dava dosyasının işlemden kaldırıldığı 17/02/2021 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşıldığından, HMK 150/5 maddesi uyarınca davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Yargılamanın Yenilenmesi Davasında Davacı … Limited Şirketi Vekili İstinaf Başvuru Dilekçesinde Özetle; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1010 E. 2017/400 K. sayılı kararında verilen karara ilişkin açmış oldukları yargılanmanın yenilenmesi’ne ilişkin davada Mahkemenin 09.09.2020 tarihli celsede açık yargılamaya son vererek (bu ifadenin tutanaklara geçtiğini) davalı taraf usulüne uygun olmayan tebligat nedeniyle mahkemece dinlenilme hakkının ihlal olduğu kanaati oluşmakla mahkemenin 2015/1010 E., 2017/400 K. sayılı ilamın tamamen tadiline karar verildiğini ve esas dava olan rücuen tazminat davasının yargılamasına geçildiğini (Ek: 09.09.2020 tarihli duruşma tutanağı) Mahkeme’nin 09.09.2010 tarihli yargılanmanın yenilenmesine ilişkin kararının gerekçesinin taraflara tebliğ edildiğini, tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaması üzerine de kesinleştiğini, yerel mahkemenin gerekçeli kararının; “Eldeki Yargılamanın iadesi talebine ilişkin dava dosyası ile tebligatın usulsüz olması nedeniyle mahkemenin yanıltıldığı ortadadır. Açıklanan nedenlerle mahkememiz kararı tadil edilerek yargılamanın yenilenmesi istenen dosya yönünden yeniden yargılama yapılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yargılamanın iadesi talebinin kabulü ile mahkememiz 2015/1010 E. , 2017/400 K. sayılı ilamının tamamen tadil edilmesine, mahkememiz bu hükmünün önceki hükmün altına yazılmasına, karar verilmiştir.” şeklinde olduğunu, Yargılamanın iadesini isteme şartları oluştuğu takdirde hâkimin yapacağı işin HMK Madde 380’de açıklandığını, mahkemenin 09.09.2020 tarihli celsede, HMK madde 380’e uygun olarak yargılanmanın yenilenmesine ilişkin davada açık yargılamaya son verdiğini, taleplerine ilişkin kararını açıkladığını, mahkemenin vermiş olduğu ara karar ile hem yargılanmanın iadesi talebinin kabulüne karar verdiğini, hem de 2015/1010 E., 2017/400 K. sayılı ilamın tamamen tadiline karar verdiğini, başka bir anlatımla mahkemenin hem usule ilişkin bir karar verdiğini (olağan üstü kanun yolu olan yeniden yargılama talebini kabul ettiğini) hem de davanın esasına ilişkin karar vermiş olduğunu, (ilamın tamamen tadil edilmesine karar verdiğini), yani mahkemenin, HMK 380’e göre esas davanın yeniden yargılamasını yapmadan, önceden verilmiş olan kararın tamamen tadil edilmesine karar vererek esas hakkında da karar vererek usul hukukuna aykırı karar vermiş olduğunu, Mahkemenin, esas hakkındaki davanın yeniden yargılaması sırasında çıkacak sonuca göre belki de kararın tamamen tadiline değil, onanmasına veya kısmen tadiline karar verecekken bu yargılamayı yapmadan eski kararın tamamen tadiline karar verdiğini, usul hukukuna göre esasa değil ancak usule ilişkin sorunlar hakkında ara karar verilebileceğini, usule ilişkin olmayan talep hakkında ara karar verilemeyeceğini, açıklanan nedenle mahkemenin yeniden yargılamanın kabulüne ve ilamın tamamen tadil edilmesine ilişkin ara kararının usul hukuku anlamında aslında nihai karar olduğunu, gerekçeli kararın da taraflara tebliğ edilip kesinleştiğini, Mahkemenin yeniden yargılama davasına ilişkin vermiş olduğu yeniden yargılama talebinin kabulü ve eski ilamın tamamen tadiline dair hükmüne rağmen dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve bu sonucun kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturduğunu, Mahkemenin aynı celsede (09.09.2020 tarihli celsede), esas dava olan rücuen tazminat davasının yargılanmasına geçtiğini, bu celseden sonraki celsede ise, tarafların sıfatlarının değiştiğini, müvekkili şirketin yeniden davalı olduğunu, tazminat talep eden … Sigorta Şirketinin ise davacı olduğunu, nitekim 11.11.2020 tarihli celsede, duruşma tutanağından açıkça görüleceği üzere tutanaklara müvekkili şirket için “DAVALI” sıfatının yazıldığını, aynı celsede, yeniden yargılama davasında ilamın durdurulması için yatırmış oldukları teminat mektubunun da kararın kesinleşmesi ile kendilerine iade olunmasının talep edildiğini, mahkemece bu taleplerinin kabul edildiğini, 11.11.2020 tarihli celsede ayrıca, mahkemece, dosyanın bilirkişiye gönderilmesine, bilirkişi ücretinin davacı tarafça karşılanmasına karar verildiğini, davacı … Sigorta Şirketi tarafından bilirkişi ücretinin yatırıldığını ve dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, Mahkemenin usul hukuk hataları sebebiyle (09.09.2020 tarihli ara kararında açık yargılamaya son vererek, HMK Madde 380’e göre yeniden yargılamanın kabulü ile birlikte eski ilamın tamamen tadiline karar vermesi ve 11.11.2020 tarihli celsede taraf sıfatlarını değiştirmesi, müvekkili şirketi davalı olarak ve … Sigorta Şirketi’ni davacı olarak tutanaklara geçirmesi) sebebiyle kendilerinde davalı oldukları kanaatinin oluştuğunu ve tutanaklara da davalı olarak geçmeleri nedeniyle, duruşmaya mazeretsiz olarak katılmamaları halinde yargılamanın bu nedenle sekteye uğrayacağı kanaatinin oluşmadığını, zira, 4. celse olan 16.12.2020 tarihli celseye de davalı oldukları düşüncesi ile mazeretsiz olarak katılmadıklarını ve dosyanın mahkemece müracaata bırakılmadığını, mahkemenin de bu celsede davalı olduklarını düşündüğünden dosyayı işlemden kaldırmadığı kanaatinde olduklarını, Ancak, 17.02.2021 tarihli celsede, önceki celselerden farklı olarak, mahkemenin taraf sıfatlarını tekrar değiştirdiğini, müvekkili şirketi tekrardan davacı olarak tutanaklara geçirdiğini ve mazeretsiz olarak gelmemeleri gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verdiğini, aynı celsede, davacı … Sigorta vekilinin davayı takip etmediklerini beyan ettiğini, gerekçeli kararda ve UYAP’ta dosya bilgileri kısmında davanın Tazminat (Rücuen Tazminat) davası olduğunun açıkça belirtildiğini, dolayısıyla görülen ve yeniden yargılaması yapılan davada tazminat talep eden … Sigorta Şirketi’nin davacı olduğunu, mahkemenin tutanaklarda, taraf sıfatları hakkında hata yapıldığı konusunda kendilerini bilgilendirmediğini, davayı takip etmediklerine dair bir beyanları olmamasına rağmen, yokluklarında hiçbir beyanları alınmadan dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, mahkemenin, usul hukukuna aykırı yargılaması ile tarafları yanılttığını, usul hukuku hatalarını düzeltmeden ve bu konuda tarafları bilgilendirmeden aleyhlerine hüküm tesis ettiğini, Mahkeme’nin 09.09.2020 tarihli celsede vermiş olduğu karar ve 10.09.2020 tarihli ara kararda, yargılama iadesi talebinin kabulü ve 2015/1010 E. 2017/400 K. sayılı ilamın tamamen tadil edilmesine ilişkin vermiş olduğu ara kararın, hem usule ilişkin hem de esasa ilişkin olması sebebiyle, ara kararda yargılamaya son verildiğinin belirtilmesi, usul hukukunda esasa ilişkin ara karar verilmesinin mümkün olmaması sebebiyle, söz konusu ara kararın nihai karar niteliğinde olduğunu, bu nedenle ve sonraki celselerde tutanaklarda taraf sıfatlarının değiştirilmesi sebebiyle tarafların davada taraf sıfatları yönünden yanıltıldığını, yeniden yargılama davasında kararın mahkemece verildiği ve kesinleştiği, aynı esasta devam eden yargılamanın gerekçeli kararda da belirtildiği üzere rücuen tazminat davası olduğunu, bu nedenle taraf sıfatlarının mahkemece tutanaklarda değiştirildiğini ve müvekkili şirketin davalı taraf olduğunu belirterek, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/967 E – 2021/605 K sayılı kararının kaldırılmasına, yeniden yargılamaya ilişkin davanın kabulüne, esas dava bakımından davacı tarafın davayı takip etmemesi sebebiyle feragat nedeniyle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı (esas davanın davacısı) üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2017 tarih 2015/1010 Esas 2017/400 Karar sayılı dava dosyası ile yapılan yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez (Kuru, s. 5171) Yargılamanın yenilenmesi talebinin incelenme usulü ise HMK 379 maddesinde yer almakta olup, bu maddede, mahkemenin tarafları davet ederek duruşmada dinledikten sonra esasa girmeden talebi reddedebileceği veyahut HMK 380 maddesi gereğince yeniden yargılamaya geçip yeniden bir hüküm kurulabileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 380 ve 297/2. maddeleri uyarınca; mahkemece ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebi sabit görülürse, yeniden yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacak duruma göre ilk kararın doğru olduğu sonucuna varılması halinde bu kararın onanmasına karar verilir. Verilmiş olan ilk kararın kısmen veya tamamen değiştirilmesi gerektiği sonucuna varılır ise, önceki kararı kısmen veya tamamen değiştirerek yeni bir karar verilmesi, yargılamanın iadesi talebinin kabul edilmesi halinde verilecek yeni hükmün de önceki kararın bütün nüshalarında belirtilmesi gerekir. Bu şekilde verilecek mahkemenin yeni kararı, daha önceki kararın bütün nüshalarında şerh olarak gösterilmek suretiyle, önceki kararın kullanılmaması sağlanmış olur. Yargılamanın iadesi davası sonucunda eski hükmün kısmen veya tamamen değiştirilmesine karar verilir ise bu karar, eski (asıl) hükmün yerine geçer, yani geçmişe etkilidir. Eski hüküm daha önce icra edilmişse, icra eski haline iade olunur. (İİK m. 40 kıyasen) (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 04/11/2019 tarihli ve 2019/2346 esas, 2019/4982 karar sayılı kararı) Dava dosyasının incelenmesinde; Mahkemenin 26/12/2019 tarihli tensip tutanağında, davacının … Ticaret Limited Şirketi, davalının … Sigorta Şirketi, davanın “Rücuen Tazminat” olarak gösterildiği, Av. …’in 2. celsede davacı vekili, 3. celsede davalı vekili olarak belirtildiği, 4. celse için sigorta şirketi vekilinin mazeret dilekçesi gönderdiği, mahkemece sigorta şirketi vekilinin davalı vekili olduğu kabulü ile mazeretin kabulüne karar verildiği, 5. celse duruşmada sigorta şirketi vekilinin hazır olduğu, mahkemece davacı vekilinin duruşma gün ve saatini bildiği halde duruşmaya gelmediği gibi herhangi bir mazeret de bildirmediği belirtilerek, dava dosyasının HMK’nın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 09/06/2021 tarihinde de dava dosyasının işlemden kaldırıldığı 17/02/2021 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği gerekçesi ile HMK’nın 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Mahkemenin 09/09/2020 tarihli (2 no’lu) celsesinde; “…Dosya incelendi açık yargılamaya son verildi. 1-Bir kısım gerekçesi ekte açıklandığı üzere davalı tarafa usulüne uygun olmayan tebligat nedeniyle mahkememizce hukuki dinlenilme hakkının ihlal olduğu kanaati oluşmakla mahkememiz 2015/1010 Esas 2017/400 Karar sayılı ilamının tadiline karar verildi, tefhim ile açık yargılamaya devam olundu.(Gerekçeli kararın celse arası oluşturulup taraflara tebliğine) 2-Dosya davacısı esas davalısı … vekiline savunmalarını delillerini bildirmek dosya içerisinde mevcut alınmış bilirkişi raporuna da beyanda bulunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, Bu nedenle duruşmanın 11/11/2020 günü saat 14:20 bırakılmasına karar …” karar verildiği; sözkonusu ara karara ilişkin 10/09/20120 tarihli gerekçeli kararda ” Yargılamanın iadesi talebinin kabulü ile mahkememiz 2015/1010 Esas 2017/400 Karar sayılı ilamının tamamen TADİL EDİLMESİNE, mahkememizin bu hükmünün önceki hükmün altına yazılmasına” dair istinaf yolu açık olmak üzere karar verildiği, 10/09/2020 tarihli gerekçeli ara kararın taraflara tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere; mahkemece HMK 379 hükmü uyarınca işlem ve değerlendirme; HMK 380 maddesi gereğince yeniden yargılamaya geçilmesi kanaati oluşması halinde yargılama yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, duruşmada açık yargılamaya son verildiği belirtilip, “hükmün tadil edilmesine” dair yasa yolu da gösterilmek suretiyle gerekçeli ara karar verilmesi ve devamında yargılamaya devam olunarak, bir kısım duruşmalarda karışıklığa sebebiyet verecek şekilde taraf vekillerinin temsil ettikleri tarafların sıfatları da yanlış gösterilmek suretiyle dosyanın işlemden kaldırılması, nihayetinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/06/2021 tarih ve 2019/967 Esas – 2021/605 Karar sayılı kararının kararının HMK’nın 353/1-a5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.