Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/951 E. 2022/1650 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/951
KARAR NO: 2022/1650
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/68 Esas – 2021/664 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketinin, kredi (alacak) sigortası branşında faaliyet gösterdiğini, sigortalısı üçüncü kişi … AŞ tarafından davalı taraf takip borçlusu şirkete yapılan emtia satışına ilişkin 20.10.2014 tarihli 49.178,75.-TL bedelli, 21.10.2014 tarihli 68.281,26.-TL bedelli faturalardan kaynaklı alacağın ödenmemesi üzerine müvekkili sigorta şirketinin, kredi sigortası poliçesi kapsamında sigortalıya tazminat ödeyerek TTK md 1472 uyarınca ödediği kısım alacağa kanunen halef olduğunu ve rücuen alacağının tahsili amacıyla karşı taraf aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E sayılı takip dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıklarını, borçlu şirkete yetkiye borca ve ferilere itiraz etmişse de ileri sürülen bu itirazların yerinde olmadığını belirterek, davalının itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra müdürlüğüne yapmış oldukları yetki itirazının öncelikle değerlendirilmesi gerektiğini, davacı taraf ile ve davacının halefi olduğu … ile müvekkili arasında akdi ilişki bulunmadığını, takip dayanağı faturaların ve fatura konusu maların müvekkili şirkete gönderilmediğini, borcu kabul etmemekle birlikte alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/10/2021 tarih ve 2021/68 Esas – 2021/664 Karar sayılı kararı ile; ” ….Davalının yerleşim yeri Şehitkamil/Gaziantep olup mahkememiz yargı çevresinde değildir. Davacının halefi olduğunu ileri sürdüğü, temel ticari ilişkinin tarafı olan dava dışı …’in yerleşim yeri mahkememiz ve İstanbul İcra Müdürlükleri yargı çevresinde ise de, davalı tarafça davacının sigortalısı olan … ile akdi ilişkinin bulunmadığı savunulduğundan icra dairesinin yetkisinin HMK 10. Maddesine göre belirlenmesi mümkün değildir. Takip başlatılan İstanbul İcra Dairesinin takip tarihi itibari ile yetkili olmadığının anlaşılması nedeniyle icra dairesinin yetkisizliği nedeni ile davacının davasının HMK’nun 114/2 .maddesi uyarınca özel dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmış olması nedeniyle dava şartı bulunmadığından davanın USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; HMK md 10 gereğince sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde açılabileceğini, ifa yeri sözleşmede açıkça ya da zımni olarak belirlenmişse davanın/ takibin o yer mahkemesinde açılacağını, ancak ifa yeri sözleşmede belirlenmemiş ise, TBK m. 89 uyarınca ifa yerinin belirlenmesi gerektiğini, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini ( Y.11. HD 2020/4597 E. 2020/3583 K.-Y.12 HD 2006/18955E.2006/21730K- Y.13.HD 2005/10001 E. 2005/13542 K.) Gerek yasal halef müvekkili sigorta şirketinin, gerekse temel ticari ilişkinin tarafı olan dava dışı sigortalısı … AŞ’nin faaliyet merkezinin İstanbul Adliyesi yargı sınırı dahilinde olduğunu, müvekkilinin sigortalısı dava dışı üçüncü kişinin, para alacağının tahsili için karşı tarafa karşı yasal takip işlemini hangi yer mahkemesinde/ icra dairesinde açması gerekiyorsa halefiyet ilkesi gereği müvekkili sigortacının da rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerektiğini, davanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkemesi’nde açıldığını, Sigorta tazmin bedelinin rücuen tahsiline yönelik başlatılan yasal takip işleminde HMK m.15 ve m.16. maddeleri doğrultusunda hasar/risk/zararın meydana geldiği yer, karşı taraf takip borçlusu ile temel ticari ilişki tarafı faturalar keşidecisi sigortalısı … AŞ’nin faaliyet merkezi İstanbul Adliyesi yargı çevresinde olmakla İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri’nin yetkili olduğunu, İlamda her ne kadar, davalı tarafın temel ilişki tarafı müvekkili sigortalısı dava dışı … ile olan akdi ilişkiyi inkar etmesi sebebiyle icra dairesinin yetkisinin HMK md 10’a göre belirlenemeyeceği gerekçesine dayanılmışsa da; bu gerekçenin yerinde olmadığını, Gerekçeli kararda “deliller” başlığı altında mahkemece, davalının mükellefi olduğu “Gazikent Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen cevabı yazı”nın karar dayanaklarından biri gösterildiğini, Gazikent Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 08.03.2021 tarihli cevabi yazısı ekinde, davalının 2014 yılı içinde mal ve hizmet satın aldığı kişilerin tek tek gösterildiğini, davalının takip ve dava konusu 117.460,01 TL bedelli iki faturanın ait olduğu 2014 yılında mal ve hizmet satın aldığı kişiler arasında davalı ile temel ilişkinin tarafı olan faturalar keşidecisi müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı … şirketi’nin listenin 70. sırasında ve KDV hariç 108.759 TL bedelli (%8 KDV ile dava konusu faturalar toplamı gibi 117.460 TL) iki fatura alımının açıkça görüldüğünü, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının dosyada mübrez davalı vergi kayıtları ile sabit olduğunu, Ayrıca davalı tarafın, Gaziantep 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/946E sayılı dosyasından iflas erteleme sürecindeyken mahkemenin çağrısı doğrultusunda alacaklıları ile kayyım nezdinde 03.12.2015 tarihinde yaptığı toplantıda, davalı ile temel ilişkinin tarafı müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı … şirketinden mal aldığını, borcu olduğunu açıkça kabul ettiğini ve bu hususun kayyımla birlikte tutanağa bağlandığını, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının kayyım imzalı yazılı belge ile sabit olduğunu, Davalının, davacı müvekkil sigortalısı … ile akdi ilişkisi bulunmadığı iddiasının gerçek olmadığı, haksız ve mesnetsiz bir iddiada bulunduğunun davalının resmi vergi kayıtları ile sabit olduğunu, mahkeme gerekçesinin dosyadaki mevcut delillerle çeliştiğini, yetkisizlik kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, dava Kredi Sigortası Poliçesi kapsamında dava dışı sigortalıya ödenen sigorta bedelinin TTK 1472. Md. gereğince davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmadığı gerekçesi ile dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Sigorta poliçesi kapsamında ödenen sigorta tazminatının rucüen tahsili istemli davalarda mahkemenin görevi ve yetkisi, davacının sigortalısı ile davalı arasındaki temel ilişkiye göre belirlenir. Halefiyet ilkesi gereği sigortalı hangi yetkili icra müdürlüğünde takip yapacak ise, sigorta şirketi de aynı yetkili icra dairesinde takip yapabilecektir. Aynı şekilde zarar gören hangi yer mahkemesinde davasını açacaksa, sigortacınında halefiyet gereği aynı yetkili mahkemede dava açması gerekmektedir. İtirazın iptali davalarında, yetkili icra dairesinde usulüne uygun icra takibi yapılmış olması dava şartıdır. Davalı, hakkında yapılan ilamsız takipte icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiştir. Genel haciz yolu ile ilamsız takiplerde yetkili icra dairesi, İİK 50/1 maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı yasanın 10. maddesinde, sözleşmeden doğan davalarda yetki düzenlenmiş, sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir. Ancak HMK’ nın 10. maddesinde belirtilen sözleşmenin ifa yeri mahkemesinin yetkili olabilmesi için taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunun ispatlanması gerekmektedir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki veya sözleşmenin varlığı alacaklı tarafça ispatlanamadığı takdirde, yetkili icra dairesi HMK 10. maddesi ve BK 89. maddeleri uyarınca belirlenemeyecektir. Ayrıca alacaklı tarafça, alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişki ispatlanamaz ise, alacaklının bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Bu durumda yetkili icra dairesi, genel kural gereği borçlunun ikametgahı olan yer icra daireleri olacaktır. Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafça Kredi Sigortası Poliçesi kapsamında dava dışı sigortalıya ödenen sigorta bedelinin TTK 1472. Md. gereğince davalıdan tahsili talep edilmiş, sigortalı tarafından davalı aleyhine tanzim edilen faturalara, emtianın teslimi hususunda irsaliyelere, sigortalı ve davalının ticari defter kayıtlarına, vergi kayıtlarına ve davalı şirketin BA/BS formlarına delil olarak dayanılmıştır. Davalının itirazının mahiyetine göre, taraflar arasında ticari bir ilişki bulunup bulunmadığı, takibin yetkili yerde yapılıp yapılmadığının değerlendirilebilmesi için, davacının dayandığı deliller toplanılarak ve yukarıda belirtilen düzenlemeler ışığında varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde icra dairesinin yetkisi konusunda taraf delilleri toplanıp incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2021 tarih ve 2021/68 Esas – 2021/664 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.