Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/908 E. 2022/933 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/908 Esas
KARAR NO: 2022/933 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2022
NUMARASI: 2021/834 Esas 2022/158 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile dava dışı … San ve Tic Ltd Şti arasında … Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi akdedildiğini, adı geçen firmaya krediler kullandırıldığını, davalı …’nın söz konusu …’yi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine davalı borçlulara Kartal …Noterliğinin 28.05.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının haksız, hukuka aykırı ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ve itiraz üzerine takibin durduğunu iddia ederek davalı borçluların yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle itiraz olunan kısım üzerinden en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacı tarafından başlatılan haksız ve kötü niyetli takibe ilişkin hiçbir borcu bulunmadığını, davacı/ alacaklının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyası kapsamında başlatılan haksız ve kötü niyetli takibin kaldırılması taleplerinin reddini, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/03/2022 tarih ve 2021/834 Esas – 2022/158 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; davacı banka ile dava dışı şirket arasında düzenlenen GNGKS’yi davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, davalının nüfus kayıt örneğinin incelenmesinde 1974 yılından beri evli olduğu, GNGKS’nin incelenmesinde davalının eşinin rızasına ilişkin herhangi bir muvafakatinin alınmadığı, bu haliyle kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur. Her ne kadar davacı taraf aleyhine davanın reddine karar verilmiş ise de davanın kötüniyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3897 Esas ve 2021/4119 K)…”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Yerel Mahkemenin 2018-260 Esas ve 2019-709 Karar sayılı kararı ile kefil sıfatı ile sözleşmeye imza atan davalının eş rızasının bulunmamasından bahisle davanın reddine karar verildiğini, karara istinaf yoluna başvurulduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2019-2733 esas ve 2021-1788 karar sayılı ilamında konu hakkında; “davalının kötüniyet tazminatı talebi konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği” şeklinde esasa girilmeksizin yerel Mahkeme kararının kaldırıldığını, yerel mahkemece 2021/834 Esas sayılı dosyasından yeniden yapılan yargılamada davanın reddi ile kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiğini, Müvekkili … Bankası A.Ş Tuzla-Tersane/İstanbul Şubesi ile ….SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. arasında GNGKS, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi imzalanmış ve adı geçen firmaya krediler kullandırıldığını, dava dışı …SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. firmasının kefili … da söz konusu GNGKS’yi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, Bankadan kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine davalı borçlulara Kartal … Noterliği’nin 28.05.2018 tarih,… yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilmiş olup, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, Davalının gönderilen ödeme emrine karşı borca itiraz ettiğini, davalının tüm itirazları haksız, hukuka aykırı ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olup, kötü niyetli olduğunu, Davalı yanın kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı yönündeki iddialarının yersiz olduğunu, zira imzalanan sözleşme asılları incelendiğinde, her bir kefilin imzası ve el yazısı ile kefaletinin alındığı açık olmakla birlikte , kredilere ilişkin ödeme planı da kefil sıfatı ile bulunan … tarafından imza edildiğini, Davalı yanın eş rızası yönünden itirazlarını kabul etmenin mümkün olmadığını, öncelikle davalı tarafından yerel mahkemeye sunulan dilekçelerinde dosya borçlusunun … San. ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin olduğu iddia edildiğini, Ancak davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın borçlusu dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve iş bu şirketin borçlarına kefillerden biri huzurdaki davada davalı taraf olarak bulunan … olduğunu, diğer yandan, davalı … ı’nın borçlarına kefil olduğu dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. ite davacı vekilinin de dilekçesinde yer verdiği … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında grup ilişkisi bulunmakta olduğunu, her iki firma arasında aynı faaliyet konusu ve grup ilişkisi nedeniyle birbirlerine kefaletleri söz konusu olduğunu, davalı … ‘nın kefaleti yukarıda izah edildiği üzere firmalar arasındaki ilişki nedeni ile verilmiş bir kefalet olduğunu, dolayısıyla davacı … ‘nın temsilci veya tüzel kişinin organı sıfatıyla kurduğu kefalet sözleşmelerinde eşin rızası aranmayacağını, Davalı tarafın hem sözleşmeyi hem de ödeme planlarını imza ettiğini, dolayısıyla ileri sürmüş olduğu iddialar tamamıyla hukuki dayanaktan yoksun, gerçeklerle bağdaşmayan, kötü niyetli iddialar olduğunu, Firmalar arasındaki grup ilişkisi, davacı … ’nın ortağı bulunduğu, … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kullandığı kredisinin dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti tarafından devralındığı ve bu devralınan krediye de …’nın kefil olduğu hususları açık bir şekilde ortada olmasına rağmen yerel mahkemece bu iddialar incelenmeksizin karar verildiğini, firmalar arasındaki bağlantı nedeni ile davacının sorumluluğu bulunmakta olduğunu, İleri sürerek istinaf incelemesinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ KATILMA YOLUYLA SUNDUĞU İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İlk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının yerinde olup bu hususta bir diyecekleri bulunmadığını, Ancak davacı tarafın kötüniyetle takip başlatması nedeniyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken mahkemece bu yöndeki talebimizin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı bankanın gerekli araştırmaları yapmaksızın davalıya başvurduğu, davalının mağduriyetinin bu nedenle açık olduğu, davalıya imzalatılan kefalet sözleşmesindeki tarihlerin çelişkili olduğu, kefalet sözleşmesi düzenlenirken davalının eşinin rızası alınmadığı ve bu şartların kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarından olduğu, geçerlilik şartlarını taşımayan kefalet sözleşmesinin kesin hükümsüz olduğunu, işbu kesin hükümsüz sözleşmeye dayanarak davalı aleyhine haksız ve kötüniyetli olarak takibe girişilmesi nedeniyle işbu takibin iptali ile davacı tarafından ikame edilen haksız davanın reddine karar verilmesini yerinde olup, davacının istinaf dilekçesinde yer alan tüm iddialarını kabul etmediklerini, davacının istinaf taleplerinin tümden reddine karar verilerek, hükmün kötüniyet tazminatı yönünden açıklamaları ve talepleri doğrultusunda kaldırılarak kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kötüniyet tazminatı hakkında verilen kısım yönünden kaldırılmasına, takip alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet (haksız takip) tazminatına hükmedilmesi yönünde hüküm tesis edilmesine, 6100 sayılı kanunun 329′ uncu maddesi kapsamında haksız ve kötüniyetle davalı aleyhine açılan işbu dava sebebiyle, davalıların vekiline ödemekle mükellef olduğu ücretin davacıdan tahsiline, 6100 sayılı kanunun 330,332 vd maddeleri kapsamında; yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizin 08/12/2021 Tarih ve 2019/2733 Esas ve 2021/1788 Karar sayılı kararımız ile; davalının kötüniyet tazminatı talebi konusunda mahkemece olumlu/olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/10/2019 tarih ve 2018/260 Esas – 2019/709 Karar sayılı kararının HMK’nın 297 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine, Kararın kaldırılma sebebine göre davacının istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ve Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunca mahkemece istinafa konu kararın verildiği görülmüştür. Davacı Bankanın Tuzla Tersane Şubesi ile dava dışı kredi asıl borçlusu … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 15/02/2017 tarihli ve 396.000,00 TL.miktarlı GKS.imzalandığı,sözleşmeyi davalı … ve dava dışı …’in ise Müteselsil Kefil sıfatı ile imzalamış olduğu ve davalının asıl kredi borçlusunun borcuna kefil olunan miktarın 325.000,00 TL. Olduğu anlaşılmaktadır. Dava dışı asıl borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı banka arasında 13/02/2017 tarihli GKS. Kapsamında Taksitli Ticari Kredi Ödeme Planı tanzim ve imza edildiği ve geri ödeme planını davalı … ve dava dışı …’in ise Müteselsil Kefil sıfatı ile imzalamış olduğu ve kefil olunan miktarın 325.000,00 TL. olduğu anlaşılmaktadır. Kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından muhataplar asıl borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile kefiller … ve …’e Kartal … Noterliği’ nin 28/05/2018 tarih ve … yevmiye no.lu hesap kat ihtarnamesiyle, taksitli ticari kredi ve ticari kredi kartı borcundan kaynaklı toplam: 207.828,39 TL.alacağın tebliğden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği ve verilen süre içerisinde borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası ile asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti. ile kefiller … ve …’e karşı ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe davalı borçlunun itirazı üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde davalının geçerli bir kefaletinin bulunup bulunmadığı ve kredi borcundan davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. DAVACI VEKİLİNİN MAHKEMENİN KABULÜNE YÖNELİK İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan TBK 584 maddesi gereğince kefalet için eş rızası gerekmektedir.TBK 584/3 maddesi ile şirket ortak veya yöneticisi tarafından şirket lehine kefalet akti düzenlenmesi durumunda eş rızası aranmayacağına ilişkin düzenleme 11.4.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Davalının genel kredi sözleşmesi imzalandığı tarihte evli olduğu, sözleşme düzenlenirken eşin rızasının alınmadığı davadışı asıl borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi bulunmadığı tesbit edilmiştir. TBK nın 584 .maddesinde ki “eşlerden biri ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir” hükmü emredici düzenlemedir. Eşlerin feragati mümkün değildir. Eşin yazılı rızasının verilmesi adi yazılı şekle tâbidir. Yani rıza beyanının eş tarafından imzalanması gerekli ve yeterlidir. Ancak, rıza somut ve belirli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması anında verilmelidir.Dolayısıyla gelecekte yapılacak kefalet sözleşmelerini de kapsayacak şekilde genel bir rıza verilemeyeceği gibi sözleşmenin yapılmasından sonra (geçersiz sözleşmeye geçerlik kazandırmak için )de rıza verilemez. 6098 Sayılı TBK’nun 584/1 inci maddesine göre rıza sonradan verilecek icazet ile tamamlanmadığından, eşin izni tamamlayıcı unsur değil geçerlilik koşuludur. Akdin sıhhatinin şekle tabi kılındığı hallerde ,kanunun öngördüğü şekilde yapılmayan akitler geçersiz bulunduğundan, bu yönün mahkemece kendiliğinden incelenmesi gereklidir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 12.4.1944 tarih 14-13 sayılı kararı ) Somut olayda, davalı … ‘nın nüfus kaydına göre GKS. Nin imzalandığı tarihte evli olup kefalet sözleşmesinin düzenlendiği sırada eşinin rızası alınmamıştır. Ayrıca davalı … asıl borçlu … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin GKS. Nin imzalandığı ve kefalet sözleşmesinin düzenlendiği tarihte şirket ortağı veya yetkilisi olmadığından davalının kefaletinin geçerli olmadığı, dolayısıyla bu sözleşmeden kaynaklanan borç sebebiyle davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği açıktır.(Yargıtay 19.HD 2015/11906 esas .2016/5303 karar 24/03/2016 tarihli , 2016/1302 esas ,2016/7385 karar sayılı 25.4.2016 tarihli kararları aynı yöndedir.) Dava itirazın iptali davası olup takip hukukuna sıkı sıkıya bağlı olduğu, davaya konu icra takibine dayanak alacağın sebebinin banka ile imzalanan sözleşme, kat ihtarı olarak belirtildiği, yukarıdaki tesbitler ve mahkemenin kabul ve gerekçesinde belirtildiği üzere, borcun dayanağı asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti. ile davacı banka arasında imzalanan GKS. Olup bu sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalı … ‘nın kefaletine ilişkin açıklamalara göre TBK’nun 584. maddesinde yer alan kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşımadığı tesbit edilmekle, Davacı vekilinin, davalının borçlarına kefil olduğu dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı vekilinin de dilekçesinde yer verdiği … Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında grup ilişkisi bulunduğu, her iki firma arasında aynı faaliyet konusu ve grup ilişkisi nedeniyle birbirlerine kefaletleri söz konusu olduğu, davalının kefaleti firmalar arasındaki ilişki nedeni ile verilmiş bir kefalet olduğu, dolayısıyla davacının davalının temsilci veya tüzel kişinin organı sıfatıyla kurduğu kefalet sözleşmelerinde eşin rızası aranmayacağına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İSTİNAF SEBEPLERİ İNCELENDİĞİNDE, Davalı vekilinin lehlerine kötüniyet tazminatına hükmedilmediğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Dosya kapsamı itibariyle, davacının takip yapmakta ve itirazın iptali davası açmakta haksız olduğu sabit ise de kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği, dolayısıyla İİK 67/2 uyarınca kötü niyet tazminatı koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, davalı vekilince bu yönde ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.