Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/907 E. 2022/822 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/907 Esas
KARAR NO: 2022/822 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/687 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 17/03/2022
BİRLEŞEN … 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2022/143 E. 2022/165 K. SAYILI DOSYASINDA:
TALEP: İhtiyati Haciz / İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili birleşen dosyaya ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça hisse devrine ilişkin edimler yerine getirilmediğinden, davalının taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesine aykırı davrandığının, müvekkiline karşı edimlerini yerine getirmediğinin, bu kapsamda payların devrinin haksız ve hukuka aykırı şekilde davalı tarafa geçtiğinin ve bunun ticaret ticiline tescili yapıldığının tespiti ile, şirket hisse devrinin iptaline ve kuruluş ana sözleşmesindeki gibi, %50 oranında müvekkilinin hissedar sayılmasına ve … A.Ş.’nin %50 şirket hissesinin müvekkili adına iadesine ve tesciline, müvekkilinin hisse devir sözleşme tarihinden itibaren tüm maddi zararlarının ve mahrum kaldığı karlarının tespit edilerek müvekkiline ödenmesine, bunun mümkün olmaması halinde; müvekkilinin hisse devri işlemi nedeniyle, hisse devir sözleşmesinde öngörülen edimlerin davalı tarafından yerine getirilmediği kapsamında hisse devir bedeli alacağının tahsili ile sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı, edimlerin bugüne kadar yerine getirilmemesi kapsamında, geç, eksik ifadan ve ifa edilmemeden kaynaklanan menfi zararların ve kira kaybı bedelinin hisse devir sözleşmesi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile tahsili ile munzam zararın ve tüm maddi kayıpların fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla hesap edilerek sözleşme tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsiline, yine hisse devir sözleşmesinde öngörülen edimlerin davalı tarafından yerine getirilmediği kapsamında hisse bedelinin 1.500.000,00-TL’lik kısmı ve ödenmesi taahhüt edilen ancak bugüne kadar ödemesi yapılmayan, geç, eksik ifadan ve ifa edilmemeden kaynaklanan zararların senetlerin hisse devir tarihi itibariyle ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin davalı tarafından yaşatılan süreçler nedeniyle manen sarsılması ile uğradığı zararlar nedeniyle 50.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, dava konusu hakkında davalının mal varlığına öncelikle teminatsız koşullarının değerlendirilmek suretiyle ihtiyati haciz/ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/03/2022 tarih 2021/687 Esas sayılı ara kararında;”Davacı tarafça davalı ile aralarındaki hisse satış vaadi sözleşmesine konu edimlerin yerine getirilmediği ve dava konusu şirketteki hisse devir bedelinin ödenmemesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların giderilmesi istemiyle açılan birleşen davada davalı …’un mal varlığına öncelikle teminatsız, koşullarının değerlendirilmek suretiyle ve ivedilikle ihtiyati haciz/ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı uygulanması talep edilmiş ise de; taraflar arasındaki hisse satış vaadi sözleşmesinden doğan edimlerin yerine getirilip getirilmediği belirsiz olup bu husus yargılamayı gerektirmektedir. Bu haliyle edimlerin yerine getirilmediği iddiasıyla davacının maddi ve manevi zararına ilişkin muaccel bir alacağın varlığından söz etmek mümkün olmadığı gibi davacı tarafça HMK 390/3 maddesi gereği davanın esası yönünden haklı olduğunu yaklaşık olarak ispat etme şartı ve ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli yasal koşullar oluşmadığından davacı tarafın ihtiyati haciz/ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….”gerekçesi ile, İhtiyati haciz/tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz/tedbir talebinin reddine dair verdiği 17/03/2022 tarihli ara kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece, müvekkilinin taraflar arasındaki hisse devri satış sözleşmesinden doğan edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin belirsiz olduğu, bu hususun yargılamayı gerektirdiği belirtilmiş ise de, tüm dosya kapsamında ve davalının İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/ 687 E. Sayılı dosyasına verdiği cevap dilekçesindeki yer yer kabul beyanları dikkate alındığında davalının, müvekkiline karşı protokolden kaynaklı edimlerin yerine getirilmediği şeklindeki tevil yollu ikrarının dahi müvekkilinin dava konusu alacaklarının hüküm altına alınması ve tedbir koşullarını sağladığının değerlendirileceğini, davalının bu hususlarda, müvekkilinin hakkını teslim etmediğini kabulde bulunduğunun görüldüğünü, dosyada yaklaşık ispat kurallarını karşılayacak deliller bulunduğu göz önünde bulundurulmadan karar verildiğini, Hisse devir sözleşmesi kapsamında davalının müvekkiline karşı edimlerinin, senetlerin bedellerinin ödenmemesi ve sözleşmede adı geçen tapu devirlerinin yapılmaması olduğunu, tapu kayıtlarında görüleceği üzere müvekkiline devrin gerçekleştirilmediğini, yine senetlere ilişkin olarak da borcun ifa edilmediğinin de açıkça görüldüğünü, davalının cevap dilekçesindeki aleyhe hususları kabul etmemek kaydıyla, borç ödemesi yapmadığına dair beyanatları kapsamında adı geçen hususun da mahkeme içi tevil yollu ikrar olarak kabulü gerektiğini, İTO’dan gelen cevabi yazılardan da görüleceği üzere müvekkilinin hisse devri işlemini usul ve kanuna uygun olarak yaptığını, buna karşın davalının haksız ve hukuka aykırı beyanlarla birlikte edimini yerine getirmediğini, Davalının müvekkiline karşı keşide ettiği Beyoğlu … Noterliği’nin … Yevmiye Nolu, 01.01.2017 tarihli cevabi ihtarnamesinde, “Tapu harç ve masraflarının hazır edilmesi halinde, iş bu tapuların devrinin şirketçe yapılacağı” hususundan anlaşılacağı üzere edimlerin yerine getirilmediğinin görüldüğünü, bir diğer hususun da davalının, dava konusu hisse paylarını boşandığı eşine hakim ortaklık olacak şekilde devretmesi olduğunu, adı geçen boşanma ilamının incelenmesinden görüleceği üzere eşler arasında yüzde elli oranda paylaşım yerine davalıda çok az pay ve mal varlığı olacak şekilde devir gerçekleştiğinin görüldüğünü, yine davalı …’un 27.12.2021 tarihli itiraz dilekçesi içeriğinde “Kaldı ki, aradan geçen sürede davaya konu hisselerin tamamı müvekkilin elinde de olmayıp hisselerin bir kısmı üçüncü kişiye devredilmiş olduğundan verilen kararın uygulanma imkanı da yoktur.” şeklindeki söylemin de müvekkiline karşı edimlerinin yerine getirilmediğinin dolaylı kabulü olduğunu, İİK m. 257 de öngörülen tüm koşullar gerçekleştiğini, yaklaşık ispatın sağlandığını, Tedbir şartlarının da sağlanmasına rağmen her iki taleplerinin de reddine karar verilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin haklarının zayi olmasının önüne geçilebilmesi için talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini, hisse devri iptalinde müvekkilinin alacak talepleri hakkında yaklaşık ispatın varlığı yolunda karar tesis edilmiş iken, terditli talebe konu alacak kalemleri hakkında aynı taleplerinin kabul görmemesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkemece verilen 17.03.2022 tarihli ihtiyati haciz/tedbir taleplerinin reddine dair kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda kabul kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep, birleşen dosya ile açılan, şirket hisse devrinin iptali ile iptal edilecek hisselerin davacı adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde hisse devir sözleşmesindeki edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazmini istemli davada, davalının malvarlığı hakkında ihtiyati haciz/ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile taleplerin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/143 Esas 2022/165 Karar sayılı kararı ile dosya, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/687 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi hükmünden anlaşılacağı üzere; mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ve uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür.Yine ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması, bu kapsamda ihtiyati haciz talep edenin, bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek şekilde ispat etmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davalının malvarlığı dava konusu olmadığı gibi, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve deliller yaklaşık ispat için yeterli olmadığı gibi iddia edilen zararın oluşup oluşmadığı, zarar mevcut ise miktarının ne kadar olduğu, karşı taraftan talepte bulunulabilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığı ancak yargılama ile belirlenebileceği gözetildiğinde muaccel bir alacağın varlığından da söz edilemeyeceği, ayrıca borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir delil de ibraz edilmediği dikkate alındığında, mahkemece davacı taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Şunu da belirtmek gerekir ki, hukukumuzda “ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir” şeklinde bir geçici hukuki koruma türü bulunmamaktadır. İhtiyati tedbir ile ihtiyati haciz farklı geçici hukuki koruma sağlayan müesseselerdir. İhtiyati tedbirin, genelde dava konusunun el değiştirmesine engel olması ve ihtiyati haczin alacağı teminat altına alması nedeniyle, ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verme olanağı da bulunmamaktadır. (Emsal: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/8719 E. 2016/7357 K. sayılı ilamı) Sonuç olarak, ilk derece mahkemesinin 17.03.2022 tarihli ara kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden tahsiline yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.