Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/888 E. 2022/1541 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/888
KARAR NO: 2022/1541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 08/02/2022
NUMARASI: 2021/1164 Esas- 2022/104 Karar
DAVA: Ticaret Sicil Memurluğu Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası’nın … sicil numarasında, Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olan … Tic. A.Ş. ünvanlı şirketin eski ortağı ve münferid imza yetkililerinden birisi olduğunu, davacının şirketteki hisselerini 12.01.2015 tarihinde Beyoğlu … Noterliği’nin 12.01.2015 tarih ve … yevmiye sayılı resmi sözleşmesi ile …’a devrettiğini, davacı 12/01/2015 tarihinde şirketteki hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrılmış olmasına rağmen, şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan …’ın davacının ortaklıktan ayrılmış olduğunu Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirmemesi nedeniyle davacının ticaret sicil kayıtlarında halen şirketin hissedarı ve yöneticisi olarak göründüğünü, şirket hisse devrinin ve durumun tescil ve ilanı için şirkete Beyoğlu … Noterliği’nin 21.09.2021 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesini göndermiş ise de sonuç alamadığını, davacının Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne 29.11.2021 tarihli dilekçe ile müracaat ederek şirkete ait hisse devri ve yönetim kurulu üyeliğinin sonlandığının tescilini talep ettiğini, talebe binaen …’nın 03.12.20214 tarih ve … sayılı, 10.12.2021 tarihinde tebliğ edilen yazısında şirkette yapılan bir hisse devri var ise pay defterine işlenmiş ve müdürlüğe bildirilmemiş olacağından bu durumun müdürlükçe tespit edilemediği bildirilerek tescil talebinin reddedildiğini beyanla davacının 400 hisse karşılığı 40.000,00 TL sermayeli hissedarı olduğu … San ve Dış Tic. A.Ş. isimli şirketteki hisselerinin tamamını …’a devri ve şirkette imza yetkisinin sona erdiğinin tespiti ile işbu devrin 6102 sayılı Kanunun 33/3. maddesi uyarınca ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; …’nın davanın tarafı olmadığını, tescile karar verme yetkisi ve görevinin bulunmadığını, Ticaret ve Sanayi Odaları’nın 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’na tabi olduğunu ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne bağlı olduğunu, Ticaret ve Sanayi Odaları’nın Ticaret Sicil Müdürlükleri’nden ayrı ve bağımsız kuruluşlar olduklarını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ve davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, işlemin muhatabının Ticaret Sicil Müdürlüğü olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/02/2022 tarih 2021/1164 Esas- 2022/104 Karar sayılı kararında; “Dava, davacının dava dışı şirket yönünden hisse devrine yönelik ve yönetim kurulunun sona ermesine yönelik hususlarının ticaret sicilinde tescili şartları bulunup bulunmadığının tespiti ile buna dair ticaret sicil memurluğunun red kararına itiraza ilişkindir.Davacı vekili dava dilekçesiyle, davacının Çorlu Ticaret ve Sanayi Odasının … sicil numarasında, Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı olan … San ve Dış Tic. A.Ş. ünvanlı şirketinin eski ortağı ve münferid imza yetkililerinden birisi olduğunu, davacının şirketteki hisselerini 12/01/2015 tarihinde Beyoğlu … Noterliği’nin 12/01/2015 tarih ve … yevmiye sayılı resmi sözleşmesi ile …’a devrettiğini, davacının 12/01/2015 yılında şirketteki hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrılmış olmasına rağmen şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan …’ın davacının ortaklıktan ayrılmış olduğunu Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirmemesi nedeniyle davacının ticaret sicil kayıtlarında halen şirketin hissedarı ve yöneticisi olarak göründüğünü, şirket hisse devrinin ve durumun tescil ve ilanı için şirkete Beyoğlu … Noterliği’nin 21.09.2021 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi gönderilmiş ise de sonuç alınamadığını, davacının Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne 29/11/2021 tarihli dilekçe ile müracaat ederek şirkete ait hisse devri ve yönetim kurulu üyeliğinin sonlandığının tescilini talep ettiğini, talebe binaen … 03/12/20214 tarih ve … sayılı, 10.12.2021 tarihinde tebliğ edilen yazısında şirkette yapılan bir hisse devri var ise pay defterine işlenmiş ve müdürlüğe bildirilmemiş olacağından bu durumun müdürlükçe tespit edilemediğinin bildirilerek tescil talebinin gerçekleştirilmediğini, bu nedenlerle davacının 400 hisse karşılığı 40.000,00 TL sermayeli hissedarı olduğu … San ve Dış Tic. A.Ş. isimli şirketteki hisselerinin tamamını …’ a devri ve şirkette imza yetkisinin sona erdiğinin tespiti ile işbu devrin 6102 sayılı Kanunun 33/3. maddesi uyarınca ticaret siciline tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılara dava dilekçesi ekli meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı … ve Sanayi Odası vekili tarafından süresinde sunulan cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ve Ticaret Sanayi Odası ile davalı … Sicil Müdürlüğü vekilinin 08/02/2022 tarihli celsedeki beyanında; … davanın tarafı olmadığını, ayrıca davalı … Sicil Memurluğu açısından da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bakırköy … Noterliği’nin 06/06/2014 tarih … yevmiye numaralı esas sözleşmenin incelenmesinde; kurucular … ve … arasında … San ve Dış Tic. A.Ş.’nin kurulduğu, şirket merkezinin Ergene ilçesi olduğu, şirketin sermayesinin 120.000,00 TL değerinde olduğu, 800 paya karşılık 80.000,00 TL …, 400 paya karşılık 40.000,00 TL …’in hissedar olduğu anlaşılmıştır. Beyoğlu … Noterliği’nin 12/01/2015 tarih ve … yevmiye sayılı yönetim kurulu kararının incelenmesinde; yönetim kurulu başkanı … ve yönetim kurulu başkan yardımcısı … arasında şirket yönetim kurulunun 12/01/2015 tarihli toplantısı ile şirket hissedarlarından …’in şirkette mevcut 400 adet hisse karşılığı 40.000,00 TL tutarındaki hissesinden 400 adet 40.000,00 TL tutarındaki hissesini şirket içinden …’a devrettiği ve ortaklıktan ayrıldığı, devirlerin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine işlenmesine oy birliğiyle karar verildiği anlaşılmıştır. Beyoğlu … Noterliği’nin 21/09/2021 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinin incelenmesinde; ihtar edenin …, muhatabın … Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi, konusunun şirket ortaklığındaki hisselerini devrederek şirketteki ortaklıktan ayrılan davacının ticaret sicil kaydında halen şirket yönetimi kurulu üyesi görülmesi sebebiyle ticaret sicildeki yönetim kurulu üyesi kaydının silinmesi ihtarını içerdiği, ihtarnamenin … Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’ne tebliğ edilemediği anlaşılmıştır. Davacı taraf dava dışı … San ve Dış Tic. A.Ş.’ndeki hisselerini devrettiğini, bu yüzden hisse devrinin yapıldığının tespiti ile şirkette yönetim kurulu üyeliğinin de sona erdiğinin tespiti yönünde ticaret sicil memurluğuna başvurduğunu, ticaret sicil memurluğu tarafından talebin reddedildiği, bu yüzden ticaret sicil memurluğu kararına itiraz ederek dava dışı … San ve Dış Tic. A.Ş.’ndeki hisselerini devrettiğini ve yönetim kurulu yetkisinin sona erdiğinin tespiti ve bu hususunun ticaret sicilinde tescilini talep etmiştir. Davacının bu kapsamda iki konuda talebi bulunmaktadır. Konularından biri dava dışı şirketteki hisselerini devrettiğinin tespiti ile tescili, diğeri ise yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğinin tespiti ile tesciline yöneliktir. Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesi kapsamında ticaret sicil memurluğu kararına itiraz babında bir talep sonucu yazmamış ise de hukuki nitelendirilme Mahkememize ait olduğundan davacının talebi ticaret sicil memurluğunun 03/12/2014 tarihli kararına itiraz mahiyetindedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “İtiraz” başlıklı 34. maddesinde: ” (1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. (2) Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir.” denilerek ticaret sicilinde tescil değişiklik ve silinme istemlerinin sicil müdürlüğüne talepte bulunulması gerektiği, sicil müdürlüğü tarafından talep konusunda verilen kararlara karşı tebliğlerinden itibaren 8 gün içerisinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine itiraz edilebileceği ifade edilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 24. ve devamı maddelerinde düzenlenen ticaret sicili hükümlerine göre ticaret sicilinde tescilin kural olarak talep üzerine ve istisnai olarak da belirtilen hallerde tescil işleminin yapılacağı açıklanmıştır. Yapılan her tescil işleminde tescilin yapılabilmesi, tescilde değişiklik ve silinme talepleri hakkında ise ticaret sicil müdürlüğüne başvuru yapılması gerektiği açıktır. Davacı her ne kadar davasını …’na karşı açmış ise de davanın konusunun yukarıda da açıklandığı üzere ticaret sicil memurluğu kararına itiraz olduğu, bu davalarda husumetin ticaret sicil memurluğu olduğu, husumetin Ticaret ve Sanayi Odasına karşı yöneltilemeyeceği anlaşıldığından davacının davalı … ve Sanayi Odasına karşı açmış olduğu davasının husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davalı … Sicil Memurluğunun kararı 03/12/2021 tarihinde olup sicil memurluğunun kararı 10/12/2021 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının da davasını 14/12/2021 tarihinde açtığı, söz konusu davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 34. maddesinde düzenlenen 8 günlük süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından davacının davası süresindedir. a-) Davacının dava dışı şirketteki hisselerini devrettiğinin tespiti ile tescili talebinin değerlendirilmesinde; Beyoğlu … Noterliği’nin 12/01/2015 tarih ve … yevmiye sayılı yönetim kurulu kararının incelenmesinde; yönetim kurulu başkanı … ve yönetim kurulu başkan yardımcısı … arasında şirket yönetim kurulunun 12/01/2015 tarihli toplantısı ile şirket hissedarlarından …’in şirkette mevcut 400 adet hisse karşılığı 40.000,00 TL tutarındaki hissesinden 400 adet 40.000,00 TL tutarındaki hissesini şirket içinden …’a devrettiği ve ortaklıktan ayrıldığı, devirlerin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine işlenmesine oy birliğiyle karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı taraf Beyoğlu … Noterliği’nin 21/09/2021 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile de şirket hisse devrine atıf yaparak şirket ortaklığındaki hisselerini devrettiğinden şirket yönetim kurulu üyeliğinin iptalinin tescil ve talebini dava dışı şirket olan … San ve Dış Tic. A.Ş.’den talep ettiği, ancak söz konusu bu talebin dava dışı şirkete tebliğ edilemediği anlaşılmıştır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2021 tarih 2019/950 Esas 2021/40 Karar sayılı ilamında; “…Dava, taraflar arasındaki anonim şirket hisse devir sözleşmesinin iptali ile ihbar olunun şirkette pay sahipliğinin devam ettiğinin tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı şirket hissedarı olduğunu, dava dışı şirket aleyhine davalar açtığını, bu davalar nedeniyle başına bir şey gelmesi halinde sahibi olduğu şirket hisselerini güvenilir birisine devretmek için vekiline önceden hazırlanmış isim kısmı boş hisse devir sözleşmeleri verdiğini, iradesinin fesada uğratılarak önceden vermiş olduğu hisse devir sözleşmesinin doldurularak dava dışı şirket hisselerini davalıya devretmiş gibi sözleşme düzenlendiğini, yapılan devir işleminin geçersiz olduğunu belirterek hisse devir sözleşmesinin iptali ile dava dışı şirket ortağı olduğunun tespitini talep itmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı söz konusu hisse devir sözleşmesinin 2009 yılında devralacak kişi ve tarih kısmı boş olarak hazırlandığını, bu kısımların daha sonra iradesine aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmiş ise de mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere davacı davaya konu hisse devir sözleşmesinin üzerinde yazılı tarih olan 2012 yılından önce 2009 yılında devralacak kimse ismi boş olarak önceden hazırlandığını ispatlayamamıştır. Mahkeme gerekçesinde açıklandığı üzere söz konusu hisse devir sözleşmesi davacının iddiasının aksine 2012 yılında ve davalı ile görüşülerek hazırlanmıştır. Davacı da hisse devir sözleşmesinde yer alan imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Davacı her ne kadar iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürmüş ise de irade fesadı hallerinin olayda gerçekleştiğini ispatlayamamıştır. Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere devir tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nın 490. Maddesinde nama yazılı payların devri gösterilmiş olup maddeye göre kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe nama yazılı paylar herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın devredilebilir. TTK’da anonim şirket nama yazılı payların devri için özel bir şekil şartı öngörülmemiş olup, şirket ana sözleşmesinde de şekle ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda nama yazılı paylar TBK’nın 183 vd maddelerine göre alacağın devri hükümlerine göre devredilebilecektir. TBK’nın 184. Maddesine göre de alacağın devrinin yazılı yapılması yeterlidir. Uyuşmazlığa konu pay devri de yazılı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü TTK’nın 198. Maddesi Şirketler topluluğu alt başlıklı bölümünde düzenlenmiş olup, ancak bir sermaye şirketi hissesinin teşebbüs tarafından edinilmesi halinde tescil hususu düzenlenmiştir, somut olayımızda ihtilafa konu şirket hisselerinin teşebbüs tarafından edinilmesi söz konusu olmadığından olayda uygulanmasına imkan bulunmamaktadır. Anonim şirket pay devri istisnalar dışında tescile tabi değildir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkeme kararı gerekçesinde ayrıntılı olarak değerlendirilmiş ve karşılanmış olduğundan ve ilk derece mahkemesi gerekçesi dava dosyasına, dosya içinde bulunan delillere, usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf sebepleri yerinde değildir…” denilerek anonim şirket pay devrinin istisnalar dışında tescile tabi olmadığı, payların nama yazılı olması halinde alacağın devri hükümlerine göre devredilebileceği ifade edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlıkta davacının dava dışı şirketteki hisselerini devrettiği, bu kapsamda da dava dışı şirketin yönetim kurulunun karar alarak devri kabul ettiği, bu hususun dava dışı şirketin yönetim kurulu kararı ile karar altına alındığı, yönetim kurulu kararının da Beyoğlu … Noterliği’nin 12/05/2015 tarih … yevmiye numarasında onaylandığı anlaşılmıştır. Dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi kapsamında hisselerin çıplak pay niteliğinde olduğu, senet veya ilmuhabere bağlanmadığı anlaşılmaktadır. Anonim şirketlerde payın devri için payın senede bağlanmış olması şart değildir. Yani sahip olunan payı temsil etmek üzere hisse senedi çıkarılmamış olması halinde sahip olunan pay senede bağlanmamış demektir. Çıplak pay, senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebilir. Ancak payın serbestçe devredilebileceğine getirilen kanuni ve iradi sınırlamalar çıplak pay için de geçerlidir. Çıplak payın devri hakkında Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir düzenleme yapılmamıştır. Çıplak pay, genel hükümlere göre yazılı devir anlaşmasıyla devredilebilir. Alacağın temliki tasarrufi bir işlem olduğundan temlik ile çıplak pay devralana geçer. Bu kapsamda da dava konusu uyuşmazlıkta hisse devrinin yapıldığı, söz konusu hisse devrine yönelik devrin taraflar arasında yönetim kurulunda onaylandığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacının dava dışı şirketteki hisselerini dava dışı …’a devrettiği anlaşılmaktadır. Anonim şirketin hisse devri bu nedenle teşebbüs tarafından devralınmadığından dava konusu uyuşmazlıkta tescili mümkün değildir. Yani anonim şirket pay devri istisnalar dışında tescile tabi değildir. Dava konusu uyuşmazlıkta da anonim şirketin hissesinin devrine yönelik tescil talebi yönünden tescile tabi olmadığı anlaşıldığından davacının anonim şirketteki hisselerini dava dışı …’a devrettiğinin tesciline yönelik talebinin reddine karar verilmiştir. b-) Davacının dava dışı şirketteki yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğinin tespiti ile tescili talebinin değerlendirilmesinde; Davacı taraf dava dışı … San ve Dış Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeliğinin sona erdirilmesine yönelik talebini dava dışı şirkete Beyoğlu … Noterliği’nin 21/09/2021 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gönderdiği, ancak ihtarnamenin dava dışı şirket olan … San ve Dış Tic. A.Ş.’ne tebliğ edilemediği anlaşılmaktadır. Yine davacının hisse devrine yönelik yönetim kurulu kararı olan 25/12/2014 tarihli kararda dava dışı şirketteki hissesini devretmesine rağmen yönetim kurulu üyeliğinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Yine ayrıca ticaret sicil kayıtları kapsamında da davacının şirket hissesini devretmesine rağmen yönetim kurulu üyeliğinin devam ettiği anlaşılmıştır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 08/07/2021 tarih 2021/533 Esas 2021/954 Karar sayılı ilamında; “…Dava dışı … Anonim Şirketinin tek yönetim kurulu üyesi ve yönetim kurulu başkanı olan davacı yanca yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğinin tespiti ile ticaret sicilinde tescil ve ilanı istemiyle eldeki dava açılmıştır. Anonim şirket yönetim kurulu üyesi, istifa yoluyla üyelikten çekilebilir. İstifa, tek taraflı, karşı tarafa varması gereken bir irade beyanıdır. Herhangi bir şekle tabi olmamakla birlikte ispat açısından yazılı verilmesi yerinde olur. İstifa edenin bu yoldaki irade açıklamasının ortaklığa ulaşması ile sonuç doğuran tek taraflı bozucu ve yenilik doğurucu bir hukuki işlemdir. İstifa, yönetim kuruluna veya yönetim kurulu başkanına yöneltilir. Yönetim kurulu tek kişiden oluşuyorsa veya yönetim kurulunun tamamı istifa ediyorsa o takdirde adres genel kuruldur. Yönetim kurulu üyesi istifa etmekle yönetim kurulu üyeliği düşer ve ortaklığın istifayı kabulü de söz konusu değildir. Ancak, istifanın üçüncü kişiler yönünden sonuç doğurabilmesi için ticaret sicilinde ilan edilmesi gerekir (Doç. Dr. Necla Akdağ Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, 2.Baskı, Sayfa 58-60). Yukarıda açıklandığı üzere istifa eden yönetim kurulu veya yönetim kurulu üyesinin istifasının şirkete ulaştığını ispatlaması gerekir. Somut olayda ise davacı yanca istifa dilekçesi dava dışı … A.Ş’nin ticaret sicilindeki adresine gönderilmiş ise de, muhatabın adresinde tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, böylelikle davacının istifa iradesinin şirkete ulaşmadığı dosya içeriğinden anlaşılmıştır. Dava dışı şirketin tek yönetim kurulu üyesi ve başkanı olan davacının şirketin mevcut adresini bilmemesi veya tespit edememesinin de söz konusu olamayacağı gibi yönetici konumunda tek kişi olan davacının şirketin genel kurulunu muhatap alarak ortaklar istifa iradesini ulaştırmadığından davacının istifasının tescil ve ilan şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davalı Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” denilerek anonim şirketteki yönetim kurulu üyeliğinin istifa yoluyla sona erdirilebileceği, istifanın şirkete ulaşması gerektiği, istifanın üçüncü kişiler yönünden de sonuç doğurabilmesi için ticaret sicilinde ilan edilmesi gerektiği, söz konusu ilanın da şirket tarafından yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Davacının dava dışı şirket olan … San ve Dış Tic. A.Ş.’nden istifası olan Beyoğlu … Noterliği’nin 21/09/2021 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile istifa iradesini şirkete göndermek için ihtarnameyi dava dışı şirkete gönderdiği, ancak ihtarnamenin dava dışı şirkete tebliğ edilemediği, tebligatın iade edildiği anlaşıldığından davacının istifasını dava dışı şirkete ulaştırmadığı…”gerekçesi ile davacının davalı … ve Sanayi Odasına karşı açmış olduğu davasının husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, davacının davalı … Sicil Müdürlüğü’ne açmış olduğu davası bakımından dava dışı şirket olan … San. Ve Dış Ticaret A. Ş.’deki hissesinin devri ve yönetim kurulu üyeliğinden istifasının sona erdiğinin tespiti ile tescili davasının reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin …nın … sicil numarasında, Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı olan … San. ve Dış Tic. A.Ş. ünvanlı şirketin eski ortağı ve münferid imza yetkililerinden birisi olduğunu, şirketteki hisselerini 12.01.2015 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinin 12.01.2015 tarih ve … yevmiye sayılı resmi sözleşmesi ile …’a devretmiş olduğunu, müvekkilinin muhatap şirkete ulaşamadığını, şirket ticari faaliyetini fiilen sürdürmediği için yönetim kurulundan istifasının tescil ve ilanını sağlayamadığını, bunun için TTK’nın 33/3. maddesi hükmüne göre dava açmış olduğunu, TTK’nun 24. maddesine göre, talep üzerine tescil ve ilan isteminin sözkonusu olduğunu, Mahkemenin hisse devrinin tescili istemini tescile tabi olmayan tescili zorunlu olmayan bir durum olduğundan reddettiğini, öncelikle tescili zorunlu olmayan bir hususunun da ilgililerce tescilinin istenebileceğini, şirket ortaklığındaki hisse devrinin tescili istemlerinin Ticaret Odası tarafından tescili tabi olmadığından değil, hisse devrinin pay defterine işlenmediğinden bahisle reddedilmiş olduğunu, davalı vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürmediği bir savunmayı gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiş olduğunu, davalı tarafça ileri sürülmeyen bir vakıanın re’sen davanın red gerekçesi olamayacağını, müvekkilinin şirketteki hisselerini devrettikten sonra … Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’nin tek ortaklı bir şirket haline dönüştüğünü, tek ortaklı şirketlerde de TTK’nın 338/2. maddesine göre hisse devrinin tescil ve ilanının yasal zorunluluk olduğunu, müvekkilinin 12.01.2015 yılında şirketteki hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrılmış olmasına rağmen şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan …’ın müvekkilinin ortaklıktan ve yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmış olduğunu Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirmemesi nedeniyle müvekkilinin halen şirketin hissedarı ve yöneticisi olarak göründüğünü, şirketin ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı olan adresine ihtarname göndermiş ise de bu ihtarnamenin şirketin adresinde faliyet göstermemesi nedeniyle tebliğ edilemediğini, bunun üzerine Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğüne 29.11.2021 tarihli dilekçe ve ekinde sunulan ihtarname ile müracaat ederek şirkete ait hisse devri ve yönetim kurulu üyeliğinin sonlandığının tescilini talep ettiğini, bu müracaata … antetli 03/12/2021 tarih ve 2021-GD 3991 sayılı yazı ile cevap verildiğini, bu nedenle davanın Çorlu Ticaret ve Sanayii Odası’na karşı açılmış olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ayrı bir tüzel kişiliğinin olmadığını, Ticaret Odasına bağlı TTK hükümlerine tabi bir memurluk olduğunu, bu nedenle de yasal sorumluluğun odaya ait olduğunu, dolayısıyla hukuki bir sorumluluğu ve tüzel kişiliği olmayan bir müdürlüğün ayrı bir taraf olarak kabulü ile davanın husumetten reddi yönünde verilen kararın hatalı olduğunu, davalı kurum vermiş olduğu cevap dilekçesi ile müvekkiline yanlış ve yanıltıcı bilgi verdiğinden açılan davanın bu nedenle husumetten red edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, 6100 sayılı HMK’nın 124/4 maddesi uyarınca dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğini, mahkeme heyetinin bu madde kapsamında davada davalı tarafın yanlış gösterildiğini ve davanın davalısının Ticaret Sicil Müdürlüğü olduğunu kabul ederek davaya devam ettiğini, dolayısıyla HMK madde124/4 kapsamında hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunun kabulü ile davalı tarafın yanlış gösterildiği, davanın Ticaret Sicil Memurluğunun red kararına itiraz olduğu, bu nedenle davalının Ticaret Sicil Memurluğu olduğu kabul edildikten sonra davanın husumetten reddinin mümkün olmadığını, müvekkilinin yöneticilik sıfatı 10.06.2017 yılında sona ermesine rağmen ticaret sicil kayıtlarında halen şirketi temsile yetkili yönetim kurulu üyesi olarak tescilli olduğundan, şirketin hali hazırdaki ortağı tarafından piyasaya sunulan çeklerden dolayı karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı muhtelif mahkemelerde sanık olarak yargılandığını, ayrıca şirketin Vergi Dairesi ve SGK’ya olan borçları nedeniyle haciz tehdidi altında bu borçları ödemek zorunda kaldığını, şirketin ticaret sicil adresinde fiilen faaliyetini sürdürmediğini, şirkete gönderilen ihtarnamenin 2 kere bila tebliğ iade edildiğini, Noterlerin Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi hükümlerine göre tebligat yapma yetkisi bulunmadığından muhatap şirkete tebligat yapılamadığını, şirketin tek yetkilisi ve sahibi olan müvekkilinin hisselerini devrettiği … ile iletişim kurma ve kendisine ulaşma imkanının bulunmadığını, Anonim Şirketlerde yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki akdin hukuki niteliğinin vekalet olduğunun kabul edildiğini, TBK’nın 512. maddesi uyarınca vekalet veren ve vekilin, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebileceğini, bu bağlamda söz konusu hükme göre yönetim kurulu üyeliğinden istifanın her zaman mümkün olduğunu, istifanın anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer aldığını, istifa hakkının her yönetim kurulu üyesinin bireysel hakkı olduğunu, söz konusu üyelik zorunlu bir görev olmadığından ve hiç kimse de zorla yönetim kurulunda çalıştırılamayacağından bahsi geçen hakkın kullanımının, herhangi bir sınırlamaya tabi olmadığını, istifa iradesinin karşı tarafa ulaşmamış olmasının istifayı hükümsüz hale getirmeyeceğini, davaya davalı adına vekelatname sunan vekilin hem Ticaret ve Sanayii Odası, hem de Ticaret Sicil Memurluğu vekili olması nedeniyle her iki kurum arasında organik bağ dikkate alındığında iki ayrı davalı varmış gibi hem Ticaret ve Sanayii Odası hem de Ticaret Sicil Memurluğu lehine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1164 Esas ve 2022/104 Karar sayılı kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 34/1. maddesi uyarınca ticaret sicil müdürlüğünce verilen karara itiraz ile pay devri ile yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğinin tespiti ve ticaret siciline tescili taleplerine ilişkindir. Mahkemece, dava dilekçesinde davalı olarak … gösterilmiş ise de, davanın konusunun ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraz olduğu gerekçesi ile HMK’nın 124 ve 125. maddeleri gereğince re’sen Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü davalı olarak uyaba kaydedilmiş ve adına dava dilekçesi ile duruşma günü tebliğ edilmiş, yapılan yargılama neticesinde, davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … Sicil Müdürlüğü yönünden ise esastan reddine karar verilerek her iki davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı, dava dışı … Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’deki 400 adet pay karşılığı 40.000,00 TL tutarındaki payını şirketin diğer ortağı dava dışı …’e yazılı pay devri sözleşmesi ile devretmiş, Beyoğlu … Noterliği’nin 12/01/2015 tarih ve … yevmiye sayılı yönetim kurulu kararı ile, davacının şirkette mevcut 400 adet pay karşılığı 40.000,00 TL tutarındaki payını şirket ortağı …’a devrettiği ve ortaklıktan ayrıldığı, devirlerin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine işlenmesine oy birliğiyle karar verildiği, davacı tarafından dava dışı şirkete, yönetim kurulu başkan yardımcılığından istifa ettiğini beyanla yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğinin şirket karar defterine işlenmesi ile Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesi ihtarını içerir Beyoğlu … Noterliği’nin 21.09.2021 tarihli ihtarnamesinin gönderildiği, ihtarnamenin şirkete tebliğ edilemediği, davacı tarafından 29.11.2021 tarihli dilekçe ile Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’den paylarının devri ve yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğine dair devir sözleşmesinin tescilinin talep edildiği, davalı sicil müdürlüğü tarafından verilen 03.12.2021 tarihli cevapta, anonim şirketlerde pay devrinin tescile tabi olmadığı, şirketin sicil dosyasından son ortaklarının tespit edilemediğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Anonim şirketlerde pay devrinin tescili istisnalar dışında zorunlu değildir. Her ne kadar dava dışı şirket iki ortaklı olup davacı ortağın paylarını diğer ortağa devretmesi ile tek ortaklı hale gelmiş ise de, davacının davalı … Sicil Müdürlüğü’ne yönelik talebinin TTK’nın 338/2. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyesi veya tek pay sahibi olarak yapılmış bir talep olmadığı anlaşılmakla Mahkemece bu yönden tescil talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ile temsilcilerinin ve temsil şeklinin sicile tescil edilmesi zorunludur. ( TTK madde 359 ve 373). Tescil edilmiş hususlarda gerçekleşen her türlü değişiklikler de TTK’nın 33. maddesi uyarınca tescil olunur. Anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan ortağın paylarını devrederek ortaklıktan ayrılması doğrudan yönetim kurulu üyeliğini sona erdirmez. Davacı, davalı sicil müdürlüğüne sunduğu talebinde paylarını devrettiğini ve yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiğini beyan etmiş, dava dışı şirkete gönderdiği 21.09.2021 tarihli Noter ihtarnamesi ile de yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevinden istifa ettiğini beyan ederek bu hususun ticaret siciline tescilini talep etmiştir. İstifa yönetim kurulu üyesinin tek yanlı bozucu yenilik doğuran hakkını kullanması niteliğinde olduğundan iç ilişkide şirkete ulaşmakla, dış ilişkide ise ancak ticaret siciline tescili ile sonuç doğurur. Davacının istifa beyanı dava dışı şirkete tebliğ edilmediğinden Mahkemece tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi uyarınca; bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder. Somut davada, davacı taraf tescil başvurusunu Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yapmış, verilen cevabın … antetli olduğunu beyan etmiş olmakla, davalı … Sicil Müdürlüğü’nün, …’na bağlı olduğu ve HMK’nın 124. maddesi uyarınca davacının taraf değişikliği talebinin olmadığı da gözetilerek Mahkemece dava açılırken temsilcide hata edildiği, yasal hasmın re’sen dava dilekçesi tebliğ edilen Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü olduğu kabul edilerek yargılamaya tek davalı yönünden devam edilmesi gerekirken, … hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ve lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce davalının Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğü olduğunun kabulü ile esas hakkında davanın reddine dair yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/02/2022 tarih ve 2021/1164 Esas – 2022/104 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, Dava dışı şirket olan … San. ve Dış Ticaret A. Ş.’deki hissesinin devri ve yönetim kurulu üyeliğinden istifasının sona erdiğinin tespiti ile tescili davasının REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi gereğince alınması gereken maktu ret harcı olan 80,70 TL harcın yatırılan 59,30 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davalı … Sicil Müdürlüğü kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sicil Müdürlüğü’ne verilmesine, 5-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-Davacı tarafça istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı 69,60 TL olmak üzere; toplam 290,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.