Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/838 E. 2022/1540 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/838
KARAR NO: 2022/1540
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 15/02/2022
NUMARASI: 2021/804 Esas – 2022/98 Karar
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili tarafından davalıya 07.01.2021 tarihinde 240.000 TL değerinde “SIRAYET 60/120 ROWALVER CNC AHŞAP TORNA MAKİNASI” alımı gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin bu alım için yapılması gereken ödemeyi 60.000 TL banka aracılığıyla havale ederek kalan kısım için ise toplamları 190.000,00 TL değerinde 10 adet çek verdiğini, makinenin istenilen özelliklerde olmaması ve arızalı olması nedeniyle davalı tarafla görüşme gerçekleştirildiğini, görüşme neticesinde makinenin iadesi konusunda anlaşıldığını, müvekkili şirket tarafından 30.06.2021 tarihinde makinenin iade edildiğini, davalı şirketin makineyi iade aldığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 28.01.2021 tarihinde 3.717,00 TL karşılığında bu arızalı ve istenilen nitelikte olmayan makineye ilişkin 2 adet RULMAN satım işlemi gerçekleştirildiğini, fakat makine iade edildiğinden 28.07.2021 tarihinde müvekkili şirket tarafından satış işleminin konusu olan 2 adet RULMA’ da iade edilerek iade faturası kesildiğini, davalı tarafından buna da itiraz edilmediğini, davalı tarafından makine ve diğer ürünler iade alınmasına rağmen müvekkili tarafından verilen çekler ve ödenen bedellerin müvekkiline iade edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin davalıdan mevcut durumda alacaklı konumunda olduğunu, bu nedenle davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edildiğini beyanla itirazın iptaline ve takibin devamına, haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden borçlu aleyhine % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine icra takibine başlattığını ancak yetkili dairenin Konya İcra Daireleri, yetkili mahkemenin de Konya Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle davanın yetkisizlik sebebiyle reddinin gerektiğini, müvekkili tarafından satılan makinenin çalışır vaziyette davacıya teslim edildiğini ve makinenin kullanımı ile ilgili tüm eğitimin davacıya verildiğini, ihtiyaç duyulan her anda da davacıya teknik servis imkanı sağlandığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin iade faturasını kabul etmesinin sebebinin davacının mali açıdan sıkıntı içerisinde olması ve satın aldığı makinenin başka bir yere satılmasının istenilmesi olduğunu, davacının dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, hali hazırda müvekkiline borçlu olduğunu, dava dilekçesinde bahsi geçen çeklerin duvar sıkma aparatı için verildiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15.02.2022 tarih, 2021/804 Esas ve 2022/98 Karar sayılı kararında; “Dava; taraflar arasındaki makine alım satımı ile ilgili davacı tarafın makinenin arızalı ve istenilen vasıfta olmaması nedeniyle ödenen bedellerin ve verilen çeklerin iade edilmemesi nedeniyle başlattığı takibe davalı borçlunun borca, yetkiye ve ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır, davalı taraf cevap dilekçesinde mahsup talebinde bulunmuştur.Davalı taraf icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine itiraz ederek ilk arabuluculuk başvurusunun Konya’da yapıldığını, bu nedenle yetkili icra müdürlüğünün Konya İcra Müdürlüğü ve yetkili mahkemenin Konya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan etmiştir.Dava dilekçesi ekinde davacı tarafça Bakırköy Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapıldığı 07.12.2021 tarihli anlaşamama tutanağının düzenlendiği görülmüştür.Davalı taraf her ne kadar icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmiş ise de yetkili icra müdürlüğünü itiraz dilekçesinde belirtmediğinden usulsüz yetki itirazı nedeniyle bu itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu haliyle Bakırköy İcra Müdürlüğü’nün yetkisi kesinleştiğinden Bakırköy Arabuluculuk Bürosuna davacı tarafça başvurulmuş olup anlaşamama tutanağı düzenlenmiştir.İtirazın iptali davaları, yetkili icra müdürlüğünün bağlı olduğu ticaret mahkemesinde açılabileceğinden bu husus bu davalara özgü olarak özel dava şartıdır. Bakırköy İcra Müdürlüğünün yetkisi somut olayda kesinleştiğinden dava konusu itirazın iptali davasında da Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olacağından davanın dava şartı yokluğundan…”gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerekmesi nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olduğunu, ancak itirazın iptali davasının nerede açılacağı hususunda İİK’da özel bir yetki kuralı öngörülmemiş olup, itirazın iptali davasının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde bakılması zorunluluğunun olmadığını, icra takibinde yetkiye itiraz edilmemiş ve sonuç olarak (yetkisiz olan) icra dairesinin yetkisi kesinleşmiş olsa dahi açılacak olan itirazın iptali davasında bu icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili hale gelmeyeceğini, bu hususun Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.01.2016 tarihli 2014/6945 E., 2016/1011 sayılı kararında, “… Davalı borçlu, ilk başlatılan Beyoğlu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında sadece borca itiraz etmiş, yetkiye itiraz etmemiştir. Dolayısıyla bu borçlu yönünden yetki hususu kesinleşmiş olup Beyoğlu İcra Dairesinin yetkisi kabul edilmiştir. İtirazın iptal davası yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden genel hükümlere göre yetkli mahkeme belirlenecektir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemey itirazın iptali yönünden yetkli hale getirmez. Dolayısıyla davalı borçlu açılan itirazın iptali davasında yetkiye itiraz edebilir…’’ denilerek icra dairesinin bulunduğu yerin yetkili mahkeme olamayacağına açıkça karar verilmiş olduğunu, İlgili kanun ve Yargıtay kararları incelendiğinde itirazın iptali davasına konu olan alacak sözleşmeden kaynaklanıyorsa davanın, ifa yeri mahkemesinde de açılabileğini, borcun ifa yerinin TBK’nın 73. maddesine göre tespit edilir olduğunu, buna göre, borcun ifa yeri taraflarca açık veya zımnen belirlenmişse davanın bu yer mahkemesinde açılacağını, buna karşılık sözleşmeden borcun ifa yeri anlaşılamıyorsa ve borcun konusu bir miktar para ise, itirazın iptali davasının ödeme zamanındaki alacaklının ikametgâh mahkemesinde açılabileceğini, hem borcun ifa yeri hem de alacaklının ikametgah mahkemesinin İstanbul mahkemeleri olduğunu, bu nedenlerle mahkemenin yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava dosyasında davalı yetki itirazında bulunurken yetkili mahkeme olarak Konya Mahkemelerini gösterdiğini, mahkemenin ise bu yetki itirazının ve Yargıtayın kararlarının aksine sanki icra dairesinin yetkisi kesin yetki olduğu anlayışı ile kendisinin yetkili olmadığına ve icra takibinin yapıldığı yer olan Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair hatalı bir karar vermiş olduğunu, kabul anlamına gelememek kaydıyla, yerel mahkemenin kendisinin yetkili mahkeme olmadığına ilişkin karar vermesi halinde dahi davanın usulden reddine değil, talep halinde dosyanın yetkili olan mahkemeye gönderilmesine karar vermesinin gerektiğini, mahkemenin bu yönde dahi karar vermeyerek doğrudan davayı usulden reddederek usul ve yasaya açıkça aykırı bir karar vermiş olduğunu, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmesinin de hatalı olduğunu, bu konuda karar verme yetkisinin, talepleri doğrultusunda gönderilecek olan yer mahkemesi olduğunu, kararın kaldırılmasının gerektiğini beyanla açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerden ötürü ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı taleplerine ilişkindir. Mahkemece, davada icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine faturaya dayalı alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatmış, davalı ödeme emrinin karşı sunduğu 15.10.2021 tarihli dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, ancak yetkili icra dairesini bildirmemiştir. Bu nedenle usulüne uygun şekilde yapılmış bir yetki itirazı olmadığından davalı yönünden takipte Bakırköy … İcra Dairesi’nin yetkisi kesinleşmiştir. Somut davada ise davalı vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesi ile mahkemenin yetkisine itiraz etmiş ve yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olan Konya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bildirmiştir. Mahkemece itirazın iptali davalarının, yetkili icra müdürlüğünün bağlı olduğu ticaret mahkemesinde açılabileceği, bu hususun bu davalara özgü dava şartı olduğu, Bakırköy İcra Müdürlüğünün yetkisinin somut olayda kesinleştiği gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nda itirazın iptali davası yönünden özel bir yetki kuralı düzenlenmediğinden yetkili mahkeme genel hükümlere göre belirlenecektir. İcra dairesinin yetkisine usulünce itiraz edilmemesi ve icra dairesinin yetkisinin kesinleşmesi, o yerdeki mahkemeyi itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmez. Dolayısıyla davalı borçlu açılan itiazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edebilir. Davacı taraf, davalı ile aralarında makine alım satımına dair ticari ilişki olduğunu, alınan makinenin ayıplı çıktığını, bu nedenle davalıya iade edildiğini ve iade faturası düzenlendiğini, fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf da cevap dilekçesinde taraflar arasında mal alım satımına dair sözleşme olduğunu, iade edilen malın ise üçüncü bir kişiye satılacağını ve bu nedenle iade faturasının kabul edildiğini beyan etmiştir. Buna göre davacı tarafından taraflar arasında yapılan taşınır mal satımına dair sözleşmeden ayıp nedeniyle dönülmüş ise de, iddia ve savunmanın ileri sürülüşüne göre taraflar arasında bedelin iadesi hususunda ikinci bir sözleşme kurulduğu ve davacı tarafından bu sözleşme gereğince davalıdan para borcunun ifası talep edildiğinden, HMK’nın 10. maddesi ile TBK’nın 89. maddesi uyarınca davacının yerleşim yerinin Kağıthane/İstanbul olması karşısında yerel mahkemenin yetkili olduğu davada, yetki itirazının reddi ile işin esası yönünden yargılamaya devam etmesi gerekirken, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2022 tarih ve 2021/804 Esas – 2022/98 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.