Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/818 E. 2022/1539 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/818
KARAR NO: 2022/1539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/12 Esas – 2022/76 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile dava dışı müşterisi … arasında Türkiye’den İngiltere’ye yapılacak taşıma konusunda anlaşma sağlandığını, davalının sürece aykırı davranarak basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, dava konusu mallara ilişkin düzenlenen konşimentoda … firmanın davalı … A.Ş. olduğu yazmasına rağmen müşteri … firmasına ne acente tarafından ne de nakliyeci tarafından herhangi bir varış bildirgesi iletilmediğini, üstüne üstlük 1.konteyner 15.02.2021 tarihinde, 2.konteyner ise 19.02.2021 tarihinde varış limanına ulaşmış olamasına rağmen müvekkili şirkete acente bilgisinin ilk kez davalı … A.Ş. tarafından 18/03/2021 tarihinde mail yoluyla bildirildiğini, davalı taşıyıcının malların geldiğini yasal olarak varış ihbarnamesi ile müşteriye bildirmesi gerektiğini, bu halde davalının ne müvekkili şirkete ne de müşteriye gelen varış ihbarını bildirmediğini, böylece müvekkilin müşterisine varış ihbarı ulaşmadığı için gümrükleme yapamadığını, müşterisinin ödemek zorunda kaldığı demuraj ücretini müşterisine ödemek zorunda kaldığını, söz konusu kapı teslim iş akışını davalı varış ihbarnamesini iletmediği için uygun şekilde yerine getirmediğini, davalı taşıyıcının dava konusu malların geldiğini varış ihbarnamesi ile müvekkili şirkete ve müşteriye geç bildirmesinden kaynaklı olarak müvekkili şirketin, müşteriye 11.210,00 GBP depolama ve demuraj ücreti ödemek zorunda kaldığını beyanla 11.210,00 GBP depolama ve demuraj ücretinden şimdilik 1.000,00 GBP’ nin (23.000,00 TL) dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/01/2022 tarih ve 2022/12 Esas – 2022/76 Karar sayılı kararı ile; “…Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir. Burada Ticaret mahkemelerinin görevi ile ilgili bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 5/2. maddesi “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararının 18. maddesi ile İstanbulda kurulup faaliyete geçirilen Deniz İhtisas Mahkemeleri’nin yargı alanı, İstanbul il mülki hudutları olarak belirlendiğinden, İstanbul ili mülki hudutları içerisinde bulunan Anadolu mahkemeleri bakımından da Deniz Ticaret ve Deniz Sigortaları’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarda HSK tarafından görevlendirilen Ticaret Mahkemeleri ihtisas mahkemesi olarak görevlidir. Eldeki davanın taşıma işleminin davacı şirkete geç bildirilmesinden kaynaklı oluşan depolama ve demuraj ücretinin tahsiline ilişkin olması sebebiyle Denizcilik Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. (Yargıtay 11. HD. 2016/11910 Esas 2018/3745 Karar sayılı ilamı) Görev hususu re’sen ve davanın her aşamasında incelenmesi gereken hususlardan olduğundan, davaya bakmaya mahkememiz değil HSK tarafından deniz hukukundan doğan davalara bakmak üzere görevlendirilen İstanbul Deniz İhtisas Mahkemesi görevli ve yetkilidir. Deniz ihtisas mahkemesi olarak ise İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi görevlendirilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK m. 114 ve 115 hükümleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile Mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK nun 114/1-c maddesinin yollaması ile HMK nun 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/12 Esas sayılı dosyası ile davalı müvekkili aleyhine açılan iş bu davada, davalı müvekkiline dava dilekçesi tebliğ edilmeden, cevap ve savunma hakkı verilmeden, dava hakkında usulen görevsizlik hükmü kurulmuş olup, bu hükmün ise müvekkiline 09.03.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, bu şekilde müvekkilinin verilen karardan haberdar olduğunu, davalının savunma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, dava dilekçesi müvekkiline tebliğ edilmediği gibi, davacı delilleri ve ekleri ile tensip tutanağı veya dosyadan herhangi bir belgenin dahi müvekkiline tebliğ edilmediğini ve yerel mahkemenin görevsizlik kararı ile dosyadan el çektiğini, bu aşamada müvekkilinin gerek dosyadan el çekmiş yerel mahkemeye, gerekse de iş bu görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren süresi içinde görevli ve yetkili mahkemeye cevap dilekçesini sunması ile cevap ve savunma hakkını kullanması ve delilerini ibraz etmesinin bu aşamada usulen mümkün olmadığını, görevsizlik kararının tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde davaya cevap verme imkanı da kalmadığını, şartları varsa, HMK m.114(1)/c yollaması ile HMK m.115(2) uyarınca dava şartlarından olan kesin yetki ve görev konusunda HMK m.138 uyarınca dosya üzerinden karar verilebileceğini ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek, cevap ve savunma hakkı tanınması gerektiğini, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden, dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin, HMK m.27’de düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına açıkça aykırı olduğunu ve bu kararın istinafla kaldırılması, öncelikle dava dilekçesinin davalıya tebliği ile davalıya cevap ve savunma hakkı verilmesi gerektiğini, mahkemenin dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören HMK m.138 hükmünün, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağını, bu hükmün belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa ön inceleme duruşması yapılmaksızın hakime karar verebilme yetkisi tanıdığını, ön inceleme duruşması yapmaksızın görev hususunda dosya üzerinden karar verebilmek için de davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gerektiğini, HMK m.137/1 uyarınca, ön incelemenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine ilişkin HMK m.115/1 hükmünün de bu hususta davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli olmadığını, Diğer yandan 6100 sayılı HMK’nın, iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasağını, dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlattığını, bu yasağı dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar ileriye ötelediğini, tarafların bu haklarını kullanabilmelerinin, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini gerekli kıldığını, bazı hallerde dava dilekçesindeki talebe göre görevli olmayan mahkemenin, cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, görevli hale gelmesinin de mümkün olduğunu, Ayrıca, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesinden sonra, dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etme hakkının, HMK.m.20/1 uyarınca davalı tarafa da tanınmış olduğunu, görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine davaya başka bir mahkemede devam edilmemesi halinde, davalıya kararı veren mahkemeden yargılama giderlerini talep etme hakkı da tanındığını (HMK.m.331/2 son cümle), davalının bu haklarını kullanabilmesi için dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilmiş olması gerektiğini beyanla açıklanan sebeplerle, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/12 Esas 2022/76 Karar sayılı, 28.01.2022 tarihli görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, deniz taşıması nedeniyle doğduğu iddia edilen depolama ve demuraj alacağının tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece, davada İstanbul Deniz Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasındaki ihtilafın 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Beşinci Kitabında düzenlenen deniz yoluyla yapılan taşımadan kaynaklanan depolama ve demuraj alacağından kaynaklandığı ve ihtilafı çözmekle görevli mahkemenin de aynı Kanunun 5/2.maddesi kapsamında HSK tarafından İstanbul ilindeki deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilen İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca görev bir dava şartıdır ve 115. maddesi uyarınca Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı kanunun 118. maddesi uyarınca dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır ve yargılama bu tarih itibariyle başlar. Bir yerde görülecek davaların türüne göre ihtisas mahkemesi kurulmuş ise, yargılamanın o mahkemece yapılmasının tarafların lehine olduğu kuşkusuzdur. HMK’nın 30. maddesi uyarınca yargılamanın makul süre içerisinde tamamlanması hakimin görevleri arasındadır. Yapılan bu açıklamalar ışığında, verilen bir görevsizlik kararından sonra dosyanın gönderileceği görevli mahkemece yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle işlem yapılacağı, buna göre davalı tarafa dava dilekçesinin tebliği ile cevap dilekçesini sunmak üzere süre verileceği, somut davada mahkemece yalnızca iddia ve sunulan deliller kapsamında görev hususunun değerlendirildiği, davalının cevap dilekçesi sunması ve dilekçesinde mahkemenin görevine itiraz etmemiş olması halinde dahi mahkemenin görevli hale gelmeyeceği, verilen karara karşı davalıya istinaf kanun yoluna başvurma hakkının da tanınmış olduğu gözetildiğinde davalının savunma hakkının kısıtlandığından bahsedilemeyecektir. Bu nedenle dava dilekçesinin verilmesi ile başlayan yargılamada Mahkemece başkaca bir işlem yapılmaksızın dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere ve mahkeme kararının gerekçesine göre verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talepler eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.