Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/815 E. 2022/1403 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/815 Esas
KARAR NO: 2022/1403 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/333 Esas – 2022/238 Karar
TARİH: 28/02/2022
DAVA: Mülkiyet (Tespit İstemli)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’nın, muris …’nın ağabeyi ve mirasçısı olduğunu, davalının ise diğer bir mirasçısı olan kız kardeşi olduğunu, müvekkili … % 68 hisse sahibi olarak, davalı kız kardeş … (..) %15 hisse sahibi olarak, ve muris kız kardeş … %15 hisse sahibi olarak, baba … ‘nın kurucusu olduğu aile şirketi … A.Ş’de hissedar olarak bulunmakta olduğunu, …’nın bekar ve çocuksuz olarak, baba …’nın vefatından sonra yalnız yaşamakta ve ağır kronik hastalıkları olduğunu, ilgili şirket … A.Ş’ye Bakırköy … Noterliği 15.01.2018 tarihli ve … yevmiye No lu ihtarname keşide olunduğu ve …’nın ilgili şirketteki %15 hissesinin tamamının … (…) tarafından devir alındığı bildirildiğini, … 17.12.2019 tarihinde tek başına yaşadığı evinde vefat ettiğini, bu nedenlerle; dava konusu hisse senetlerinin dava süresince, bir karar ittihaz olunana kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, evvelemirde imzanın murise ait olmaması karşısında, sahtelik nedeniyle ilgili devir işlemlerinin ve sözleşmelerinin geçersizliğine ve iptaline, şekil şartı yokluğu ve alacağın temliki sözleşmesi bulunmaması karşısında ilgili devir işlemlerinin ve sözleşmelerinin geçersizliğine ve iptaline, ilgili işlemler ve sözde devirler kronik hastalıklarla uğraşan, hasta ve zihinsel ve fiziksel olarak sağlıksız haldeki murisin serbest iradesi ürünü olmadığından geçersizliğine ve iptaline, ilgili hisse devir sözleşmesinin ve ilgili sözde hisse devirlerinin, bütün yukarıda sayılan taleplerimizde birlikte ve/veya tek tek kullanılarak nihayette, mirasçı müvekkilinden mal kaçırmak kastı ile oluşturulmuş bulunması ve muvazaalı olması nedeniyle geçersizliğine ve iptaline, murise ait 7.050 adet hissenin, müvekkilinin verasetteki miras payı olan (1/2) oranında 3.525 adet miktarda … A.Ş. Hissesinin, varsa bugüne kadar ilgili kısım hisse payına tekabül eden sermaye artışları neticesinde verilen hisselerle birlikte müvekkilime ait olduğunun tespiti ile tesciline ve dava ile vekalet ücreti giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın öncelikle derdestlik nedeniyle reddine, bunun mümkün olmaması halinde görevsizlik nedeniyle reddine, davanın esasına girilmesi halinde esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/02/2022 tarih 2021/333 Esas 2022/238 Karar sayılı kararında; ” her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde değildir. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra eldeki dava, TTK’nın 4/1-a. Maddesinde düzenlendiği şekliyle Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen hususlardan doğan bir dava da değildir. Bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi değil HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Dava konusu uyuşmazlıkta taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığından işbu dava açısından ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahsedilemeyeceği, bu durumda HMK’nın 2.maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde genel görevli mahkemeler olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla; davanın görev şartı yokluğundan reddi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermek gerektiği, dosyanın daha önce Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı ile mahkememize gönderildiği ve iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğu nazara alınarak dosyanın mercii tayini için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna, 3-Mahkememiz kararının kanun yoluna götürülmeksizin kesinleşmesi halinde daha öncede Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının, halli merci tayini için dosyanın HMK 22/2 maddesi uyarınca İSTANBUL BAM 37. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafın, ilk olarak Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/431 E. sayılı dosyası ile ikame etmiş olduğu dava ile dava dışı … A.Ş’nin ortaklık pay hisseleri devrine ilişkin noter huzurunda atılan imzanın sahteliği ve muris muvazaası nedeniyle pay devrinin geçersizliği iddiasında bulunduğunu, müvekkili tarafından görevsizlik itirazında bulunduğunu bunun üzerine dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, mahkeme tarafından karşı görevsizlik kararı verildiğini,İş bu davanın ticari mahiyetli bir dava olup; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın talepleri şirket hisselerinin tescilinin geçerliliğine ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, dava dışı şirketin aile şirketi olması ve taraflar arasında mirasçı-miras bırakan ilişkisi bulunmasının davanın mahiyetini değiştirmeyeceğini, davacı tarafın, dava dışı diğer mirasçı …’nın dava dışı … A.Ş.’deki hisselerinin müvekkiline devredilmesi akabinde şirket tarafından bu hisse devrinin pay defterine işlenmemesi nedeniyle Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/157 E. sayılı dosyası ile ikame edilen hisse devirinin tespiti ve tescili talepli davanın kabulüne karar verildiğini, Yargıtay’ın görüşününde bu yönde olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/11369 E., 2015/10642 K. sayılı kararında; “Dava, davalı şirkete ait hisselerin muris tarafından diğer davalıya muvazaalı olarak devredildiği iddiasına dayalı kaydın iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise ilişkin olup, mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak, dava konusu; anonim şirket hisse devri olup, bu hisselerin devrinin ne şekilde yapıldığı ve yapılması gerektiği, muris ile diğer davalı arasında yapılan hisse devrinin geçerli olup olmadığı, muvazaa nedeniyle iptali gerekip gerekmediği hususlarında 6102 sayılı TTK’daki ilgili hükümler de gözetilmek suretiyle karar verilecektir.” gerekçesi ile Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verdiğini,) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; murisin, dava dışı anonim şirketteki payının tamamının davalıya devrine yönelik işlemin, murisin ehliyetsizliği ve devir sözleşmesinde murise atfen atılan imzanın sahteliği nedeniyle geçersiz olduğunun, bunun kabul görmemesi halinde devrin muvazaalı olduğunun tespiti ile iptali, murise ait payın miras payı oranında davacı adına tescili talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmış olan ve tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya uyuşmazlığın ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu türden davalara nispi ticari davalar denir. Hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem davanın her iki tarafının tacir olması hem de uyuşmazlığın iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi gerekir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken; havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Dava konusu uyuşmazlık; muris …’nın dava dışı … Anonim Şirketi’nde bulunan %15 oranındaki payının tamamının davalıya devrine yönelik işlemin murisin ehliyetsizliği ve devir sözleşmesinde murise atfen atılan imzanın sahteliği nedeniyle geçersiz olduğunun, bunun kabul görmemesi halinde devrin muvazaalı olduğunun tespiti ile iptali, murise ait payın miras payı oranında davacı adına tescili talebine ilişkin olup, muris ile davalı arasında yapılan hisse devrinin, ehliyetsizlik, sahtelik veya muvazaa nedeniyle geçersiz olup olmadığı hususlarında 6102 sayılı TTK’daki ilgili hükümler de gözetilmek suretiyle karar verilecektir. Anonim şirketlerde pay ve pay devrine ilişkin hükümler TTK’da düzenlenmiş olup, TTK’nın 4/1.a maddesi uyarınca eldeki dava mutlak ticari dava mahiyetindedir. Bu nedenle davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle; ilk derece mahkemesinde yazılı şekilde görevsizlik kararı vermesi doğru olmadığından, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1.a.3 maddesi ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2022 tarih ve 2021/333 Esas – 2022/238 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi