Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/738 E. 2022/603 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/738 Esas
KARAR NO: 2022/603 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/486 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 25/02/2022 (Ara Karar)
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, tarafların birlikte iş yapma amacı ile sözleşme akdettiklerini, sözleşmede davalının davacıya ait banka hesabından para çekebileceği, bu paraları davacı adına ticari yatırım amaçlı kullanacağı, alınan mal veya emtianın davalı adına alınacağı, yapılan işten elde edilen kazancın masraflar çıktıktan sonra ortak olarak paylaşılacağı, davalının davacı hesabından çektiği para karşılığında, davacıya senet düzenleyeceği hususlarının hüküm altına alındığını, bu doğrultuda davalıya özel vekaletname verildiğini, davalının bu vekaletname ile davacı banka hesabından toplam 400.000,00 TL para çektiğini, ancak davalının sözleşme gereğince çekmiş olduğu paralar karşılığı senet düzenlemediği gibi, bu paraların nerede kullanıldığına dair bilgi de vermediğini, müvekkilinin ısrarla parasını istemesi üzerine davalının ortak şirket kurma teklifinde bulunduğunu, parasını kurtarmak için şirket kurma teklifini kabul ettiğini, bunun üzerine … Ltd. Şti. unvanlı şirketin kurulduğunu, ancak davalının şirketi keyfi olarak yönettiğini, parasını alamayacağını anlayan müvekkilini davalıyı vekaletten azlettiğini, davalının müvekkili hesabından çekmiş olduğu 400.000,00 TL’nin tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının bir miktar parasını değerlendirmek istediğini söylemesi üzerine tarafların iş ortaklık sözleşmesi düzenlediğini, buna göre davacının sermaye koyma borcunu, müvekkilinin ise emek koyma borcu yüklendiğini, davacının Almanya’da yaşaması nedeniyle verilen vekaletname gereğince hesabından para çekildiğini ve alım satımlar yapıldığını, daha sonra davacının talebi ile şirket kurmak için anlaştıklarını, şirketin karına ortak olup zarara katlanmama düşüncesinde olan davacının, adına alınan ama aslında davacının da bildiği gibi iş ortaklığı kapsamında edinilen dairenin tamamında hak iddia etmek niyeti ile hareket ederek diğer ortaklarını zor durumda bıraktığını, bu daireyi şirkete devretmeyerek ediminden kaçındığı gibi şirket ortağı olarak koyduğu sermayeyi talep ve dava ettiğini, şirket adına alınan bu evin kredileri için davalı tarafından bankaya ödemeler yapıldığını, davacının da ortak olduğu şirket adına aylık ödenen kiranın davacı hissesine düşen miktarın da ödendiğini, bu taşınmazın kar amaçlı olarak al sat yapmak için alındığın savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemenin 24/12/2021 tarihli ara kararı ile davacının ihtiyati haciz talebi kabul edilerek, borçlunun gerek elindeki gerek üçüncü kişilerdeki menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarının borca yetecek miktarının ihtiyati haczine karar verilmiş, davalı tarafça yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı ve borca yetecek miktardan fazla taşınmaz üzerine haciz konulduğu itirazlarında bulunulmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/02/2022 tarih ve 2018/486 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” İhtiyati hacze itiraz eden vekili dilekçesinde özetle; usul ve yasaya aykırı verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın “İhtiyati tedbir kararına karşı itiraz” kenar başlıklı 394. maddesinde; “(1) Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz. (2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir. (3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler. (4) İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. (5) İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz.” hükmüne, “Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması” başlığını taşıyan 395. maddesinde; “(1) Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen veya hakkında bu tedbir kararı uygulanan kişi, mahkemece kabul edilecek teminatı gösterirse, mahkeme, duruma göre tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verebilir. (2) Teminatın tutarı, tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına göre; türü ise 87 nci maddeye göre tayin edilir. (3) İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Somut olayda; davalının borca yetecek malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulduğu, davalının borca yetecek taşınmaz malvarlığı bulunduğu anlaşıldığından; aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile; “1-İhtiyati hacze itirazın kısmen kabulüne; Davalıya ait Ümraniye … mahallesi … pafta … ada … parsel … numaralı bağımsız bölüm ve Ünye … mahallesi … pafta … ada … parsel … numaralı bağımsız bölüm üzerine dava sonuna kadar devrin önlenmesi için ihtiyati haciz konulmasına, ilgili tapu müdürlüklerine anılan hususta müzekkere yazılarak tedbir kararının uygulandığının mahkememize bildirilmesinin istenilmesine, 2-İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında konulan 24/12/2021 tarihli ihtiyati haczin kaldırılmasına, anılan hususta icra müdürlüğüne yazı yazılmasına,” karar verilmiş ve verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı vekili olarak davayı açan ve bugüne kadar aralıksız takip eden vekili kendisi olmasına rağmen murafaa duruşma karar tebliğinin dosyaya bir defa yetki belgesi ile giren vekile tebliğ edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tebliği alan vekilin kendisine bilgi vermediğini, tarafına tebliğ yapılmadığı için duruşmaya katılamadığını, beyan ve itirazlarını sunamadığını, Davalı tarafın ihtiyati haciz kararına yönelik itirazlarının haksız olduğunu, müvekkili iddiasının yaklaşık olarak ispat koşulunun sağlanmış olduğunu, Ümraniye ilçesi … Mahallesi … pafta, … ada, … parsel de kayıtlı 3 nolu bağımsız bölüme ilişkin sunulan gayrimenkul değerleme raporuna göre taşınmazın değerinin 1.500.000,00 TL olduğunu, bu iddianın mesnetsiz olduğunun dosyada bilirkişi raporunda sabit olduğunu, zira davalının dairesi ile aynı özelliklere sahip olan başka bir dairenin değerinin dosyada bulunan son bilirkişi raporunda 625.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, 08//10/2021 rapor tarihinde 625.000-TL. olan bir dairenin 31/01/2022 yaklaşık 4 ay sonra 1.500.000-TL. olmasının ne hayatın olağan akışına ne hukuk mantığına ve ne de ekonomi mantığına uymamakta olduğunu, raporlardaki bilgiler ve fotoğraflardan taşınmazın metruk bir halde olduğu, Suriyeli ve Afganlı mültecilere kiralandığı hususlarının da sabit olduğunu, ayrıca taşınmaz üzerinde ipotek kaydı bulunmakta olduğunu, davalının ipotek borcunu ödememesi üzerine yapılacak olan icra satış işleminde gerek ipotek alacağı belirtilen rakamda kalmayarak artacağı ve gerekse taşınmazın değerinin yarısı oranında satışa çıkarılacağı dikkate alınacak olursa, ipotek borcu sonrası kalan bakiyenin bu dosya alacağı için yeterli olmayacağını, Ordu İli Ünye İlçesi … Mah. … pafta … ada … parsel … nolu bağ. Böl. de bulunan taşınmazı üzerinde herhangi bir takyidat olup olmadığı tespit edilmediği gibi taşınmazın değerinin de bilinmemekte olduğunu, Dosyada bilgi ve belgeler bu kadar açıkken usule, yasalara ve hakkaniyete aykırı karar verilmesi doğru olmayıp bu karardan dönülmesi gerektiğini belirterek murafaa kararının kaldırılmasına, 24/12/2021 tarihli kararın devamına karar verilmesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemli davada, davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulması istemine ilişkin olup, mahkemenin 25/02/2022 tarihli ara kararı ile, ihtiyati hacze itirazın kısmen kabulü ile ihtiyati haciz kararının iki taşınmaz yönünden kabulüne, fazla istemin reddine karar verilmiştir. İİK 257 ve 258 m. uyarınca ihtiyati hacze karar verilirken, alacak iddiasının yaklaşık olarak ispatının sağlanması gerektiği gibi, aynı zamanda davada talep edilen alacak miktarı ile orantılı olacak şekilde karar verilmesi hususunun da gözetilmesi gerekmekte olup, dosya kapsamında mevcut gayrimenkul değerleme raporu, ipotek hakkı sahibi bankanın cevabi yazısı ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, mahkemece dava konusu alacak miktarı dikkate alınarak davalı adına kayıtlı iki adet taşınmazla sınırlı olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinde dosyanın geldiği aşama itibariyle bir isabetsizlik görülmediği gibi, murafa duruşma gününe ilişkin davetiyenin dosyada yetki belgesi bulunan vekile tebliğinde de usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Öte yandan mahkemenin istinafa konu ara kararının gerekçesinde ihtiyati hacze itirazın değerlendirildiği belirtildiği halde ihtiyati tedbire ilişkin yasa maddelerinden söz edilmesi ve hüküm kısmında hukuka aykırı şekilde taşınmaz devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati haciz kararı verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus açıkça istinaf konusu edilmediğinden eleştirilmekle yetinilmiştir. Bu itibarla mahkemenin 25/02/2022 tarihli ara kararına yönelik davacı istinafı haklı görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.