Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/724 E. 2023/1441 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/724 Esas
KARAR NO: 2023/1441 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/20 Esas – 2021/1090 Karar
TARİHİ: 19/10/2021
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ : 05/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili ıslah ettiği dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalının yetkili … servisi olduğunu, taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesinin, davalı tarafından 02.12.2014 tarihli fesih ihtarnamesi ile feshedildiğini, davalının bu feshinin sözleşmeye ve Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’ne aykırı olduğunu, davalının fesih sebeplerini çok geniş tuttuğunu, bu sebepler arasında sözleşmenin 4.,5, ve 6. maddesi dışındaki sebeplerin de bulunduğunu, usul açısından sözleşmeye uyulmadığını, davalının tüm fesih gerekçelerinin haksız olduğunu, davalının asıl fesih gerekçesinin yedek parçanın tamamının kendilerinden alınmaması olduğunu beyanla yetkili servis sözleşmesinin feshinin sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunun tespiti ile geçersizliğine ve yetkili servis sözleşmesinin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafa ait sözleşmenin 02.12.2014 tarihinde Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu fesih ihtarı ile feshedildiğini, davacının adı geçen sözleşme ile “Türkiyede ve yurtdışında üretilen, şirket tarafından sağlanan ve dağıtımı yapılan her tipte binek otomobili ve azami yüklü ağırlığı 3.5 tonu aşmayan küçük ticari araçlar” ın servis, bakım ve yedek parçak hizmetlerini satmayı taahhüt ettiğini, davacı tarafın ilk olarak 2011 yılında ödeme güçlüğü yaşamaya başladığını, 15.04.2011 tarihi itibari ile vadesi geçen yedek parça borcu ile faiz ve KDV borçları toplamı olan 673.985,34 TL borcunu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 gün içinde ödemesinin talep edildiğini ancak davacı tarafın bu ödemeyi gerçekleştirmediğini, davacının mali yapısındaki bozuklukların 2011 yılında başladığını ve yatırımlarını gerektiği gibi yapamaz hale geldiğini, yıllar içerisinde de işletme sermayesini bulunduramaz, böylece de gereken ticareti yapamaz olduğunu, davacı tarafın borçlarını ödeyememesinden dolayı müvekkili şirkete 89/1 ödeme emirlerinin gelmeye başladığını, davacı tarafın mali yapısının bozulmasından sonra tüm uyarılara rağmen yeterli teminatı sağlamayı bir türlü başaramadığını, sözleşmesinin feshinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın müvekkilini sözleşmeye devama zorlayacak şekilde fesih işleminin iptalini ve yetkili servis sözleşmesinin devamına karar verilmesini talep edemeyeceğini, bu talebin akit serbestisi ilkesine aykırı olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 19/10/2021 tarih ve 2021/20 Esas – 2021/1090 Karar sayılı kararında;”Dava, taraflar arasında yapılan sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile feshin geçersizliğine ve devamına karar verilmesi isteminden ibarettir.Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında 28/03/2008 tarihinde yetkili servis sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme süresi içinde davalının Beyoğlu … Noterliğinin 09/10/2014 tarihli fesih beyanı ile davacı ile arasındaki yetkili servis sözleşmesini feshettiğini bildirdiği, daha sonra davalının … Noterliğin 24/10/2014 tarihli ihtarnamesi ile mevcut sözleşmeyi askıya aldığını bildirdiği, davacının 13/10/2014 tarihli ihtarnamesi ile davalıdan, 09/10/2014 tarihli fesih hakkı kullanımını geri almasını istediği, bu beyanıyla davacının, 24/10/2014 tarihli sözleşmenin askıya alınmasına ilişkin davalının irade beyanı beraber değerlendirildiğinde örtülü bir anlaşma ile davalının fesih hakkının kullanımı ile ortaya çıkan sonuçların geri alındığı, davalının 04/11/2014 tarihli dava dilekçesi ile askıya alınma işleminin sözleşmeye aykırılığının ve geçersizliğinin tespitini dava ettiği, davanın devamı sırasında davalının Beyoğlu … Noterliğinin 02/12/2014 tarihli ihtarnamesi ile davacı ile aralarındaki sözleşmeyi 09/10/2014 tarihli fesih beyanındaki sebepler ve ek sebeplere dayalı olarak feshettiğini bildirdiği, davacının ise 28/01/2015 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek söz konusu feshin sözleşmeye aykırılığının ve geçersizliğinin tespiti ile sözleşmenin devamına karar verilmesini Mahkememizden talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı yanın feshin geçersizliği ve sözleşmenin devamına ilişkin talebi bakımından; Mahkememizce verilen ilk karar ile istemin sübut bulmadığından reddine karar verildiği, istinaf mahkemesince bu yönde verilen karara ilişkin eleştiride bulunulmuş ise de, kararın bu yönüyle kaldırılmadığı ve kesinleştiği anlaşılmakla, davacı yanın bu talebi hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.Davacı yanın sözleşmenin haksız olarak sözleşme ve yasaya aykırı şekilde feshedildiğinin tespitine yönelik istemi bakımından; taraflar arasında yapılan sözleşmenin 25.4. Maddesinde, taraflardan birinin sözleşmenin esaslı edimlerinin yerine getirilmemesi veya sözleşmeyi ihlal etmesi halinde sözleşmenin ihbarsız olarak feshedilebileceğinin düzenlendiği, yetkili servisin üzerine düşen diğer yükümlülüklerini yerine durumunda iadeli taahhütlü mektupla tebliğ edeceği ihtarla tanınan on beş günlük süre içinde bunlara son vermemesi ya da taahhütlerini yerine getirmemesi halinde sözleşmenini feshedilebileceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafından feshe gerekçe olarak bayide tespit edilen 13 kalem eksiliğin verilen 30 günlük süreye rağmen giderilmemesinin, güven ve dürüstlük ilkelerine uyulmamasının, teminat mektubunun verilen 15 günlük sürede tamamlanmamasının, yeterli mali ve ticari performans gösterilmemesinin, verilen teminat mektubunun süresinin uzatılmamasının gösterildiği anlaşılmıştır.Dosya kapsamında alınan 04/10/2021 tarihli bilirkişi raporu ile taraflar arasındaki sözleşme gereği talep edilen 350.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun taraflar arasındaki ticari ilişkiye uygun ve makul olduğunun tespit edildiği, davacı yana tebliğ edilen 24/10/2014 tarihli ihtarname ile davacıya teminat mektubu eksikliğini tamamlamak üzere sözleşme gereği 15 günlük süre verildiği, ihtarnamenin davacı yana tebliğ edildiği, tanınan süreye rağmen teminat mektubunun verilmediği, feshe gerekçe olarak gösterilen 13 maddelik hususlar yönünden eksikliklerin bulunup bulunmadığı hususunda, davacının işyeri adresinin değişmiş olması nedeniyle keşfen inceleme yapılması mümkün olmamış ise de, ihtarnamenin 1. Maddesi ile belirtilen Dacia markasına ait dış cephe sinyalizasyonunun davalının bilgisi dahilinde ve kendi personelince takıldığının beyan edildiği, ancak dosya kapsamında davalı yanın kabulüne dair herhangi bir delilin bulunmadığı, davacı yanın işbu iddiasını ispat edemediği, ihtarnamenin 2,3,4,10 ve 11. maddelerinde belirtilen eksiklikler yönünden davacı tarafça sinyalizasyonların ve eksik özel aletlerin davalıdan sipariş edildiğinin ancak gönderilmediğinin beyan edildiği, ancak dosya kapsamında bunlara ilişkin herhangi bir sipariş belgesine rastlanılmadığı, her ne kadar alınan ilk bilirkişi raporu ile verilen sözleşmenin askıya alınması tarihinden yaklaşık 40 gün sonra fesih bildiriminin yapılması nedeniyle uygun süre içinde yapılmadığı belirtilmiş ve davacı tarafından da raporlar arasında çelişki oluştuğu ifade edilmiş ise de, hukuki değerlendirmenin mahkememize ait olduğu, davalı tarafından sözleşmeye uygun şekilde davacı yana teminat mektubu eksikliğini tamamlamak üzere on beş günlük süre verildiği, aynı ihtarname ile tespit edilen diğer eksikliklerin de tamamlanması için 30 günlük süre verildiği, ancak teminat mektubu verilmediği gibi davacı yanın kabulünde olan eksikliklerin giderildiğinin ispat edilemediği, ihtarname ile fesih arasında geçen sürenin makul olduğu, feshin sözleşmenin 25.4 maddesine uygun şekilde ve haklı nedenle yapıldığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile reddine karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile davacının Yetkili Servis Sözleşmesinin Feshinin sözleşme ve yasaya aykırı olduğunun tespitine yönelik isteminin reddine, davanın Yetkili Servis Sözleşmenin feshinin geçersizliği ve sözleşmenin devamına yönelik istemi hakkında mahkememizce daha önce verilen karar kaldırma konusu yapılmayarak kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemece delillerin tam incelenmediğini ve delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü, bilirkişi raporunda da delillerin yanlış değerlendirildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının kabul edilmediğini, yeni bir bilirkişinin atanmadığını, fesih ihtarnamesinde olmayan fesih nedenlerine dayanılarak hüküm kurulmasının tamamıyla yanlış, eksik ve tespitlerin hatalı olup feshin geçersiz olduğunu, hukuki sürelere riayet edilmediğini, davalının feshe gerekçe olarak gösterdiği nedenlerin hiç biri sözleşmenin feshi için geçerli sebep olmayıp, asıl sebebin kendilerince ikrar edildiği üzere, yedek parçaların tamamının kendilerinden alınmaması, yedek parça alım hedeflerinin gerçekleşmemesi olduğunu, davalı tarafın daha önce çektiği ihtarnamelerle üçer aylık yedek parça alım hedefleri ilgili yazışmalarda müvekkili şirketi yasaya aykırı olarak yedek parça alımına zorladığını, bu konuda açıkça baskı kurduğunu, davalının bu davranışı ile Motorlu Taşıt Sektöründe Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Tebliğe açıkça aykırı davrandığını, davalının gösterdiği fesih sebeplerinin tamamının gerçek dışı olduğunu, dosyada mübrez olan ticari defterlerin, sundukları ihtarname ve mail yazışmalarının iddialarını ispatladığını, fesih beyanının, davalı tarafından akdi aşamalara aykırı olarak özellikle gerekli sözleşmesel sürelerin taraflarına tanınmaksızın ve uygun fesih süresi geçtikten sonra yapıldığı için geçersiz olacağının aşikar olduğunu;Davalının sözleşme feshine gerekçe gösterdiği 13 adet kriter eksikliği hakkında fesihten yaklaşık 3 ay önce Beyoğlu …. Noterliği’nin 13 Ekim 2014 tarih ve … yevmiye no lu ihtarnamesi ile ayrıntılı olarak açıklamanın belgeleri ile birlikte yapıldığını ve davalı tarafa eklerinin gönderildiğini, 22.01.2015 tarihli cevaba cevaplarının sunulması hakkındaki dilekçede tek tek açıklandığını, taraflar arasında yapılan yazışma ve resimlerin ihtarname ekinde dosyada mübrez olduğunu, Mahkemece bu delil ve beyanların dikkate alınmadığını, ispat edilemediğinden bahsedilerek delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, davalı tarafın ısrarla teminat mektubu istediğini, buna karşın da müvekkili şirketin alacağını kendi uhdesinde tuttuğunu ve müvekkilinin nakit blokaj karşılığı teminat mektubu getirmesine engel olarak sözleşmenin feshine gerekçe oluşturmaya çalıştığını, müvekkilinin davalı nezdinde istediği teminattan çok alacağı olduğunu, müvekkili kendilerinde olan alacağının 350.000,00 TL’lik kısmını teminat olarak tutmalarını istemesine rağmen, davalının bunu dahi kabul etmeyip ille de teminat mektubu istemesinin açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, bu durumun davalının iyiniyetli olmadığını ortaya koyduğunu, Mahkemece bu durumun dikkate alınmayarak delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Yetkili Servis Sözleşmesinin feshinin haksız olduğunun ve sözleşmenin devam ettiğinin tespiti taleplerine ilişkindir.Davacı taraf 04.11.2014 tarihli dava dilekçesi ile; davalı tarafından, taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesinin askıya alınması işleminin sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunun tespiti ile geçersizliğine ve sözleşmenin devamına karar verilmesini talep etmiş, davanın açılmasından sonra davalı tarafından 02.12.2014 tarihli Noter ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşme feshedilmiş olduğundan, davacı bu kez 28.01.2015 tarihli dilekçesi ile davasını tamamen ıslah ederek yetkili servis sözleşmesinin feshinin sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunun tespiti ile geçersizliğine ve sözleşmenin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf cevap dilekçeleri ile feshin geçerli olduğunu ve haklı sebebe dayandığını beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece verilen 2014/1456 Esas, 2017/575 Karar sayılı ve 01.06.2017 tarihli ilk karar ile; yetkili servis sözleşmesinin feshinin sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunun tespiti talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, yetkili servis sözleşmesinin feshinin geçersizliği ve sözleşmenin devamına yönelik talebin ise esastan reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2018/181 Esas, 2020/2276 Karar sayılı ve 28.12.2020 tarihli kararı ile; “Davalı yan fesih hakkını ; dilediği gibi kullanabilip, akdi sonlandırma hakkına sahipse de ; eğer bu hakkın kullanımı sözleşme ve yasaya uygun değil ise karşı taraf açısından tazmini birtakım sorumlulukları da beraberinde getireceği için, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı veya sözleşme ve yasaya uygun olup olmadığının tespitinin talep edilmesinde davacının hukuki yararı vardır. İlk derece mahkemesince akdin devamı imkanı kalmadığı için feshin haklı olup olmamasının sonucu değiştirmeyeceği yönündeki çıkarım bu nedenle doğru görülmediğinden ; yargılamaya devam edilerek bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekmekte olup, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve bu yönde deliller değerlendirilerek ve toplanarak karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Mahkemece bu kez yukarıda açıklanan gerekçe ile davacının yetkili servis sözleşmesinin feshinin sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunun tespiti talebinin esastan reddine, yetkili servis sözleşmesinin feshinin geçersizliği ve sözleşmenin devamına yönelik talebi yönünden verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Somut dava HMK’nın 106/1. maddesi uyarınca açılmış bir tespit davasıdır. Tespit davası ile davalı bir şeyi yapmaya veya bir şeyden kaçınmaya mahkum edilemez, sadece taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu ya da tereddütlü olan içeriği tespit edilir. Kanunla belirtilen istisnai durumlar dışında tespit davası açan davacı, eda davası ile inşai davalardan farklı olarak, dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir menfaatinin bulunduğu hususunu açıkça ortaya koymak, hukuki yararını ispatlamak durumundadır. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlike veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini ispat etmelidir. Tespit davası ile elde edilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabiliyorsa, davacının tespit davası açmasında hukuki bir yararı yoktur. Bir dava içerisinde iddia ve savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar tespit davasının konusu olamaz. ( Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 2011, s.300-302) HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar dava şartıdır. 115. maddesi uyarınca Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde; davacı tarafından dava dilekçesi ile taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesinin sözleşmeye ve yasaya aykırı olarak feshedildiğinin tespitine karar verilmesi talep edilmiş olup davacı, tespit hükmü talep etmesinde nasıl bir hukuki yararı olduğunu açıklamamış, tespit hükmü verilmesi ile korunacak menfaatine dair bir beyan ve delil sunmamıştır. Bu davada verilecek bir tespit hükmü davacı için herhangi bir hukuksal koruma sağlamayacaktır. Sözleşmenin haksız şekilde feshedildiği iddiası, haksız feshe dayalı olarak açılabilecek bir tazminat davasında iddia olarak ileri sürülebilecektir. Bu sebeplerle, her ne kadar daha önce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2018/181 Esas, 2020/2276 Karar sayılı ve 28.12.2020 tarihli kararı ile, davacının, sözleşmenin feshinin sözleşme ve yasaya aykırı olduğunun tespitini talep etmekte hukuki yararı olduğundan bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de, Dairemizce nihai anlamda usuli bir karar olmayan İstanbul BAM 16. HD kararı benimsenmemiş, davacının sözleşmenin devamına karar verilmesi talebinin ise bir önceki talebin devamı mahiyetinde olduğu, sonucu itibariyle davada tek hüküm verilmesi gerektiği ve davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ İLE; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2021 tarih ve 2021/20 Esas 2021/1090 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 2-Davanın HMK 114/1-h maddesinde yazılı hukuki yarar dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak yatırılan 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 244,65‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2023/2024 e göre hesap edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 80,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 108,60 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 329,3‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 05/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.