Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/718 E. 2022/1434 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/718
KARAR NO: 2022/1434
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 13/01/2022
NUMARASI: 2021/412 Esas – 2022/22 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kurumun sigortalılarından …’nin ihyası istenen …t Limited Şirketi’ne ait işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu maluliyeti nedeniyle, kazalı işçiye bağlanan gelir neticesinde oluşan kurum zararının tahsili için, Bakırköy 11. İş Mahkemesi’nin 2009/191 Esas, 2010/257 Karar sayılı dosyası üzerinden açılan rücuen alacak davası sonucunda müvekkili Kurumun alacağının davalı şirketten tahsiline karar verildiğini, bu ilama dayalı alacağın tahsili için Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas (Yeni … E) sayılı dosyasından takip başlatıldığını, borçlu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğini beyan ederek icra takibinin devamı ve taraf teşkilinin sağlanması için ilgili şirketin yeniden ihyası ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin dosyasında yapılan inceleme neticesinde; “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “5174 Sayılı Kanun” kapsamında olduğunun ve “aralıksız olarak son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılmadığı” hususlarının belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi kapsamında adresinin tespit edilememesi sebebiyle re’sen terkin kapsamına alındığının, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının re’sen terkin edildiğinin anlaşıldığını, şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicili Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi hâlinde unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, ihyası talep edilen şirketin başka bir dava ile ilgili olarak 2018 tarihinde ihyasına karar verildiğini, bu itibarla davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu davanın davacısının da SGK olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını beyanla müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13.01.2022 tarih, 2021/412 Esas ve 2022/22 Karar sayılı kararında; “Davacının, derdest olan davanın devamı için gerekli olan taraf teşkilinin sağlanması bakımından davalı şirketin ihyasının istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, ticaret sicil dosyası, Bakırköy 11.İş Mahkemesi’nin 2009/191 Esas 2010/257 Karar sayılı dosyası, Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas(Yeni …E) Sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamına binaen; ihyası istenen şirketin 18/12/2015 tarihinde resen terkin edildiği, davacı tarafından sicilden terkin edilen şirket aleyhine rücuen alacağın tahsili için açtığı Bakırköy 11.İş Mahkemesi’nin 2009/191 Esas 2010/257 Karar sayılı dosyasında verilen karar ilamı ile Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas(Yeni … E) Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, işbu icra takibinin varlığına rağmen tasfiyesinin tamamlanıp şirketin terkin edildiği, oysa ki bu davanın varlığı karşısında tasfiyenin gerçek anlamda tamamlandığı ve tasfiyenin hukuken sonuçlandırıldığının kabul edilemeyeceği anlaşılmakla haklı olan davanın kabulüne karar verilmiş, davada davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım olması ve davanın açılmasına sebebiyet vermemesi karşısında aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği …”gerekçesi ile davanın kabulü ile 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesi uyarınca resen sicilden 18/12/2015 tarihinden terkin edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nolu Tasfiye Halinde … Ltd.Şti’nin TTK nın 547.maddesi gereğince Bakırköy … İcra Müd. … (yeni esas …) esas sayılı dosyası üzerinden Bakırköy 11 İş Mah. 2009/191 esas 2010/257 karar sayılı dosyalarına özgü olarak İHYASINA, kararın bir örneğinin İstabul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tevdiine, keyfiyetin tescil ve gazete ile ilanına, masrafın davacı vekili tarafından karşılanmasına, tasfiye memuru olarak (Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde bildirilen) … Mah. … Cad. N:… Halkalı/Büyükçekemece İSTANBUL adresinde mukim …’in görevlendirilmesine, kendisinin şirket ortağı ve yetkilisi olduğu dikkate alınarak ücret takdirine yer olmadığına karar verilmiş ve karara karşı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile; davalı şirket … Tic. Ltd. Şti.’nin aleyhine ikame edilen şirketin ihyası davasında mahkeme tarafından bildirim yapılmaksızın ve beyanı alınmaksızın, müvekkili …’in davalı şirkete tasfiye memuru olarak atanmasına hükmedilmiş olduğundan, bu karar yönünden huzurda görülmekte olan dava için istinaf kanun yoluna başvurma zarureti doğduğunu, Müvekkili …’in, halihazırda ailesinin geçimini sağlamak için çalışmak zorunda olduğunu, ailesinin geçimini sağlamak için 2009 vılından bu yana … Tic. A.Ş.’de çalıştığını, işlerinin yoğunluğu sebebi ile tasfiye memurluğu görevini layıkıyla yerine getiremeyecek olup bu sebeple tasfiye memurluğu görevinin 3.kişiye verilmesini isteme zorunluluğunun doğduğunu, müvekkilinin şehir dışında yaşayan annesini ziyaret etmek için sık sık Bozcaada’ya ziyarete gitmekte olduğunu, bu sebeple iş saatlerinden arda kalan zamanlarda, tatillerde, yıllık izinlerinde ve hafta sonlarında şehir dışında bulunmakta olduğunu, müvekkili ile ihyası istenen şirket arasında menfaat çatışmasının var olduğunu, müvekkili ihyası istenen şirketin ortağı olup bu şirketten kar payı alacağının mevcut olduğunu, şirketin yetkilisi … olup müvekkilinin şirket belge ve kayıtlarına herhangi bir erişim imkanının da bulunmamakta olduğunu beyanlarla açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerden ötürü; müvekkili …’in tasfiye memurluğu kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca sicil kaydı re’sen terkin olunan şirketin hakkında derdest icra takip dosyası bulunduğundan bahisle ihyası talebine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı (ihyası talep edilen) … Limited Şirketi aleyhine Bakırköy 11. İş Mahkemesi’nin 2009/191 Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 20/04/2010 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, davacı tarafından hüküm altına alınan alacağın tahsili amacıyla adı geçen şirket aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas ( ilk esas 2010/24837) sayılı dosyası ile 20.10.2010 tarihinde ilamlı icra takibi başlatıldığı, takibin derdest olduğu, şirketin davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 18/12/2015 tarihinde, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edildiği, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/936 Esas ve 2018/150 Karar sayılı kararı ile, Bakırköy 3. İş Mahkemesi’nin 2016/438 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olarak ihyasına karar verildiği ve sicile tescil edildiği anlaşılmıştır. İlk derece Mahkemesince davanın kabulü ile adı geçen şirketin Bakırköy 11. İş Mahkemesi’nin 2009/191 Esas sayılı dosyası ve Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile sınırlı olarak ihyasına ve …’in tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği, karara karşı tasfiye memuru olarak atanan … tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmış olup, davacı tarafın ihyası talep edilen şirkete karşı terkin tarihinden önce açmış olduğu ve derdest icra takip dosyasının bulunduğu, böylece taraf olduğu takip varken ticaret sicil kaydının silinmesinin TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olduğu, bu nedenle hak düşürücü süresinin söz konusu olmadığı ve davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmış olmakla Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de, şirketin hakkında icra takibi bulunduğu halde tasfiye işlemleri tamamlanmadan, tasfiye neticesinde terkin edildiğine yönelik gerekçesi usul ve yasaya uygun değildir. Davada davalı olarak gösterilen ve ihyası talep edilen şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi ile tüzel kişiliği son bulmuş olup taraf ve dava ehliyeti bulunmamaktadır. Kaldı ki, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca açılacak ihya davasının yalnızca terkin işlemini yapan Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yöneltilmesi gerekmekte olduğundan pasif husumeti de yoktur. İlk derece mahkemesince ihyası talep edilen şirket yönünden öncelikle pasif taraf ve dava ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek açılan davanın HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmemesi, TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında açılan ihya davasında ihyasına karar verilen şirketin tasfiyeye tabi tutulmasına gerek olmadığından, tasfiye memuru atanmasına da gerek olmadığı gözetilerek ihya kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken ayrıca tasfiye memuru tayin edilmesi ve ihyanın dava dosyaları ile sınırlı tutulması da usul ve yasaya uygun değildir. Kabule göre de, dava dilekçesi ile davalı müdürlük tarafından usulsüz işlem yapıldığı iddia edilmiş olmakla birlikte, terkin işleminin yapıldığı tarihte yasal hasım konumunda olan davalı ticaret sicil müdürlüğünün şirket hakkındaki derdest takipten haberdar edildiğine ve usulsüz işlem yapıldığına dair dosyaya bir delil sunulmadığı, şirketin sicil dosyasının celp edilmediği ve davalı ticaret sicil müdürlüğünün iş bu davanın açılmasına haksız işlemi nedeniyle sebep olmadığı, dolayısıyla yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığı kabul edilmelidir. Açıklanan nedenlerle, tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 ve 355. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı Tasfiye Memuru …’in istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarih ve 2021/412 Esas – 2022/22 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davalı Tasfiye Halinde … Ltd.Şti. yönünden davanın HMK’nın 114/1-d ve115. maddesi uyarınca pasif taraf ve dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yönünden davanın kabulü ile 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden 18/12/2015 tarihinde re’sen terkin edilen … sicil nolu Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin İHYASINA, kararın bir örneğinin İstabul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tevdiine, 3-Keyfiyetin tesciline ve gazete ile ilanına, masrafın davacı vekili tarafından karşılanmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına, 5-Davanın ve kararın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Tasfiye memuru kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak tasfiye memuruna verilmesine, 7-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan, istinaf aşamasında yatırılan harçların karar kesinleştiğinde ve talep halinde tasfiye memuruna iadesine, 9-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.